KENTSEL TASARIM SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ

10.10.2016

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından düzenlenen 1. Kentsel Tasarım Sempozyumu 7-8 Ekim 2016 tarihlerinden Ankara’da gerçekleştirildi.

İki gün boyunca; Mevzuat ve Kuram, Kentsel Tasarım Paradoksu, Kent ve Kentlinin Sosyo Kültürel Bağlamında Kentsel Tasarım, Kentsel Tasarım Eğitimi, Kentsel Tasarım ve Kent Ekolojisi, Kent ve Dönüşüm, Kentsel Tasarım Yarışmaları başlıklarında olmak üzere toplam 7 oturumun gerçekleştiği sempozyumda, 28 konuşmacı yer aldı.

Sempozyumun açılışında TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Ayşegül Oruçkaptan, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Tasarım Daire Başkanı Ayşegül Dinç Yalçın ve Sempozyum Başkanı Oktan Nalbantoğlu birer konuşma yaptı.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Ayşegül Oruçkaptan, Türkiye’de tarıma dayalı bir sosyo-ekonomik toplumsal yapıdan sanayi toplumuna doğru plansız geçişin, kente ilişkin yapılan her müdahale ile de yeni bir kaosu beraberinde getirdiğini söyledi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın konuşması ise şöyle:

Değerli Konuklar

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum. Peyzaj Mimarları Odamızın düzenlediği Kentsel Tasarım Sempozyumu’nda aranızda olmaktan büyük bir onur duyuyorum.

Sözlerime önce 10 Ekim’de kaybettiklerimizi anarak başlamak istiyorum. Üç gün sonra 10 Ekim’in birinci yıldönümü. Türkiye’nin en büyük katliamının sorumlularının ortaya çıkarılması ve yargılanması boynumuzun borcu.

10 Ekim’in hesabını mutlaka soracağız. Üç gün sonra yitirdiğimiz 101 canımızı anmak için Gar önünde buluşacağız. Sizlerin de orada olması ve dayanışmayı hep beraber artırmayı dilerim.

Değerli Konuklar

Ülkemiz son bir yılda hızla karanlık bir girdabın içine çekiliyor. Yüzlerce insanın hayatına mal olan saldırılar, düğün evlerinde, otobüs duraklarında yitirilen canlar ve en son 15 Temmuz darbe girişimi ile bugünlere gelen bir süreç… Bu sürecin yaratıcılarını çok iyi biliyoruz.

Türkiye’yi gericileşme, piyasalaştırma ve baskıyla bugünlere getirenleri; laik yaşamı adım adım bitirerek, Suriye’deki ateşe odun taşıyarak ülkemizi cihatçı örgütlerin merkezi haline getirenleri; ülkemizde barış ve bir arada yaşama umudunu yok edenleri biliyoruz.

Değerli Konuklar

15 Temmuz darbe girişimi savuşturulmuş olsa bile ardından ilan edilen OHAL ile bu sefer sivil bir darbeyle karşı karşıyayız.

OHAL ile Meclis devre dışı bırakılarak, ülkemiz Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilmeye başlandı. OHAL’e dayanılarak aralarında üyelerimizin de bulunduğu on binlerce kamu emekçisi görevden alındı, televizyon kanalları karartıldı, basına ve muhalif kesimlere baskılar arttı.

MGK’da alınan tavsiye kararı ile OHAL’in uzatılması, hatta Saray’a bakılacak olursa bir yıldan fazlaya çıkarılmak istenmesi, ülkemizin tüm yönüyle fiili bir başkanlık sistemine teslim edilmesidir.

Ülkemizin ihtiyacı OHAL değildir. Ülkemizin tek ihtiyacı, koşulsuz şartsız acil demokrasidir!

Değerli Konuklar

Ülkemizin içinden geçtiği bu süreçte Birliğimiz, sivil diktaya, gericiliğe, karanlığa ve tüm antidemokratik uygulamalara karşı, her zaman olduğu gibi emeğin ve demokrasinin yanındadır.

TMMOB emek ve demokrasi eksenli çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da meslek alanları üzerinden ülke gerçeklerini tespit etmeye, çözüm önerileriyle ülke ve halkımız yararına bilimsel ve teknik çalışma üretmeye devam etmektedir.

Bugün Peyzaj Mimarları Odamızca gerçekleştirilen bu sempozyum da bu anlayışın bir ürünüdür.

Kentlerimizi talana açan neo-liberal politikaların sistemli bir şekilde pekiştirilerek ülkenin her noktasına yansıtıldığı bu dönemde, sempozyumumuzun konusu olan “kentsel tasarım” da ayrı bir önem taşımaktadır.

Kentin planlanması ve yaşanacak bir yer haline gelebilmesi sorusunun yanıtını temelde halkın talepleri belirlemesi gerekirken ne yazık ki planlamada birinci öncelik rant olmaktadır.

Kentleşme sürecinde, merkezi ve yerel yönetimlerin siyasi istismara dayalı uygulamaları; tarım, orman ve yeşil alanların imara açılması; kamusal alanların özelleştirilmesi gibi Yeni Dünya Düzeni olarak özetlenebilecek politikalarla “gerçek anlamda planlama” reddedilmektedir.

Ülkemizde 1980’den bu yana, kent ve kenti çevreleyen ortamlarda doğal ve kültürel varlıkların yağması artarak sürdürülmüştür.

Özellikle AKP döneminde, izlenen birçok haber ve olaydan, görülen binlerce dava dosyasından anlaşılacağı gibi yerel yönetimler, merkezi vesayet altında birer çıkar tezgahı gibi çalışmaktadır.

Tüm kentsel kamusal hizmetlerin pervasızca özelleştirilmesi; planlama, imar, kentsel altyapı ve ulaşım hizmetlerinde yolsuzlukların artması; kentsel rantın yandaş ve varsıl kesimler lehine yönlendirilmesi birçok yerel yönetimin temel icraatı olmuş durumdadır.

Kentleşme ve kamu arazilerinin değerlendirilmesi hiçbir şekilde birbirinden ayrılamaz. Sağlıklı kentleşmenin, kentsel tasarımın temel çözümü doğru planlama kararlarından geçmektedir.

Bu açıdan, özellikle kamu arazilerinin kamu yararına dönük olarak değerlendirilmesi; yaşayanlar adına gerekli olan sosyal ve teknik altyapı alanlarının artırılması sağlanmalıdır.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası gündeme gelen askeri alanların planlanmasında da bu konuya özellikle dikkat edilmeli, bu alanlar eğitim, kültür, yeşil alan olarak kullanılmalı, hiçbir şekilde ranta açılmamalıdır.

Metropollerimizin çoğu için acil planlama yapılmalı, ekolojik onarım paketleri ile kentlerin soluk alabilmesi sağlanmalıdır.

Kentsel rehabilitasyon çalışmalarına öncelik verilmeli, kentlerde koruma alanları siyasal iktidarlardan özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Kentleşme ve çevre ilişkisi doğru kurulmalı; kent korumacılığı ve bölgesel planlama sosyal içerikli bir bakışla olmalıdır.

Planlama süreçleri kent ve demokrasi meclislerince denetlenebilir olmalı, mevzi uygulama planları kaldırılmalı, imar ve orman afları yasaklanmalıdır.

TMMOB kent yaşamını ilgilendiren konularda insan sağlığı, doğal ve sağlıklı çevre, insan hakları-kentli hakları, katılım, yaşanabilirlik gibi konuların yanı sıra, toplumsal barış, birlikte yaşama, engelli, hasta, çocuk ve kadın duyarlı planlama, hizmetlere eşit erişim gibi kavramları referans almaktadır.

TMMOB, kentlerimizde var olan sorunların aşılması, sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması konusunda, toplumun büyük bölümünü dışlayan, halkın katılım ve denetimine kapalı yerel yönetim biçiminin aşılmasını temel gerek olarak görmektedir. TMMOB, kent halkının ve meslek örgütlerinin demokratik katılımı ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesine önem vermektedir.

Kente dair her türlü kararda kentlilerin katılımının sağlanmasını istemek ve kentli haklarını savunmak vazgeçilemez bir görevimizdir.

Bu çerçevede, sempozyumumuzun başarılı geçmesini diliyor, hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.