TMMOB MARDİN KENT SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

30.10.2023

TMMOB adına TMMOB Mardin İl Koordinasyon Kurulu'nun düzenlediği TMMOB Mardin Kent Sempozyumu 28-29 Ekim 2023 tarihlerinde Mardin Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

Açılış konuşmalarıyla başlayan sempozyumda beş oturum ve bir forum gerçekleştirildi.

İlk oturumda Agit Özdemir moderatörlüğünde; İdris Bedirhanoğlu "Depremlerde Can Kaybının Yüksek Olmasının Sebepleri Nelerdir? Neler Yapılabilir?", Pelin Pınar Giritlioğlu "Deprem, Dönüşüm ve Yeniden Yapılanma Sürecinde Kentler" sunumlarını gerçekleştirdi.

İkinci oturum moderatörlüğünü Muhammed Onur Değer yürütürken; Ali Kahraman "Kent ve Hukuk", Nevin Soyukaya "Diyarbakır UNESCO Süreci Deneyim Paylaşımı" sunumlarını gerçekleştirdi.

Üçüncü oturum moderatörlüğünü Mizgincan Dİnç yürütürken; Abdurrahim Özmen "Muhayyel Kimliğin Yaşanılanlara Galip Geldiği Bir Kent Örneği Olarak Mardin" ve Vehbiye Ciran Ay "Kent ve Allogenler" sunumlarını gerçekleştirdi.

İkinci gün gerçekleştirilen ilk oturum başkanlığı görevini Ahmet Özen üstlendi. Bu oturumda Mustafa Volkan Binbaş "Kent ve Sağlık", Gülizar İpek Bilek "Yerel Yönetimlerde Kadın Politikaları", Gamze Batgi "Kent Ve Göç: Sıfırdan Başlayan Hayatlar" sunumları gerçekleştirildi.

Son oturumda ise oturum moderatörlüğünü Serfiraz Kurtay yaptı. Pelin Tan "Mekan-Kırım Bağlamında Kentin Yeninden Üretim", Mehmet Orak "Kent ve Enerji" sunumları gerçekleştirildi.

Sempozyumun sonunda Diyar Kut moderatörlüğünde "Mardin Kent Forumu" gerçekleştirilerek sonuç bildirgesi oluşturuldu.

Sempozyumun açılışında söz alan TMMOB Mardin İKK Sekreteri Aydın Aslan şöyle konuştu:

"Merhaba, sizleri saygı ve dostlukla selamlıyoruz. Hepiniz hoş geldiniz.

Biz mühendis, mimar ve şehir plancıları bilim ve tekniğin ışığında yol alan meslek gruplarıyız. Bizlerin amacının sadece mühendisleri, şehir plancılarını ve mimarları temsil etmek olmadığını, tüm meslektaşlarımızın hak ve çıkarlarını toplumun ve doğanın çıkarları temelinde korumanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Meslek alanlarımızla ilgili gelişmelerin ve politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirirken bu önerilerin yaşama geçirilmesi için de her alanda mücadele veriyoruz. Mücadelemiz, sadece insan merkezli olmayıp bütün varlıkların yaşam hakkını gözeten alan bir anlayışa sahiptir. Bizlerin teknik olduğu kadar toplumsal sorumlulukları da olduğu gerçeğinden hareketle kendimizi hiç zaman toplumun sorunlarından ayrı tutmadık ve her zaman bu şekilde hareket etmeye çalışmaktayız.

Neoliberal kapitalist sistemden kaynaklı Dünya ve Türkiye’de birçok kent suçuna tanık olmaktayız. Bundan kaynaklı çalışmalarımızın en önemli odak noktalarından bir tanesi de kentlerdir. Toplumsal süreç sonucunda inşa edilen kentler bugün toplumsal sorunların en büyük sebebine dönüşmüştür. Kentlerin planlanması, inşa edilmesi ve kentte canlılığın sağlanması asli görevlerimiz iken, bu süreçlerde kamu kaynaklarının verimli kullanılmasının takibini ve toplumsal yaşama etkisine dair tutum almaya çalışıyoruz.

TMMOB Mardin il koordinasyon kurulu olarak; hem özel sektörde hem de kamuda çalışan meslektaşlarımızın haklarının korunması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mücadele etmekteyiz. TMMOB Mardin İl Koordinasyon kurulunda yer alan kadın arkadaşlarımızın öncülüğünde kadın meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlara da özel hassasiyet gösterip kadınların hayatın bütün alanlarında dâhil olmaları için üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz.

Sosyolojik açıdan kenti toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden bağımsız olarak ele almıyoruz. Dayatılan toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı kentte dezavantajlı konumda olan kadınlar, kentsel haklarını etkin bir şekilde kullanamadığını gündelik olarak deneyimliyor. Bunun en önemli sebebinin, kamusal alan ve özel alan ayrımının cinsiyetçi temelleri ve kadınların kentsel kullanım haklarını sınırlandıran eril uygulamalar olduğunu düşünüyoruz. Kentsel mekânda yapılan planlamalar ve kentlerin fiziki yapısından tutalım alt ve üst geçitlerin güvenliklerinin sağlanmaması, toplu taşıma araçlarının yeterli kapasitede sunulmaması, ortak spor alanları ve parklar gibi kamusal mekânların kadınların kullanımına uygun olarak tasarlanması vb. birçok soruna karşı tutum alıyoruz. Kente dair her planlama ve uygulamada kadın özgürlükçü bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu söylemek istiyoruz.

Kentte dezavantajlı gruplardan olup yeteri kadar bahsedilmeyen engelli bireylere dair söz kurmamanın eksiklik olduğunu düşünüyoruz. Kentsel planlama ve uygulamaların kentin tüm bireylerinin kent hakkını gözetmemesinden kaynaklı engelli bireylerin kamusal alana erişimi engellenmektedir. Bu da görme, işitsel ve bedensel engelli bireylerin kent yaşamının dışında kalmasını ve kentten izole edilmesini beraberinde getirmektedir.

Mardin İl Koordinasyon Kurulu olarak kent suçlarına ve doğa talanına karşı her zaman mücadele ettik ve bu mücadelemiz devam ediyor. Bunlar ışığında Mardin özelinde bazı konulara değinmek gerekmektedir.  Mardin özelinde yaşanan kent suçları ve ekolojik kırımlara dair konuşurken kayyum rejimini değinmemek eksik bir değerlendirmeyi beraberinde getirecektir. İrade gaspı olarak değerlendirdiğimiz kayyum rejimi döneminde onlarca kent suçu işlendi ve hala bu süreç devam ediyor.  Ana akım medya ve Sayıştay raporlarına da yansıdığı gibi cumhuriyet tarihinin en büyük usulsüzlükleri Mardin Kayyumu döneminde yaşandı. Kayyum belediyelerinin denetimsiz ve şeffaf olmamaları ve belediye meclislerinin bertaraf edilerek demokratik yönetim anlayışından kopup kararların atanmış birkaç kişi tarafından alınması sorunları daha da büyütmüştür.

Mardin’in merkez ilçesi başta olmak üzere diğer ilçelerinde imar rantları nedeniyle kentlerimiz ve yaşam alanlarımız geri dönüşü olmayan tahribatlara uğramaktadır. Tarihi ve doğal değerleri meta olarak gören merkez ve yerel sermaye grupları kültürel varlıklara karşı da sürekli bir saldırı halindedir. Bunun en güncel örneği uzun bir tarihselliğe sahip, toplumsal yaşamın kesintisiz sürdüğü ve birçok uygarlığın izini günümüze taşıyan Dara Antik Kentidir. Denetimsizlik, rant politikaları ve yanlış turizm politikalarından kaynaklı antik kent birçok sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlara İl Koordinasyon kurulu olarak köylülerle atölyeler yapıp kamuoyunu doğru temelde bilgilenmesi için rapor hazırladık. Bu konu ile ilgili raporumuza hem sosyal medya hesaplarımız üzerinden hem de TMMOB sitesinden ulaşabilirsiniz

Mardin’de doğa tahribatına en güncel örnek Mazıdağı Eti Fosfat tesisleridir. Yerelin karar mekanizmasına hiçbir şekilde dahil edilmeden sermaye gruplarına her türlü hukuki ve teknik altyapıyı sağladığı Mazıdağı Eti Fosfat tesislerinin yaydığı zehirli gazlar, maden ocakları açılırken kullanılan patlatma teknikleri ve siyanür havuzları bölgenin en büyük eko kırım suç mahalli olmaktadır. Bununla beraber Derik-Kızıltepe-Mazıdağı üçgeninde yapılması planlanan Rüzgar Enerji Santrali, Beyazsu havzasında devam eden kaçak yapılaşma, her sene çıkarılan politik orman yangınları ve ağaç kesimleri, Ilısu Barajı gibi büyük barajların yapımı Mardin ekosistemine ciddi tahribatlar yaratmaktadır.

Neolitik devrimden günümüze kadar sürekli tarımsal faaliyetlerin merkezi olan Mardin ovası endüstriyel tarım uygulamalarına kurban edilmektedir. Mono kültür tohumların kullanımı, vahşi sulama, kimyasal gübreleme ve toprağı yoran birden fazla ürünün ekimi gibi uygulamalardan kaynaklı ovamız ve yeraltı suları tehdit altındadır. Rant politikaları ve mevcut uygulamalardan kaynaklı gündelik olarak deneyimlediğimiz küresel iklim krizi daha da derinleştirmektedir.

Kentin dinamiklerinden olan demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ve halkın hiçbir katılımı ve onayı olmadan yapılan kentsel dönüşümler, göç başta olmak üzere birçok toplumsal ve ekonomik soruna neden olmaktadır. Yeşilli ilçesinde yapılan kentsel dönüşüm uygulamasına hükümet ve ilgili yerel yönetimin ortaklığı ile devam edilmektedir. Yerel halkın verdiği hukuki süreç sonucunda kazandığı Danıştay iptal kararlarına rağmen uygulama devam etmektedir. Burada şunu da belirtmek istiyoruz, riskli alan ilanı da ayrıca bir tartışma konusu. Kent savaşlarının yaşandığı 2016 yılında Afet Yasasına iki madde eklendi. Kamu düzeni ve güvenlik bahane edilerek istenilen alan herhangi teknik ve bilimsel dayanağı olmadan riskli alan ilan edilebiliyor.  Nusaybin’de yapılan bu uygulamanın önü alınamadığı için bugün yerel halk nezdinde hiçbir güvenlik sorunu olmayan Yeşilli hükümet tarafından riskli alan ilan edilip kentsel dönüşümün dayanağı olabilmektedir.  Bununla beraber Nusaybin’de yaşanan kent savaşının toplumsal etkileri de devam etmektedir. Mülkiyet sorunlarının çözülmemesi, kent dokusunun bozulması, halkın kültürel yapısına aykırı TOKİ gibi yapılaşmalar bu sorunlardan sadece birkaç tanesidir.

Yakın geçmişte acı bir şekilde deneyimlediğimiz Maraş merkezli depremlerde doğal tehditlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu Mardin yerelinde de gördük. İl afet risk azaltma planlarında deprem, taşkın gibi aşırı doğa olayların ilgili birçok tespit olmasına rağmen afet yönetimine dair bir planlama yapılmamaktadır. Toplanma alanlarının bilinmemesi, kilitlenen trafik, deprem anında yaşanılan panik hali vb. birçok olay kriz yönetiminin olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu yönlü yapılacak çalışmalara katkı sunacağımızı buradan kamuoyuna ve ilgili kurumlara tekrardan duyuruyoruz.

Tüm bu sorunların gündeme alınacağı ve tartışılacağı bir zemin yaratmak amacıyla Kent Sempozyumu düzenleme ihtiyacı duyduk. Kentin tüm dinamikleri ve yerel halk ile hem sorunları tartışmak ve hem de bu sorunlara çözümler üretmek sempozyumumuzun en büyük amacıdır.  Bu sempozyumda bütün sorunlarımıza çözüm bulamayacağımızı biliyoruz, ama bir yerden de başlamamız gerektiğini düşünüyoruz.

Bu sempozyumun hazırlık aşamasında emeği geçen, TMMOB Mardin il koordinasyon Kurulu bünyesinde kurulan kent sempozyumu komisyonuna, TMMOB Genel Merkezine, bize salonunu açan Mardin Barosuna, konuşmacılara, oturum başkanları, basın emekçilerine, öğrencilere, görev alan bütün arkadaşlarımıza, siz değerli katılımcılara çok teşekkür ediyoruz. Sempozyumun başarılı ve verimli geçmesini diliyoruz."