70. TÜRKİYE JEOLOJİ KURULTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

17.04.2017

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası‘nın düzenlediği 70. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 10-14 Nisan 2017 tarihleri arasında "Kültürel Jeoloji ve Jeolojik Miras" ana temasıyla ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi`nde gerçekleştirildi.

Açılışta sırasıyla Kurultay başkanı Prof. Dr. Nizamettin, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz birer açış konuşması yaptılar.

Ardından Jeoloji Bilim, Araştırma/Makale ve Hizmet Ödülleri 70. Türkiye Jeoloji Kurultayı açılış töreninde takdim edildi. 

Dört ana salonda yapılan sunumlarla devam eden kurultay sonunda 151 poster sunum yapıldı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın açılış konuşması şöyle:

Değerli Konuklar,
Kıymetli Katılımcılar,
Sevgili Arkadaşlar,

Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.

1947 yılından beri kesintisiz olarak düzenlenen ve bu yıl yetmişincisi gerçekleştirilen Türkiye Jeoloji Kurultayı’nda, sizlerle birlikte olmaktan büyük bir onur duyduğumu öncelikle belirtmek istiyorum.

Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim.  Bildiğiniz gibi kurultayımız yıllardır, geleneksel olarak ülkemizin jeoloji araştırma kurumu niteliğindeki MTA Genel Müdürlüğünün salonlarında yapılmaktaydı.

Daha önceden gerekli protokoller yapılmasına, yazılı onay verilmesine, tüm hazırlıklar bu doğrultuda yapılmasına karşın   MTA Genel Müdürlüğü’nün Kurultay başlama tarihine 10 gün kala  son anda aldığı bir kararla MTA Kültür Merkezi salonlarını 70. Kurultayımıza  tahsis etmekten vaz geçmesini ve bu durumu sözlü olarak bildirmesini esefle karşıladığımı belirtmek istiyorum.

Kamu kurumu ciddiyetiyle bağdaşmayacak bu tutum, sadece  Birliğimize ve Jeoloji Mühendisleri Odasına değil, böylesi önemli bir etkinliğin tüm katılımcılarına karşı yapılmış  büyük bir saygısızlıktır. Bu tutumu şiddetle kınıyorum.

MTA’nın almış olduğu bu kararın arkasında siyasi bir yaklaşım olduğu apaçık ortadadır. TMMOB ve bağlı Odalarının kamu yararı doğrultusunda, aklın ve bilimin yol göstericiliğinde ürettiği faydalar , yaptığı çalışmalar, kamu oyunu bilgilendirme faaliyetleri iktidar odaklarını rahatsız etmektedir.

Ancak şunu iyi bilsinler ki, bu ve benzeri engelleme girişimleri ile bizleri yıldıramazlar, bizleri susturamazlar.  TMMOB ve bağlı odaları sadece örgütlü üyesinden aldığı güçle aklın, bilimin ve Türkiye vicdanının sesi olmaya devam edecektir.

Sevgili Katılımcılar, 

TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarını temsil etmektedir. Birliğimiz ve bağlı Odalarımız üyelerinin hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, üyelerinin mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir.

TMMOB, meslek alanları üzerinden Türkiye gerçekleri hakkında üyelerini ve halkı bilgilendirmekte, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmekte ve bunların yaşama geçirilmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedir.

Bu temel yaklaşım içerisinde Birliğimiz ve bağlı Odalarımız, her dönem kongre, kurultay ve sempozyum düzeyinde yüzlerce etkinlik düzenlemektedir.

Bu etkinliklerde uzmanlık alanlarımızla ilgili  gelişmeleri ve mesleki sorunlarımızı konunun tüm taraflarıyla birlikte değerlendirme olanağı yakalıyor, ülkemizde ve dünyadaki bilimsel ve teknik gelişmeleri , sektörel bilgi, deneyim, yenilikler ve ar-ge çalışmalarını paylaşıma açıyoruz .

Sevgili Katılımcılar,                                  

Bu kapsamda düzenlenen etkinliklerimizden birisi olan Türkiye Jeoloji Kurultayı, ülkemizde bilimsel ve mesleki olarak düzenlenen en eski ve köklü organizasyonlardan birisidir. Türkiye Jeoloji Kurumu’nda, 1947 yılında başlayan bu Kurultayda, bu yıl 70. defa meslek mensupları, bilim insanları ve öğrenciler buluşuyor.

Örgütümüzün bilim ve tekniği kamu çıkarları için kullanma ısrarında, Türkiye Jeoloji Kurultayı’nın önemli bir payı bulunuyor.

Kurultayda, sunulan tebliğler, panellerde dile getirilen görüşler Jeoloji Mühendisliği uzmanlık alanına giren konularda TMMOB raporlarının, TMMOB görüşlerinin oluşturulmasına kaynak oluşturuyor. 

Her yıl üretilen yeni bilgi ve teknolojiyi meslektaşlarımıza ve üyelerimize ulaştırmanın zeminini yakalıyoruz.

Bu kurultay, ısrarla sürdürülmeseydi, demokratik işleyiş içinde mesleki sorunların ele alınmasına, çözümlenmesine ve ortak görüş oluşturma yöntemine ilişkin bu kadar köklü bir geleneği yaratmış olamayacaktık.

Türkiye Jeoloji Kurultayı her defasında kendi başarı çıtasını aşarak bugünlere gelmiştir. Bu çalışma gerçek bir ekip ruhuna ve üretim aşkına dayanmaktadır. Bugün ülke içinden ve dışından dışından yüzlerce bilim insanının Kurultayımıza katılması bu ruhun ve üretimin sayesindedir.

Türkiye Jeoloji Kurultayının, bu özellikleriyle bu çatı altındaki herkes için önemli bir anlamı olduğunu biliyor ve inanıyorum.

Burada buluşmamızı sağlayan arkadaşlarıma, Düzenleme ve Yürütme Kurulumuza, görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına, uzmanlara, Jeoloji Mühendisleri Odamızın yöneticilerine, çalışanlarına, emeği geçen tüm arkadaşlarıma dostlukla teşekkür ediyorum.

Kurultayın daha nice yıllara ulaşmasını diliyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Jeoloji bilim ve uygulamaları , enerji, sanayi, maden, kimya, inşaat, turizm,  gibi bir çok sektöre bu sektörlerin ihtiyacı olan bilimsel verileri  sunuyor.

Jeologlar ve Jeoloji mühendisleri, doğal kaynaklar, doğa kaynaklı afet, afet yönetimi gibi temel alanlarda çalışmalar yürütüyor.

Her tür  faaliyette olması gerektiği gibi jeoloji mühendisliği uzmanlık alanlarına giren konularda da izlenen politikalar ve uygulamalarda  ana kriter ülke ve halk çıkarlarının, korunması olmalı,  toplumsal gereksinimle esas alınmalıdır.

Bu gerçekliğe karşın ülkemizde özellikle son yıllarda tersine bir süreç yaşanmaktadır. Oda başkanımız konuşmasında bu gelişmeleri  kapsamlı  ve özlü bir şekilde bizlerle paylaştı.

Özetin özetini yapmak gerekirse, ülkemizde, başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere neredeyse tüm kamusal hizmetlerin ticarileştirildiği, tüm toplumsal zenginliklerimizin, yer altı, yer üstü kaynaklarımızın kuralsız ve dinginsiz bir şekilde talan edildiği, bilimsellikten uzak, çevre ve insan faktörlerini göz ardı eden, mühendislik gereksinimlerini dışlayan bir yönelim söz konusudur.

16 Nisan’da bir Anayasa değişikliği paketi için oy kullanacağız.

Söz konusu  Anayasa değişikliği ile yapılmak istenen yıllardır adım adım şekillendirilen emek, insan ve doğa karşıtı bu sistemin kalıcılaştırılmasıdır. Sömürü ve rant ekonomisinin daha otoriter bir tarzda sürdürülmesidir. Yolsuzlukların yasal güvenceye alınarak devam ettirilmesidir. Halkımızın alın terinin ürünü olan kamu kaynak ve varlıklarının talanı önündeki tüm engellerin kaldırılmasıdır.

Bunun en somut örneğine geçtiğimiz günlerde tanıklık ettik. OHAL koşullarının sunduğu olağandışı yetkilerden yararlanan siyasal iktidar, yeni bir KHK ile ülkemizin 11 büyük kamu kurum ve kuruluşunun hisseleri ile birçok ildeki devlet arazilerini Varlık Fonu’na aktardı. Yani daha başkanlık sistemi gelmeden icraata başladılar

Sevgili katılımcılar,

TMMOB Genel Kurulumuzun, başkanlık sistemini hedefleyen Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin tutumu bu dönem için alınmış en önemli kararlarımızdan birisidir. TMMOB söz konusu Anayasa değişikliğine hayır demektedir.

Anayasa değişikliği üzerine referandumda “Hayır” oyu kullanacak olmamızın gerekçeleri oldukça nettir.

Bilindiği üzere, Anayasa, sadece devletin örgütlenme biçimini değil aynı zamanda bütün yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, toplumsal ilişkileri düzenleyen en temel belgedir.

Bu uzlaşma belgesinin hazırlanışı ve değiştirilmesinde izlenen yöntem açık, şeffaf olmayı, toplumun tüm katmanlarında sağlıklı bir şekilde tartışılmasının sağlanmasını ve nihayetinde toplumsal mutabakatı gerektirir.

Oysa, değişiklik teklifinin hazırlanışı, sunuluşu ve benimsenmesi demokratik bir tarzda olmamıştır. Toplumun bilgilenme, öğrenme, katılım ve tartışma gerekleri dışlanmıştır. Meclis İç Tüzüğü’nün gizli oy ilkesi dahi gözler önünde ihlal edilmiştir.

Referandumun yapılacağı koşullar da antidemokratiktir. Muhalefeti ezmeye yönelik olarak devrede tutulan Olağanüstü Hal ve OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri toplumun üzerinde çok yönlü baskı oluşturmaktadır.

Bu ortamda, aralarında üç bine yakın mühendis, mimar, şehir plancısı meslektaşımızın da bulunduğu on binlerce kamu çalışanı ve bilim insanı ömür boyu bütün özlük haklarından mahrum edilerek kamudan ihraç edilmiştir.

Basın-yayın organları ve dernekler kapatılmaktadır.

Medya olanakları eşitsizdir ve iktidar lehine kullanılmaktadır. “Evet” kampanyaları için tüm kamu olanakları seferber edilirken, bizzat örgütümüzün de yaşadığı üzere “hayır” çalışmalarının yasaklandığı, yurttaşları ayrıştıran, din, mezhep, etnik köken, siyasi görüş ve yaşam biçimi üzerinden kutuplaşmaya yönlendiren bir ortam söz konusudur.

İzlenen yol ve yöntemin sorunlu olması yanında, değişiklik paketi, halkın iş, aş, sosyal güvence, mutlu, huzurlu yaşam ve demokrasi taleplerini içermemektedir.

Anayasa değişikliği ile yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmaktadır. Parlamenter sistemin olmazsa olmazı olan kuvvetler ayrılığı ilkesinden bahsetmek dahi mümkün değildir.

Zira meclisin yasama ve denetim yetkisi elinden alınmakta, yürütme yetkisi tek başına Cumhurbaşkanına verilmekte kısaca tüm bu kuvvetler tek bir adamın elinde toplanmaktadır.

Anayasa değişikliği ile herhangi bir partiye üye, hatta parti başkanı olabilen Cumhurbaşkanı dilediği kadar Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakan atayabilecek ve bu kişilerin Meclise karşı hiçbir sorumluluğu olmayacaktır.

Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanına ülkenin merkezi yönetim bütçesini tek başına belirleme de dahil olmak üzere kararname çıkarma, HSK ve AYM üyelerini, büyükelçileri, üst düzey kamu yöneticilerini atama, milli güvenlik politikalarını belirleme, TSK’yı kullanma, OHAL ilan etme ve daha birçok yetki verilmektedir.

Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışacak ve tüm üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanacak Devlet Denetleme Kuruluna örgütümüz TMMOB ve benzeri Meslek Kuruluşları hakkında İdari Soruşturma açma yetkisi de verilerek bu kurumlar işlevsizleştirilmeye sürekli baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır. 

Böylesi geniş yetkilerle donatılan Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanının atadığı başkan yardımcılarının ve bakanların yargılanması ise neredeyse imkânsız hale getirilmektedir.

Bu Anayasa değişikliği toplumda var olan kutuplaştırmayı artıracak, geleceğimizi çok daha olumsuz bir şekilde etkileyecektir.

Açık ki, bu değişiklikte biz yokuz. Yalnızca nasıl yönetileceğimiz var.

Bu değişiklikte halkın günlük yaşamında sağlayacağı hiçbir fayda yok. Bu değişiklikte demokrasi yok.

Bu nedenlerle, biz HAYIR oyu kullanacağız!

Eşit, özgür, demokratik, laik, barış, huzur, refah içinde bir Türkiye için HAYIR oyu kullanacağız!

Oylarımızı mutlaka kullanacak, sandıklara sahip çıkacağız!

Tüm yurttaşlarımızı da bu değişikliğe “Hayır” demeye, reddetmeye, ülkemizin sahipsiz olmadığını göstermeye, demokrasiyi kazanmaya, Cumhuriyet, demokrasi, laiklik mücadelesini sahiplenmeye davet ediyoruz!

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi sevgi, umut ve gelecek güzel günlere olan inancımla bir kez daha selamlıyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyorum.