ŞPO: KAMU DENETİMİ GÖZ ARDI EDİLEMEZ

06.12.2024

TMMOB Şehir Plancıları Odası 6 Aralık 2024 tarihinde "Kamu Denetimi Göz Ardı Edilemez" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.

3 Aralık 2024 tarihli Anayasa Mahkemesi kararıyla, kamuoyunda İmar Barışı olarak bilinen 3194 sayılı yasanın Geçici 16. Maddesinde yer alan, "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." hükmü iptal edilmiştir.

Söz konusu hüküm Anayasanın 17. ve 40. maddelerine aykırı bulunmuştur.

Ne Olmuştu?

18 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe giren 7143 sayılı Kanunun 16. Maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen Geçici 16. Madde ile "İmar Barışı" adıyla İmar Affı uygulaması yürürlüğe girmişti.

Bu madde ile ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amaçlanmış, yapıların kayıt altına alınmasında yalnızca başvuru sahibinin beyanı esas alınarak ve binaların risk durumuna ilişkin herhangi bir denetim süreci işletilmeksizin, kaçak yapılar veya yapı eklentileri yasal statü kazanmıştı.

Yasada yer alan "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." hükmü ile herhangi bir şekilde mühendislik hizmeti almamış birçok yapının yasallaşması ile, olası bir afette yaşanabilecek can ve mal kayıplarında devletin sorumluluğu ortadan kaldırılmıştı.

6 Şubat Depremi

Denetimsizlik ve kuralsızlık 6 Şubat 2023`te acı ve yıkım olarak kendini göstermiştir.  Kentlerimizdeki mevcut kaçak yapı stokunun insan hayatı ve kent sağlığı açısından ne kadar büyük bir risk oluşturduğunu bir kez daha göstermiştir. 11 ili kapsayan bir bölgede, 680 bin konut, 170 bin işyeri kullanılamaz hale gelmiş, onbinlerce yurttaşımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmış, milyonlarca insan da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmıştır.

İmar Affı düzenlemesiyle herhangi bir denetim yapılmadan yasal hale getirilen kaçak yapılarda yaşayan yurttaşlar, devletin tüm yurttaşlar için sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını tesis etme görevini yerine getirmemesi,  üstelik herhangi bir mühendislik hizmeti almadığı için riskli durumda olan kaçak yapılarda yaşamlarını yitirmişlerdir.  Bu acı deneyim, kamunun denetim görevinin ne kadar hayati olduğunu, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkının ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir. 

Anayasa Mahkemesi Kararı Ne diyor? 

Kararda, insan yaşamı yönünden tehlike oluşturan yapıların tespit edilmesi ve bunların güçlendirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde yıktırılması yolunda tedbirler alınması devletin yükümlülükleri arasında sayılarak itiraza konu "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." hükmü yaşam hakkıyla ilişkilendirilmiştir.

Kararda ayrıca yapı kayıt belgesinin yapı sahibinin beyanı üzerine idare tarafından herhangi bir denetim yapılmadan düzenlendiği, yapı kayıt belgesiyle kayıt altına alınan yapıların mevcut imar mevzuatına uygun olup olmadığına ilişkin bir tespit yapılmadığı, diğer bir ifadeyle imar mevzuatına aykırı yapılara da yapı kayıt belgesinin verilmesinin mümkün olduğu, idare yapı kayıt belgesi verdiği anda yapının depreme dayanıklı olup olmadığı yönünden denetim yapamamış olsa bile yaşam hakkının korunması ödevinin devlete yüklediği yükümlülüğün bir gereği olduğu anlaşılan denetim sorumluluğunun bütünüyle ortadan kalktığının söylenemeyeceği ifade edilmiştir.

Kararda devamla yapı kayıt belgesi verilen yapıların insan yaşamı yönünden tehlike arz edip etmediğinin ve depreme dayanıklı olup olmadığının denetlenmesi yükümlülüğünün idarece ifa edilmemesinden doğan sorumluluklardan idarenin kurtarılması, idarenin anayasal yükümlülüklerinin kanunla ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir denilmiştir.

TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından İmar Affı uygulamasının gündeme geldiği günden bu yana defalarca yapılan açıklamalarda, uygulama sonucu yasal hale gelen denetimsiz, mühendislik hizmeti almamış yapıların, o yapıda ve yapının çevresinde yaşayanların güvenliğini riske attığı, yapıya bir denetim uygulanmadan kullanım izni verilmemesi gerektiği, böyle bir uygulamanın insan hayatını ve kent sağlığını tehdit edeceği, İmar Affının cinayet demek olduğu vurgulanarak kamuoyuna aktarılmış, ilgili kurum ve yetkili kişiler uyarılmıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bu kararla, devletin yurttaşların yaşam hakkını koruma ve denetim sorumluluğu hatırlatılmaktadır. 

Planlı kentleşmenin, sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarında barınma hakkının tüm yurttaşlar için tesis edilmesinin yalnızca bugün değil, geleceğimiz için de en önemli mücadele alanlarından biri olduğunun bilinciyle, günübirlik, popülist kararlarla, siyasi karar çevrelerinin mesleğimizin ilke ve esaslarıyla çelişen uygulamalarının karşısında; kamu yararı çerçevesinde tüm yurttaşlarımızın ve tüm ekosistem bileşenlerinin yaşam hakkı için faaliyetlerimizi sürdüreceğimizi bir kez daha belirtmek isteriz. 

TMMOB Şehir Plancıları Odası