TMMOB-TTB: DEMOKRASİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE AKADEMİK BAĞIMSIZLIKLA GELİR

14.01.2016

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), barış talebini dile getiren akademisyenlerin çeşitli açıklamalarla hedef gösterilmesi üzerine 14 Ocak 2016 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

DEMOKRASİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE AKADEMİK BAĞIMSIZLIKLA GELİR

11 Ocak Pazartesi günü bir grup akademisyen kendi bakış açılarından Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu ve devlete düşen sorumluluğu değerlendiren bir metni kamuoyuyla paylaştılar.

Bu paylaşımı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çağdaş demokrasilerde tanık olmadığımız sertlikte eleştirmiş; aralarında tüm Türkiye'nin ve dünyanın akademik faaliyetlerini gayet iyi bildiği, saygınlıkları, tutarlılıkları, duyarlılıkları, hayata bakışları, başta öğrencileri ve meslektaşları olmak üzere kamuoyunun önemli bir bölümünde değer atfedilen hocaların bulunduğu imzacıları, "terör örgütünden yana olmakla", "haddini bilmemekle", "mandacı olmakla" suçlamış, "karanlık", "müsvedde" gibi sözlerle nitelendirmiş ve "tüm ilgili kurumları” göreve davet etmiştir.

Bu açıklamaların ardından Başbakan’ın “herkes safını belirlesin” açıklamalarını, YÖK ve bazı üniversite yönetimlerinin inceleme için harekete geçtiklerini okuduk. Eli silahlı çete liderlerinden açıklamalar geldi.

İmzacılar ülkemiz için çok önemli bir konuda, hepimizin tedirginlikle, korkuyla izlediği, herkesin birbirine "Ne oluyor? Nereye gidiyoruz?" diye sorduğu yaşamsal bir konuda görüşlerini ve barış taleplerini ifade etmişlerdir. 

Hiç kimse düşüncesi, sözleri, okuduğu şiir ya da giyim tarzı nedeniyle hedef gösterilmemeli, suçlanmamalı, cezalandırılmamalıdır.

Ölüm tehditleri ciddiye alınmalı, Cumhuriyet Savcılıkları bu konuda görevlerini yapmalıdır. 

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı sayıları giderek artan imzacıların can güvenliğini sağlamalıdır.

Üniversite yönetimleri ve Yüksek Öğretim Kurumu soruşturma ve görevden almalarla tüm dünyada ifade özgürlüğünün mabedi olarak bilinen üniversiteleri bir utancın içine düşürmemelidir.

Bu olay bizlere bir kez daha Türkiye'nin ihtiyacının yeni bir anayasadan önce bir anlayış değişikliği olduğunu göstermiştir.

Anahtar; başka düşünene, başka konuşana, başka giyinene, başka yaşayana tahammül etmek, siyasal ya da fiziki gücümüzü kullanarak onu ezmeye, bastırmaya, yok etmeye çalışmamaktır.

Toplumda böyle bir anlayışın yaygınlaşması, ülkede barışın sağlanması bizi eşit, özgür, mutlu yaşayacağımız demokratik Türkiye'ye götürecektir.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği-Türk Tabipleri Birliği