TMMOB KOCAELİ KENT SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

27.12.2023

TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu tarafından 21-23 Aralık 2023 tarihlerinde Cumhuriyetin 100. Yılında TMMOB 4. Kocaeli Kent Sempozyumu etkinliği gerçekleştirildi. 

Sempozyumun açılışında TMMOB Yönetim Kurlu Başkanı Emin KORAMAZ bir konuşma yaptı. 

Koramaz şöyle söyledi:

"Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar

TMMOB Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Etkinliği düzenleyen Kocaeli İl Koordinasyon Kurulumuza, Kocaeli birimlerimizin yöneticilerine, çalışanlarına ve sempozyum boyunca görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Kent Sempozyumları TMMOB örgütlülüğünün en önemli ve en yaygın etkinliklerinden biridir. Birliğimize bağlı odaların kentlerin sorunlarına ilişkin kendi meslek disiplinleri ışığında düzenledikleri faaliyetler 2006 yılında gerçekleştirilen 39. Genel Kurulumuzda alınan kararla birlikte, İl Koordinasyon Kurullarımız bünyesinde yürütülen ortak faaliyetler haline dönüştürülmüştür.

Bu sempozyumlarda bugüne kadar alt yapı hizmetlerinden kentsel dokuya, afetlerden çevre düzenlemesine, turizmden kent suçlarına, ulaşımdan konut projelerine kadar pek çok farklı konuda şehirlerimizin sorunları irdelendi ve çözüm önerileri geliştirildi.

Bu faaliyetler TMMOB örgütlülüğünün mesleki ve toplumsal sorumluluğunun bir gereğidir. Türkiye çapında 600 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının mesleki örgütü olan TMMOB, sadece meslektaşlarımızın hak ve çıkarlarını koruyup geliştirmeyi değil, aynı zamanda bu mesleki birikimimizi ülkemizin ve toplumumuzun çıkarları doğrultusunda kullanmayı da şiar edinmiş bir örgüttür.

Bu bilinçle, meslek alanlarımızla ilgili gelişim ve değişimlerin, politik, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarının derinlemesine kavranması, yorumlanması, toplumun bilgilendirilmesi daha da önemlisi yönetim politikalarının bu çerçevede belirlenmesi doğrultusunda çalışmalar yapıyoruz.

Değerli Konuklar,

Bu yıl sempozyumumuzun ana hedefi Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihi içerisinde Kocaeli’ne bakmak, geleceğe dair öngörü ve hedeflerde bulunmak olarak saptandı. Sempozyum vesilesiyle gerçekleştirilecek bu hedefi çok anlamlı bulduğumu belirtmek istiyorum.

Öyle bir dönemde geçiyoruz ki, yarını görebilmek, yarına dair hayal kurabilmek için önce Cumhuriyet’e onun kazanımlarına yüzümüzü dönmek gerekiyor…

Bugünden geriye dönüp bakınca daha da iyi görüyoruz ki ülkemizde bundan yüz yıl önce ilan edilen Cumhuriyet, ülkemiz için bağımsızlık, demokrasi, laiklik ve çağdaşlaşma yolunda atılan en önemli adımlardan biri olmuştur.

Yani Cumhuriyet, bir adım gerisine düşmenin dahi, ülke ve halk düşmanlığı ile birlikte anılacağı en temel değerleri kapsamaktadır.

Bu temel değerler eşit, özgür, demokratik bir ülke yaratma hedefi ve mücadelemizin de olmazsa olmazı ve asgari başlangıç noktasıdır.

Bu vesileyle başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşımızı kazananlara ve Cumhuriyet'i kuranlara ve bugüne dek onun tüm ilerici yanlarını sahiplenerek mücadele edenlere minnet duygularımı bir kez daha iletiyorum.

Değerli Konuklar,

Yüz yıllık Cumhuriyet tarihimizin ilk çeyreği ve 1960’lı yıllar kamu yatırımları ve teşvikleriyle planlı bir sanayileşme ve kalkınma anlayışını yansıtmıştı.

1980 yılı sonrası ve özellikle son 20 yılda neoliberal politikaların egemen olduğu, kamusal varlık ve birikimlerin, ülke zenginliklerinin yağmalanması anlayışıyla özetlenebilir. Bilinmelidir ki neoliberal politikalar aslında cumhuriyet ideallerinin de terk edilmesiydi.

Neoliberal politikalarla geçen 30 yılı aşkın zaman diliminde görüyoruz ki, ekonomik alanda cumhuriyetin halkçı, kalkınmacı ideallerinden vazgeçmek, sosyal ve siyasal alanda da cumhuriyet ideallerinden uzaklaşmayı beraberinde getirmiştir.

Toplumun ortak çıkarlarını gözetmeyen, bütüncül bir kalkınma hedefini taşımayan bu anlayış hepimizin yaşamını sandığımızdan çok daha olumsuz etkiliyor.

Ama özellikle son 20 yıldır, imalat sanayiinden/üretimden neredeyse vazgeçildi. Ülke ekonomisi arazi rantı üzerine temellendirildi.

Bu kopuşu en çok, bu kentin sakinleri hissetmiştir. Bilindiği gibi sanayi denildiğinde aklımıza ilk gelen yer Kocaeli’dir. Üstelik bu özellik sadece kent merkeziyle sınırlı değil, tüm ilçelerini kapsamaktadır.

Türkiye’deki hiçbir ilimizde bu denli belirgin olmayan bu sanayileşme etkisi kent mekanından, sosyal yapısına kadar her alanda büyük etkiler yaratmıştır.

Bugün Kocaeli, bir yandan küresel ekonomiye eklemlenmiş bir üretim merkezi olarak önemli bir kentsel potansiyel sergilerken, bir yandan da çevresel, sosyal, kültürel ve yapısal problemleri de barındırmaktadır.

Çarpık kentleşme, deprem güvenliği ve kirlilik gibi sorunlar Kocaeli’de yaşayan yurttaşlarımızın yaşamını tehdit eder boyutlara gelmiştir.

Bugün kentlerimize baktığımızda, barınma, altyapı, ulaşım, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve çevre, konularında sorunlar bulunmaktadır. Dahası kentlerimiz, deprem, sel, heyelan ve yangın gibi afetlere de hazırlıklı değildir.

Oysaki sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentler kurmak ve yaşanabilir çevre oluşturmak devletin anayasal görevlerinden biridir.

Bu durum bugüne kadar izlenen, toplumsal çıkarları göz ardı eden ve insan yaşamını hiçe sayan kentleşme politikalarının yetersizliğinin en açık göstergesidir.

Tüm uyarılarımıza rağmen bütüncül planlamanın benimsenmemiş olması, denetimsizlik, yanlış arazi kullanım politikaları, kaçak yapılaşma ve imar aflarıyla bugüne kadar geldik.

Bugün içinde yaşadığımız kentlerin mekânsal ve çevresel bağlamda, niteliksiz yapılaşmasının, sağlıksız büyümesinin ardında da piyasa güçlerini kent politikalarının belirlenmesinde tek hakim güç olarak gören siyasal yaklaşımlar yatmaktadır.

Bu yaklaşım sadece kentlerin afet riskini büyütmekle kalmamakta, sağlıklı bir kentleşme anlayışını da dinamitlemektedir.

Temel kentsel altyapı hizmetlerinin piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesi nedeniyle kentlerde yaşayanların önemli bir kısmı barınma, eğitim, sağlık ve beslenme gibi temel haklardan yeterince faydalanamamaktadır.

Değerli Konuklar,

Görüldüğü gibi gündelik hayatta yaşadığımız, deneyimlediğimiz her şey aslında siyasal iktidar tarafından hayata geçirilen politikaların birer yansımasıdır.

Yıllarca uygulanan rant temelli politikalar nedeniyle üretimi, yatırımı, sanayileşmeyi, bilimi, teknolojiyi, mühendisi, insanı, işçileri ve yoksulları dışlayan bir ekonomik yapı doğdu.

Bugün yaşadığımız yüksek enflasyon, kronik işsizlik, zamlar ve yüksek döviz kurları yanlış ekonomik tercihlerin ürünüdür.

Toplumsal hayatın kuralsız, denetimsiz bir şekilde sermaye kesimlerinin ve piyasanın insafına teslim edildiği neoliberal politika ve uygulamalardan ivedilikle vazgeçilmesi gerekiyor.

Egemenlerin sermaye çıkarlarına endeksli ekonomik-politik dayatmalarına karşı halkın ortak çıkarını, kamusal olanı önceleyen bir anlayışı hakim hale getirmemiz gerekiyor.

Çünkü bu sınırsız ve denetimsiz rant düzeni ve yağma anlayışı sadece ekonomik değerlerin ve imtiyazların belirli kesimler elinde toplanmasıyla sınırlı kalmıyor.

Değerli Konuklar;

Üretimle, kalkınmayla, sınai üretim ile anılması gereken Kocaeli, bugün meslektaşlarımızın ve işçilerin, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği katliamlar ile anılıyor. İş cinayetlerinin yanı sıra, meslek hastalıklarının en yaygın yaşandığı kentlerde biri yine Kocaeli. Biliyorsunuz meslek hastalıkları ülkemizde herkesin ihmal ettiği, görmezden geldiği bir felaket.

Kâr hırsı nedeniyle alınmayan tedbirler nedeniyle iş cinayetlerine karşı savunmasız hale geliyoruz. Kentimizin adı yıllardır iş cinayetleriyle birlikte anılır oldu. İşçilerin, emekçilerin, yoksulların yaşamları hiçe sayılıyor.

Hepiniz hatırlarsınız; daha geçtiğimiz Ağustos ayında Derince’de Toprak Mahsulleri Ofisi Silolarında meydana gelen patlamayla büyük bir facia yaşadık. Bu patlamanın ardından iktidarın ve sermaye sahiplerinin gösterdiği refleks hepinizin malumudur; karartma ve önemsizleştirme…

TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulumuz uzun yıllardan beri plansız olarak artan endüstriyel tesisler, kimyasal depolar ve liman tesisleri kentin güvenliğine dair ciddi riskler oluşturduğuna ilişkin çok sayıda kurum ve kamuoyuna yönelik beyanlarda, bildirimlerde bulundu.

Bu tesislerin ve işletmelerin yönetmeliklere uygun kurulması ve işletilmesi, gerekli denetimlerin aksatılmadan yapılması, tesisat, depolama alanları ve ekipmanlarının risk değerlendirmelerinin yapılması çok büyük önem taşıdığını her fırsatta söyledi.

Ancak AKP’nin, işçilerin sendikalaşması, hak araması, vatandaşın ülke varlığı ormanları korumasına karşı her olanağı seferber etmedeki maharetini ne yazık ki iş cinayetlerinin önlenmesinde göremiyoruz.

TMMOB, 1970’li yıllardan beri mesleki çıkarlarımızı toplumsal çıkarlardan ayrı görmeyen bir anlayışı savunuyor.

Sahip olduğumuz bilimsel ve teknik aklı, sömürgenlerin değil halkın çıkarları için kullanmayı şiar olarak benimsedik.

Bu nedenle bize göre planlama ve kalkınma konuları, toplum yararının esas alındığı bir sanayileşme ile birlikte sağlık, eğitim, gelir-bölüşüm politikaları ve çevresel yaşanabilirlik ile birlikte tanımlanmalıdır.

Değerli Konuklar,

Bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları olarak bizler, kentlerimizin sorunlarının aşılması, sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için kent halkının, emek ve meslek örgütlerinin demokratik katılımını ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesini, öncelikli ve temel gereklilik olarak görmekteyiz.

Bunu gerçekleştirebilmenin yollarından biri de “toplumcu demokratik ve halkçı bir yerel yönetim” anlayışına sahip yerel yönetimlerin oluşturulmasıdır.

Bizler kent yaşamını ilgilendiren tüm konularda ve alınacak kararlarda halk egemenliğinin ve toplumsal fayda ilkesinin belirleyici olmasını savunuyoruz.

Kente yönelik politika ve uygulamalarda insan hakları, kentli hakları, toplumsal barış, birlikte yaşama, engelli, hasta, çocuk ve kadın duyarlı planlama, hizmetlere eşit erişim, insan ve çevre sağlığı gibi kriterlerin temel referanslar olması gerektiğini savunuyoruz.

Ülkenin önemli tarihsel dönemeçlerinde halkın ortak çıkarı için en doğru gördüğümüz tavır neyse en gür biçimde bu tavrımızı dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.

2024 Mart ayında gerçekleştirilecek yerel seçimlere de, tarihsel olarak ülkemizin yaşadığı en kritik seçimlerinden biri olarak görüyoruz. Yerel yönetimlere dair yaklaşımlarımızı ve önerilerimizi içeren bir seçim bildirgesini de yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacağız.  

Çünkü biliyoruz ki; geleceğe doğru kararlı ve emin bir adım atmak istiyorsak AKP rejiminin esaretine karşı her kent, bizler için bir direniş alanı olacaktır. Ülkemizi teslim alan karanlık gerici zihniyete karşı en ufak bir tahammülümüz yoktur.

Bizler bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak demokrasiye, halk iradesine ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızı bugüne kadar her defasında açık biçimde dile getirdik. Bundan sonra da bu tutumumuzdan geri adım atmayacağız. Demokrasiyi, barışı ve adaleti savunacağız.

Değerli Konuklar,

Sempozyumumuzun, ülkemizin en önemli sanayi kenti olan Kocaeli’nin tüm kentsel ve sosyal sorunlarına yönelik önemli bir fikri birikim yaratacağına inanıyorum.

Sempozyumun başarılı geçmesini diliyor ve hepinizi sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum."