HUKUKSUZLUĞUN YILDÖNÜMÜNDE GEZİ DİRENİŞİ’NE VE GEZİ DAVASI HÜKÜMLÜSÜ ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİYORUZ!
Gezi Davası hukuksuz kararının birinci yılında adalet çağrımızı ve arkadaşlarımızın serbest bırakılması talebimizi bir kez daha dile getirmek üzere 25 Nisan 2023 tarihinde bir araya gelerek bir basın açıklaması yaptık.
Mimarlar Odası'nda bir araya gelen mühendis, mimar, şehir plancılarına TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz şöyle seslendi:
"Değerli Arkadaşlar, Sevgili Basın Mensupları
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın şahsında Gezi Direnişi nedeniyle 365 gündür tutuklu bulunan tüm arkadaşlarımızı dostlukla kucaklıyorum.
Aradan geçen 1 yılda onları düşünmediğimiz, onları anmadığımız tek bir günümüz bile geçmedi. Onlara kavuşacağımız günü hasretle bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Bu ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak istiyorsanız, bu ülkede görülen davalara ve mahkemelerin verdiği kararlara bakmanız yeterli.
Bundan tam bir yıl önce Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet, diğer arkadaşlarımız hakkında ise 18’er yıl hapis cezası kararı verilen Gezi Direnişi Davası, ülkemizi yöneten zihniyeti anlamak için kılavuz niteliğindedir.
FETÖ üyesi savcı ve emniyet mensuplarının hazırladığı iddianameye dayanarak, hukukun en temel ilkelerinin bile çiğnenerek yürütülen bu dava, bu ülkenin hukuksuzlukla yönetildiğinin göstergesidir.
Halkın taleplerini özgürce ifade etmesini, bunun için meydanlara çıkmasını bir darbe girişimi olarak gören bu dava, bu ülkeyi yönetenlerin antidemokratik zihniyetinin göstergesidir.
Mesleki sorumluluklarının gereğini yerine getirerek toplumu aydınlatan ve iktidarı uyaran mühendis, mimar ve şehir plancılarını darbeci olarak suçlayan bu dava, ülkenin bilim dışı, akıl dışı kararlar ve zihinler tarafından yönetildiğinin göstergesidir.
Bu dava ve bu davada verilen karar, bu ülkeyi yönetenlerin vicdansızlığının, izansızlığının, intikam hırsının göstergesidir.
Değerli Arkadaşlar,
Onları elimizden aldıkları mahkemenin kapısında hep birlikte bir söz vermiştik:
“Gezi Parkına nasıl sahip çıktıysak, Gezi Direnişine nasıl sahip çıktıysak, tutuklanan arkadaşlarımıza da aynı kararlılıkla sahip çıkacağız” demiştik.
Bu söz sadece mahkeme salonundakilerin sözü değil, ülkedeki tüm toplumsal muhalefetin sözüydü.
İlk günden beri yurdun dört bir yanında yapılan eylemlere, tutulan adalet nöbetlerine verilen destek, Gezi Direnişi’nin arkasında ne denli geniş bir toplum desteği olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bu destek, Gezi Direnişi’nin, mahkemenin iddia ettiği gibi “kökü dışarıda olan bir hükümeti devirme girişimi” değil, milyonlarca insanın parçası olduğu bir halk hareketi olduğunu bir kez daha gösterdi.
Herkes bilsin ki, Gezi bu ülkenin onurlu geçmişi, umutlu geleceğidir. Gezi bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeydir.
Gezi Direnişi, bu topraklarda ağaca, doğaya ve kamusal mekânlara sahip çıkma iradesi, geleceği kazanma mücadelesidir.
Gezi direnişi katılımcılığın, yaratıcılığın ve doğrudan demokrasinin ifadesidir.
Siyasi iktidarı asıl korkutan da zaten Gezi’de kolektif olarak ortaya çıkardığımız bu değerlerdir.
İktidarın sığ dünya görüşü bu değerlerle boy ölçüşemediği için, iktidar bu değerlerle siyaseten baş edemediği için talimatlı yargı eliyle bu değerlerimizi karalamaya çalışıyor.
Ama bilsinler ki, onlar gidecek, karanlık gidecek ama, Gezi kalacak.
İnanıyorum ki 20 gün sonra her şey çok daha güzel olacak ve bizler bu yazı tüm arkadaşlarımızla birlikte, güneşli günlerde, kol kola omuz omuza kutlayacağız!
Sonunda biz kazanacağı, Gezi kazanacak!"
Daha sonra söz alan TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyit Ali Korkmaz TMMOB adına basın açıklamasını okudu. Açıklama şöyle:
"HUKUKSUZLUĞUN YILDÖNÜMÜNDE GEZİ DİRENİŞİ’NE VE GEZİ DAVASI HÜKÜMLÜSÜ ARKADAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİYORUZ!
Bugün 25 Nisan 2023…
Ülkemizin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi hakkında iktidar güdümündeki mahkeme tarafından verilen o utanç vesikası kararının üzerinden tam bir yıl geçti.
Aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1 yıldır, Osman Kavala ise 5 buçuk yıldır Gezi Direnişini örgütledikleri gerekçesiyle cezaevinde tutuluyor.
FETÖ hükümlüsü emniyet mensuplarının uydurduğu delillerle, FETÖ firarisi savcının kurguladığı iddianameyle yürütülen yargı süreci, AKP İktidarının hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir.
Artık hepimiz biliyoruz ki; siyasi iktidar hukuku, adaleti sağlamanın, haksızlıkları gidermenin bir aracı olarak değil, toplumsal muhalefeti cezalandırmanın bir aracı olarak kullanmaktır.
Siyasi iktidar hukuku, kendi gelecek planı önündeki engelleri ortadan kaldırmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.
Siyasi iktidar hukuku, siyaseten hesaplaşmaktan, siyaseten yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.
Değerli Arkadaşlar,
Dostlarımız suç işledikleri için değil, halkın çıkarlarını savundukları için, Taksim Meydanı’na ve Gezi Parkı’na sahip çıktıkları için, iktidarın rant projelerine karşı çıktıkları için, mesleki sorumluluklarının gereğini yerine getirdikleri için cezaevindeler.
Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası’nda tutuklanan arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.
İktidarın ve yandaş medyanın pervasız saldırılarına rağmen, hiçbir iftira, hiçbir senaryo, hiçbir karar arkadaşlarımızın masumiyetine ve haklılığına leke düşürmeyi başaramamıştır.
Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.
365 gündür sürdürdüğümüz Adalet Nöbetleriyle, arkadaşlarımıza desteğimizi, arkadaşlarımızla dayanışmamızı dosta düşmana gösteriyoruz.
Tutuklu arkadaşlarımıza verilen ve hiç azalmadan devam eden toplumsal destek onların mücadelelerindeki haklılıklarının göstergesidir.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler AKP iktidarından adalet beklediğimiz için, AKP’nin oyuncağı haline gelmiş hakimlerden adaletli bir karar beklediğimiz için nöbet tutmuyoruz.
Bizler arkadaşlarımıza olan özlemimizi, arkadaşlarımızın suçsuzluğuna olan inancımızı göstermek için nöbet tutuyoruz.
Onların resimleriyle yan yana durmak bize kıvanç verdiği, onları seven dostlarıyla yan yana gelmek bize güven verdiği için nöbet tutuyoruz.
Onların içerideki direngenliği ve yaratıcılığı bize nasıl güven veriyorsa, adalet arayışındaki bu kararlılığımızın onlara güç ve moral verdiğini bildiğimiz için nöbet tutuyoruz.
Değerli Arkadaşlar,
Gezi Davası, ülkemizdeki diğer pek çok örneği gibi hukuki değil, siyasi bir davadır. Gezi Davası’nda verilen mahkumiyet kararları, siyaseten verilmiş kararlardır. Bu kararların hükmü de, siyasi iktidarın ömrü kadardır.
İnanıyoruz ki 14 Mayıs’tan sonra bu ülkede adaletin yeniden işlemeye başlayacak. Yargı organları iktidarın talimatlarına göre değil hukuka göre karar vermeye başlayacak. Ve arkadaşlarımız özgürlüklerine yeniden kavuşacak.
İnanıyoruz ki yirmi gün sonra bambaşka bir ülkeye uyanacağız. Tüm dostlarımızla, özgürce, umutlu bir geleceği hep birlikte kuracağız.
Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet!"