ULUSLARARASI İŞGÜCÜ YASA TASARISI HAKKINDA MİLLETVEKİLLERİNE MEKTUP GÖNDERİLDİ

13.07.2016

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, "Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı"na karşı TMMOB görüşlerini iletmek amacıyla Milletvekillerine 11 Temmuz 2016 tarihinde mektup gönderdi.

Sayın Milletvekili,

28 Haziran 2016 tarihinde TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda “ULUSLARARASI İŞGÜCÜ KANUN TASARISI” görüşülmüş ve hükümetçe teklif edilen tasarı aynen kabul edilmiştir.

Anılan tasarı, Birliğimize 27 Haziran 2016 tarihinde öğleden sonra tebliğ edilmiş ve üzerinden 24 saat geçmeden Komisyonda kabul edilmiştir. Oysa, tasarının gerekçesinde (10. paragraf) Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları ile kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alındığı ifade edilmektedir. Birliğimiz sivil toplum kuruluşu olmadığına göre, Birliğimizin kuruluş yasasını değiştiren bir kanunun hazırlık çalışmasında görüşümüzün alınmamasının gerekçesini anlamakta güçlük çekmekteyiz.

Açıklıktan uzak, gizlenerek gerçekleştirilen bu yasa yapma yöntemi, demokratik katılım, yönetişim ve düzenleyici etki analizi yapma olanağını da ortadan kaldırmaktadır. Aynı şekilde AB’ye taahhüt edilen ve hükümetin bizatihi yayımladığı mevzuat hazırlama usul ve esaslarına da aykırı düşmektedir.

Yabancı mühendis ve mimarların ülkemizde istihdamına ilişkin çalışma izinlerine yönelik düzenlemeler, hükümet ve bakanlık tarafından yasa değişikliği ve yönetmelikler yoluyla sık sık değiştirilmekte olup, bu nedenle de TMMOB ve Odaların gündemini yoğun şekilde meşgul etmektedir. Aslında, hukuksal alanda 6235 Sayılı TMMOB Yasası’yla düzenleme bulan yabancı mühendis ve mimarların Türkiye’de çalışmasının önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Yani, ülkemizde mühendislik ve mimarlık hizmeti yabancılara kapalı bir alan değildir. Nitekim, bugüne dek uygulanan prosedür gereğince; mühendis ve mimar unvanlarının tanınmasında ve meslek odasına üyelik koşullarında yabancı-yurttaş ayrımı yapılmamıştır.

Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Yasa gereği, bir yükseköğretim kurumunda mühendislik ve mimarlık eğitimi almış diploma sahibi kişiler mühendis ve mimar unvanına sahip olurlar. Bu unvana sahip kişiler, mühendislik ve mimarlık mesleğini ifa edeceklerse ilgili meslek odasına kaydolmak zorundadırlar. Kamuda asli ve sürekli memur sıfatıyla çalışanlar hariç, mesleğini ifa etmek isteyen herkesin odaya kaydı Anayasal ve yasal gerekliliktir. Bu gereklilikten ne yabancılar ne de yurttaşlar muaf tutulmuş olup, aksi yaptırıma bağlanmıştır (TMMOB Yasası mad. 38).

1954 tarihinde kabul edilen TMMOB Yasası’nın 34 ve 35. maddeleri, yabancı mühendis ve mimarların Türkiye’de çalışabilmelerini, “taahhüt ettikleri işe münhasır kalmak kaydıyla”  “TMMOB’nin mütalaasını almak ve Bayındırlık Vekâletinin tasvibinden geçmek” ve 36. maddeye göre de “ilgili meslek odasına geçici üye olmak” şartlarına bağlamıştır. Bu uygulama, Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 6 Mart 2003 tarihinde kabulüne kadar sürmüştür. Anılan Yasa ile TMMOB Yasası’nın 34 ve 35. maddesinde yabancı mühendis ve mimarlara izin veren makam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak değiştirilmiştir. Gerekçe, çalışma izinlerinin değişik makam ve kurumlar tarafından verilmesi çalışma izinlerinin denetimini ortadan kaldırdığından Avrupa Birliği İlerleme Raporunda belirtilen dağınıklığın giderilmesidir. Anılan yasa düzenlemesine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yabancı mühendis ve mimarlar hakkında TMMOB ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın (bugünkü adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı)  görüşünü alarak çalışma izni verecektir.

TMMOB Yasası’na göre, kişinin Odaya üye olabilmesi için mühendis ya da mimar unvanına sahip olması gerekir. Diplomasını ya da denklik belgesini ibraz edemeyenin üyeliği de söz konusu olamaz. Öncelikle, yabancı kişinin akademik yeterlilik konusunda YÖK’çe düzenlenmiş belgeyi ibraz etmesi gerekir. Akademik unvan belgelendikten sonra, bu unvanın üstlendiği işin niteliğiyle örtüşüp örtüşmediğine yani yapılan işin ihtisas alanına girip girmediğine bakılır. Ayrıca mesleki deneyimin olup olmadığı, aldığı ücretin asgari ücret tarifesine uygun olup olmadığı, ülkesindeki Oda’dan mesleğin icrasına yönelik ceza alıp almadığı da incelenir. Bunlar mesleki yeterliliğin önkoşullarıdır. Bu koşulları sağlayamayan yabancı meslek mensupları hakkında TMMOB olumlu görüş bildiremez.

Yukarıda özetlediğimiz uygulama AB prosedürlerine paraleldir. Nitekim; AB’nin politikalarını belirleyici ülkelerden Almanya ve Fransa’nın meslek yasalarında yabancı meslek mensuplarının hangi koşullarda meslek odalarına üye olacakları belirlenmiştir. Fransa Mimarlık Yasası’nın 11. maddesinde yer alan,

“Avrupa Ekonomik Topluluğu üyesi olmayan devletlerin uyruğundaki gerçek kişiler, mütekabiliyet anlaşmasından ya da uluslararası taahhütlerden faydalanabildikleri takdirde, talepleri üzerine, Fransız vatandaşlarıyla aynı diploma, sertifika, mimar unvanı ya da vasıf, medeni haklardan faydalanma ve etik koşullar dâhilinde bir bölge levhasına kaydolurlar.” düzenlemesi, elbette ki Fransa’da oturma ve çalışma izni almış gerçek kişiler için söz konusudur.

Alman Mimarlar Odası Yasası’nın “Kim üye olabilir” başlıklı paragrafın 5. bendinde,

“Bazı şartlarda yabancı mimarlar da kaydolabilmektedir. Bunlarda: Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye bir ülkenin vatandaşı olmak, AET’nin anlaşma imzaladığı ülkelerden birinin vatandaşı olmak gibi koşullar aranmaktadır. Üye kabulü ancak B.W Eyaleti Mimarlar Odası Üye Kabul Komisyonunun onayı ile olmaktadır.”

Bu iki ülkenin yasalarına baktığımızda, önkoşul kişinin kendi yasalarına göre mimar unvanına ve mesleki yeterliliğe sahip olması, ikinci koşul ise, devletlerarası karşılıklılık ilkesidir.

AB bünyesinde çıkan uyuşmazlıklarda Avrupa Adalet Divanı Kararları:

*”Bir devlet mevzuat ve idari düzenlemelerle bir mesleğin icrası için hak tanıyarak bir sistem yarattı ise, bu mesleki faaliyet belirli şartları yerine getirenlerce icra edilebilir ve bunları yerine getirmeyenlere hizmet sunmak amacıyla verilmez…… Ev sahibi ülkenin yetkin otoritesi, bir kişinin bir diğer üye ülkede bir mesleği icra etmek için aldığı diplomaları, sertifikaları ve diğer nitelik belgelerini, bu ülkede icra edilebilmesi için diplomalarla sertifikalandırılan ihtisas bilgisi ve yetenekleri ile ulusal kuralların gereği bilgi ve nitelikler ile karşılaştırmak üzere dikkate almalıdır.”1

*”Bir AB vatandaşı bir başka AB ülkesinde bir mesleği icra etmek isterse, kendi ülkesindeki yetkin bir otoritenin tanıyacağı denkliğini aldıktan sonra bu girdiği ülkede oturma izni alması ve bazı sınavları geçmesi gerekir. Direktifler olmasa da, kendi ülkesinde ulusal bir diploma şartı da var olsa, bir kısıtlama getirilebilir. Anlaşmanın 52. maddesi bu hakkı verir.”2

*”Bir mesleğin icrası ülke vatandaşı ile yabancıya aynı uygulanır.” 3

*”Objektif kriterler bazında denklikler tanınır ve diplomanın alakalı olduğu çalışmalar ve eğitime bakılır”. 4

Ülkemizdeki yasal düzenleme ve uygulamalar, AB ülke yasaları ve Adalet Divanı kararlarının gerisinde kalmasına karşın, mühendislik ve mimarlık hizmet alanını hiçbir ölçüt ve denetim olmaksızın yabancılara açma isteminin bir dayanağı var mıdır?

Ülkenin sürekli ekonomik kriz girdabında olduğu söylemi (daha önceki yasa değişikliği gerekçelerinde), istihdam sorunu gibi gerekçelerle yabancı sermayeyi teşvik için çıkarılan genelge ve tebliğler, çalışma izinleri konusunda tam bir kaos yaratmıştır. Bunun yanında Gümrük Birliği, DTÖ ile yapılan müzakereler, GATS gibi anlaşmalar da denetimsiz bir seyir izlemiş ve ulusal çıkarlar yönünden tam bir teslimiyet sonucu doğurmuştur.

Hükümetin doğrudan yabancı yatırımlarda çalışma izni prosedürünün uzun sürmesinin ulusal çıkarlara uygun olmadığı yönündeki söylemi ile çalışma izni başvurularını inceleme süreleri, FİAS tarafından dahi doğrulanmamıştır. Uluslararası finans örgütlerine ve Dünya Bankası’na danışmanlık hizmeti veren FİAS’ın raporunda, yabancıların giriş prosedürlerinin ve işçilerle ilgili düzenlemelerin yatırımcılar için büyük bir sorun oluşturmadığına, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin iyi bir yerde olduğuna işaret edilmektedir. Anılan raporda, yüksek vasıflı uzmanların çalışma izni almada zorlandıkları, ancak tüm dünyada nitelikli personelin çalışma izni alma sürecinin uzun olduğu belirtilmektedir. (5) Çalışma izinleri konusunda bir sıkıntının olmadığı Dünya Bankası raporlarıyla da ortadadır. Gerçek durum böyle olmasına karşın, 4817 Sayılı Yasa’da yapılan değişiklikle çalışma izin başvurularının inceleme süresi 30 güne indirilmiş, mimar ve mühendislerin akademik ve mesleki yeterlilik sunmaları 1 yıla çıkarılarak ön izin verilmiştir. 4817 Sayılı Yasa’nın 12. maddesi Anayasa’ya aykırı olarak 2010 yılından bu yana yürürlüktedir. Yurttaşlık haklarına rağmen, yabancılara tanınan bu ayrıcalıklar yeterli görülmemiş ve anılan tasarı ile tüm yeterlilikler ortadan kaldırılmıştır.

Tasarının mühendislik ve mimarlık hizmet alanını tam bir serbestiye teslim etmesi isteminin gerekçesi, ne mesleğin genel ifa kurallarına ne de uluslararası bir taahhüt ve antlaşmaya dayanmaktadır. Tasarı yasalaşır ise Türkiye, karşılıklılık ilkesi olmaksızın, bilimsel ve hukuksal hiçbir ölçüt aranmaksızın mühendislik ve mimarlık hizmetini tek taraflı olarak tüm Dünya ülkelerine açan yegane ülke olacaktır.

Sayın Milletvekili,

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız biçimiyle bir mühendis ve mimarın meslek icra edebilmesi için akademik ve mesleki yeterliliğinin bulunması önkoşuldur. Bundan ülke mühendis ve mimarı muaf değildir. Tasarının 21, 28, 17/1-c bendi, 10/4, 5, 6 fıkraları yabancı ülke vatandaşlarını bu zorunluluktan muaf tutmaktadır. Bu düzenlemelerle, ülkemiz vatandaşına akademik ve mesleki yeterliliği tanınmadan mesleğini icra etme izni verilmezken yabancıya bu hak verilmektedir. Bu tasarı ile ülkemiz vatandaşı meslek mensupları kendi ülkesinde anlaşılmaz bir biçimde mağdur edilecektir. Yabancı statüsü, akademik ve mesleki yeterlilikten muafiyet ve hiçbir kurala tabi olmaksızın meslek icra etmeyi bahşetmektedir. Ülkemiz mühendis ve mimarları kendi ülkesinde haksız rekabetin mağduru olacak, iş kaybına uğrayacak, hizmetten yararlananlar ise, hizmeti sunanların mühendis ve mimar olduğunu bilemeyeceklerdir. Bu tasarı yasalaşır ise kendi vatandaşı aleyhine bir düzenleme yapan ilk ülke olarak tarihe geçeceğiz.

Ülkemizin mütekabiliyet koşulu aranmaksızın hizmet ticaretine hiçbir kısıt olmadan kapılarını açması kamu ve ülke yararına olmadığı gibi, lisansa dayalı verilen mühendislik, mimarlık ve şehir planlama gibi evrensel meslekleri değersizleştireceği de bir gerçektir.

Uluslararası İşgücü Yasa Tasarısı’nın içerdiği yanlışlıkların düzeltilmesi konusunda gerekli duyarlılığı göstereceğinizi umuyor ve göstereceğiniz ilgiye Birliğimiz adına şimdiden teşekkür ediyoruz.

 

1- Dava C-234/97

 2- C-71/76

3- C-96/85

 4- C-375/92

5- Dünya Bankası FIAS Yabancı Personel Çalışma İstihdamı Hakkındaki Çalıştay Raporu