
METEOROLOJİMO: İKLİM KANUNU TBMM GÜNDEMİNDE: NET SIFIR MI, ELDE VAR SIFIR MI?
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası, 11 Mart 2025 tarihinde "İklim Kanunu TBMM Gündeminde: Net Sıfır Mı, Elde Var Sıfır Mı?" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.
NET SIFIR MI, ELDE VAR SIFIR MI?
İklim Kanunu teklifinin detaylarını, TBMM Çevre Komisyonunda kabul edildikten sonra (26 Şubat 2025) öğrenebildik. 5 Mart 2025 tarihinde “İKLİM, KANUNA SIĞDIRILMAYA ÇALIŞILARAK YENİ BİR TİCARİ ALAN OLUŞTURULUYOR: İKLİM KANUNA SIĞMAZ” başlığıyla süreci anlatan bir metin yayınladık.
Bazı basın ve yayın organlarında bu hafta (10 Mart ile başlayan) İklim Kanunu’nun meclis gündemine geleceği belirtilmektedir. Ancak basın ve yayın kuruluşları, konuyu tek taraflı olarak ele almakta ve yeterli eleştirisel bakış sunmamaktadır. Her ne kadar sesimiz duyulmasa da bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Öncelikle bilinmelidir ki, İklim Kanunu tasarısının gerekçesi ve tanıtımlarında sunulan bilgiler bilimsel gerçeklerle örtüşmemektedir.
İklim, dünya var olduğundan beri değişim gösteren bir olgudur. Ancak sanayi devriminden bu yana insan kaynaklı sera gazı emisyonları nedeniyle atmosferde biriken gazlar, küresel ısınmaya ve iklim kuşaklarının değişmesine yol açmaktadır.
Ancak, günümüzde yaşanmakta olan sorunların açıklanmasında, su sorunları başta olmak üzere tüm çevre sorunları ile sel ve taşkın gibi olayların doğrudan iklim değişimiyle ilişkilendirilmesi olayların gerçeğini gizlemektir. Arazi kullanımının yanlış yönetimi, sanayi ve kentsel kirlilik gibi faktörler de göz ardı edilmemelidir.
Hava kirliliği ve atmosferde taşınan kirleticiler, çevreye büyük zarar vermektedir. Bu nedenle karbon emisyonlarının her durumda ve öncelikle azaltılması gereklidir.
Eğer Meclis görüşmeleri de Komisyon görüşmeleri gibi yüzeysel olacaksa, kanunun en kritik noktaları göz ardı edilecektir. Buna rağmen, önemli konuların dikkate alınması ümidiyle, kanun tasarısının en kritik noktalarını tekrar ve detaylı şekilde gündeme getirmeyi görev biliyoruz.
İklim değişimi ile ilgili mücadele olarak gösterilen bu uygulamalar ne zaman ve kimler tarafından ortaya konmuştur? Ayrıca, bu sistemin ne gibi etkileri olacaktır?
Uluslararası toplantılarda; küresel ekonomik hizmetlerinin, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek ve çevresel etkileri azaltmak için İklim değişimiyle mücadelenin önemli bir rolü olduğu belirtilmektedir. Bu amaçla, Karbon Ticareti ve Piyasaları için karbon kredisi ticareti gibi mekanizmaların oluşturulması, Yeşil Finansman için yenilenebilir enerji projeleri, enerji verimliliği ve sürdürülebilir altyapı için finansman sağlanması, Uluslararası İşbirliği için Paris Anlaşması gibi küresel anlaşmalarla ülkeler arasında işbirliğinin artırılması, Teknoloji Transferi için daha az gelişmiş ülkelere temiz enerji ve çevre dostu teknolojilerin transfer edilmesi, Sınırda Karbon Düzenlemeleri için karbon yoğun ürünlerin ticaretini düzenleyerek emisyon azaltımını teşvik eden mekanizmalar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu başlıkların ayrı ayrı ele alınması çok önemlidir. Ancak bu başlıkları tek tek ayrıntılandırılmaya çalışacağız.
Kanun tasarısının temel dayanağı “NET SIFIR” olduğundan, öncelikle Net Sıfır konusu ele alınacaktır.
“NET SIFIR” Nedir?
Net sıfır, atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının doğal veya teknolojik yöntemlerle geri alınarak dengelenmesi anlamına gelir. Başka bir deyişle, bir ülke veya şirketin ürettiği karbon miktarını dengelemek için eşdeğer miktarda karbonun atmosferden geri alınması hedeflenir. Ancak, mevcut teknolojilerle tam anlamıyla karbon nötr hale gelmenin mümkün olup olmadığı tartışmalıdır. Peki, önerilen “Net Sıfır” yaklaşımı gerçekte neyi ifade etmektedir?
“Net Sıfır” için yaklaşım;
Net sıfır yaklaşımı; fosil yakıt kullanımının azaltılması, karbon emisyonlarının doğal (orman gibi yutak alanları) veya teknolojik (karbon yakalama ve depolama) yöntemlerle dengelenmesi prensibine dayanır. Emisyonlarını doğrudan azaltamayan işletmeler ise karbon kredileri satın alarak net sıfır hedeflerine ulaşmayı amaçlar.
Örneğin, yılda 1 milyon ton karbon emisyonu salan bir işletme, 250 bin ton emisyon azaltımı sağlıyor ve kalan 750 bin tonu karbon yutakları (ormanlar vb.) veya karbon yakalama teknolojileri ile telafi ediyor ise, net sıfır hedefine ulaştığı kabul edilmektedir. Bu gösterilenlerin neyi ortaya koyduğuna bakmak gerekiyor.
Karbon Yakalama ve Depolama
Karbon yakalama; atmosfere salınan karbon dioksitin doğrudan havadan veya sanayi tesislerinden alınarak güvenli bir şekilde depolanması veya başka yöntemlerle bertaraf edilmesini ifade eder. Karbon yakalama ve depolama süreci, karbonun yakalanması, taşınması ve depolanması olarak üç temel aşamadan oluşur.
Karbon Yakalama Teknolojileri
Yanma Öncesi Karbon Yakalama; Yakıtın işlenmesi sırasında CO₂’nin ayrıştırılmasını sağlar. Fosil yakıtlar, genellikle gazlaştırma yöntemiyle (kömür, doğal gaz gibi yakıtlar) hidrojen ve CO₂’ye dönüştürülür. Bu yöntem için yeni tesislerin kurulması gerektiğinden, daha yüksek ilk yatırım maliyetleri gerektirir. Bu teknolojinin kullanılması yıllardır zorunludur. Durum nedir?
Yanma Sonrası Karbon Yakalama; Bu yöntem, fosil yakıtların yakılmasından sonra atmosfere karışan gazlardan karbondioksiti kimyasal çözücüler ile ayrıştırılır. Mevcut enerji santralleri gibi tesislere eklenerek sadece atık gazlardan CO₂ ayrılabilir ancak yüksek enerji gerektirir.
Bu yöntemlerin yanı sıra, Oksijenli Yanma, Biyolojik Karbon Yakalama, Mineral Karbon Yakalama gibi yöntemlerde önerilmektedir. Tüm bu sayılan ya da sayılamayan yöntemlerin ayrı bir maliyeti ve zorluğu ya da uygulanamama gibi durumları olabilir.
Bunların yanı sıra en dikkat çekici yöntem olarak Direkt Hava Yakalama Makineleri yöntemi dikkat çekmektedir. Bu yöntem, atmosferdeki serbest CO₂’yi doğrudan havadan almayı hedefler. Havadan karbondioksit, kimyasal çözücüler veya tutucular kullanılarak çekilir ve daha sonra sıvılaştırılır veya gaz halinde depolanır. Karbondioksit, doğrudan atmosferden alındığı için fosil yakıtların yakınında olmadan da uygulanabilir. Bu yöntem, büyük miktarda hava işleme kapasitesine sahip cihazlar gerektirir ve bu da oldukça pahalıdır.
Atmosferdeki karbon dioksiti doğrudan çekme işlemi için önemli miktarda enerji tüketir. Bir ton CO₂ yakalamak için 2.000-5.000 kWh enerji gereklidir. Başka bir ifade ile, 1 ton karbondioksitin atmosferden ayrıştırılması için yaklaşık 100-250 litre petrole denk enerjiye ihtiyaç duyar. Bu yöntemin çalışması için ne kadar enerjiye ihtiyaç vardır? İhtiyaç olacak enerjinin sağlanması için ne kadar karbon emisyonu üretilecektir?
Direkt Hava Yakalama makinelerini üreten firmalar; bu teknolojiyi geliştirmek ve ticari hale getirmek için çalışan firmaların net sıfır uygulaması ile ilgilerinin arasında olduklarına dair bilgiler kapsamlı araştırmalarda görülebilir. 2015 yılında düzenlenen COP21 toplantısında ortaya konan Paris Anlaşmasının temel dayanağı olan “NET SIFIR” sürecinde uluslararası şirketlerin ayrıca ele alınması konuyu daha anlaşılır kılacaktır.
Yıllık ne kadar karbon emisyonu emiliyor?
Yıllık insan kaynaklı CO₂ emisyonu 40 milyar ton (2023 verileri), doğal karbon yutaklarında emilebilen miktar 20-25 milyar ton, emilemeyen CO₂ (atmosferde kalan) 15-20 milyar ton, 15-20 milyar ton CO₂ karbonun azaltılabilmesi için nasıl bir karasal yutak alanı oluşturulabilir ya da bu emisyonun ne kadarı yakalama makineleri ile emilebilir? Hepsini değil de en az onda birini yakaladık nerede nasıl saklayacağız gibi birçok sorular sorulabilir.
Doğal yollar ile emisyon yakalama yönetmeleri, birçok il ve bölge açısından mümkün değildir. Bu durumda emisyon emilimi için direk hava yakalama makinelerinin kullanılması zorunlu olacaktır. Durum bu şekilde şekillenecek ise, her köşe başına bu makinaların yerleştirilmesi mi gerekecek?
SONUÇ OLARAK;
Yeryüzünde tüm doğal alanlar yok edilirken yeni yutak alanları oluşturulması mümkün değildir. Oluşturulacak yeni orman alanlarının, ormanlar gibi emisyon emilimi yapabilmesinin mümkün olmadığı bilinmelidir. NET SIFIR üzerine oturtulan bu sistem işlevsel olmadığı gibi mümkün değildir.
Hiçbir zaman mümkün olamayan “NET SIFIR” tasarıdan çıkarıldığında geriye ne kalıyor? Sorusu sorulduğunda, geriye karbon ticaretinin kaldığı ancak etkin dayanağının kalmayacağı anlaşılmaktadır. Mümkün olmadığı bilinen net sıfır karbon ticaretini haklı kılmak içindir.
Küresel ekonomik hizmetler kapsamında sayılan diğer başlıklarda ele alındığında, birçok sorunun varlığı ve benzerlikleri görülecektir. Diğer başlıklar içinde süreç içerisinde açıklamalar yapılacaktır.
Bu kanun tasarısıyla doğa üzerinden yeni ticari araçlar oluşturulmasının amaç edinildiğini açıkça görülmektedir. Bu aşamada bu ticaretin bütçesi ne kadar olabilir? Bundan kimler faydalanacak? COP21 Paris Anlaşmasında net sıfır dayanağının konmasında etkili olan firmaların kazancı ne olacaktır?
Bu tasarı çevreyi korumaz. Atmosferi asla korumaz.
TOPLUMSAL EŞİTSİZLİKLER ARTACAKTIR.
Yaşanan çevre sorunlarının en büyük nedeni mevcut kanunların uygulanmamasındadır. Öncelikle mevcut kanunları uygulamalıyız.
Bu tasarı yasalaşır ise, sadece emisyon ticareti kısmı etkin olacaktır ve sorunlar katlanarak büyücektir.
BU TASARI YASALAŞMAMALI.
ANLAŞILABİLMESİ İÇİN, DAHA BAŞKA NASIL İFADE EDEBİLİRİZ?
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası