12 KASIM DÜZCE DEPREMİNİN YILDÖNÜMÜNDE BURSA İKK: TÜRKİYE OLASI DEPREMLERİ BEKLEMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMAMAKTADIR

11.11.2016

12 Kasım 1999 Düzce depreminin 17. yılında TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından bir basın toplantısı düzenlenerek, deprem gerçeğine bir kez daha dikkat çekildi.

BAOB Ortak Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında Bursa İKK Sekreteri Fikri Düşünceli, depremler sonrasında söylemler dışında siyasi iktidarların, ‘yara sarma’ vaadini bile gerektiği ölçüde yerine getirmediği, halkın içini rahatlatacak, geleceğe güvenle bakabilmesini sağlayacak adımların atılmadığını ifade etti.

Türkiye’nin olası depremleri beklemekten başka bir şey yapmadığını söyleyen Düşünceli, güvenli konut üretimi konusunda yerel ve merkezi yönetimlerin üstüne düşen görevleri yapmadıklarını, kentsel dönüşüm projelerini bir rant projesi olarak gördüklerini, TOKİ’nin ise halka güvenli ve ucuz konut üretmek yerine lüks konutlara yönelerek ihtiyacı karşılamaktan uzaklaştırıldığını kaydetti.

Düşünceli açıklamaya şöyle devam etti:

“1999 depremleriyle başlayan süreçte, depremin yıkıcı etkisini azaltacak öneriler, alınması gereken önlemler, yapılması gereken yasal değişiklikler tartışmalarda önemli bir yer tutmuş, konu bilimsel içerikli toplantılarda, etkinliklerde ele alınmış, teorik altyapısı oluşturulmuştur. Bunun anlamı açıktır; bilim insanları, üniversiteler, meslek odaları üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Toplum siyasi sorumlulardan bilimin yol göstericiliğinde düzenlemeler gerçekleştirmesini beklemeye başlamıştır ki, zaman ilerledikçe açığa çıkan hayal kırıklığının asıl nedeni de bu olmuştur.

  Bu ülkenin İmar Yasası, Afet Yasası, Yapı Denetim Yasası, bunların ilgili ikincil mevzuatı sorunludur. Sistem doğa olaylarının afete dönüşümünü engellemekten uzaktır.

Türkiye gibi topraklarının yüzde 93’ünün aktif deprem kuşağı üzerinde bulunduğu ve nüfusunun yüzde 98’inin deprem riski altında yaşadığı bir ülkede, yapılacak iş açık ve nettir;

- Düşük standartlarda sağlıksız ve yasa dışı yapılaşmanın, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşmenin önüne geçilmeli, bilimsel normlara dayalı arazi kullanım ve yer seçimi kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi engellenmelidir.

- Bilim ve teknolojinin gerekleri yerine getirilmeli, ranta dayalı planlama ile niteliksiz yapı üretimi anlayışı terk edilmelidir.

- Gerek kentsel, gerekse kırsal alanlarda yer seçimi, planlama ve yapılaşma karar süreçlerinde mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri etkin bir şekilde kullanılmalıdır.

- Toplumsal ve yönetsel düzeyde tüm kaynakları risk azaltma hedefine yönlendirecek, kişi ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak, mevzuat, kurumsal yapılanma, eğitim, sağlık gibi alanlarda kısa, orta ve uzun vadeli hedef ve ilkeleri ortaya koyacak, her aşamada denetim süreçlerini de tanımlayacak, stratejik deprem planı ivedilikle hazırlanmalıdır.

- Ülkemizde zarar azaltmaya yönelik afet odaklı harcamalar "bütçe dengelerini bozan bir gider kalemi" olarak görülmemeli, afet öncesi yapılacak bir birim harcama, afet sonrası yedi birimlik harcamaya denk gelmektedir.

Yine açıktır ki, bunlar yapılmazsa, Anadolu coğrafyası yeni ve daha yakıcı doğal afetlerle karşı karşıya kaldığında, siyasi iktidarların vicdani ve yasal sorumluluktan kurtulması mümkün olmayacaktır.

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu bileşeni tüm mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler, Son 17 yıldır her 17 Ağustos ve 12 Kasım’da söylediğimiz gibi;

Deprem Öldürmez, Bina Öldürür.

Doğanın bir gerçeği olan depremlerin önlenemeyeceğini, ancak alınacak bilimsel önlemler, bilinçli eğitim ve planlı yerleşim ile depremle ölmekten vazgeçip depremle yaşamayı öğrenmemiz gerektiği bilinci ile, Hep söylüyoruz, hep söyleyeceğiz;

Depremlerin afet olarak yaşanması, ülkemizin ve halkımızın yazgısı olamaz.

Depremin afete dönüşmesi takdiri ilahi değildir.

Doğa olaylarının afete dönmesini istemiyorsanız;

BİLİMİN ve TEKNİĞİN GEREĞİNİ YAPIN.

Mimarlar, mühendisler ve şehir plancıları yaşanabilir ve güvenli kentler oluşturulmasında üzerlerine düşen tüm görevleri yapmaya hazırdır”