İMO: YOKSUL ÜLKELERİN DEĞİŞMEZ “KADERİ”: DEPREM KAYIPLARI

27.04.2015

İnşaat Mühendisleri Odası, Nepal depremi üzerine 27 Nisan 2015 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

YOKSUL ÜLKELERİN DEĞİŞMEZ “KADERİ”: DEPREM KAYIPLARI

 

Deprem en çok yoksulları vuruyor. Bu durumu bir kader gibi mi algılayacağız yoksa yaşanabilir bir dünya yaratılması doğrultusundaki hedefin, ertelenemez bir görev olması gerektiğini bir kez daha hatırlatmanın vesile mi sayacağız?

Zorunlu olarak ikincisini yapacağız. Çünkü başta depremler olmak üzere bütün doğal afetler asıl büyük zararı yoksul ülkelere veriyor. Asıl mağdur yoksullar oluyor.

Türkiye ve Nepal depremleri buna örnektir. Ülkemizde 7,4 büyüklüğündeki 1999 depremi on binlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Nepal’de ise başkent Katmandu’ya 80 kilometrelik mesafede meydana gelen 7,8 büyüklüğünde depremde yaşamını kaybedenlerin sayısı binleri aştı. Ölü sayısı her geçen dakika artıyor.

Dünyaya yansıyan fotoğraflara bakıldığında, Nepal’in büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldığı anlaşılıyor. Hiç de yabancısı olmadığımız görüntülerle karşılaşmak canımızı acıtmakla kalmıyor, aynı kaderi paylaşmış olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Sakarya’da, İzmit’te, Yalova’da benzer sokak görüntüleri düşmüştü haber ajanslarına. Nepal’den yansıyan kareler, sağlıksız ve güvenli olmayan yapılaşmanın, sağlıksız kentleşmenin depremin sonuçlarını ağırlaştırdığını resmediyor.

Türkiye ve Nepal’i vuran depremlerden kat be kat büyüklükteki Japonya depremi ise bir başka gerçekliği gözler önüne sermişti. 2011’de meydana gelen ve 9,0 büyüklüğündeki Japonya depreminde, depremin neden olduğu tsunamide yaşamını kaybedenler olmasa, neredeyse can kaybı yaşanmayacaktı. Tarihinde çok önemli yer sarsıntıları bulunan ve büyük kayıplar yaşayan Japonya’nın çıkardığı ders, Türkiye ve Nepal gibi yoksul ülkelerde neyin eksik bırakıldığını, nelerin yapılmadığını daha bir görünür kılıyor. Başta mevcut yapıların iyileştirilmesi, güçlendirilme ile yapı denetim uygulanması olmak üzere, toplumsal eğitim ve benzeri deprem önlemlerinin ne anlama geldiği Japonya örneğine bakılarak daha net anlaşılabilir.

Japonya’dan öğrenmemiz gerekiyor. Deprem coğrafyasında bulunan Japonya, tarihindeki yıkıcı depremlerden ders almasını bilmiş, bütün bir toplumsal hayatı deprem tehlikesine uygun düzenlemiş, yapı denetim sistemini eksiksiz uygulamış ve depremin yarattığı yıkıcı sonuçları asgari düzeye indirmeyi başarmıştır. Neredeyse depremsiz gün geçirmeyen ülkede, binaların güvenli oluşu yapı denetim sisteminin de başarısı olarak değerlendirilmelidir. Japonya, Türkiye ve Nepal depremleri ‘depremin değil, binaların öldürdüğü’ gerçeğinin ne kadar can yakıcı olduğunu bir kez daha göstermekle kalmamış, yapılması gerekenleri de açıktan ilan etmiştir.

Yapılması gerekenler bellidir: Kentlerimiz, yapılarımız bir an önce depremde zarar azaltacak özelliğe kavuşturulmalı, yapı denetim sisteminin eksiksiz uygulanmasıyla gelecekte meydana gelen depremlerin can ve mal güvenliği açısından tehdit oluşturma engellenmelidir.

Anlaşılan o ki, bütün ülkeleri kapsayan bir iyileştirme ve yeniden yapılanma programına ihtiyaç vardır. Ülkelerin tercihi silahlanma, lüks tüketim değil, yoksulluğun ortadan kaldırılması, nitelikli yaşamın kurulması olmalıdır.

Yoksa insanlık acı çekmeye, göz yaşı dökmeye devam edecek, yoksulların ve eğitimsizlerin kaderi değişmeyecektir.

İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu