
EMİN KORAMAZ BİRGÜN GAZETESİ İÇİN YAZDI: UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ! SORUMLULARI ASLA AFFETMEYECEĞİZ!
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 10 Ekim 2025 tarihli Birgün Gazetesi'ndeki köşesinde "10 Ekim Ankara Gar Katliamı" üzerine yazdı:
Ankara Garı önünde, barış talebinin kana bulandığı o kara günün üzerinden tam on yıl geçti. Bu on yılda ne yaralarımız iyileşti ne yitirdiğimiz kardeşlerimize özlemimiz azaldı ne de adalet arayışımız son buldu. Acımız hâlâ taze ve tarifsiz…
Aradan geçen 10 yılda yaşananlar ve bugün geldiğimiz süreç, iktidar tarafından sürekli karartılmak istenen 10 Ekim Katliamı’nın arkasında yatan gerçekleri daha açık hale getirmiştir. Şurasını artık herkes biliyor ki, bugün ülkemizde hüküm süren tek adam rejiminin ve Orta Doğu’nun içine sürüklendiği kan denizinin milâdı 10 Ekim Katliamı’dır. Katliamın arkasındaki güçler, ülkemizde ve bölgemizde yaşanan tüm kötülüklerin de mimarıdır.
Bilindiği gibi, IŞİD üyesi 2 canlı bombanın hedef aldığı 10 Ekim Mitingi, AKP’nin tek başına iktidar çoğunluğunu yitirdiği 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında ülkemizin içine itildiği şiddet ve kaos bataklığına karşı, topluma ekilmek istenen kin ve nefret tohumlarına karşı barışın ve kardeşliğin sesini yükseltmek için düzenlenmişti.
AKP’nin Suriye politikası ve Suriye iç savaşının taraflarıyla kurduğu ilişkilerle bir arada değerlendirilmesi gereken bu dönemde yaşanan şiddet, birbiri ardına yaşanan patlamalarla ülkemizi kana boğduğu gibi, sonrasındaki siyasal gelişmelerin de hazırlayıcısı oldu.
Aradan geçen on yılda ne katliamın arkasındaki karanlık güçler ortaya çıkarılabildi, ne de katliamın gerçekleşmesinde payı olan devlet görevlileri yargılandı. Katliamı gerçekleştiren sanıkların istihbarat birimlerinin takibinde oldukları, Gaziantep başta olmak üzere bölge illerinde örgütlenme faaliyeti yürüten IŞİD üyelerine göz yumulduğu, canlı bombaların adeta ellerini kollarını sallayarak Gaziantep’ten Ankara’ya kadar geldikleri mahkeme süreçlerinde açıkça ortaya konulmasına rağmen bırakınız siyasi sorumluları bir tek kamu görevlisi dahi mahkeme huzuruna çıkartılmadı.
Tam aksine, bu gerçekleri ortaya çıkarmak isteyenler, katliamın hesabını sormak isteyenler her anmada, her davada polis şiddetinin hedefi haline getirildi. Kamu görevlilerinin görev suiistimalleri açıkken, dosyaya giren belgelerde açıkça yazmaktayken buna ilişkin hiçbir işlem yapılmamış olması, bu katliamı karartmak, tüm yönleriyle açığa çıkartmamak için özel bir çaba harcandığını göstermektedir.
Esasen, 1 Mayıs 1977, Çorum, Maraş, Sivas, Suruç ve birçok katliamın tanığı olan bizler bu sorunun yanıtını yaşadıklarımızla biliyoruz. Sadece 10 Ekim Katliamı’nın değil, ülkemizde yaşanan kitle katliamlarının neredeyse tamamının arkasında, açığa çıkmış ya da çıkartılmamış devlet ilişkileri bulunmaktadır. Bu durum, katliamların tüm boyutlarıyla ortaya çıkartılmasına, sorumlularla hesaplaşılmasına ve toplumsal hafızamızda duygu birliğinin oluşmasına engel oluyor. Geçmişi unutturmaya, bulanıklaştırmaya, tahrif etmeye yönelik sistematik politikalar, toplumsal belleği canlı tutma görevini de -çoğunlukla katliamların hedefi olan toplum kesimlerine yüklüyor.
Bu görev ve sorumluluk bilinciyle, bir kez daha ifade ediyorum. Bundan 10 yıl önce, barışa ses olmak için bir araya geldiğimiz Gar Meydanı’nda, aramızdan koparılan dostlarımızı, kardeşlerimizi çocuklarımızı asla unutmayacağız. Unutturulmalarına asla izin vermeyeceğiz. Bu katliamın yaşanmasında her düzeyde sorumluluğu ve ihmali bulunanları da asla unutmayacağız, asla affetmeyeceğiz.
Bizler yaralı arkadaşlarımıza yardım etmek için seferber olurken üzerimize TOMA’larla, biber gazlarıyla saldıranları asla unutmayacağız. İktidarlarını korumak için toplumu kaos ve şiddet sarmalına sürükleyenleri asla unutmayacağız. “Kokteyl örgüt” açıklamalarıyla ortamı bulandıranları, gerçeği gizleyenleri, kardeşlerimizin hayatlarından, bizlerin acılarından oy devşirenleri asla affetmeyeceğiz.
10 Ekim katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. 10 Ekim Katliamı, insanlığın en yüce değerleri olan barışa, emeğe ve demokrasiye karşı işlenmiş bir suçtur.
Bu insanlık suçuna ortak olan herkes hak ettikleri cezayı alana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. “Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış” mücadelesi yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere en büyük emanetidir. Bizler bu emanete sahip çıkacağız.
Barış için, eşitlik için, özgürlük için canı toprağa düşenler, barışa, eşitliğe ve özgürlüğe can olsunlar!