TMMOB KAMUCU POLİTİKALAR SEMPOZYUMU DANIŞMA KURULU TOPLANTISI/26 Ocak 2019/ANKARA

26.01.2019

Değerli Hocalarım, Sevgili Arkadaşlar

Hepiniz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Yoğun çalışma programınızda zaman ayırıp burada olduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum.

Pek çoğunuzun yakından tanıdığı gibi, ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki birliği olarak TMMOB, bir yandan üyelerinin hak ve çıkarlarını, ülkemiz çıkarları temelinde koruyup geliştirirken diğer yandan da mesleki birikimlerimizin toplum yararına kullanılması için mücadele etmektedir.

Sermaye kesimlerinin dar ve bencil çıkarları karşısında kamunun ortak önceliklerinin korunması 1970’li yılların başından itibaren TMMOB için bir nirengi noktası olmuştur. Son 50 yıldır planlamadan sanayileşme politikalarına, özelleştirmelerden kentsel mekanların korunmasına, çevre mücadelesinden işçi sağlığına kadar her alandaki mücadele çizgimiz bu kamusal anlayışla oluşturulmuştur.

Basın açıklamalarımızda, kongre ve sempozyumlarımızda, raporlarımızda sürekli olarak kamu yararının, kamusal varlıkların, kamucu bakış açısının altını çizmemizin nedeni, neoliberal politikaların kamuya ait olan her şeye ve kamuculuk fikrine karşı yürüttüğü sistematik savaştır.

1980’li yıllardan itibaren uygulanmaya başlayan özelleştirme politikalarıyla kamu kaynakları ve olanaklarıyla inşa edilen kurumlarımız, fabrikalarımız, madenlerimiz, işletmelerimiz tümüyle sermayeye aktarılmıştır. Aynı süreçte eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi kamu hizmetleri de ticarileştirilerek birer rant kapısı haline dönüştürülmüştür.

Özallı yıllardan itibaren iktidara gelen tüm hükümetlerin öncelikli programı “özelleştirmelerin tamamlanması” olmuştur. Başlangıçta “verimsizlik”, “zarar eden kitleri elden çıkartma” ve “devletin sırtındaki kamburdan kurtulma” söylemiyle ilerleyen özelleştirme uygulamaları, 2000’li yıllardan itibaren en karlı kuruluşların en önce satıldığı bir yağmaya dönüşmüştür.

16 yılı aşkın süredir devam eden AKP iktidarı, bu uygulamaların en yoğunlaştığı dönem oldu. AKP bu piyasalaştırma sürecini kendine yakın kesimlere rant ve imtiyaz sağlama aracı kullanarak kendisine doğrudan bağımlı bir sermaye sınıfı da yaratmış oldu. Son 16 yılda bir yanda özelleştirmeler yoluyla yandaş sermaye kesimlerine büyük çaplı kaynak aktarımları yaşanırken, diğer yandan emekçi ve yoksul kesimlerin kamusal hizmetlere erişimi kısıtlandı. Sosyal devlet anlayışı yerine, parti ilişkileri eliyle sürdürülen yardım ağları ön plana çıktı.

TMMOB olarak bu sürecin önüne geçebilmek, kamusal mal ve hizmetlerin sermaye kesimlerine peşkeş çekilmesini önleyebilmek için büyük mücadeleler verdik. Birliğimizin Anaysa ve yasalardan kaynaklanan kamusal niteliği sayesinde, hem özelleştirme süreçlerini mümkün kılan yasal düzenlemelere hem de tek tek tüm özelleştirme işlemlerine karşı yoğun bir hukuki mücadele sürdürdük.

Birlik ve bağlı odalar olarak özelleştirme uygulamalarına karşı binlerce dava açtık, çok sayıda bilimsel etkinlik düzenledik ve kitlesel kampanyalar düzenledik. Açtığımız bu davalar ve yürüttüğümüz kitlesel mücadele, özelleştirme uygulamalarını durduramasa da, sürecin bütünüyle yağmaya dönüşmesine engel olmuştur.

TMMOB olarak sadece özelleştirme süreçlerine müdahil olmadık. Aynı zamanda kent kimliğimizin ve ortak yaşam alanlarımızın korunması konusunda da büyük mücadeleler verdik.  Kentlerimize kimliğini veren yapıların koruma altına alınması, park-bahçe-meydan gibi ortak kullanım alanlarının bu özelliklerinin devam ettirilmesi için hem hukuki hem de sosyal alanda büyük çaba harcadık. İnanıyorum ki bu çabalar, toplumun geniş kesimlerinde kent bilincinin yerleşmesi, ortak mekanlara sahip çıkma anlayışın gelişmesi açısından çok değerli sonuçlar yaratmıştır.

Siyasi iktidarın birliğimizi bu denli hedef almasının altında yatan gerekçe, Birliğimizin neoliberal saldırılar karşısındaki kararlı tutumu ve mücadelesidir. Yöneticilerimizi hedef alan dava ve soruşturmalar bir yana, TMMOB’nin kamusal, özerk ve merkezi yapısını ortadan kaldırmaya yönelik yasa ve mevzuat değişiklikleriyle de kurumsal yapımız hedef alınmaktadır.

Değerli Hocalarım, Sevgili Arkadaşlar

Siyasal iktidarın kamusal olan her anlayış ve varlığa yönelik sistematik saldırganlığı karşısında kamusal olanın savunusu tüm toplumsal muhalefetin öncelikli görevlerinden birisi haline gelmiştir. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 45. Genel Kurulumuzda da bu konunun önemi konuşuldu ve Kamusal Üretim, Hizmet ve Denetimi Yeniden Kazanmak ve Kamu Kaynak ve Varlıklarının Yağmasını Durdurmak için Mücadele doğrultusunda Genel Kurul Kararı alındı. Bu doğrultuda kararımız “kamu” kavramını tüm boyutlarıyla ele alabileceğimiz, neoliberal yıkım politikaları karşısında kamusal bir odak yaratabileceğimiz “KAMUCU POLİTİKALAR SEMPOZYUMU” olarak şekillendi.

Oda temsilcilerimizden oluşan düzenleme kurulumuzla yaptığımız ön toplantıların ardından bu alanda çalışma yürüten siz değerli hocalarımızla oluşturduğumuz Danışma Kurulumuzla bu ilk toplantımız. Sempozyumumuz esas olarak burada yürüteceğimiz tartışmalar ve sizlerin önerileriniz ekseninde şekillenecek.

Burada yürütülecek tartışmaların sadece sempozyum planlanması açısından değil, TMMOB’nin mücadelesi açısından da değerli katkıları olacağına inanıyorum. Hepinize buraya katıldığınız için bir kez daha teşekkür ediyorum.

 

Emin KORAMAZ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı