EMO: RÜŞVET SKANDALI AKKUYU’YA SIÇRAMASIN! NÜKLEER RİSKİ SONLANDIRALIM

12.07.2024

Elektrik Mühendisleri Odası, Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin üst düzey yöneticilerinden Gennady Sakharov’un yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanmasına ilişkin 12 Temmuz 2024 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, konunun projenin yürütüldüğü ülkemiz için yaşamsal bir güvenlik riski oluşturup oluşturmayacağının mutlaka sorgulanması gerektiğine dikkat çekti. 

Rüşvet Skandalı Akkuyu’ya Sıçramasın
NÜKLEER RİSKİ SONLANDIRALIM

Tüketimin yüksek düzeyde artacağı ve arz güvenliğinin ancak nükleer santrallarla sağlanabileceği söylemleriyle başlatılan nükleer macera, arz fazlasının olduğu ve yenilenebilir enerji üretim teknolojilerinin yaygınlaştığı günümüz koşullarında hala sürdürülmeye çalışıyor. Uzun yıllar enerji açığı oluşması ihtimali olmamasına ve mevcut kurulu gücün ihtiyacın çok üzerinde olmasına rağmen, alım garantileriyle santral kurdurmaya devam edilmesi yalnızca akıl dışı değil, aynı zamanda çağ dışıdır.

Nükleer lobi, bu santralları sera gazı salımlarının azaltılmasının tek yoluymuş gibi sunmakta, bu yolla nükleer santral yatırımlarının arttırılmasını hedeflemektedir. Ayrıca küçük modüler santrallar (SMR) gibi farklı modellerle yeni pazarlanma stratejileri yürütülmektedir. Hedef ülkelerinden biri olarak bilinen ülkemizde 2-3 Temmuz tarihlerinde düzenlenen 10. Nükleer Zirve’de ise Akkuyu’nun ardından yapılması planlanan projeler tartışılmıştır. Uluslararası sermaye gruplarının katıldığı ve Rosatom ana sponsorluğunda düzenlenen etkinlikte, SMR santralarının yanı sıra dördüncü santral projesine yönelik kulis faaliyetleri sürdürülmüştür. İnşaatı devam eden ve tamamı Rusya devlet şirketi Rosatom’a ait olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) birinci ünitesinin önümüzdeki yıl devreye gireceği propagandası yapılırken, bir yandan da Sinop’a bir santral kurulacağı ifade edilmeye devam edilmektedir. Akkuyu’da üretilecek ve 1 kWh enerji başına 12.35 dolar sent ödemek zorunda kalacağımız elektrik enerjisine bizim değil Rusya ekonomisinin ihtiyacı vardır. Ülkemize külfet dışında hiçbir getirisi olmayacak bu üretimin, işlevi sadece Rusya’ya gelir sağlamak olacaktır.

Türkiye’de Rosatom’un sahip olacağı ikinci bir nükleer santralın yapılmasına izin verilmesi, ülkemizi doğrudan Rusya`ya bağımlı kılacaktır. Rosatom’un Türkiye’deki faaliyetlerini yürütmek üzere 2010’da Rusya tarafından kurulan Akkuyu Nükleer Anonim Şirketi etrafında yaşanan sorunlar ve iddiaların ardı arkası da kesilmemektedir. Basında yer alan haberlere göre, Akkuyu Nükleer Anonim Şirketi’nin üst düzey yöneticilerinden biri olan Gennady Sakharov, yolsuzlukla suçlanmaktadır. Halen Akkuyu Nükleer Anonim Şirketi’nin ticaret sicilinde ve şirketin İnternet sitesinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak görünen Sakharov’un yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandığı ifade edilmektedir.

Rosatom’un yatırımlarından ve inşaatlardan sorumlu yöneticisi olan Sakharov’un rüşvet suçlamasıyla ülkesinde görevden alınması ve tutuklanması Akkuyu’da yürütülen inşaat çalışmalarına yönelik soru işaretlerini artırmıştır. Herkesin bildiği gibi tüm güvenlik önlemleri alınsa da nükleer santrallarda güvenlik riskleri sıfırlanmamaktadır. Konu Rusya açısından basit bir mali suç olabilir ancak projenin yürütüldüğü ülkemiz için yaşamsal bir güvenlik riski oluşturup oluşturmayacağı mutlaka sorgulanmalıdır. Akkuyu projesi üzerindeki belirsizlikler aydınlatılmadan Sinop için Rosatom ile yürütüldüğü söylenen görüşmeler de sonlandırmalıdır. 

Nükleer güç santralları; çok yüksek riskli, pahalı, yakıtta ve işletmede dışa bağımlı, atık sorunlu, bilimsel olarak karbon sıfır olmayan ve bir o kadar da çevre düşmanı projelerdir. Nükleer söz konusu olduğunda güvenlik riski, gerçekleşme ihtimalinin düşüklüğüyle değil bilimsel olarak ihtimalin gerçekleşmesi durumunda yarattığı etkiyle ölçülmelidir.

Ülkemiz, yüksek kaynak potansiyeliyle büyük oranda yenilenebilir enerjiye geçiş yapma olanağına sahip ender şanslı coğrafyalardan birinde yer almaktadır. Başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir kaynaklar, tüm dünyada nükleere alternatif haline gelmektedir. Geçmişte enerjide dışa bağımlılığa yönelik açmazlar yaşayan “gelişmiş” ülkelerin yöneldiği nükleer santrallara yakın gelecekte kimsenin ihtiyacı kalmayacaktır. Yerli nükleer teknolojisi ve yakıtı olmayan ülkemizin ise özellikle Rusya olan bağımlılığını artıracak girişimlere yönelmesi ise akıl dışı sayılmalıdır.

Kapitalist rekabetin ürünü olarak geçmişte enerji açlığına çözüm olarak sunulan nükleer santrallar, şüphesiz insanoğlunun tasarladığı en riskli işletmelerdir. Bugün ülkede bir enerji açığı yokken ve bölgesel çatışmaların artması nedeniyle bir enerji darboğazı riski öngörülüyorsa dahi bunun çözümü yüzde yüz yabancı bir teknoloji ve kaynak olan nükleer değildir. Dahası ülkemizin enerji alanında yerli ve yenilenebilir alternatifleri varken, etkisi nesiller boyu sürecek bir nükleer kaza riski alınmamalı ve Akkuyu ve Sinop’ta yürütülen çalışmalar sonlandırılmalıdır.

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
49. DÖNEM YÖNETİM KURULU