2016 YILI SOSYAL GÜVENLİK YÜKSEK DANIŞMA KURULU TOPLANTISI YAPILDI

30.03.2016

Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu toplantısı,  “10. Yılında SGK Kurumunun Değerlendirilmesi” gündemi ile 29 Mart 2016 tarihinde yapıldı. Toplantıya TMMOB adına Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Torun katıldı.

 

Mehmet Torun’un toplantıda yaptığı konuşma şöyle:

Sayın Bakan, Değerli Konuklar,

Sizleri TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına selamlıyorum. “10. Yılında SGK Kurumunun Değerlendirilmesi ” gündemli toplantıda Birliğimizin görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle şunu belirtmek isterim: Birliğimizin toplam 500.000 kişiye yaklaşan mühendis, mimar, şehir plancı üyesinin çok büyük bir bölümü SGK çatısı altında bulunmakta ve hizmet üretmektedir. Bu nedenle uygulanan politikalardan direkt olarak etkilenmektedir.

Sosyal güvenlik; “bir ülkede yaşayanlar arasında hiçbir ayırım gözetmeksizin, toplumun bütün fertlerinin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak tarzda, kişilerin bugünlerini ve yarınlarını güvence altına almayı hedefleyen sistemler bütünü” olarak tanımlanır. Bu tanım bugün Türkiye’de uygulanan sosyal güvenlik sistemine oldukça uzaktır.  Çünkü; sosyal güvenlik yerine fiilen “sosyal koruma” anlayışı getirilmiştir. Sosyal güvenlik literatüründe “sosyal koruma” içerik itibariyle sosyal güvenlikten daha dar ve sınırlı bir alanı ifade etmektedir. Bugün Türkiye’de yerleştirilmeye çalışılan anlayış; sosyal güvenlik değil, sosyal koruma anlayışıdır. Sosyal güvenlik yerine “sosyal koruma” getirilmesi,  siyasi iktidarın benimsediği “önce muhtaç et, sonra yardım dağıt” politikasıyla bire bir örtüşmesi açısından dikkat çekicidir ve 13 yıldır aynı politika devam etmektedir.

Değerli Konuklar,

Son 10 yılda yaşama geçirilen politikalarla; sağlıktan emekli maaşlarına, çalışma yaşamından asgari ücrete kadar her alanda emekçilerin ve çalışanların aleyhine düzenlemeler hayata geçirilmiştir.

Asgari ücretin, asgari hiçbir ihtiyacı karşılamadığı bilinmesine karşın her yıl bu konuda anlamsız tartışmalar yaşanmaktadır. Asgari ücret, sefalet ücreti olmuştur. Asgari ücretle ailesini geçindirebilmek gibi bir mucize bu ülkede yaşanmaktadır.

Sağlıkta dönüşüm, artık “paran kadar tedavi ol” düzenine dönüşmüştür. AKP hükümeti sağlık harcamalarındaki artışı bir başarı öyküsü olarak kamuoyuna sunarken, bu harcamaların en büyük kalemlerinin ilaç şirketlerine, özel hastanelere, taşeron şirketlere yönelik yapıldığı ortadadır. Buralara aktarılan kaynak ihtiyacının yüklü faturası da yoksullara ve giderek yoksullaşan emekçilere çıkartılmakta, halkın ödediği kaynaklar halka dönmemektedir.

Sayın Konuklar,

Ülkemiz, iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada üst sıralarda yer almaktadır. Bu tablo, son 10 yılda daha vahim bir hal almıştır. 2003 yılında günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekte iken, bugün bu sayı 5-7 işçiye kadar çıkmıştır. Resmi rakamlara göre, yılda ortalama 1800 işçi yaşamını yitirmektedir. Ne olmuştur da bu ölümler katlanarak artmıştır? Yatırımlar mı artmıştır bu ülkede, yoksa üretim mi? Ülkemizde artan yalnızca talan, yağma ve işçi ölümleridir. Bugün ülkemizde uygulanmakta olan neoliberal ekonomi politikaları sonucunda -her şeyi daha fazla kara dayanan sistemle- iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimleri, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaşmanın yaygınlaşması; sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçi çalıştırma, yasal düzenlemelerdeki yanlışlıklar iş cinayetlerinin de başlıca nedenleridir.

Tüm bu olumsuzluklardan meslektaşlarımız da etkilenmiştir. Pek çok meslektaşımız iş kazalarında yaşamını yitirmiştir, yitirmektedir. Üyelerimizin hem çalışma yaşamında hem de emekli olduklarında sosyal hakları kısılmış, yaşam kaliteleri düşmüş, belirlenen yoksulluk sınırının epey altında ücretle yaşamlarını devam ettirmeye çalışmaktadır.

Üyelerimizin haklarını korumak amacıyla Birliğimiz ile SGK arasında asgari ücret protokolü imzalanmış ve uygulamaya geçirilmiştir. Bu protokolün düzenli uygulanabilmesi için Bakanlığın ve Kurumun takibi oldukça önemlidir. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesini talep ediyoruz.

Yine meslektaşlarımızın önemli bir bölümü İş Güvenliği Uzmanı olarak görev yapmaktadır. Bu meslektaşlarımızın ciddi sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların çözümü için ortak çalışma yapılmasının önemli olduğunu düşünüyor ve bu konuda yapılacak çalışmalara katkı koyacağımızı belirtmek istiyorum.

Sayın Konuklar,

Tüm bu değerlendirmeler ışığında; emekçilerin özyönetimine bırakılan, çalışanların birikimi ve emeği üzerinde sermayenin, siyasi iktidarların rant sağlayamadığı bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulması ve uygulanması talebimizi bir kez daha paylaşıyoruz.