“SARAY A.Ş.” KURULDU! ÜLKEMİZİN KAYNAK VE VARLIKLARININ TALANINA “HAYIR” DİYORUZ

08.02.2017

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, Ankara Tabip Odası, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 8 Şubat 2017 tarihinde Mülkiyeliler Birliği'nde düzenledikleri basın toplantısında yeni bir KHK ile birçok kamu kurum ve kuruluşunun hisselerini Türkiye Varlık Fonu’nda toplanmasının kabul edilemez olduğunu söylediler.

“SARAY A.Ş.” KURULDU!

ÜLKEMİZİN KAYNAK VE VARLIKLARININ TALANINA

“HAYIR” DİYORUZ

“Ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatandaşı hasta etme garantili şehir hastanelerinden sonra bir “hayali” daha gerçek oldu! Türkiye’nin kamusal varlıklarını toptan satışa çıkarma yolunda bir adıma daha imza attılar: Türkiye Varlık Fonu’nu hayata geçirdiler.

Türkiye Varlık Fonu, 2016 yılının Ağustos ayında 50 milyon lira sermaye ile kuruldu. Şimdi OHAL’in sunduğu yetkilerden yararlanan AKP iktidarı, yeni bir KHK ile birçok kamu kurum ve kuruluşunun hisselerini Türkiye Varlık Fonu’nda topladı.

TÜRKSAT, PTT, TELEKOM, BOTAŞ, TPAO, ETİ Maden, ÇAYKUR, Borsa İstanbul, THY, Ziraat Bankası ve Halk Bankası gibi ülkemizin 11 büyük kamu kurum ve kuruluşu ile Antalya, Aydın, İstanbul, İzmir, Muğla ve Isparta başta olmak üzere birçok ildeki devlet arazileri Varlık Fonu’na aktarıldı.

Bu uygulama, açık bir şekilde Anayasa’ya aykırıdır: “Kamu yararı” eksenli sosyal hukuk devleti ilkesinin tasfiyesidir. Ne yazık ki, yargı kararlarıyla kamu yararının korunamayacağı bir dönemi yaşadığımız bilinmektedir. İdari işlem ve kararlar amaç yönünden incelenmemekte, iktidar sınırsız takdir ve yetki kullanarak yangından mal kaçırmaktadır.

Ülkemizin talanına “Hayır” demek, hem kamusal varlık ve kaynakların korunması, hem de ulusal güvenlik açısından hayati önem taşımaktadır. Zira dünyadaki örnekler de göstermiştir ki, ülkesini, kaynaklarını, toplumsal zenginliklerini satışa çıkaran veya aşırı borçlanmaya yönelen her devlet ya yok olmuş ya da uzun süreli tahakküm veya tarihimizden bildiğimiz üzere acı kapitülasyonlara maruz kalmıştır.

Diğer yandan söz konusu kanun gerekçesinde belirtilen, başka ülkelerde varlık fonlarının ülkemiz için örnek oluşturamayacağı da açıktır. Örnek gösterilen ülkelerde cari açık değil, dış ticaret fazlası bulunmaktadır. Ulusal Varlık Fonları, çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak gelirlerini artırmayı hedefleyen, devlet sahipliği ve yönetimi altında çalışan fonlardır.

Varlık fonlarının geliri genellikle bütçe fazlalarından oluşur. Bir ülke eğer bütçe fazlası veriyorsa bir varlık fonu kurarak bütçe fazlalarını buraya aktarır. Bu fonla ulusal ya da yabancı bazı finansal varlıkları satın alıp gelirlerini artırmaya çalışır.

Ülkemizde kurulan Türkiye Varlık Fonu A.Ş. ise herhangi bir gelir fazlalığına dayanmamaktadır. Türkiye’nin petrol, doğalgaz vb. ihraç ederek elde ettiği gelirleriyle yaratabildiği bir bütçe fazlası olmadığı gibi cari fazlası da yoktur. Planlı kalkınma yerine üretmeden tüketen ekonomiye sahip Türkiye, bütçe açığı ve cari açık veren bir ülkedir.

Bu fon ile özelleştirilen kamu varlıkları ile çalışanların emekleri üzerinden biriken fonlar Türkiye Varlık Fonu AŞ’nin sermayesine/mal varlığına dönüşecektir. İktidar gücü, hem devlet bütçesi hem de çalışanların özel birikimleri üzerinde her türlü kamu denetiminden muaf transfer hareketlerine yardımcı olacaktır.

Fon, Kamu İktisadi Kuruluşları ve İktisadi Devlet Teşekkülleri hükümlerine tabi olmayacaktır. Şirket, özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterecektir.

Hazine garantisine sahip olan “mega projelerin” yatırımına,  çalışanların birikimi ve kamusal varlıklar da tahsis edilecektir. Varlık Fonu aracılığıyla hazine garantisine sahip yatırımlara ikinci kez para aktarılmış olunacaktır. Mega projelerin ihale edildiği ve edilecek olan şirketler iktidarın özel koruması altında olacak, hiçbir denetleme ve kontrol mekanizmasına sokulmadan bu fondan finanse edilebilecek, sermaye birikimi bu şirketler lehine düzenlenmiş olacaktır.

Mal varlığı üzerine teminat, rehin, kefalet ve ipotek tesis edilebilecektir. Türkiye Varlık Fonu AŞ, kendisine devredilen kamu kaynak ve varlıklarını satabilecek, rehin ve ipotek verebilecektir.

Varlık Fonu AŞ’de istihdam edilecek personel seçiminde ve yargılanmasında kamu personel rejimi uygulanmayacaktır.

Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmayacak, şirket faaliyetleri Sayıştay dolayısıyla yasama organının denetimine tabi olmayacaktır.

Türkiye ekonomisinin istihdam ve gelir yaratan istikrarlı bir ekonomi olma olasılığı özellikle son yıllarda atılan yanlış adımlarla tamamen aşındırılmıştır.

Bunun sonucu olarak, 3. havalimanı, 3. Köprü, Avrasya tüneli, otoyollar, şehir hastaneleri gibi adına “mega projeler” denilen bir dizi maceracı ve kamuya yük olan projelerde karar kılınmıştır. Dış finansman bulmakta sorun yaşayan “Kamu-Özel Ortaklığı”na dayalı projeler için yapılmış Hazine garantili borçlanmaların doların hızlı tırmanışı ile firmalara zor zamanlar yaşattığı bilinmektedir.

“Mega proje” batağına saplanan firmaları ve garantör yapılan Hazine’yi bu bataktan çıkarmak için akla gelen son araç, Varlık Fonu olmuştur.

OHAL şartlarında bir torba yasa ile uygulanmaya başlanan bu model ile, elde avuçta kalan kamu varlıklarının Varlık Fonu’nda toplanması ve fon harcamalarının kamu denetiminden ve Sayıştay’dan kaçırılarak, bu batık projelerin kurtarılması amaçlanmaktadır.

Fona aktarılan kamu kuruluşlarının piyasa değeri bu fon çatısı altında yok pahasına yerli-yabancı sermayenin eline geçecektir. Böylesi bir ekonomik konjonktürde, borca bu kadar sıkışık bir ülkenin kaynak ve varlıkları, rant peşinde koşan yatırımcılara kısa sürede yem edilecektir.

11 büyük kamu kurum ve kuruluşu ile 2 milyon metrekareyi aşan 46 taşınmazın devredildiği varlık fonu, Savunma Sanayinden üç aylığına aktarılan 3 milyar liralık kaynakla birlikte 31 milyar liraya ulaşmış durumdadır. Türkiye ekonomisi için önemli kurumların şeffaflıktan ve denetimden uzak bir biçimde AKP’nin ve Saray’ın kontrolüne verilmesi, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve talan düzeninin başlangıcı olacak türdendir.

Varlık Fonu, kamunun küçülmesinde, halkımızın yoksullaşmasında, rantçı-fırsatçı düzende yeni bir yıkımdır.

Biz, emek ve meslek örgütleri olarak, kamu mülkiyetini ve kamusal denetimi kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.

Kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden merkezi bütçenin ve Sayıştay’ın denetim yetki kapsamına alınması gerektiğini dile getirmeye devam edeceğiz.

Cumhuriyet’in tarihsel birikimlerine, ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına, üzerinde halkın alınteri olan tüm varlıklara sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Memleketin ve halkımızın kaynakları ve varlıkları sahipsiz değildir!

Bu ülkenin emekçileri, üretenleri, yurttaşları olarak Varlık Fonu düzenlemesine “Hayır” diyoruz!

Memleketin varlıklarının üç beş yandaş patrona peşkeş çekilmesine, özelleştirilmesine “Hayır” diyoruz!

AKP iktidarına, “Saray A.Ş.”ye ve OHAL yağmasına “Hayır” diyoruz!

 

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu 
DİSK Ankara Bölge Temsilciliği
KESK Ankara Şubeler Platformu
Ankara Tabip Odası                     
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası