TMMOB SAMSUN İKK: UNUTMUYORUZ! AFFETMİYORUZ!

07.02.2024

TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu, KESK Samsun Şubeler Platformu, Samsun Tabip Odası Başkanlığı, DİSK Karadeniz Bölge Başkanlığı 6 Şubat Depremlerinin yıl dönümü dolayısıyla 6 Şubat 2024 tarihinde ortak bir basın açıklaması yaptı.

UNUTMUYORUZ! AFFETMİYORUZ!

Değerli Samsun Halkı, Değerli Basın Emekçilerimiz, Değerli Katılımcılar,

6 Şubat 2023’te yaşadığımız deprem felaketinin 1. yılındayız.

Bundan tam bir yıl önce 6 Şubat 2023 Pazartesi günü, sabaha karşı Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,7 ve aynı gün öğle saatlerinde Kahramanmaraş Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki yaşanan depremler; başta Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana illerimizde büyük yıkımlara, can kayıplarına ve ağır yaralanmalara neden olmuş, depremin sarsıntısı birçok çevre illerde de hissedilmiştir.

Ülke tarihimizin en büyük acılarından birisini bundan tam 1 yıl önce yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.

Depremin duyulduğu ilk saatlerden itibaren tüm halkımız, meslek odalarımız, sivil toplum örgütlerimiz ve yurttaşlarımız bütün imkanlarıyla deprem bölgeleri ile müthiş bir dayanışma seferberliği içerisinde olmuş arama kurtarmadan, barınmaya, beslenmeye, yardımların dağıtımına kadar her anlamda depremzede yurttaşlarımızın yanında olmuş tüm örgütlü güçlerini deprem bölgesine aktarmışlardır.

Afet yönetim sürecinde gösterilen zafiyetin yanında, Yetkililerin yardıma koşan kurumları, kuruluşları ve vatandaşlarımızın çabalarını hiçe sayması ise hafızalarımıza kazınmıştır.

Öncelikle, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın acısını ilk günkü gibi yüreğimizde hissederek, başsağlığı, sabır ve dayanışma dileklerimizi iletiyor, yararlanan yurttaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.

Değerli Basın Emekçileri, Değerli Samsun Kamuoyu

Resmi rakamlara göre; 50 bin 783 yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 107.204 yurttaşımızın ise yaralandığı açıklanmıştır. Yine Bakanlığın verilerine göre; 35 bin 964 binanın deprem anında yıkıldığı, 872 bin bağımsız bölümden oluşan 311 bin binanın ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale geldiği belirtilmektedir.

Depremin ilk günlerinde, yaşanan yıkımın büyüklüğü toplumdan saklanmaya, her şeyin kontrol altında olduğu imajı yaratılmaya çalışılmıştır. Depremde yaşanan kayıplara ve yıkımlara ilişkin tüm veriler aradan geçen 1 yıl sonunda henüz tam anlamıyla açıklanmış değildir.

Afetle mücadele konusunda büyük bir başarısızlık gösteren AKP iktidarı, ilk günden itibaren sorumluluğu üzerinden atmak için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Felaketin boyutlarını büyüten ve hepimizin canının daha fazla yanmasına neden olan şey ise afet sonrasında yaşananlar olmuştur. Deprem sonrasında arama kurtarma faaliyetlerinde yaşanan zafiyetler nedeniyle binlerce kişi günlerce enkaz altında kurtarılmayı beklemiştir. Depremzedeler günlerce enkaz altındaki yakınlarını kurtarabilmek için ne bir arama kurtarma timine, ne de gerekli teçhizata ulaşabilmişlerdir.

AFAD’ın yetersizliğine ve beceriksizliğine, bir yardım kuruluşu olmaktan çıkartılarak bir şirket haline dönüştürülen Kızılay’ın skandalları eklenmiştir.

Canını sağ kurtaran depremzedeler ile bu depremzedelere ücretsiz ilaç ve sağlık hizmeti sunan kurumların/ emekçilerin diğer ihtiyaçlarının yanında en temel ihtiyaçları olan çadır dahi sağlanamazken, Kızılay’ın elindeki çadırları şirketlere ve yardım kuruluşlarına pazarladığı ortaya çıkmıştır.

Deprem sonrasında dünya tarihinde eşine az rastlanır bir dayanışma seferberliği yaşanırken, iktidar partileri ve yandaş gazeteler demokratik kitle örgütlerini, yardım sağlayan gönüllü kuruluşları, belediyeleri hatta tribün gruplarını hedef almış, yaşanan felaketin sorumluluğunu kabul etmek ve yanlıştan dönmek yerine türlü yalanlarla sorumluluğu başkalarına yıkmaya çalışmışlardır.

Siyasi iktidar, tüm bu yaşananlardan hiçbir ders çıkarmadığını deprem sonrasındaki uygulamalarıyla bir kez daha göstermiş, daha arama kurtarma faaliyetleri bile tamamlanmadan, gerekli deliller toplanmadan alelacele enkaz kaldırma çalışmaları başlatılmış, enkazlar kaldırılmadan yüz binlerce konutun inşası için sözleşmeler yapılmış, henüz jeolojik inceleme ve etütler bile yapılmadan yeni yerleşim yerlerinin temel atma törenleri yapılmıştır.

Meslek örgütleri olarak tek adam rejiminin “ben yaptım, oldu” anlayışının devamı olan bu uygulamalarının bilime ve tekniğe uygun hiçbir yanının bulunmadığını haykırdık. Yapılmak istenen şeyin halkın barınma sorununun çözümü değil, iktidar propagandası olduğunu çok açık bir şekilde ifade ettik.

Daha pazar günü AKP Hatay İlçe Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı'nda, Cumhurbaşkanı tarafından ifade edilen "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı" sözleri tüm yurttaşlarımızın tepkisine sebep olmuştur.

Ancak 1 yılın ardından depremden en fazla zarar gören diğer illerimize baktığımızda geçen onca zamana rağmen, içinde bulunduğumuz kış mevsimi koşullarında başta çocuklar olmak üzere insanlar sağlığa erişemiyor, sağlıklı ortamda barınamıyor, sağlıklı beslenemiyor, yani en temel sorunların dahi henüz giderilememiş olması ülkemiz adına utanç vericidir.

Barınma, sağlık, gıda, temiz su gibi en temel ihtiyaçların tam anlamıyla karşılanamaması felakete dönüşen afetin etkisini artırmıştır. Enkaz ve yıkım çalışmaları ise tam bir kaos yaratmakta ve yeni sorunlara sebebiyet vermektedir. Bu durum depremden etkilenen tüm illerde neredeyse aynı düzeydedir.

6 Şubat depremleri, bugüne kadar yaşadığımız pek çok büyük depreme karşın ülkemizin, şehirlerimizin, binalarımızın, kurumlarımızın ve halkımızın depreme hazır olmadığı gerçeğini çok acı biçimde ortaya çıkarmıştır.

İktidarın 20 yılı aşkın süredir; gereken dersleri çıkarmadığı gün gibi ortadadır. Ülkemiz bir deprem ülkesidir ve hiçbir göstermelik adım, siyasi propaganda şovu depremlere karşı bizi korumayacaktır.

Yıllar içerisinde, akıl ve bilimi dışlayan anlayışlar doğa olaylarının afete/felakete dönüşmesini sağlamıştır.

Kentsel dönüşüm adı altında yürütülen süreç rantsal dönüşüme kurban edilmeseydi ve deprem tehdidi altındaki yerleşimlerimizin dönüşümü doğru bir şekilde sağlanabilseydi yaşadığımız acıların boyutunu en aza indirebilirdik. Kentleşme ve barınma politikaları kamucu bir anlayışla oluşturulsaydı, evlerimiz, iş yerlerimiz, kamu binalarımız depremler ile yıkılmazdı.

Ancak, geliyorum diyen deprem gerçeği rant için ve aç gözlü sermayenin menfaatleri için bir fırsata çevrilmiştir. Yaşadığımız büyük kayıplar ve derin acılar bizlere bir kez daha göstermiştir ki aklı, bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan yönetim anlayışı, ülkemizin geleceğine yönelik en büyük tehdittir. Tüm bu kayıplar ve hasarlar, 6 Şubat’ın üzerinden geçen 1 yıla rağmen depremzedelerin çözülmeyen sorunları bizlere şunu göstermektedir;

Bu süreçte yaşanan felaketler gibi bundan sonra yaşanacak felaketlerin sorumluluğu da deprem vergilerinin hesabını dahi veremeyen AKP iktidarındadır.

Benzer felaketlerin tekrar yaşanmaması için ranta dayalı, piyasacı, kamusal denetimi ve kamu yararını hiçe sayan politikaların terk edilmesinden başka yolu yoktur.

Tekrar hayatını kaybeden yurttaşlarımızın acısını ilk günkü gibi yüreğimizde hissederek, başsağlığı, sabır ve dayanışma dileklerimizi iletiyoruz.

Herkesi doğa, kent ve yaşam odaklı bir Türkiye için mücadeleye çağırıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

TMMOB İl Koordinasyon Kurulu
KESK Samsun Şubeler Platformu
Samsun Tabip Odası Başkanlığı
DİSK Karadeniz Bölge Başkanlığı