TMMOB, KESK 11. GENEL KURULU'NA KATILDI

19.01.2024

TMMOB'nin de katılım sağladığı KESK 11. Olağan Genel Kurulu, “Geçmişten geleceğe mücadelemiz sürüyor, sürecek” sloganıyla 19 Ocak 2024 tarihinde Ankara’da toplandı. 

Saygı duruşunun ardından KESK Eş Genel Başkanları Şükran Kablan Yeşil ve Mehmet Bozgeyik açılış konuşmasını birlikte gerçekleştirdiler.

Sonrasında sırasıyla TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan ve Sol Parti Başkanlar Kurulu üyesi İlknur Başer birer açılış konuşması yaptılar.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz şöyle konuştu:

"KESK, yalnızca kamu emekçilerinin sesi değil, tüm ezilen kesimlerin sesi, nefesi; emekçilerin hak ve özgürlükler mücadelesinde umudun sembollerinden biri…

KESK emperyalizme ve sömürüye karşı özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık için verilen mücadelede yol arkadaşımız.

Bu ülkedeki 680 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının sesi olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yönetim kurulu adına hepinizi en devrimci duygularımla selamlıyorum!

Sevgili Dostlar,

Cumhuriyet’in bir asırlık tarihini geride bıraktık.

Şimdi ikinci yüzyılın hemen eşiğinde ülkemize dönüp bakınca ne yazık ki bu toprakların ve insanımızın hiç hak etmediği bir tabloyla karşı karşıyayız.

İçerisinden geçtiğimiz dönem, tarihin seyrinin her zaman "ilerleme" anlamına gelmediğini adeta doğruluyor.

Aradan geçen bunca yıl sonra, cumhuriyet kurumlarının ve birikimlerinin tek tek tasfiye edildiği, cumhuriyetin kurucu değerlerinin  tamamen ters yüz edildiği, emperyalizme her alanda bağımlı, halk egemenliği yerine tek adam rejiminin , laikliğin yerine gericiliğin, sosyal devlet anlayışı yerine tarikat-cemaat ilişkilerinin ve parti devleti anlayışının egemen olduğu bir ülke haline getirildik.

Ekonomisi tamamen çökertilmiş, hukuktan bürokrasiye kadar her alanda çürümüş bir ülke tablosuyla kaşı karşıyayız.

Ekonomik krizin, hayat pahalılığının, düşük ücretlerin, yokluğun, yoksulluğun ve hukuk tanımazlığın tüm yaşamımızı kararttığı çok zor günlerden geçiyoruz.

Hayatın zorluğu arttıkça, bu zorluğa karşı sesimizi çıkartamayalım diye üzerimizdeki baskı ve zorbalık da daha fazla artıyor.

Tek adam rejimi kendi suretinden bir Türkiye yaratmak için, toplumsal muhalefete tüm pervasızlığıyla saldırıyor.

Bütün ülkede tek ses, tek görüş, tek fikir olsun istiyorlar.

Kendilerinden başka hiçbir anlayışa tahammül edemiyorlar.

Bunun için muhalif siyasetçileri hapsediyorlar, basın organlarına ölçüsüz cezalar veriyorlar, haber yapan gazetecileri içeri atıyorlar.

Bunun için anayasa ve yasaları ihlal ediyorlar, seçilmiş milletvekillerini tutsak alıyorlar,  yasal görevleri gereği Gezi Parkını sahiplenen TMMOB yöneticilerini  tam 633gündür içeride tutuyorlar.

Emek ve meslek örgütlerini tehditlerle, baskılarla sindirmeye çalışıyorlar.

Bahar şenliklerini, mezuniyet törenlerini, konserleri yasaklıyorlar.

Emekçilerin, emeklilerin, hekimlerin, kadınların sokaklara çıkmasını engelliyorlar.

Hep yalan söylesinler ama yalan söyledikleri dile getirilemesin istiyorlar.

Hep yolsuzluk yapsınlar ama yolsuzlukları yazılmasın istiyorlar.

Hep suç işlesinler ama suçları yüzlerine vurulmasın istiyorlar.

Utanmazlıklarını baskının ve şiddetin ardına gizlemeye çalışıyorlar.

Buradan bir kez daha sesleniyorum: Siyasi iktidar topluma gözdağı vermeyi, toplumu tehdit etmeyi bırakmalıdır.

Ne yaparlarsa yapsınlar, bu toplum tek adam rejiminin tehditlerine, tek adam rejiminin yasaklarına boyun eğmeyecek!

Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin işçileri, kamu emekçileri alın terine sahip çıkmaya devam edecek.

Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin hekimleri, sağlık emekçileri halkın sağlığı için mücadele etmeye devam edecek.

Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları kamusal varlıklarımızı ve zenginliklerimizi korumaya devam edecekler.

Ülkemizin ve halkımızın geleceğini, yozlaşmış iktidar sahiplerinin insafına ve emperyalistlerin kirli emellerine terk etmeyeceğiz.

Bizlerin bu kararlı duruşu, bizlerin ortak mücadelesi gelecek için en büyük umudumuzdur.

Ne yaparlarsa yapsınlar, nasıl saldırırlarsa saldırsınlar bu umudu bizden söküp alamayacaklar.

Sevgili Dostlar,

Bizleri bugün bu salonda ve meydanlarda bir araya getiren şey, 1970’li yıllardan bu yana omuz omuza süren mücadele geleneğimiz, barikat kardeşliğimizdir.

Bugüne kadar hayatın her alanında, ülkenin tüm meydanlarında sürdürdüğümüz mücadele birlikteliğini daha da büyüteceğiz, yol arkadaşlığımızı daha da ilerleteceğiz.

Yarım asrı aşan ortak mücadele sürecimizde, en karanlık dönemleri bile, yan yana gelerek, mücadeleyi ortaklaştırarak aştık.

Bugün içinden geçtiğimiz tek adam rejiminin, bu faşist düzenin karanlığını da yine yan yana gelerek, mücadelemizi ortaklaştırarak ve büyüterek aşacağız.

Umutlu, güneşli ve aydınlık günlere inancım ve tüm dayanışma duygularımla 11. Genel Kurulunuzu bir kez daha selamlıyorum.

Genel Kurulunuzun emek, barış, demokrasi ve adalet mücadelemizin yolunu aydınlatması dileklerimle,  hepinize saygılarımı sunuyorum.

Ne geçmiş tükendi, ne de yarınlar!

Yaşasın devrimci dayanışma, yaşasın sınıf kardeşliği!"