Adana

SALDIRILARI PROTESTO ETMEK SUÇ DEĞİLDİR

04.03.2017

Ankara’da Güvenpark önünde patlatılan bomba ile yaratılan katliamı protesto eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle aralarında TMMOB'ye bağlı Odaların Şube Yönetim Kurulu Başkanları'nın da bulunduğu 63 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasının ardından 03 Mart 2017 tarihinde Adana'da bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

"Hak ve Özgürlükler Engellenemez", "Toplantı, Gösteri ve Yürüyüş Hakkımız Engellenemez" pankartlarının taşındığı açıklamaya, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB Yürütme Kurulu Üyeleri, TTB Merkez Konsey Başkanı Raşit Tükel, Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu'nun da katıldığı açıklamada, ortak metni Adana Barosu Başkanı Veli Küçük okudu.

Birliğimize bağlı Oda Şube Başkanları, üyeleri ve KESK üyelerinin yargılandığı davada TMMOB YK Başkanı Emin Koramaz da kısa bir konuşma yaparak yaşanan hukuksuzluğu protesto ettiklerini, siyasi iktidarın baskılarına bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının asla boyun eğmeyeceğini ve dayanışmanın önünde sonunda kazanacağını söyledi. Konuşmanın satırbaşları şöyle;

"Değerli Arkadaşlar,

Bugün, Ankara’da Güvenpark önünde patlatılan bomba ile yaratılan katliamını protesto eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle 63 arkadaşımız yargılanıyor. Aralarında Birliğimize bağlı odaların Adana şube başkanlarının da bulunduğu 63 emek-meslek örgütü üyesi arkadaşımıza destek için bugün Adana’dayız. Ülkemizi yöneten baskı politikalarına, karanlık zihniyetin uygulamalarına karşı arkadaşlarımızla dayanışma için buradayız!

Siyasal iktidar, ülkemizde yaşanan katliamların sorumlularını ortaya çıkarmak yerine, katliamları protesto edenleri yargılıyor. Katliamların yaşanmasına göz yuman, katliamların sorumlularının gün ışığına çıkarılmasını engelleyenlerin yargılanması gerekirken, burada katliamları protesto edenler, insan yaşamını savunanlar yargılanıyor.

Ülkemizi bir Ortadoğu ülkesine çevirdiler. İlan edilen OHAL ve OHAL KHK’ları ile toplumsal muhalefet baskı ve şiddetle sindirilmeye çalışılmış, basın-yayın organları, dernekler kapatılmış, gazeteciler, belediye başkanları, milletvekilleri cezaevlerine atılmıştır. Aralarında yöneticilerimizin ve üyelerimizin de bulunduğu ilerici, demokrat kamu çalışanları ile bilim insanları ve akademisyenler bütün özlük hakları ellerinden alınarak kamudan ihraç edilmiştir. Muhalefet karalamalara maruz kalmış, terör saldırılarına, insanların öldürülmesine, tek adam rejimine, hukuksuzluklara HAYIR diyenler ise bugün burada yargılanmaktadır.

Siyasi iktidar, önüne gelene dava açarak, muhalifleri işlerinden uzaklaştırarak veya atarak Türkiye’nin yönetilemeyeceğini artık öğrenmelidir. Baskı, sürgün, işten çıkarma, açığa alma ve davaların bu ülke için mücadele edenleri yıldıramayacağını artık anlamalıdır.

Dost düşman herkes bilsin ki; ne bu yargılamalar, ne bu baskılar bizleri yıldıramaz! Ortak aydınlık geleceğimiz için, bizler direneceğiz ve karanlığa teslim olmayacağız. Bu ülke için, halkımız için, emek, demokrasi, cumhuriyet, laiklik ve eşitlik için mücadelemiz sürecek ve elbet gün gelecek devran dönecek bunların hesabını soracağız.

Ülkemizde bizlere yaşatılan tüm katliamların hesabını soracağız! Kadın cinayetlerinin, tecavüzlerinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın hesabını soracağız.

Kentlerimizi rant uğruna talan etmelerinin, doğayı katletmelerinin hesabını soracağız. Ekmeği uğruna inşaatlarda ölen işçi kardeşlerimizin, taşeron firmaları daha çok kazansın diye ölüme gönderdikleri maden emekçilerinin hesabını soracağız.

Bu düzen böyle gitmeyecek. Tek adam diktasına, bu karanlık düzene, halkımıza ve ülkemize reva görülen bu kötü günlere hayır diyeceğiz. Buradaki davada hepimiz yargılanıyoruz, buradaki davada ülkemizin sahipsiz olmadığını söyleyen, demokrasiyi kazanmaya, Cumhuriyet, demokrasi, laiklik mücadelesini sahiplenen bizler yargılanıyoruz.

Biliyoruz ki: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”