TMMOB ANKARA KENT SEMPOZYUMU BAŞLADI

13.10.2023

TMMOB adına Ankara İl Koordinasyon Kurulumuz tarafından "Cumhuriyetin 100. Yılında Başkent Ankara, Nasıl Bir Ankara İstiyoruz?" ana başlığı ile planlanan TMMOB Ankara Kent Sempozyumu 13 Ekim 2023 tarihinde MMO Eğitim ve Kültür Merkezi'nde başladı.

Başkentin ideolojik, sosyal ve mekansal dönüşümü ve geleceğinin masaya yatırıldığı Sempozyumun açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB Ankara IKK Sekreterimiz Seyit Ali Korkmaz ve Sempozyum Sekreterimiz Ömer Dursunüstün birer konuşma yaptı.

Koramaz şunları söyledi:

"Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar,

TMMOB Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu anlamlı etkinliği düzenleyen Ankara İl Koordinasyon Kurulumuza, Ankara birimlerimizin yöneticilerine, çalışanlarına ve sempozyum boyunca görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Kent Sempozyumları TMMOB örgütlülüğünün en önemli ve en yaygın etkinliklerinden biridir. Birliğimize bağlı odaların kentlerin sorunlarına ilişkin kendi meslek disiplinleri ışığında düzenledikleri faaliyetler 2006 yılında gerçekleştirilen 39. Genel Kurulumuzda alınan kararla birlikte, İl Koordinasyon Kurullarımız bünyesinde yürütülen ortak faaliyetler haline dönüştürülmüştür.

Bu sempozyumlarda bugüne kadar alt yapı hizmetlerinden kentsel dokuya, afetlerden çevre düzenlemesine, turizmden kent suçlarına, ulaşımdan konut projelerine kadar pek çok farklı konuda şehirlerimizin sorunları irdelendi ve çözüm önerileri geliştirildi. Mesleki bilgi ve birikimlerimiz ışığında ‘Nasıl bir kent?’ sorusuna cevaplar arayan fikri faaliyetler yürütüldü.

Bu faaliyetler TMMOB örgütlülüğünün mesleki ve toplumsal sorumluluğunun bir gereğidir. Türkiye çapında 700 bin civarında mühendis, mimar ve şehir plancısının mesleki örgütü olan TMMOB, sadece meslektaşlarımızın hak ve çıkarlarını koruyup geliştirmeyi değil, aynı zamanda bu mesleki birikimimizi ülkemizin ve toplumumuzun çıkarları doğrultusunda kullanmayı da şiar edinmiş bir örgüttür.

Bu bilinçle, meslek alanlarımızla ilgili gelişim ve değişimlerin, politik, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarının derinlemesine kavranması, yorumlanması, toplumun bilgilendirilmesi daha da önemlisi yönetim politikalarının bu çerçevede belirlenmesi doğrultusunda çalışmalar yapıyoruz.

Bugünkü etkinliğimiz de böylesi bir bakış açısının ürünüdür.

Değerli Konuklar,

Bundan tam bir asır önce 13 Ekim 1923’te, Cumhuriyet ilan edilmeden hemen önce Ankara başkent edilmiş, Cumhuriyet devriminin kalkınmacı, aydın toplum hayali burada hayata geçirilmiştir. İnsanıyla, mekanıyla, kent ve kentli  kimliğiyle çağdaş bir başkent yaratılması hedeflenmiştir.

Yani yaşadığımız bu kent, aynı zamanda 100 yıllık Cumhuriyet’in ayak izlerini, tarihin bütün değerlerini içinde taşıyan bir kenttir. Yokluk ve yıkımın arasından yeni bir ülke kurulurken, başkent Ankara’da ilerici, çağdaş bir toplumun temelleri atılmıştır.

Ancak, ne yazık ki bir asır boyunca kapitalizmin vahşi sömürüsü gün geçtikçe artmış, kamucu ve planlamacı politikalardan tek tek vazgeçilmiş, ülkemizin ve halkın yararına olan ne varsa adım adım sermayenin ve rantın tekeline satılmıştır. Bu durumdan payını elbette Ankara’da almıştır.

Ülkemizin tüm kentleri gibi tahribata uğrayan, kimliksizleştirilen ve adeta bir rant tarlasına dönüştürülen başkentimiz; kurucu ilkeleri ve ilerici değerleri ile bilimsel ve toplumcu politikalarla yeniden onarılmalıdır.

Bu nedenle Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, ‘Nasıl bir Ankara?’ sorusuyla çağrı yapan bu sempozyumu çok anlamlı buluyorum. Nasıl bir şehirde yaşamak istiyoruz sorusuna vereceğimiz yanıtlar, aynı zamanda ‘Nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz?’ sorusuna da yanıttır.

Bizim kentlerimize, ülkemize ve geleceğimize yaklaşımımızı belirleyen yol haritamız, unutulmaz Başkanımız Teoman Öztürk’ün sözleriyle gayet açık biçimde çizilmiştir: “Emeğimizin halkın hizmetine girebilmesi, ülkemizin her alanda bağımsızlığını kazanmasına, sömürüye dayanan düzenin sona ermesine bağlıdır. Geleceğimiz, üretim güçlerinin özgürce gelişebileceği, kafa kol emeği arasında farklılaşmanın olmadığı bir düzene bağlıdır.”

İşte, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının başında, biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının aradığı cevaplar buradadır!

Yaşanabilir bir kente, çevreye, doğaya ve elbette geleceğe dair bir cevap arıyorsak, buradadır!

Değerli Konuklar, Değerli Meslektaşlarım,

Konuşmamın başında da belirttiğim üzere

Meslek uygulama alanlarımız ile doğrudan ilgisi gereği TMMOB ve bağlı Odaları olarak üzerinde en fazla yoğunlaştığımız konulardan birisi de kentleşme ve yerel yönetim politikalarıdır.

Bu alana ilişkin düzenlediğimiz etkinliklerimizden süzülen ve kamuoyuyla paylaştığımız birçok bilimsel ve teknik raporun yanı sıra, kamusal faydanın sağlanması amacı için açılmış ve kazanılmış yüzlerce dava TMMOB ve Bağlı odalarının yerel yönetimler alanındaki mücadelesinde önemli yer tutmaktadır.

Kentlerimizde bugün hala ortak kamusal mekanlar, yeşil alanlar, kültürel ve tarihsel varlıklar bir nebze de olsa  korunabiliyorsa, bu durumda Birliğimize bağlı odaların hukuki ve toplumsal mücadelesinin katkısı büyüktür.

Bugün ülkemizin tüm kentlerinde, barınma, altyapı, ulaşım, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve çevre, konularında büyük sorunlar yaşanmaktadır.

Kentlerimiz, deprem, sel, heyelan ve yangın gibi afetlere de hazırlıklı değildir.  Bunun en yakın örneği, 6 Şubata yaşanan ve 11 ilimizi etkileyen depremdir.

Bu durum bugüne kadar izlenen, toplumsal çıkarları göz ardı eden ve insan yaşamını hiçe sayan yerel yönetim politikalarının yanlışlığının en açık göstergesidir.

İçinde yaşadığımız kentlerin mekânsal ve çevresel düzeyde niteliksiz yapılaşmasının, sağlıksız büyümesinin ardında piyasa güçlerini kent politikalarının belirlenmesinde tek hakim güç olarak gören siyasal yaklaşımlar yatmaktadır.

Bu yaklaşımlar sonucu, başta su, elektrik, doğalgaz ve ulaşım olmak üzere temel kentsel altyapı hizmetleri ile eğitim, kültür, sağlık, çevre vb. alanlarda sağlanan sosyal hizmetler özelleştirilerek, ticarileştirilerek, kentlerimiz emekçiler ve yoksullar için yaşanılamaz bir duruma getirilmektedir.

Kent parçaları, “kentsel dönüşüm” adı altında, içinde yaşayanlardan bağımsız, yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanmakta, buralara lüks konut alanları, alışveriş merkezleri inşa edilmektedir. Kentleri bir arada tutan unsurlar ve ortak kullanım alanları ortadan kaldırılmaktadır.

Bunun sonucunda kentler, giderek artan biçimde bütünlüğünü yitirerek birbirinden bağımsız ve ilişkisiz parçacıklara bölünmekte, varsıl ve yoksul kesimler arası ayrışma ve uzaklaşma fiziksel mekana da yansımaktadır. Bu durum sosyal kutuplaşmayı ve kentsel gerilimi de arttırmaktadır.

Sadece arazi rantına endekslenmiş bu kent ekonomisi anlayışının ortaya çıkardığı sürekli ve plansız büyüme, teknik altyapı hizmetlerinin ve sosyal-kültürel olanakların yetersizliği gibi sorunları daha da büyütmektedir.

Bu sorunların çözümü yerel yönetimlerin demokratik bir anlayışla, kamucu politikalar ışığında yeniden yapılandırılmasıdır.

Bizler TMMOB olarak kent yaşamını ilgilendiren tüm konularda ve alınacak kararlarda toplumsal yarar ilkesinin belirleyici olmasını savunuyoruz.

Kente yönelik politika ve uygulamalarda insan hakları, kentli hakları, toplumsal barış, birlikte yaşama, engelli, hasta, çocuk ve kadın duyarlı planlama, hizmetlere eşit erişim, insan ve çevre sağlığı gibi kriterlerin temel referanslar olması gerektiğini söylüyoruz.

Bu çerçevede yerel yönetimlerin aktif halk katılımı ile yeniden yapılandırılmasını, hizmet üretimi ve dağıtımında, kentsel mekanların tasarımında, kent planlamalarında sermaye kesimleri ve rant çevrelerinin öncelikleri yerine toplumsal yararın öne çıkarılmasını savunuyoruz.

Biliyoruz ki, kentlerimize dair bu sorunlar aynı zamanda daha geniş bir ölçekte ülke meselesidir.

Değerli Konuklar,

Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyoruz. Anayasa ve yasalar askıya alındı. Parlamento işlevsizleşti. Siyasal mekanizmalar tamamen tıkanmış durumda. Ülkemiz mafyaların, çetelerin serbestçe gezdiği bir yer haline geldi.

Hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk, sürdürülemez hale geldi. Enflasyondan döviz kurlarına cari açıktan dış borçlara her şey kontrolden çıktı. Toplumu içten içe çürüten bu karanlık tablonun sorumlusu yıllardır ülkemizi dinci gerici ve piyasacı anlayışa yönetenlerdir.

Tüm bu olumsuzluklardan, tüm emekçi kesimler gibi meslektaşlarımız da payını fazlasıyla aldı. Tek adam rejiminin baskı ve zor yoluyla, keyfi uygulamalarına karşı mücadeleyi yükseltmek artık bizler için bir var olma mücadelesidir, bir gelecek meselesidir.

Bildiğiniz gibi, mesleğimize,  meslektaşlarımızın hak ve yetkilerine ve meslek örgütümüze sistematik saldırıları kamuoyu gündemine taşımak, dönemin en itibarlı, gözde mesleklerinin Cumhuriyetin 100. yılında ne hale geldiğini, nasıl ve neden gözden çıkarıldığını, hangi sorunları yaşadığını ortaya koymak ve sorunlarımızın çözümü için bir aydır “Boşuna mı Okuduk” ana başlığıyla bir kampanya sürdürüyoruz.

Kampanyamız mayıs ayı sonunda yapacağımız TMMOB Genel Kuruluna kadar çeşitli etkinliklerle sürecek.

Tabii ki sorumuzun cevabını elbette hepimiz biliyoruz.

Bizler asla “Boşuna okumadık”

Kampanyamızın amacı Cumhuriyet’in 100.yılına yaklaştığımız bugünlerde, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığının ülke kalkınmasındaki önemini ısrarla vurgulamaktır.

Bizler, boşuna okumadık!  Çünkü Cumhuriyet tarihinde yaratılan ve pek çoğu sata sata bitirilemeyen her kalkınmacı değerde biz mühendis, mimar ve plancıların emeği, özverisi ve temsil ettiği teknik akıl var.

Boşuna okumadık… Çünkü bizi yetiştiren bu ülkeye sorumluluğumuz, bu ülkenin harcında alın terimiz var. Çünkü ülkemizin ve halkımızın bizlere ihtiyacı var.

Değerli Konuklar, Değerli Meslektaşlarım,

Sempozyumumuzun başkentimiz Ankara’nın yaşadığı kentsel ve sosyal sorunların çözümüne yönelik önemli bir fikri birikim yaratacağına ve insanca yaşanacak kentler için  uygulayıcıların eline bir yol haritası oluşturma çabalarımıza değerli  katkılar sunacağına inanıyorum.

Sözlerimi bitirirken bu salonda bizleri buluşturan Ankara birimlerimize ve etkinliğimize emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyor, sempozyumumuzun başarılı geçmesini diliyorum."

Sempozyum Programı için tıklayın.