ASANSÖR SEMPOZYUMU VE SERGİSİ/18 Ekim 2018/ANKARA

18.10.2018

Değerli Konuklar

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına dostlukla selamlıyorum. Elektrik Mühendisleri Odamız ve Makina Mühendisleri Odamızın bu yıl dokuzuncusunu gerçekleştirdikleri Asansör Sempozyumu’nda aranızda olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Bu etkinliğin 25 yıldır devam etmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. TMMOB’nin ilk Genel Kurulu’nun 64. Yıldönümü vesilesiyle tüm meslektaşlarımın Mühendislik-Mimarlık Haftasını kutluyorum.

Sevgili Katılımcılar, 
Ülkemizde bulunan tüm sektörleri derinden etkileyen bir kriz döneminden geçiyoruz. Böylesi dönemlerde sektörün tüm bileşenleriyle bir arada olmak, sorunlara ortak çözümler aramak, yeni gelişmelerden haberdar olmak her zamankinden daha önemlidir. 3 gün boyunca devam edecek sempozyum ve serginin, iletim teknolojilerinin ve asansör sektörünün gelişimi için faydalı olmasını diliyorum.

Uzun süredir içinde bulunduğumuz ama asıl yıkıcı etkilerini 24 Haziran seçimlerinden sonrasında hissetmeye başladığımız ekonomik kriz tüm hayatımızı olumsuz etkiliyor. Yüksek enflasyon, artan işsizlik, iflas eden şirketler, durma noktasına gelen yatırımlar nedeniyle ekonomi durma noktasına sürüklendi.

TMMOB olarak bizler yıllardır yaptığımız tüm etkinliklerde, sıcak para akışına dayalı büyüme modelinin sürekliliğinin olmayacağını, üretim yerine ranta, sanayileşme yerine inşaata, teknoloji yerine betona dayalı neoliberal ekonomi politikaların mutlaka krizle sonuçlanacağını tekrarlıyoruz.

Yaşadığımız kriz bu konudaki haklılığımızı bir kez daha ortaya koydu. AKP’nin dış kaynaklara dayalı büyüme anlayışı sürdürülemez hale gelince döviz kuru yükseldi, kurdaki yükseliş tamamı ithalata dayalı ekonomideki fiyatların ve enflasyonun artmasına neden oldu, artan enflasyonu dizginleyebilmek için yapılan faiz artışları da ekonomik durgunluğu ve iflasları beraberinde getirdi.
Uzun süre boyunca ekonomik krizi inkar eden AKP, nihayetinde Yeni Ekonomik Program adı altında bir tür IMF programı kabul ederek, krize karşı mücadele edeceğini açıkladı.

Yaşadığımız deneyimler, neoliberal politikalar altında uygulanan her türden krizden çıkış programının halkın daha fazla yoksullaşmasıyla sonuçlandığını göstermektedir. Yeni Ekonomi Programının bize vadettiği şey, emekçiler ve geniş halk kesimleri için daha fazla yoksullaşma ve hak kaybıdır.

Emek karşıtı bu program ücretlerin enflasyonun daha altında artmasını öngörmektedir; işgücü piyasasının esnekleştirilerek güvenceli istihdamın ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir; sosyal güvenlik şemsiyesinin daha da daraltarak bireyleri özel sosyal güvenlik ve emeklilik programlarına yönlendirmektedir; kıdem tazminatını fona dönüştürerek işçilerin kazanılmış haklarını gasp etmek istemektedir.

Tüm bu hedeflere bir bütün olarak bakıldığında aslında bu programın IMF’nin dayattığı bir kriz programı olduğu görülmektedir. Neoliberal politikaların yarattığı krizi neoliberal çözümlerle aşmak mümkün değildir. Bu yanlış politikalar bir an önce terkedilerek, rant ekonomisi yerine üretim ekonomisinin, sermaye öncelikleri yerine kamusal çıkarların, lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufların, günü kurtarma anlayışı yerine planlı kalkınmanın hedeflendiği bir yönetim anlayışı benimsenmelidir.

Krizden çıkış, emperyalist güçlerin, uluslararası tekellerin, çok uluslu şirketlerin isteklerine boyun eğmekle değil, halkın genel çıkarını gözeten, emekten yana kamucu bir anlayışı hayata geçirmekle mümkündür.

TMMOB olarak bizler, yaşadığımı bu derin krizin faturasının emekçilere ödettirilmemesi için, halktan yana kamucu politikaları savunacak, bu doğrultuda emek ve meslek örgütleriyle yan yana mücadele edeceğiz. Bu kapsamda DİSK, KESK ve TTB ile birlikte krizden çıkış için ortak bir emek ve mücadele programının oluşturulması için çabalarımız devam ediyor.

Değerli Konuklar

TMMOB emek haklarının korunması için mücadelesini sürdürürken, bir yandan da meslek alanları üzerinden ülke gerçeklerini tespit etmeye, çözüm önerileriyle ülke ve halkımız yararına bilimsel ve teknik çalışma üretmeye devam etmektedir. 

Bugün gerçekleştirilen bu sempozyum da bu anlayışın bir ürünüdür. Asansör sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getiren bu sempozyumda “Tasarım ve Teknoloji” ana temasıyla sektördeki sorunlara ilişkin çözüm önerileri ortaya konacaktır.

Sizler de biliyorsunuz ki, tasarım ve teknoloji alanında yaşanan her gelişme, o teknolojiye sahip olup kullananlarla kullanmayanlar arasındaki üretim ve gelişme hızını daha da artırmaktadır. Bu durum, Ar-Ge faaliyetlerinin, inovasyonun ve teknoloji üretiminin önemini daha da artırmaktadır. Ülkemizin ekonomik öncelikleri ne yazık ki bu konuları içermiyor. Dolayısıyla bizim gibi teknolojik bağımlılığı olan ülkelerde, uluslararası alandaki yeni gelişmeleri takip etmek son derece önem kazanıyor.

Bununla beraber teknoloji iki aşamalı bir süreçtir. Teknolojiyi geliştirmek kadar, geliştirilen teknolojiyi kullanmak da o sürecin parçasıdır. Bunun da üretim, denetim, kontrol yöntemleri, kalite güvence sistemleri, eğitim, akreditasyon ve belgelendirme gibi pek çok aşaması bulunmaktadır. 

25 yıldır iletim teknolojileri ve asansör alanında gerçekleştirdiğimiz seminer ve sempozyumlarla alana ilişkin standartların ve mevzuatın geliştirilmesine önemli katkılarda bulunduk. 

Asansör tasarımı, projelendirilmesi, montajı, periyodik kontrolü elektrik ve makine mühendisliği disiplinlerinin konusuna girmektedir ve bu alanda çalışacak meslektaşlara yönelik eğitim ve belgelendirme faaliyetleri de Odalarımızca yürütülmektedir. Elbette, güvenli, verimli, konforlu ve ekonomik asansör hizmeti sunumunda bu eğitimlerin önemi büyüktür. Sektörün gereksinim duyduğu nitelikli ara eleman yetiştirme konusunda da Odalarımıza görev düşmektedir.

Ülkemizde kentsel dönüşüm projeleri ve dikey yapılaşmanın artması ile birlikte asansör sektörünün gelişimi de daha fazla önemli hale gelmiştir. Buna paralel olarak ülkemizde her yıl asansör facialarında birçok vatandaşımız yaşamını yitirmekte, birçoğu engelli olmaktadır. Bunun nedeni asansör denetimlerinin yeterli kalite ve sıklıkta yapılmamasıdır. 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yetkili montaj ve bakım firmalarına yönelik denetimleri genişletmesi ve “merdiven altı” tabir edilen bakım firmalarının faaliyetlerini engellemesi elzemdir. 
Periyodik kontrol sonucu uygunsuz bulunan asansör ve bakımcı firmalara Bakanlıkça yaptırımda bulunulması ve periyodik kontrollere ilişkin bakım firmalarının sorumluluklarının artırılmasının gerekliliği tartışılmazdır. 

Asansör yönetmeliklerine ve standartlara uygun üretim ve bakım, piyasa gözetim ve denetimi ile periyodik kontrol uygulamalarında yaşanan sorunların çözümüne ilişkin etkin koordinasyon zeminlerinin yaratılması önem taşımaktadır. 

Sektörün disipline edilebilmesi için Bakanlığın Piyasa Gözetim ve Denetimi kapsamında asansör ve montaj firması denetimleri yanı sıra onaylanmış kuruluşları da denetlemesi ve bu konuda mevzuat çalışmalarını ivedi olarak tamamlanmalıdır.

Ülkemiz, iş kazaları açısından Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer almaktadır. Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında ülkemizdeki şantiyelerin güvenlik kültürü açısından son derece zayıf olduğu bilinen bir gerçektir. Son yıllarda yüksek katlı toplu konut inşaatlarında meydana gelen asansör kazalarıyla bu durum bir kez daha tescillenmiştir. 

Bu çerçevede; asansörlerle ilgili olanlarda dahil olmak üzere tüm firmaların çevre, sağlık ve emniyet yönetim sistemlerinin kurulması, asansör firmalarının şantiyeleri için iş emniyeti konusunda kuralların belirlenmesi, çalışanların eğitilmesi, kuralların uygulanmasının sürekli olarak denetlenmesi önemlidir.

Eminim ki; üç gün sürecek etkinlik boyunca konunun uzmanları bu noktalara değinecek ve sektörün gelişimi için katkı koyacaktır.

Sempozyumumuzun başarılı geçmesini diliyor, hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum

 

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu
 Başkanı