EMİN KORAMAZ YAZDI: "SON BİR İYİLİK"

14.01.2022

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 14 Ocak 2022 tarihli BirGün Gazetesi'ndeki köşesinde, her gün artan hayat pahalılığı ve siyasi iktidarın halkın sorunları karşısındaki umursamazlığı üzerine yazdı.

SON BİR İYİLİK

Yakın bir geçmişe kadar ekonomik krizler karşısında AKP’nin temel stratejisi “krizi mümkün olduğunca ötelemek” üzerine kuruluydu.

Kamu bankaları aracılığıyla dağıtılan krediler aracılığıyla yaratılan sahte bir bolluk havası, yurtdışından yeni kaynaklar buluncaya kadar işlerin bir biçimde yürümesine yardımcı olurdu.

Kaynağı belirsiz sermaye girişleri veya Körfez ülkeleriyle yapılan swap anlaşmalarıyla ömrü uzatılan bu ötelemelerin ülkemize bedeli ise krizi aşmamızı sağlayacak tedbirlerin daima ertelenmesi oldu.

Bu tedbirsizlikler nedeniyle gelinen noktada ülke olarak reddedilemez, ötelenemez bir krizle iç içe bulunuyoruz. Siyasi iktidarın bugünkü stratejisi ise “kurtuluşu ötelemek” üzerine kurulu. Ekonomik krizden çıkış için herhangi bir planı olmayan iktidar, düzlüğe çıkış tarihini sürekli öteleyerek bir kurtuluş umudu arıyor.

Oysa halkın umudu tükenmiş durumda. Geniş toplum kesimlerinin geleceğe dair tek beklentisi, bu iktidardan bir an evvel kurtulmak haline geldi.

ZAFER SAHTE, ZAMLAR GERÇEK

Karşı karşıya olduğu durumun siyasi geleceği açısından hayatiyetinin farkında olan AKP, aklına gelen her yolu kullanarak yaratmaya çalıştığı sahte zaferlerle iktidara tutunmaya çalışıyor.

Halkın ihtiyacı olan şey ise saray odalarında hazırlanmış sahte zafer piyesleri değil, insanca yaşayabileceği bir gelir düzeyi ve istikrarlı bir ekonomik işleyişten ibaret.

Mevcut istikrarsızlık ortamında iğneden ipliğe her şeye, her gün yeniden ve yeniden zam yapılıyor. Halkın dayanacak, nefes alacak gücü kalmadı.

Asgari ücrete, memur maaşlarına ve emeklilere yapılan göstermelik artışlar daha emekçilerin cebine bile girmeden eriyip gitti. Toplumun geniş kesimlerinin temel harcama kalemleri olan kira, ulaşım, doğalgaz, elektrik ve gıda ürünlerinde yapılan fahiş zamlar geçinmemizi, ay sonunu getirmemizi imkansız hale getirdi.

İktidar partisinin güdümünde çalışan TÜİK tarafından açıklanan verilere dayalı olarak yapılan ücret artışları, emeğiyle geçinen herkesin yıldan yıla daha da yoksullaşmasına neden oldu.

Siyasi iktidarın ekonomik başarı olarak yansıtmaya çalıştığı şişirilmiş büyüme rakamları, ülkedeki gelir adaletsizliğini büyütmekten başka bir anlam ifade etmiyor.

Yıllardır devam eden kriz ve salgın döneminde yaşanan kısıtlamalar nedeniyle tüm birikimlerini tüketen, gündelik ihtiyaçlarını bile kredi ve borçlarla karşılamaya çalışan halk büyük bir tükenmeyle karşı karşıya durumda. Bu ülke halkı, tarihin hiçbir döneminde geleceğinden bu denli umutsuz olmamıştır.

BU SON FASILDIR

Herkes biliyor ki, yaşanan bu durumun tek sorumlusu tek adam rejimi ve onun emek düşmanı politikalarıdır. Siyasi iktidar kendi yandaşlarının kasaları dolsun, kendi çıkar çevrelerinin çarkları dönsün diye halkı büyük bir sefalete sürüklüyor.

Devlet ihaleleriyle, çılgın projelerle Hazine garantili gelir elde eden şirketlerin ödemeleri yapılabilsin diye kamunun tüm kaynakları seferber edilmiş durumda. Halkın üzerindeki vergi yükü hiç olmadığı kadar arttı. Halkın alın teri, bir avuç yandaşın kasasına akıyor.

Siyasi iktidar, ekonomik kriz karşısında emekten ve halktan yana çözümler üretmek yerine, halkın tepkisini sindirmek için halkı açıkça tehdit ediyor. Anayasal hak ve özgürlükleri şiddet yoluyla önlemeye çalışmanın demokrasi ve hukuk devletiyle bağdaşır tarafı bulunamaz. Zaten siyasi iktidarın da uzun süreden beri demokrasi ve hukuk devletiyle hiçbir bağı da kalmadı.

Anayasa’yı çiğneyerek, kanunları yok sayarak, parlamentoyu askıya alarak, yargı organlarını kendine bağlayarak, medyayı teslim alarak, gündelik yaşamı kriminalize ederek, toplumu saflaştırarak, ülkenin tüm zenginlikleri kendi ihtiyaçları için kullanarak yarattıkları bu ortam ülkenin huzurunu ve geleceğini tehdit etmektedir.

Siyasi iktidar, terk ettikleri kasabaları yağmalayıp harabeye çeviren işgal güçleri gibi davranmayı bırakmalıdır. Bu ülkenin geleceğini ipotek altına alacak, bu ülkenin zenginliklerini yandaşlarına dağıtacak, bu ülkenin hazinesini boşaltacak adımlar atmamalıdır.

İktidarın bu ülke halkına yapabileceği tek bir iyilik kalmıştır, o da derhal istifa etmektir. Ama hepimiz biliyoruz ki iktidarın bu ülke halkına iyilik yapmak gibi bir derdi hiç olmamıştır.