GEZİ DİRENİŞİNİN YIL DÖNÜMÜNDE...

05.06.2015

TMMOB Seçim Bildirgesi Mayıs 2015’den:

HAZİRAN DİRENİŞİ VE TMMOB ÜLKEMİZİ AYDINLATIYOR

İktidarın ekonomik, ideolojik, siyasi politikaları arasındaki bağlar son yıllarda daha fazla görünür olmuş ve kitlelerde iktidara karşı önemli bir memnuniyetsizlik ve tepki birikimi süreci yaşanmıştır. Bu kendiliğinden birikim süreci ile çakışan iradi bir etken ise TMMOB’nin yürüttüğü mücadeledir.

AKP iktidar gücünü, toplumu kuralsızca şekillendirmek için kullanmıştır. Meslek alanlarımızı ilgilendiren birçok düzenlemeyi, bizleri yok sayarak hayata geçirmiştir. Kendisine biat etmeyen demokratik kitle örgütleri gibi TMMOB’ye de, üstelik özel saldırılar düzenlemiştir. Ama yakın zamanda gördüğümüz gibi AKP iktidarı doludizgin giderken önemli bir örgütlenme ve mücadele geleneğinin ürünü olan TMMOB ve halkımız ciddi bir direnç göstermiştir. Bu direnç sayesinde tarihsel bir başarı sağlanmıştır. Hatta yeni bir dönemin başlangıcına imza atılmıştır. Bu çerçevedeki Taksim Gezi Parkı-Haziran Direnişi ülkemize yeni bir yön çizmiştir.

AKP istediği kadar rejim değişikliği ve “yeni Türkiye” desin, yeni realite eski realiteyi ve yeni bir doğrultudaki toplumsal, sınıfsal, siyasal dinamikleri bütünüyle bir tarafa koyamayacaktır. Türkiye karmaşık süreçlere ve kapsamlı mücadelelere gebedir. Bunun işaretleri de mevcuttur.

Geleneksel gerici, dinsel ideolojik motiflerle toplumsal taban tahkimatı ve militanlaşma çağrıları yapan AKP iktidarının izlediği politika, Taksim Gezi Parkı-Haziran Direnişi ve 6-7 Ekim Kobane olaylarından bu yana gerçekte bir “iç savaşı” dahi göze alan öğeler barındırıyor. Ancak olumsuzluklar tepe noktaya varmış olsa da bir mücadele süreci içinde olumluluklar da bulunmakta, oluşabilmektedir. Olumsuz gibi görünen bir sürecin içinde eskisinden daha güçlü karşıtlık ve olumluluklar yeşerebilmektedir. Her ne kadar seçim sonuçları gibi platformlara yeterince yansımıyor ise de, ülkemiz toplumsal muhalefetinin, bir gelişme gösterdiği ve belirli anlarda yeni kitlelerle buluşma olanaklarına kavuştuğu açıktır. Taksim Gezi Parkı-Haziran Direnişi, bu açıdan ülkemize yeni bir yön çizmiştir. Halkın itirazının sadece “Gezi Parkı” kapsamında değil, yaşamın her alanında var olan adaletsizlik, eşitsizlik, dayatma ve aşağılamalara karşı olduğu görülmüştür.

Halk yararına kalkınmacı planlı üretimi ve sanayileşmeyi, güvenceli istihdamı, sosyal refahı, doğal-kültürel çevre ve varlıkların korunmasını savunanlar şiddete maruz kalmaktadır. Ancak sömürü düzeni ile sınıfsal-toplumsal gerçeklikler bu iktidarla birlikte daha görünür olmuştur. İşaret ettiğimiz gerçekler ile kentsel–kırsal dönüşüm ve rant süreçleri arasındaki bağlar bugün daha açık olarak kurulabilmektedir. Bu husus toplumsal bilinç ve tepki oluşumu açısından oldukça önem taşımaktadır.

Bugün emekçiler, kadınlar, gençler, çeşitli meslek gruplarından gerçeklerin farkına varanlar, AKP karanlığında yeni bir aydınlanma yaşamakta, değişik mücadele biçimlerini denemektedirler. Kitlelerde iktidara karşı yeni bir memnuniyetsizlik ve tepki birikimi süreci yaşanmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinden toplumsal yaşamın bütün alanlarına dek kendini yakıcı bir biçimde hissettiren kamusal üretim, kamusal hizmet ve kamusal denetim gerekliliği toplumsallaşma seyri izlemektedir. Günümüzde sınıf mücadelesi ve emekten yana eşitlikçi, özgürlükçü Türkiye özlemlerinin geliştiği somut olarak gözlenebilmektedir. Tekel direnişi, Haziran halk hareketi, Soma-Torunlar Center-Ermenek-Yatağan gerçekleri ve irili ufaklı işçi-emekçi-köylü-halk direnişleri ülkemize yeni bir yön çizmiştir. Bu yeni yön içinde Soma’daki emekçilerin haykırdığı kamulaştırma istemi, Taksim Gezi Parkı direnişinin ve HES’lere karşı direnişlerin üzerinde yükseldiği kamusal alan-mekânların korunması mücadelesi ve kamusal denetimin gerekliliği, çeşitli olaylarca da doğrulandığı üzere oldukça belirgin bir yere sahiptir. Bu bağlam, bizlerin, TMMOB’nin ve dost çevrelerin yıllardır yürüttüğü kamucu mücadeleyi doğrulamakta, toplumsallaştırmaktadır. Türkiye bu açıdan da yeni bir evreye girmiştir.

Halkın Haziran Direnişinde sergilediği irade, “sandık demokrasisi”nin ötesinde gerçek katılımcılığa, sınırsız, yaygın, doğrudan demokrasi öğelerini de içeren bir halk demokrasisine işaret etmiştir. Bu nedenle demokrasi sorunu, AKP’nin geriletilmesi yanı sıra gerçek öncüllerine, yani halk için kalkınma politikalarına ve halkın yönetime katılımının, doğrudan demokrasi ile temsili demokrasinin kaynaştığı mekanizmalar üzerinden sağlanmasına dayandırılmalıdır. Bu; sömürücülerin, rantçıların, zorbaların saymaca demokrasisini yani diktatörlüğünü her biçimiyle reddetme eşliğinde hem yerel yönetimler hem de merkezi yönetim için geçerli bir ölçüt olmalıdır. Haziran halk hareketi bu açıdan önemli ölçütler ortaya koymuş; önümüzdeki seçim sürecinin, sömürü ve rant düzeninin yeni aktörlerini seçmeyi değil, onları geriletmeyi, halk iradesi ve inisiyatiflerinin güçlendirilmesi görevini önümüze koymuştur.

Haziran’ın sözü, yitirdiğimiz değerlerimizin sözü, sözümüzdür: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.” Bunun yerine getirilmesi için AKP iktidarı aracılığıyla süren sömürü, zam, zulüm düzenine, dinselleştirme ve gericiliğe karşı etkin ve ortak bir mücadele hattının oluşturulması gerekliliği açıktır. TMMOB sömürüye, taşeronluğa, dinselleştirmeye, halkların kırımına karşı toplumsal muhalefetin birliği ve örgütlü mücadelesine inanmakta; eşit, özgür, barış içinde, laik, demokratik bir Türkiye’nin ancak böylesi birlikteliklerin yürüteceği mücadelelerle oluşturulabileceğine inanmaktadır.

TMMOB’nin AKP’ye karşı mücadele ile anti-emperyalist mücadele arasındaki bağları kurarak, bağımsızlıktan, emekten, halktan, aydınlanma ve laiklikten, halk için sanayileşmeden, kalkınmadan yana bağımsız tutumu ve gerçek muhalefet güçlerinin birliği bir kez daha önem kazanmaktadır. Cumhuriyet, emek, demokrasi, laiklik düşmanı dinci-mezhepçi faşist diktatörlük yönelimine karşı; toplumsal muhalefetin parçalılığına son verecek olan birlikte örgütlenme ve direnme çabaları tarihsel gereklilik ve önemini korumaktadır. Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik; eşit yurttaşlık haklarını, barışı ve halkların kardeşliğini; planlama-sanayileşme-kalkınmayı, kamu işletmeciliğini ve kamusal denetimi esas alan bir Türkiye mücadelesinin başarısı ancak böylece mümkün olacaktır.

İktidarın rant aşkı ile TMMOB’nin varlığının bile ne denli uyuşmaz olduğunu ve üzerimize doğrudan ve dolaylı olarak nasıl geldiklerini biliyoruz. İktidarın göremediği ve unuttuğu husus; bizlerin, mühendislik, mimarlık, şehir planlama diplomalarımızı aldığımız günden başlayarak, bütün teknik bilgimizi; edindiğimiz, edineceğimiz tecrübeyi, ülkemiz ve halkımızın birleşik yararı doğrultusunda kullanacağımız ve bu yolu terk etmeyeceğimize dair bilinç ve kararlığımızdır.

Sunduğumuz hizmetlerin kamusal niteliğinin rant-sermaye güçleri lehine tasfiyesine, mesleğimize ve örgütümüze yönelik etkisizleştirme çabalarına karşı duruşumuz, 1970’lerin TMMOB’sinin ve 19 Eylül 1979 direnişimizin devamı niteliğindedir. TMMOB ve bağlı Odalara, 14 Şubat 2015’te düzenlediğimiz TMMOB 43. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu ve sonuç bildirisinin de gösterdiği üzere asla boyun eğdirilemeyecektir.

61. yılında TMMOB sömürü, rant, talan eksenli politikalara karşı ülke ve halk çıkarlarından, sanayileşmemizden, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin eksiksiz olarak sağlanmasından, üreticinin ve toplumun lehine tarım politikalarından, insanca yaşanacak kent ve çevre politikalarından, enerji kaynaklarımızdan, madenlerimizden, suyumuzdan, derelerimizden, ormanlarımızdan, halkımızdan, işçi, çiftçi, tüm emekçilerden yana kararlı tavrını ne pahasına olursa olsun sürdürecektir. TMMOB’mizin ülkemizden, halktan, kamudan, meslek ve meslektaştan yana çalışma program ve ilkelerini her koşulda savunmak, yaşama geçirmek, örgütlülüğümüz ve çalışmalarımızı içinde bulunduğumuz koşullarda dirençle geliştirmek asla vaz geçmeyeceğimiz tarihsel görevimizdir.

1970’lerden bugünlere dek oluşturduğumuz demokratik mevzileri koruyacak; toplumsal muhalefet güçleriyle birlikte eşit, özgür, demokratik, halkının refah, kardeşlik ve barış içinde yaşadığı, gericiliğin dogmatizminin alt edildiği, bilim ve tekniğin aydınlatıcılığındaki yeni bir Türkiye mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz.

TMMOB, cumhuriyet, emek, demokrasi, laiklik düşmanı dinci-mezhepçi faşist diktatörlük yönelimine karşı; toplumsal muhalefet ile birlikte, her düzeyde eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik; eşit yurttaşlık haklarını, barışı ve halkların kardeşliğini; planlama-sanayileşme-kalkınmayı, kamu işletmeciliğini ve kamusal denetimi esas alan bir Türkiye mücadelesine devam edecektir.

Önümüzdeki süreçte emperyalizmin ülkemize yönelik kurguladığı yeni projeksiyonlara karşı bağımsızlıkçı, antiemperyalist, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, emekten, bir arada yaşamdan, bilimden, aydınlanmadan, laiklikten, kamuculuktan, toplumculuktan yana bir Türkiye hedefiyle mücadeleye devam edeceğiz.

TMMOB’nin tarihsel bilincinde yer eden ve geleceğe ışık tutan Teoman ÖZTÜRK’ün “Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin silip atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız” sözleri bizlere her zaman rehberlik etmeye devam edecektir.