ÇMO: İDARİ ŞARTNAMEDEKİ ASBESTLİ MALZEME MİKTARI REFERANS OLARAK ALINAMAZ

06.03.2017

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, son günlerde Ankara`da Havagazı fabrikası sökümü nedeniyle yaşanan asbest tartışmasını 4 Mart 2017 tarihinde fabrikanın bulunduğu yerde bir basın toplantısıyla değerlendirdi.

ÇMO II. Başkanı Zeyneti Bayrı Ünal ve ÇMO Ankara Şube Başkanı İlkim Yiğit`in de hazır bulunduğu toplantıda açıklamayı ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu okudu:
 

ASBEST?

Antik çağdan bu yana insanlığa faydası kadar zararı da olan asbest, benzersiz kimyasal ve fiziksel özellikleri sebebiyle inşaat, gemi, otomotiv, tekstil ve diğer sanayi alanlarında tercih edilen bir ürün olmuştur. 20. yüzyıl başlarından itibaren yaygın bir şekilde endüstride kullanılan asbestin üç binden fazla kullanım alanı vardır.

2010 yılına kadar Türkiye`de de kullanılan asbest; boru, levha, fren ve debriyaj balatası, conta ve asbestli iplik üretiminde kullanılmıştır.

Asbest lifleri havada solunur hale geldiklerinde tehlikelidir, öldürücüdür. Solunan lifler akciğerlerde birikir ve zarar verir. Bu durumda akciğerde zedelenmeler başlar ve bu da akciğerin çalışmasını engeller ve kansere yol açar. Asbestli malzemelerin gerek üretiminde gerekse sökümünde çalışanlar, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda, farkında olmadan bu maddeye maruz kalabilir.

Ülkemizde yapılan bir araştırmada en az 1 200 000 ton asbest hammaddesinin gerek ithalat gerekse çok kısıtlı bir miktarda olsa da yerli üretim yoluyla hayatımıza giriş yaptığı, ulusal sanayinin değişik sektörlerinde kullanıldığı belirtilmiştir. (Demir,B.M., Kentsel Dönüşümde Asbest Islah Çalışmaları ve İlgili Mevzuat, 1.Uluslararası Katılımlı Mezotelyama Tıbbi Jeoloji Sempozyumu)

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 90 000`den fazla insanın işyerinde asbest maruziyeti sonucu asbeste bağlı Akciğer Kanseri, Mezotelyoma ve Asbestoz`dan öleceği tahmin edilmektedir.

Ülkemiz mer`i mevzuatında yer alan Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği`nin (HTİYAKY) "Yıkım İşlemleri" başlıklı 19uncu maddesi gereğince "tehlikeli atıkların yıkımı yapılacak yapılardan ayıklanıp ve ayrı toplanması" ve "çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak amacıyla, asbest içeren malzemelerin kullanıldığı binaların yıkımı, sökümü, tamiratı ve tadilatı sırasında" Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik esaslarına uyulmalıdır.

İDARİ ŞARTNAMEDEKİ ASBETLİ MALZEME MİKTARI REFERANS OLARAK ALINAMAZ

Söküm, yıkım, tamir, bakım ve uzaklaştırma çalışmalarına başlamadan önce, yapılarda asbest olup olmadığı ve var ise hangi tür asbest olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bunun belirlenmesi için, uzman tarafından, yapının asbest olduğundan şüphelenilen bölümünden kütle (bulk) numune alınır. Uluslararası HSG 264 standardına göre bu işlemler yapılmalıdır. Alınan numune içerisinde asbest olup olmadığı, var ise hangi tür asbest olduğunu saptamak amacıyla analiz yapılır. Bu şekilde alınan numunelerin analizi, Polarize Işık Mikroskobu (PLM), Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Transmisyon Elektron Mikroskobu (TEM) veya FourierTransformInfrared Spektroskopisi (FTIR) ile yapılabilir.

Söküm işlemlerine başlanan ve ihale dosyası basına yansıyan havagazı fabrikasına dair asbestli malzemenin miktar ve yer tespitini yapmak adına böyle bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmış ise bu raporun kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.

İdari Şartnamenin adı, konusu, işin adı "Havagazı Fabrikasında Bulunan Asbestli Malzemelerin ve Kalıntıların Geri Dönüşüm Malzemesi Karşılığı Sökülmesi İşi" olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte aynı "şartnamede kesilerek sökümünün yapılması ve nakledilecek büyüklüğe getirilecek malzeme" miktarının 1.330.000 ton ve "Patlayıcı madde kullanmadan demirli ve demirsiz beton inşaatın yıkılması" miktarı 2.800.000 m3 ve "Asbestli Malzeme miktarı ise 350,00 ton olarak belirtilmektedir.

İhale için hazırlanan idari şartnamede 350 ton asbestli malzeme yazması bu yapıda 350 ton asbest bulunduğu anlamına gelmeyecektir. Bununla birlikte Kamuoyuna yansıyan tartışmalarda 350 ton ile ifade  edilen miktar binanın ayrı bir kısmında bulunup diğer kısımlarında bulunmuyorsa;  Şartnamenin Adı, işin adı ve konusu neden "Havagazı Fabrikasında Bulunan Asbestli Malzemelerin ve Kalıntıların Geri Dönüşüm Malzemesi Karşılığı Sökülmesi İşi" olarak belirtilmektedir.   Bilimsel raporla bu konu ortaya en başta tartışmaya neden olmayacak açıklık ile konmalıdır. Dolayısı ile yapıda ne kadar asbestli malzeme olduğu idari şartnameye göre değil uzman tarafından ölçüm ve analizlerle yapılan inceleme sonucu oluşturulan rapora göre belirlenmelidir. Ankara Büyükşehir Belediyesi`nin şartname hazırlanmadan ve söküm öncesi hazırlanması gereken bu raporu kamuoyu ile paylaşması gerekmektedir.

ASBESTLİ KISIMDA YIKIM YAPILMADI İFADESİNE İTİBAR EDİLEMEZ

Asbestli yapı yıkım ve sökümüne başlanmadan önce bu işi yapacak idare; iş planı hazırlamak ve işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne iş planı ile birlikte bildirimde bulunmakla yükümlüdür. Bu bildirimde "sökümü yapılacak asbestin türü ve miktarı", "işe başlama tarihi ve işin tahmini süresi" , "risk değerlendirmesi çerçevesinde işyerinde alınacak önlemler" yer almalıdır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi` nin Asbestli kısımda yıkım yapılmadı ifadesi tek başına yeterli olmayıp; Çalışma ve İş Kurumu` na sunmuş olması gereken ve yukarıda sözü edilen sökümü yapılacak asbestin türü ve miktarı, işe başlama tarihi ve işin tahmini süresi , risk değerlendirmesi çerçevesinde işyerinde alınacak önlemleri içeren İş planını Ankara Halkı ve kamuoyu ile paylaşması gerekmektedir.

BASINA YANSIYAN DENEY RAPORU KARANTİNA TALEBİ VE ALANI İÇİN YETERLİ BİLGİYİ BULUNDURMAMAKTADIR

Basına yansıyan ilk deney raporunda analizin Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ile yapıldığı belirtilmektedir. Üstelik analiz MS:Solidmaterial (katı malzeme) yani bulk malzeme üzerinden gerçekleştirilmiştir. Verilen %15 ile %40 arasındaki oran Taramalı Elektron Mikroskobu EDX (SEM/EDX) de gerçekleştirilen katı numunenin elementel analizine aittir.

Çalışanın ve halkın etkilenim düzeyinin tespiti için;  hava numunesi alarak liflerin havadaki konsantrasyonunu belirlemek gerekir. Bu numune alma yöntemi; kişisel maruziyetinin belirlenmesi için çalışma ortamında çalışanın solunum seviyesinden alınan hava numunesidir. Alınan numunenin analizi (sayımı) Faz Kontrast Mikroskobu (PCM), Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) veya Transmisyon Elektron Mikroskobu (TEM) ile yapılabilir. Analiz sonucu, çalışanın sekiz saatlik çalışma süresi boyunca maruz kaldığı lif konsantrasyonunu (lif/cm3) verecek şekilde hesaplanır. Mevzuatımıza göre, bu şekilde yapılan asbest ölçüm ve numune alma işlemleri, akredite olmuş ve İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü`nce (İSGGM) yetkilendirilmiş laboratuvarca, lif sayımı ise, faz kontrast mikroskobu kullanılarak Dünya Sağlık Örgütü`nün 1997 yılında tavsiye ettiği metotla veya eşdeğer sonuçları veren başka bir metotla örneğin Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ile de yapılır.

Tür belirlemenin önemi yanında; havadaki asbest liflerinin konsantrasyonun belirlenmesi (lif/cm3) etkilenim düzeyini belirlemede esastır. Etkilenim düzeyi hava akım hızı ve diğer meteorolojik koşullara da bağlı olup; uluslararası ölçüm standartlarında; ölçüm noktaları başlangıç noktasından itibaren  500m-1000m arasında verilmektedir. Bu da bize asbest liflerinin yayılım alanı hakkında bilgi vermektedir.

Sonuçta yıkım esnasında çıkan toz lifsi yapıdadır. Maruziyet de bu lifler sebebiyle gerçekleşir. Burada gözden kaçan nokta; yapılan analiz yıkım sonucu ortaya çıkan katı malzemenin türünü belirlemeye yönelik yapılan bir analizdir. Bu analiz aslında yıkımdan önce yapılması gereken bir analizdir.

Söküm işlemi öncesinde, esnasında ve sonrasında havadan numune alınması gerekmektedir.

Söküm işlemi öncesinde ve söküm sırasında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından havadan örnekleme ile numune alınarak asbest analizi yapılmış mıdır? Yapılmış ise havadaki asbest lifi konsantrasyonu nedir? Bu konsantrasyon birkaç gün boyunca üst üste hava numunesi alma yolu ile takip edilmiş midir?

Tür analizi yaparak halkın maruziyet düzeyi açısından bir değerlendirme yapmak tek başına anlamlı değildir. Burada tür analiziyle beraber yapılması gereken en önemli şey halkın etkilenim düzeyini belirlemek amacıyla maruziyetin konsantrasyon olarak değerinin farklı zaman diliminde (farklı günlerde farklı saatlerde) belirlenmesi olmalıydı. Bu değerler bilinmeden, karantina çağrısı ve acil önlem çağırısı yapmak, karantina mesafesini belirlemek doğru olmayacaktır.

Ayrıca, EPA 40 CFR Tehlikeli Hava Kirleticileri için ABD Ulusal Emisyon Standardı İSG ölçümleri dışında çevresel kirlilik için asbest ölçümü için kullanılabilmektedir. Bu metot da iş hijyeni metotlarına benzer şekildedir. Ölçümde numune alma pompa hızı daha yüksektir. Analiz metodu yine sayım metodudur. Faz kontrast mikroskobu ya da TEM`de yapılır. Numune alma süresi değişir. Çevre koşullar ise oldukça önemlidir. Ölçüm sonucu doğrudan rüzgar hızı, yönü, basın, sıcaklık ve nem ile değişiklik gösterebilir bu nedenle mutlaka raporda belirtilmelidir.

11 Eylül Saldırısı sonrası asbest maruziyetine ait çevresel ölçümler ve kapalı ortam (bina) ölçümleri EPA tarafından hem TEM hem de faz kontrast mikroskobu yolu ile yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar 3X10-4 lif / cm3-5X10-5 lif /cm3 civarında bulunmuştur. Güvenilir yöntem olarak faz kontrast mikroskobu yöntemi çalışma sonucunda önerilmiştir.

Ayrıca çevresel ölçümler için ISO 16000-7:2007 standardı da kullanılabilir. Öte yandan, EPA ağırlık birimi olan nanogram/cm3 biriminden de hesaplama yapabilmektedir. Bu yöntem ile asbest ağırlığı da bulunabilmektedir.

ASBEST NASIL BERTARAF EDİLMELİ?

Söz konusu asbestli atıklar 17-06-01 kodu ile asbest içeren yalıtım malzemeleri ve 17-06-05 kodu ile asbest içeren inşaat malzemeleri Atık Yönetimi Yönetmeliği Ek-4`de yer almaktadır ve tehlikeli atık olarak nitelendirilmektedir. Tehlikeli atık taşıma lisansı almış araçlarla taşınmalıdır. Bertarafın 1. sınıf düzenli depolama sahasında gömülme olarak gerçekleşmesi gereklidir. Bu kapsamda atıkları taşıyan araçların atık taşıma lisansları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Ayrıca, söz konusu tehlikeli atıkların, 1. sınıf düzenli depolama sahasına iletildiğine dair belgeler de paylaşılmalıdır.

 

SONUÇ

Son günlerde kamuoyunun gündemini işgal eden asbest tartışmasına dair yapılması gerekenler açık ve basittir. Ülkemizde bu alanda çalışan çevre mühendisleri, üniversiteler, akademisyenler, çevre alanında çalışan firmalar, laboratuvarlar bulunmaktadır. Sorunun çözümü için her türlü araç ülkemizde mevcuttur. Yeter ki, yerel yönetimler, ilgili kurumlar bu konuda daha hassas olsun ve çözüm üretmeye çalışsın.

Yapılması gereken;

-Yürütme durdurma kararı ile yıkımı durdurulan binadaki asbestli malzeme miktarına ve konumuna dair uzman tarafından oluşturulması gereken deneye dayalı rapor kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Eğer yok ise bu rapor acilen hazırlanmalıdır.

-Binanın sökümü sırasında asbestin çevreye karışmaması adına bina içinde ve etrafında geçirimsiz alan oluşturulmalı gerekli işaretleme ve uyarı levhaları konulmalıdır. Asbest söküm uzmanının bu konuda vereceği talimatlar uygulanmalıdır.

-Söküm sırasında çalışacak işçilerin kişisel koruyucu donanımları kullanmaları ve alanı terk ederken olası asbest kontaminasyonunu  giderecek önlemlerden geçmeleri sağlanmalıdır (duş v.b.)

-Çıkan atıklar lisanslı atık taşıma araçları ile taşınmalı, lisanslı tesiste 1. Sınıf depolama sahasında bertaraf edilmelidir.

-Yıkım işini alan firmanın söküme dair yukarıda belirttiğimiz önlemleri almasının ardından asbest ve asbestli malzeme acilen alandan uzaklaştırılmalıdır, dolayısıyla koşulların sağlanması halinde yürütme durdurma kararının kaldırılması çevresel kontaminasyonun olmaması için yerinde olacaktır.

Bununla birlikte, Anayasa ile güvence altına alınmış olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkının ve halkın bilgi edinme hakkının sağlanmasına yönelik olarak; bu tür konularda halkın bilgilendirilmesi ve halk sağlığının korunmasına yönelik bilimsel temellere dayalı yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu ortadadır.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası`