ODALARDAN VAN DEPREMİNİN YILDÖNÜMÜNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

23.10.2015

İnşaat Mühendisleri Odası ve Jeofizik Mühendisleri Odası, Van depreminin yıldönümü dolayısıyla 23 Ekim 2015 tarihinde birer basın açıklaması yaptılar.

İMO: DEPREM TEHLİKESİ HAMASETLE GİZLENEMEZ
 
 
Dikkat edilirse, ülkemizde hemen her soruna hamasetle yaklaşılıyor. Bir başka ifadeyle, sorunların tespit edilmesi ve uygulanabilir çözüm önerilerinin geliştirilmesi değil, yok sayılması tercih ediliyor. Sorun yaşanmadığına ve var olan sorunların çözüldüğüne dair yaratılan algı, kamu idaresinin elini rahatlatan sihirli değnek işlevi görüyor.
 
Sadece, depremlerle ve inşaat mühendisliğinin meslek alanına dahil diğer konu ve sorunlarla ilgili olarak değil, hemen bütün toplumsal hayat bu algı üzerine düzenlenmeye çalışılıyor. Kürt sorunundan eğitime, ulaşımdan kentsel altyapıya, sorunu yok saymak ya da toplumu sorunun çözüldüğüne inandırmak adeta bir yönetim tarzı haline getiriliyor.
 
1999 depremlerinin kentleşmeden yapı stokuna, yapı üretim sürecinden yapı denetim sistemine kadar pek çok sorunu gün yüzüne çıkardığı kamuoyunun malumudur. Yine kamuoyu tarafından bilinmektedir ki, binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan sorunların çözümü doğrultusunda, geleceğe dönük kaygıları giderecek adımlar atılmamıştır.
 
1999 Marmara depreminde binlerce insanımızı kaybettik, binlercesi yaralandı. Yapı stokunun içler acısı hali görünür oldu, kentlerimizin olağanüstü koşullara karşı ne kadar hazırlıksız olduğu açığa çıktı. Kamu yönetiminin afete ve afet sonrasına hazırlıksızlığı, telafi edilmesi mümkün olmayacak olumsuz sonuçlar doğurdu.
 
Marmara depreminden sonra, "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" şeklindeki iddianın, 1999 sonrası meydana gelen depremlerle ne kadar dayanaksız olduğu anlaşıldı. Marmara depreminden alınmayan dersler, gereği yerine getirilmeyen sorumluluklar 2011 Van depreminde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesine sebebiyet verdi.
 
1999 Marmara depreminden ders çıkartılsaydı Van depreminin yol açtığı yıkım azaltılır mıydı?  Öyle anlaşılıyor ki bu sorunun yanıtını,  ne yazık ki yeni bir deprem felaketinden sonra bulmaya çalışacağız.  
 
Türkiye bir deprem ülkesidir. Topraklarının, nüfusunun, sanayi tesislerinin büyük kısmı deprem tehlikesi altındadır. Bu topraklarda son yüzyılda 100 bini aşkın insan depremlerde hayatını kaybetmiştir.
 
Ülkenin en büyük sorunlarından olan depremin ancak yaşandığında hatırlanması, 1999`dan sonra kurulan hükümetlerin programında deprem tehlikesinin ve deprem önlemlerinin öncelikler sıralamasında yer bulamaması, yirmi milyon olarak ifade edilen yapı stokunun iyileştirilmesi doğrultusunda, lokal kentsel dönüşüm projeleri ve yapı denetiminden muaf TOKİ konutları dışında kayda değer uygulamaların hayata geçirilmemesi, kentsel dönüşüm projelerinin rant odaklı hale getirilmesi, afete hazırlık bilincinin oluşturulamaması ve organizasyonun ikna edici düzeye çıkarılamaması, yapı üretim ve denetim mevzuatının güvenli yapı üretimini sağlayacak özellikler taşımaması gibi gerçekler birleştiğinde, diğer nedenleri bir kenara bırakalım, insan hayatına verilen değer açığa çıkmaktadır. Ne yazık ki ülkemizde insan hayatı değil, rant beklentisi toplumsal yaşamın belirleyicisi haline getirilmiştir.
 
İnşaat Mühendisleri Odası, 1999 Marmara depremi ve 2011 Van depremi yıldönümlerinde, denetimi de içine alacak şekilde yapı üretim sisteminde köklü değişikliklere gidilmesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştır. Vurgulamaya da devam edecektir.
 
İnşaat Mühendisleri Odası, yapı üretim süreci zaaflı yönlerden arındırılıncaya, yapı stoku iyileştirilinceye, güvenli ve sağlıklı yapı üretilinceye, mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayıncaya kadar sözünü söyleyecektir.
 
 
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu

 

 

JFMO: 23 EKİM 2011 VAN DEPREMİNİN 4. YILI

Deprem ülkemizin bir gerçeğidir, unutmayacağız unutturmayacağız! 

23 Ekim 2011 tarihinde merkez üstü Van-Tabanlı köyünde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremde 604 vatandaşımız, 09 Kasım 2011 tarihinde merkez üstü Van-Edremit`te meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki ikinci depremde ise 40 vatandaşımız hayatını yitirmiştir.

Depremler; psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak büyük kayıplara sebep olmaktadır. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından verilen bilgilere göre, Van Depreminde, binaları yıkılan ve binaları ağır hasarlı afetzede sayısı 39804 , iş yerleri  ağır hasarlı  afetzede sayısı 3606 ve köylerde binaları ağır hasarlı  afetzede sayısı 9728 dir.

Ülkemize büyük acılar ve üzüntüler yaşatan depremler, çarpık, denetimsiz yapılaşmanın sonucu olarak afete dönüşmekte mal ve can kaybına neden olmaktadır.

Depremde ve afette en önemli konulardan biri, zeminin özelliklerinin ve Yeraltı yapısının iyi bilinmesidir. Yapılaşmalarda tüm ilgili mühendislik disiplinlerinin birlikte çalışması önem arz etmektedir. Zemin özelliklerinin belirlenmesinde en önemli bilim dallarından birisi Jeofizik Mühendisliğidir. Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Zeminin dinamik özellikleri Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Bu nedenle, depreme dayanıklı yapı üretimi için, zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği çalışmaları olmalıdır.

Yapı üretim sürecinden bitimine kadar söz konusu çalışmalar içinde yer alan Jeofizik Mühendislerinin, yapı denetim kuruluşları ortağı olarak zemin laboratuvar deneyleri, jeoteknik etüd ve yapıda tahribatsız jeofizik testlerle ilgili proje müellifi ve denetçisi olma zorunluluğunun getirilmesi kamu yararına olacaktır. 

Bir doğa olayı olan depremlerin önlenemeyeceğini ancak alınacak bilimsel önlemler ve bilinçli eğitim ile her türlü zararın en aza indirilebileceğini unutmamalıyız.

Bilime, akla ve mühendisliğe aykırı uygulamalar nedeniyle ülkemiz sadece bir deprem ülkesi değil bir afet ülkesi olmuştur. Her depremden sonra büyük acılar, üzüntüler yaşanmaktadır. Deprem, heyelan, vb. olaylar, bilimden uzak yer seçimleri, mühendislik verileri dikkate alınmadan yapılan imar planları ve plansız kentleşme sonucu afete dönüşmektedir.

Depremlerden ve diğer bütün afetlerden korunma, güvenli ve sağlıklı bir çevrede yaşama temel bir insan hakkıdır. İnsanların depremden güvenli bir ortamda yaşamaları için, deprem zararlarını en aza indirmenin tek yolu, mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak çalışması ile depreme dayanıklı yerleşim alanları, binalar tasarlamak ve üretmektir.

 

Türkiye bir deprem ülkesidir. Depremle yaşamaya mecbur bir ülkedir. Depremler geçmişte yaşandığı gibi gelecekte de yaşanacaktır. Bundan sonraki depremlerin afet olarak yaşanmaması, mal ve can kayıplarının en aza indirilmesi için;

·         Ranta dayalı kentsel dönüşüm projelerinden vazgeçilmelidir.

·   Sağlıklı güvenli yaşanabilir kentler kurmak için bilime, akla ve mühendisliğe uygun planlamalar yapılmalıdır.

·  Yapı Denetim Yasası, İmar Yasası, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa ve ilgili diğer Yasa ve Yönetmelikler yeniden düzenlenmelidir.

·      Deprem unutturulmamalı, deprem gerçeğini sürekli gündemde tutmaya yönelik bilimsel eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.

·       Depremin, afete dönüşmemesi için uygun yerleşim alanları ve yapı biçimi seçilmelidir.

·     Tüm yapılarda mutlaka yasal zorunluluk olan "Zemin Etütleri" yapılmalı ve denetimi sağlanmalıdır.

· Yerleşim yerlerinin ve sanayinin aktif faylar üzerinde yapılması engellenmelidir.

· Niteliksiz ve standartlara uygun olmayan yapı malzemelerinin kullanılmasına izin verilmemelidir.

·   3194 sayılı İmar Kanunu`nun 8. Maddesine eklenen (ı) bendi ile kaldırılan, Odalarımızın yaptığı kamusal mesleki denetimin yapılmasının sağlanması için yeni bir düzenleme yapılmalıdır.

   ·  Merkezi ve yerel idarelerde zemin etüt raporlarının standartlara uygun yapılmasının sağlanması ve denetimi için Jeofizik Mühendisi istihdamı arttırılmalıdır. Kamusal denetim etkinleştirilmelidir. Yerel idarelerde zemin etüt raporlarının kontrolü ve gerekli durumlarda yerinde denetimi amacıyla Jeofizik Mühendisi istihdamı zorunlu hale getirilmelidir.

Deprem öldürmez bina öldürür, sağlam zeminlerde sağlam binalar bilime uygun multidisipliner mühendislik çalışması ile yapılırsa, yaşadığımız depremlerin yol açacağı can ve mal kayıpları en aza indirilebilir.

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak yaşadığımız depremleri unutmayacağız, unutturmayacağız.

Yaşadığımız depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.

TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI

XV. DÖNEM YÖNETİM KURULU