TMMOB BURSA 6. KENT SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

01.05.2024

TMMOB adına TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından 26 Ocak 2024 tarihinde Bursa Akademik Odalar Birliği Binası Ortak Toplantı Salonunda "Direnen Kent Mi Bursa" ana temasıyla düzenlenen TMMOB Bursa Kent Sempozyumunun sonuç bildirgesi yayımlandı.

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu 6. Bursa Kent Sempozyumu 26 Ocak 2024 tarihinde, Bursa’da, Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi BAOB ortak toplantı salonunda gerçekleştirilmiştir. Sağlıklı, güvenli ve adil yaşam haklarımız için kent mücadelesini yürüten TMMOB’a bağlı meslek odalarının kentlerimizin mevcut durumu, kent planlaması ve yönetimi, afetler, kent suçları, kendine yeten kentler, sanayileşme ve kentli hakları konulu sunum ve paylaşımlar ile “Nasıl Bir Kent? Nasıl Bir BURSA?” sorusunun yanıtını aradığımız “Direnen Kent Mi BURSA” başlıklı sempozyum 26 Ocak 2024 Cuma günü tamamlandı.

Sempozyumda Kentsel Çevre, Kalkınma ve Kent Suçları, Felakete Dönüşen Afetler ve Bursa Gerçeği, Kendine Yeten Kentler ve Bursa, Kent, Sanayileşme ve Kentli Hakları ana başlıkları ile bir günlük süreçte, tartışmalar ve sunumlar ile bir kent olarak Bursa’nın sorunları ele alınmıştır.

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen Kent Sempozyumu, Cumhuriyetin ikinci 100. yılına doğru ilerlerken, yerel seçimlerin öncesinde gerçekleştirilmiştir. Bu sempozyum, ülkemizin mühendis, mimar ve plancılarının yaşanabilir bir kent ve sürdürülebilir bir çevre için üstlendiği sorumluluğun önemli bir göstergesi olmuştur.

Mesleklerimizin gereği olarak, ülkede uygulanan politikaların halkımızı ve geleceğimizi koruyan, kamunun faydasını geliştiren yurtsever bir çizgide oluşturulması bilinciyle hareket etmekteyiz. Bu çerçevede, sempozyumumuzun Bursa'nın kültürel değerlerini koruma, yaşanabilir çevreyi savunma, afet dirençli kent bilincini yaygınlaştırma, insanla ve ekolojiyle barışık kentler üretme yolunda uygulayıcıların eline bir yol haritası oluşturması büyük önem taşımaktadır.

Cumhuriyetin ikinci 100. yılında, sömürüye ve ranta karşı mesleki, teknik bilgi ile kamu yarar ını geliştirme çalışmalarında önemli bir katkı sunmayı hedefliyoruz. Sempozyum sonuçlarıyla birlikte, bu önemli amaca ulaşmak adına daha da güçlenmiş bir şekilde ilerleyeceğimize inancımız tamdır.

KENTSEL ÇEVRE- KALKINMA VE KENT SUÇLARI OTURUMU SONUÇLARI:

Kent Suçları Bağlamında Nasıl bir Kent BURSA

Bursa Planlı bir Kent mi? Kırsal ve Kentsel Mülkiyetin Mekânsal Planlama Bağlamındaki Yeri;

Kent suçları denilince akla ilk olarak şehirlerde işlenen suçlar gelse de, kırsalda yaşamlarını sürdüren insanların insanca yaşam sürmeleri ve temel haklarını kullanabilmelerinin sağlanması için gerekli sağlıklı bir çevreye ihtiyaç duymaları çoğu kez göz ardı edilmiştir. Kırsal alan planlaması ve mülkiyet sorunlarına çözüm önerileri, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği'nin sınırlılığı ve sorunlarına alternatif çözümler sunmaktadır. Kırsal planlama mevzuatının, yaşamı kolaylaştıran, tersine göçü teşvik eden ve plansızlığın önüne geçen bir yapıya dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, kırsal ve kentsel alanların mekânsal ihtiyaçları arasındaki farklılıkların net bir şekilde belirlenmesi ve planlama süreçlerinin buna göre şekillendirilmesi önem arz etmektedir. Çözüm odaklı ve esnek bir yaklaşımla oluşturulacak Kırsal Planlama mevzuatı, ihtiyaçların doğru bir şekilde belirlenmesi ve buna uygun çözümler sunması gerekmektedir. Kırsal alanlarda planlamanın, yöresel ihtiyaçlara cevap verecek ve mülkiyet sorunlarına çözüm bulacak şekilde, basit ve akılcı bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, kırsal alanların potansiyellerinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir planlama sürecinin benimsenmesi gerekmektedir.

Bursa, yer bilimsel ve teknolojik tehlikelerle karmaşık bir sorunlar yumağı içinde yer alırken, çevresel maliyetlerin göz ardı edildiği büyüme kararlarıyla risk havuzları oluşmuştur. Kentsel dönüşüm süreçlerinde katılımcı ve sevgi-saygı- hoşgörü temelli iletişim olmadan yürütülen planlar, mağduriyetleri artırırken, etkili bir mekânsal planlama stratejisi ise kentlilerin adalet ve mutluluk için yeni mekân kullanım programları oluşturmasını teşvik etmelidir.

Sahip çıkma ve paydaşlar arası anlayışın geliştirilmesi, dirençli kentlerin oluşturulmasında temeldir. Tehlike ve risk kavramlarının karmaşıklığına rağmen, Bursa'nın farklı sorunlarına farklı ölçeklerde müdahale edilmesi ve çeşitli meslek gruplarının koordineli bir şekilde çalışması gerekmektedir. Eski ve yeni dokuların denge içinde korunması, suç ve çöküntü bölgelerinin canlandırılması için sağlıklaştırma, güçlendirme ve alt yapılandırma gibi modüllerin entegre bir planlama çerçevesine yerleştirilmesi zorunludur.

Kentsel Dönüşüm Projeleri ve Bursa Gerçeği

Türkiye bir afet ülkesi olduğu gibi, Bursa da yer bilimsel ve teknolojik tehlikeler ile bu sorunlar sarmalının özel bir parçasıdır. On yıllardır sanayi tesislerinin atıkları ile Uludağ ve Ova ekosistemleri, dereler, vadiler, ormanlar, kıyılar ve su havzaları “doğrudan ve dolaylı çevresel maliyetleri göz ardı eden büyüme kararları” ile “karmaşık risk havuzları” oluşmuştur. Kapsamlı ve bütüncül planlama düşüncesinin günlük ve dar kapsamlı kararlar ile tasarımsız ve plansız kent politikaları insani, vicdani ve iktisadi yıkımlara dönüşmektedir.

Kentsel dönüşüm süreçleri, kentsel paydaşları ve alan kullanıcı ve sahiplerini dâhil etmeden, sevgi-saygı-hoşgörü dili kullanmadan yürütülürse ancak mağduriyetler ve idari yargı süreçlerini karmaşıklaştıran ve sürüncemede bırakan durumlar yaratır. Etkili olabilecek bir mekânsal planlama stratejisi ise; kentin “kentli için adalet ve mutluluk” üretmesini sağlayacak yeni sosyal, kültürel, iktisadi ve sanatsal mekân kullanım programlarının anlamlı ve etkili bileşkesi/birlikteliği/manifestosu” ile mümkündür.

Etkin, dolaysız, dürüst bir iletişim diyalektiğine dayanacak ve Bursa’ya dair hakikatleri çarpıtmadan ve indirgemeden yürütülmesi zorunlu olan katkı alma süreçleri, etkileşim ile işteşlikten beslenen kamusal/müşterek üretim ortamları ile müdahale edilecek alanların “kalkınma motorlarına” dönüşmesi mümkündür. Böylelikle; çok sayıda olanakları da bünyesinde barındıran Türk Kentlerinde sorunlar ile sarmalanmış kentsel dokulara «müzakere temelli müdahale modeli» geliştirilebilir.

Tek elden çıkacak dar bir kararın imajını üretecek tek bir proje müellifinin imzası yerine, onlarca yetkin ve sahiplenici plancı, mimar, katılımcı, tasarımcı, kanaat önderi ve girişimcinin emek, katkı ve imzaları ile şekillenecek kentsel yaşam alanları için çaba göstermek, çok daha etkili, verimli ve yeni değerleri doğuracak ortamlar oluşturacaktır. Sevgi ve saygı temelinde toplumun ve kentsel dokunun birikimine, Bursalıların hayal ve hikayelerine riayet etmeyen, kentin ekolojik sistemler ile kurduğu bağlantıları göremeyen, kentlinin kendi yaşamına yön verme hakkına hizmet etmeyen bir dil ancak tahakkümcü bir yıkım/ortadan kaldırma/yok sayma üretebilir. Böylelikle sahiplenme toplumda yaygınlaşabilir, paydaşlar-tüm kentliler süreç içerisinde sabır ve karşılıklı anlayış inşa edebilirler. Yaşamın yeşermesi için esas olan verimli ve sağlıklı bir topraktır. Kentsel süreçler de sağlıklı yürütülürse gerisini su gibi gerekli kamusal kaynaklar ve ekilecek kamusal yarar tohumları zamanla çözecektir.

Dirençli kentlerin temel özelliği; mekânda ve zamanda karşılaşılan doğal/coğrafi fiziksel hareket döngüleri veya insan eylemi kaynaklı tehlike türlerine karşı hazırlıklı, dayanıklı ve “kendisini toparlayabilen kapasiteleri” bünyelerinde barındırmalarıdır. Bu kavram ülkemiz toplumsal hafızasında daha çok depremler ile beraber anılmaktadır. Bu durum zemin=tehlike=risk dili ile dar kapsamlı kullanılmaktadır. Her türde afetlere karşı dayanıklı olma hedefinin de önündeki en önemli sorun tehlike-deprem-afet-risk kavramlarının birbirinin içine giren ve karmaşık, dolaşık ve iç içe geçmiş halde kullanılmasından kaynaklanmaktadır. “Risk Havuzları” ise kompozit/çok bileşkeli bir bağlam olması ile içinde; “tehlike türleri, tehlikeye maruz kalma, değerlerin tehlike türüne göre değişebilen hasar görebilirlik durumları ve tekno-sosyal yenilikçilik ve davranışsal-kültürel bağlamlarda önlem alma kapasiteleri” gibi kavramları içeren çok katmanlı ve çok disiplinli düşünebilmeyi gerektiren özelleşmiş bir planlama konusudur.

Bursa’nın acilen, farklı sorunlara farklı ölçek, çerçeve ve türde istişare ve müdahaleler ile yaklaşmak ve sorunsal bağlamına ve tamamlayıcı katmanlarına göre farklı sosyal/teknik mesleklerin koordinasyon rolü üstlenmesi gereklidir. Bursa İlinin tamamını kapsayacak bir yaklaşım ile “eski, yeni, heterojen doku niteliklerinin anlama- tasarlama dengesinin korunması, çöküntü bölgesi olma ve/veya suç ile birlikte algılanan semtler/muhitler ile ilgili asayiş, yenileme, canlandırma ve emniyetlilendirme dengesi bulunabilir. Yıkıp tamamen yenilemek gibi noktasal/kısa erimli/palyatif planlama kararlarını; «sağlıklaştırma, güçlendirme, alt yapılandırma, kamusallaştırma ve canlandırma modülleri» ile revize etmek ve kapsamlı bir çerçeveye yerleştirmek zorunludur.

Sonuç olarak, Bursa'nın dirençli bir kent olabilmesi için farklı sosyal ve teknik mesleklerin koordinasyonuyla çeşitli sorunlara farklı ölçek ve çerçevelerde müdahale edilmesi gerekmektedir. Bu müdahalelerin, kentin tamamını kapsayacak bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi önemlidir. Eski ve yeni dokuların dengeli bir şekilde anlaşılması ve tasarlanması, çöküntü bölgeleriyle ilgili sorunların çözümünde etkili olacaktır. Noktasal kararlar yerine, sağlıklaştırma, güçlendirme, alt yapılandırma, kamusallaştırma ve canlandırma gibi modüllerin kullanılması, kapsamlı bir planlama çerçevesine entegre edilmelidir. Bu şekilde, Bursa'nın dirençli ve sürdürülebilir bir kent olması sağlanabilir.

Bursa Yeşil mi? Yeşil Adaleti var mı?

Ülkelerin ekolojik koruma politikalarının yetersizliği ve hükümetlerin belirleyici rol oynaması, doğal kaynakların adil bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasını engelleyen bir duvar oluşturmaktadır. Yeşil adalet kavramı, dünya genelinde ve ülkemizde giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Artan nüfus, göç, değişen demografik trendler ve çevresel etkiler, acil çözümleri zorunlu kılmaktadır. Sağlıklı yeşil alan kurguları, nitelikli erişim ve ulaşım, kapsayıcı tasarım ve planlama, katılımcı süreçler ve paydaşların etkili iletişimi ve sorumluluğu, peyzaj yönetim ve koruma planları, bu adaletin sağlanması için önerilen önemli unsurlardır. Bu öneriler, sürdürülebilir bir gelecek için temel bir yapı oluşturacaktır.

Peyzajın doğası itibari ile anlaşılması, anlaşılmanın demlenmesi ve sonuçlanması güç süreçleri barındırmaktadır. Çünkü peyzajın oluşumu, felsefesi ve çıkış noktası evrensel bir çerçeve gözetir. Hidrolojik döngüleri esas alan havza birimleri ile yönetilmesi öngörülür. Ülkelerarası yeşil ağlar ve biyolojik çeşitliliğin geçirgenliğini desteklemesi ve biyojeokimyasal döngülerin zarar görmemesi istenir. Bu bağlamada Avrupa, sınır tanımayan peyzaj stratejilerini kurgulama ve yönetmek için Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’ni oluşturmuş, ülkemiz 2003 yılında bu sözleşme yükümlülüklerini kabul ederek sözleşmeye taraf olmuştur. Fakat peyzajın bölgeler üstü bir strateji ile yönetilmesini kabul eden ülkemiz henüz bu kabulü mekânsal planlama hiyerarşisine entegre etmemiştir. Peyzaj, ülkemizde salt alt ölçekli planların donatı statüsünü henüz aşamamıştır.

Üst ölçekli planlardan alt ölçekli planlama kademelerine kadar Bursa’daki temel sorunlar ve çözüm önerileri şöyledir;

Sorunlar:

1.         Kent Uludağ Milli Parkı’ndan Marmara Denizi’ne bağlanan ekosistem yapısı kentsel yayılım ile parçalanmıştır. Geçmişten günümüze Suphi Bey Planları ile başlayan kent planlama Karl Löcher, Henry Prost, Luigi Piccinato gibi kent plancılarının katkıları ile gelişmiş ancak bugüne kadar hiçbir peyzaj plancısı ile çalışılmamıştır.

2.         Bursa kırsal peyzajdan kentsel peyzaj dönüşen bir eğilimde gelişmiş ve değişmiştir. Dolayısı ile ekosistem yapısının içinde barındıran kır yerleşimlerinden oluşmuş bir kent olan Bursa, kırsal planlamanın aksine kentsel planlama odağı ile gelişmiştir. Bu eksiklik günümüze de Bursa’daki kırsalların %1 düzeyinde planlandığı ifade eden Harita Mühendisleri Odası Başkanı Başar Bulut tarafından tekrar gözler önüne serilmiştir.

3.         Kırsal alanların planlanmaması ve salt kent odağına çekilen stratejiler Bursa kentinin taşıma kapasitesinin üstünde nüfus ve sanayi alanları barındırması ile dirençsiz kent kimliği oluşmasına neden olmaktadır.

4.         Peyzaj kapsamı, gereği ve felsefesi ile sadece sosyal donatı olmaktan çok uzaktır. Ancak ülkemizde peyzaj 3194 Sayılı İmar Kanunu ve Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’ne göre “Sosyal Donatı” kategorisinde yer almaktadır. Bu bakış açısı yaklaşım ve kanun hiyerarşisi peyzaj planlamanın önünde duvar etkisi oluşturmaktadır.

5.         Nazım İmar Planlarında yeşil alanlar Bursa Kenti için yaklaşık %50 oranında gerçekte bulunmaktadır. Bu da Nazım İmar Planlarında varmış ve ama aslında yok olan pek çok yeşil alan olduğunu ortaya koymaktadır. 21. yüzyılda Türkiye’nin 4. en büyük kenti olarak öne çıkan Bursa kentinde mekânsal planların başarısız olduğunu perçinleyen bir süreci gözlemlemektedir. Plan başarısızlıkları değerlendirilmelidir.

6.         Alt ölçeklere inildikçe pasif yeşil alanların kişi başı yeşil alanlara dahil edilerek istatistiklerin çıkartıldığı gözlenmektedir. Pasif ve aktif olmak üzere her mahallenin kişi başı yeşil alanı ayrıca çalışılmalıdır.

7.         Bursa mahalle yapılarındaki kentsel kimlikler ve kentsel tasarım bileşenleri birbirinden kopuk ve bağımsızdır.

8.         21. yüzyılda Türkiye’nin en büyük 4. kenti Bursa’da hala yeşil alanı ve mahalle parkı bulunmayan mahalleler bulunmaktadır. Bu durum Bursa’daki yeşil adaleti sarsan bir endişe oluşturmaktadır.

9.         Bursa kentinin yeşil adaleti CBS verileri ile incelenmiş olup Orhanbey, Reyhai Alacamescit, Tuzpazarı, Tuna, Hocahasan, Sehabettinpaşa, Sakarya, Mehmet Akif Ersoy, Selçukbey, Sinandede, Hacıseyfettin, Çelebi Mehmet mahallelerinde yeşil alan bulunmadığı saptanmıştır. Yeşil adaletin en az olduğu bu mahallelere odaklanmak ve yeşil alan değerlerinin entegre edilmesi sağlanmalıdır.

Çözümler:

1.         Bursa kenti peyzaj plancıları tarafından yeşil alan stratejilerinin kurgulandığı yüksek bütçeli ve Bakanlıkça desteklenen bir proje ile planlanmalıdır.

2.         Göz ardı edilen kırsal alanlar kırsal peyzaj ve köy tasarım rehberleri aracılığı ile geliştirilmeli ve Bursa salt kent odaklı büyüme eğiliminden uzak tutulmalıdır.

3.         Türkiye’de peyzaj ve yeşil alanlar Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde sosyal donatı sınıfından çıkartılmalıdır. Kent planlama hiyerarşisinde 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarında peyzaj üst ölçekli yeşil alan stratejilerinin kurgulanmasında ayrı bir sektör olarak modellenmelidir.

4.         Alt ölçeklerde sosyal adalet bağlamında her mahallenin kişi başına düşen aktif yeşil alanı sürekli güncellenerek veriler kayıt altına alınmalıdır. Bursa Büyük Şehir Belediyesi ve ilgili belediyelerde sadece bu konuda peyzaj mimarı istihdam ettirilmelidir. Peyzaj mimarları sadece ilgili belediyelerde sadece tasarım ve uygulama işleri için istihdam ettirilmemeli, ayrıca sağlıklı kent yapısına katkı sunacak mekânsal yeşil alan verilerinin üretilmesi, güncellemesi ve geliştirilmesi için stratejik boyutta da çalıştırılmalıdır.

5.         Mahalle geçişleri, tarihsel bağlamı ve potansiyelleri kentsel tasarım rehberleri ile çalışılmalıdır. Her mahallenin kentsel tasarım stratejisi olmalı ve bu stratejileri Peyzaj Mimarı, Şehir Plancısı ve Mimar ekipler oluşturmalıdır. Salt mimar ve Şehir Plancısı tek başına kentsel tasarım oluşturamaz. Mesleki eğitim müfredatları doğrudan kentsel tasarım ölçeklerini desteklememektedir. Ancak peyzaj mimarları eğitim süreçlerinde 1/100 000 ölçekten 1/10 ölçeğe kadar işler üretebilme becerisine sahip şekilde eğitilir.

6.         Bursa’da her mahallede aktif yeşil alana sahip mahalle sakinlerinin doğa ile yeniden bağlanabilecekleri yeşil alanları ihtiyaç duyulmaktadır. Kentinin arabasına binip büyük kent parklarına taşınmasından ziyade yaya olarak erişebilecekleri, erişirken karbon emisyonu üretmeyecekleri ve trafik problemini beslemeyecek yeşil alan ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu durum kütlesel kent parkları ile çözümlenmekten ziyade Bursa kenti genelinde mekânsal dağılım homojen şekilde yayılan yeşil alan ve mahalle parklarına ihtiyaç bulunmaktadır.

7.         Ayrıca bu mahalle parkları EPDM kaplama ve salt salıncak ve plastik donatılardan uzak bir şekilde geçimli yüzeyleri destekleyen toplumu kent için doğa ile bağlanma alanıarı biçiminde tasarlanmalıdır.

Bursa’da Mimarlık bağlamında Kent Suçları Neler?

Bursa'da kent suçları, planlama hataları, imar ihlalleri ve çevresel sorunlar gibi çeşitli boyutlarda ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamlı inceleme, kent suçlarının çeşitli yönlerini özetlemekte ve gelecekteki adımları belirlemekte önemli bir rol oynamaktadır.

Bursa da kent suçları içinde en önemli örneklerden biri Samanlı konusudur. Hastane olarak ayrılan lojistik depolama için yapılan plan değişikliği Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı'nın, ‘’Deliçay Deresi taşkın etki alanı içinde kalan, yoğun drenaj ve taban suyu problemleri bulunan bölgeye ilişkin ilgililere ilettiği görüş yazısında, "Bahse konu parsellerin tarım dışı kullanıma açılması uygun görülmemektedir” görüşüne rağmen onaylanmıştır. Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Bursa Şubeleri olarak gerek planlama gerekse ruhsat sürecine karşı açılan davalar alanda yapılar tamamlanana kadar sonuçlanmamıştır. Söz konusu lojistik depolama yapıları nedeniyle bu bölgenin Burada birçok kaçak yapı için emsal oluşturulmuş ve ova katledilmiştir.

Bir başka örnek ise Bursa da parsel alanı 25.010,90 metrekare, T.A.K.S. 0.50, K.A.K.S. 1.50 olan bir yerde 300 bin metrekare inşaat ruhsatı alabiliyorsanız işte bu bir kent suçudur.

Büyükova koruma alanında kalan 1/1000’ lik planı (imar durumu) dahi olmayan Osmangazi/Çeltik’ te bir cemaat tarafından yapılan 6 katlı bina yine ayrı bir kent suçuna örnektir. Öyle ki tamamen kaçak olarak yapılan bu yapılara hiçbir kamu kurumu da müdahale etmemiştir. Bu proje ayrı bir ‘dokunulmazlığa’ sahip projelerden birisi olarak karşımızda durmaktadır. Bursa’da ne yazık ki kaçak olduğu için bu yapıları yıkacak bir irade de görülememektedir 1/25.000 ölçekli nazım imar planları yapılmadan alt ölçek planlar ve plan revizyonları yapılamaz’ hükmü hiçe sayılarak Mustafakemalpaşa/Güllüce’de plan değişikliği ile yapılan sanayi planı da kent suçuna ayrı bir örnektir. Hukuki zemine taşınmasıyla şimdilik durdurulan bu girişim bölgedeki tarım alanları için potansiyel bir tehlike olarak durmaya devam etmektedir.

Nilüfer 23 Nisan Mahallesi ise bitişik nizam 6, 12, 14 katlı binalarla kent siluetinden bağımsız hormonlu binaların olduğu bir mahalleye dönüşmüştür.

Planlamalarda yollara göre binalar yapmak önceliktir, ancak ülkemize özgü kentimizde de yapıya göre yol üretilen bir proje daha kent suçu olarak önümüzde durmaktadır. Üst ölçekli planlara uygun olmayan bu bölge için iki kez davalar açılmasına ve davaların kamu çıkarları adına olumlu sonuçlanmasına rağmen uygulama gerçekleşmiştir.

Bir diğer kent suçu örneği ise Alaaddin Bey, Ürünlü ve benzeri tarım alanlarında ciddi oranda bir kaçak yapılaşma hareketi ile çoğu sonradan üretim yerine dönüşen depo imalatlarıdır. Bu kaçak depoların yapıldığı alanlar en verimli tarım topraklarıdır.

Diğer taraftan Hanlar bölgesi olarak tüm kamuoyunun desteklediği alanda yarışma projesine uygun olmayan özel bir mağaza girişi olarak yapılan giriş kapısı projenin ruhuna aykırı bir düzenlemedir.

1.         Planlama ve Mimarlık Hataları:

•          Kentlerin planlama süreçlerinde mimarlık ve sanatın öneminin göz ardı edilmesi, kent estetiğinin ve yaşanabilirliğinin azalmasına yol açmaktadır.

•          Yeşil alanların korunması ve çevre düzenlemelerinin yetersiz olması, kent suçlarının bir parçasıdır.

2.         İmar İhlalleri ve Kaçak Yapılaşma:

•          İmar planlarına uygunluk denetimlerinin yetersiz olması, kaçak yapılaşmanın ve tarım alanlarının tahrip edilmesinin önünü açmaktadır.

•          Planlama kurallarının ihlal edilmesiyle tarım alanlarının tahrip edilmesi ve kaçak yapılaşmanın artması.

•          Binaların inşa edilmeden önce gerekli ruhsat ve izinlerin sağlanmaması.

•          Plan iptallerine rağmen inşaat faaliyetlerinin sürdürülmesi, hukuki süreçlerin etkisiz kalmasıyla sonuçlanmaktadır.

3.         Çevresel Sorunlar ve Ekosistem Tahribatı:

•          Tarım alanlarının yapılaşmaya açılması ve plansız sanayi alanlarının oluşturulması, doğal ekosistemlere zarar vermektedir.

•          Çevre düzenlemelerinin ve sulama alanlarının korunmasının önemi vurgulanmalıdır.

4.         Kamusal Alanların İşgali ve Kullanımı:

•          Kamusal alanların ticari amaçlarla kullanılması, kent suçlarına yol açmaktadır.

•          Parkların işgal edilmesi ve plansız kullanımı, kent yaşamını olumsuz etkilemektedir.

5.         Hukuki Süreçlerin Yetersizliği:

•          Plan iptallerine rağmen inşaat faaliyetlerinin sürdürülmesi ve hukuki süreçlerin etkisiz kalması Plan iptallerinin uygulanmasında ve imar ihlallerinin önlenmesinde hukuki süreçlerin etkinliği önemlidir. Hukuki süreçlerin güçlendirilmesi ve denetimlerin sıkılaştırılması gerekmektedir.

6.         Estetik Değerlerin İhmal Edilmesi:

•          Kent estetiğinin bozulması ve çevre düzenlemelerinin yetersiz kalması.

•          Yüksek katlı binaların plansız şekilde inşa edilmesi.

7.         Tarım Alanlarının Zarar Görmesi:

•          Verimli tarım topraklarının yapılaşmaya açılması ve tarım alanlarının tahrip edilmesi.

8.         Toplum Katılımı ve Bilinçlendirme:

•          Toplumun kent suçlarına karşı duyarlı olması ve katılımının sağlanması, kent yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır.

•          Bilinçlendirme çalışmaları ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Sonuç ve Çözüm Önerileri: Bursa'nın kent suçlarıyla mücadelede bir dönüşüme ihtiyacı vardır. Bu kapsamda şu adımların atılması gerekmektedir:

1.         Bursa'da kent suçlarıyla mücadelede bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir

2.         Planlama süreçlerinde mimarlık, peyzaj, sanat ve çevre bilinci gözetilmelidir.

3.         İmar planlarına uygunluk denetimleri sıkılaştırılmalı ve kaçak yapılaşmaya müsamaha gösterilmemelidir.

4.         Hukuki süreçler etkin bir şekilde işletilmeli ve plan iptalleri hızlı bir şekilde uygulanmalıdır.

5.         Kent estetiği ve çevre düzenlemeleri konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve katılımı teşvik edilmelidir.

6.         Tarım alanlarının korunması ve yapılaşmaya açılmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

7.         Kamusal alanların korunması ve plansız kullanımının önüne geçilmesi için denetimler sıklaştırılmalıdır.

8.         Toplumun katılımı ve bilinçlendirilmesi sağlanmalı, kamusal alanların korunması için çaba gösterilmelidir.

Bursa Kent Suçları ile mücadelede, TMMOB’ a bağlı meslek odaları Meslek Odası olarak, kentimizin geleceğini korumak ve yaşanabilir bir çevre oluşturmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Toplumumuzun da desteğiyle, kentimizi daha yaşanabilir bir hale getirmek için kent suçlarıyla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

FELAKETE DÖNÜŞEN AFETLER VE BURSA GERÇEĞİ OTURUMU SONUÇLARI

Bursa ve Afet Risklerine Hazır mı?

Doğal afetler karşısında güvenli kentler oluşturmak, kentsel planlama ve yönetimde öncelikli bir gündem maddesidir. Bu sadece kentlerle sınırlı kalmamalı, kırsal alanlarda da güvenli yerleşimlerin sağlanması büyük önem taşır. Bursa gibi şehirler için de bu konuda önemli adımlar atılmalıdır. Son yıllarda Türkiye'nin birçok bölgesinde depremler yaşandı ve bunların izleri hala taze. Bursa, 6 Şubat'taki depremle bir kez daha bu gerçeği hatırladı.

Ancak doğal afetler sadece depremlerle sınırlı değil. Özellikle kentsel dönüşüm, bu tür afetlerle başa çıkmada önemli bir araçtır.

Öncelikle, doğal afetlerin ani ve acil durumlar olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Bu nedenle, kentlerin ve binaların depreme dayanıklı olması büyük önem taşır. Ancak kentsel dönüşüm, sadece binaları güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda altyapıyı, yeşil alanları, ulaşım ağlarını ve afet sonrası müdahale sistemlerini de kapsar. 1999 depremi, Türkiye'de birçok şeyi değiştirdi ve kentsel dönüşümün önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak, uzun vadeli planlama yapılmamış olması, birçok şehirde hala ciddi risklerin olduğunu gösteriyor.

Bursa örneğinde olduğu gibi, depremler kaçınılmazdır ve bu doğal bir süreçtir. Ancak, depremlerin etkilerini en aza indirecek adımlar atılabilir. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Bursa için ciddi bir tehdittir ve bu gerçekle yaşamak zorundayız. Son dönemdeki deprem istatistikleri, deprem riskinin arttığını gösteriyor ve bu, kentsel planlama ve afet yönetimi açısından dikkate alınmalıdır.

Kısacası, güvenli kentler oluşturmak için öncelikle doğal afetlerle başa çıkmak için etkili bir kentsel dönüşüm stratejisi izlenmelidir. Bu strateji, sadece binaları güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda altyapıyı ve toplumun afet bilincini geliştirmeye odaklanır. Bu çaba, gelecekteki afetlerin etkilerini en aza indirgemek için hayati öneme sahiptir.

Bursa, son yıllarda artan deprem aktivitesi ve fay hatlarındaki hareketlilik nedeniyle büyük bir deprem tehlikesi altındadır. İşte Bursa için alınması gereken önlemler ve risklerin özeti:

1.         Deprem Tehlikesi:

•          Bursa, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunması nedeniyle yüksek bir deprem riski taşımaktadır.

•          Bursa’yı bekleyen, riskli 3 tane fay hattı mevcuttur. Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolu, orta kolu ve Gemlik’ten geçen orta koludur. Bursa’nın en büyük depremi yani küçük kıyameti 1855 yılında olmuştur. 2024 yılında yayınlanacak 1855 yılını oluşturan ve aktif faylarda görülmeyen Bursa için sıkıntılı bir fayımız daha mevcuttur. Kayapa Yenişehir Fayıdır. Bu haritalarda görülmeyen ancak birçok binanın altından geçen bir hattır. Yaklaşık 95 km uzunluğunda bir fay hattıdır ve 7’nin üzerinde deprem üretme gücünde bir faydır. Özellikle Kayapa Yenişehir Fayı gibi fay hatları, potansiyel olarak yıkıcı depremlere neden olabilecek durumdadır.

•          Aktif fay hatlarının varlığı ve Bursa'nın deprem geçmişi, şehrin ciddi bir risk altında olduğunu göstermektedir.

2.         Önlemler:

1.         Kentsel Planlamada Fay Hattı Analizi ve Mikro bölgeleme:

•          Bursa'da kentsel planlama süreçlerinde, aktif fay hatları ve deprem riski olan bölgeler göz önünde bulundurulmalıdır.

•          1/100.000 ölçekli planlarda ve 1/1000 ölçekli detaylı planlarda fay hatları ve deprem riski işlenmelidir.

•          Mikro bölgeleme çalışmaları yapılmalı ve buna göre yapılaşma düzenlenmelidir.

2.         Yapı Denetimi ve İnşaat Standartlarının Güçlendirilmesi:

•          Bursa'da yapı denetimi birimlerinin etkinliği artırılmalı ve binaların güvenliği için gerekli standartlar sıkı bir şekilde uygulanmalıdır.

•          Fay hatları üzerine yapı yapılması engellenmeli ve yeşil alanlar oluşturulmalıdır.

•          Yapı malzemelerinin kalitesi denetlenmeli ve güvenlik standartlarına uygunluğu sürekli olarak kontrol edilmelidir.

3.         Acil Yeniden Planlama ve Denetleme Sistemi Kurulması:

•          Bursa'da acil olarak kentsel dönüşüm projeleri gözden geçirilmeli ve fay hatları üzerindeki binaların kentsel dönüşümde önceliği sağlanmalıdır.

•          Planlama süreçlerinde, doğal afetler bakanlığı ve alt birimlerinin kurulması ve etkin bir şekilde çalışması sağlanmalıdır.

•          iki katlı yapılacak yerlerde 6 katlı binaların inşa edilmesi gibi yanlış uygulamaların önüne geçilmelidir.

4.         Toplum Bilincinin ve Hazırlığının Artırılması:

•          Bursa'da yaşayanların deprem ve doğal afetlere karşı bilinçlendirilmesi ve hazırlıklı olmaları sağlanmalıdır.

•          Eğitim kampanyaları düzenlenmeli ve toplumun afet durumlarında nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda bilgilendirme yapılmalıdır.

5.         Bölgesel İş birliği ve Acil Durum Planları:

•          Bursa'nın komşu bölgeleriyle ve ilgili kurumlarla iş birliği içinde olması ve ortak acil durum planları oluşturması önemlidir.

•          Acil durum ekiplerinin, afetlerin etkisi altında kalan bölgelere hızlı bir şekilde müdahale etmesi sağlanmalıdır.

Bursa'nın doğal afetlere karşı güvenliğini sağlamak için bu önerilerin hayata geçirilmesi ve sürekli olarak güncellenmesi gerekmektedir. Herkesin katılımıyla, afet riskini en aza indirmek ve şehri daha güvenli hale getirmek mümkündür.

Deprem Riskine Karşı Etkili Önlemler: Yapısal, Yasal ve Toplumsal Yaklaşımlar ne olmalı…

Ülkemizin deprem riskine karşı etkili önlemler alabilmesi için öncelikle gerçek sorunlarla yüzleşmeliyiz. Şehirleşme karakterinin yetersizliği, iş ahlakındaki zayıflık, rant odaklı yaklaşımların yaygınlığı ve sorunların büyüklüğünün algılanamaması gibi ana sorunlarla karşı karşıyayız.

Bu sorunları çözebilmek için kent planlamasında ve yapısal düzenlemelerde sektörel çözümler üretmeli, iş ahlakının güçlendirilmesi için toplumsal bir farkındalık oluşturmalı ve rant odaklı yapılaşmanın önüne geçmeliyiz. Yasal düzenlemeler, kent ölçeğinde alınacak tedbirler ve toplumsal bazda yapılacak değişimlerle deprem riskini azaltmak mümkündür.

Bu çerçevede, kentsel planlamanın deprem gerçeğine uygun olarak yapılması, sanayinin mekânsal genişlemesinin kontrol altına alınması, bilinçli ve katılımcı bir yapı denetim sisteminin kurulması gibi adımlar atılabilir. Ayrıca, toplumsal bilinçlenme için deprem hazırlık bilincinin artırılması, konut seçimlerinde deprem dayanıklılığının gözetilmesi ve komşuluk dayanışmasının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Mesleki alanda da, mimarlık eğitiminde deprem güvenliği konusunun önemsenmesi ve yapısal olarak depreme dayanıklı binaların tasarlanması için uzmanlık gerektiren eğitim programlarının oluşturulması önemlidir. Bu adımlar, ülkemizin deprem riskine karşı daha dirençli hale gelmesine katkı sağlayacaktır.

Bursa ili deprem durumunda problem oluşturabilecek zeminler arasında sıvılaşabilir zeminler, yumuşak kil zeminler ve heyelan riski bulunan alanlar önemli bir yer tutmaktadır. Heyelan oluşumunu tetikleyen faktörler arasında yağışlar, yeraltı su seviyesindeki değişimler, insan müdahaleleri ve şev yüzeyindeki bitkilerin azaltılması gibi etmenler yer almaktadır. Zeminleri dirençli hale getirmek için detaylı mikro bölgeleme çalışmaları yapılmalı, sıvılaşma potansiyeline sahip alanlar, yumuşak zemin özelliğine sahip alanlar ve heyelan riski bulunan bölgeler belirlenmelidir. Ayrıca, problemli zeminlerde yer alan mevcut yapıların durumları değerlendirilmeli ve bu zeminlere yapılacak yeni yapılar için uygun önlemler alınmalıdır.

Bizi Engelleyen Ana Sorunlarımızı Konuşmamız Gerekiyor!

Geldiğimiz nokta itibariyle; mesleki olarak yapılacaklar, kentsel ve yapısal ölçekte yapılacaklardan önce, gerçek sorunlarımızla yüzleşmemiz çok daha önem arz etmektedir.

Deprem etkilerini indirgenmesi amacıyla şimdiye kadar tekrar tekrar anlatılmış çözümlerin hayata geçirilmesi noktasında önümüzü tıkayan temel nedenleri sorguladığımızda, toplumsal olarak yüzleşmemiz gereken dört ana sorunumuz bulunduğunu saptadık. Bu sorunlar; ülkenin mevcut şehirleşme karakteri/ şehirleşememe karaktersizliği, iş ahlakının zayıflığı, rant etkisinin normalleştirilmesi ve sorunun büyüklüğünü algılama eksikliğidir.

Ülkenin şehirleşmesinin homojen bir şekilde ve doğru planlama ile yapılması; sektörel bazda çözümlerin üretilmesi gerekmektedir. Bursa özelinde sorunun çözümünü mahallelerde ve kentsel dönüşümlerde değil belki Kütahya’da belki Orhaneli’de aramamız gerekmektedir.

Her sektörde; hem kamuda hem özelde ortak bir sorun olan iş ahlakının zayıflığı ile yüzleşmemiz gerekmektedir. İnşaat yapım süreci içerisindeki tüm aktörlerde (demiri bağlayan demirciden, kalıpçıdan, şantiye şefliğindeki mimar- mühendisin pozisyonundan, müteahhitten, onay veren ya da yıkmayan kamu kurumu çalışanlarından, hukukçulara kadar) de zayıflık mevcuttur. Seçim öncesinde yapılan bu sempozyum aracılığıyla idari makamlarda görev almaya niyetli kişilerden beklentimiz; ileride onurlu duruşlar sergilemeleridir.

Ranta dönüşen arsa payının inşaat maliyetlerine yansımasına da hiç şaşırmıyor oluşumuzdan da anlaşılacağı gibi; rant normalleşmiştir. Arsa olmasıyla kat be kat değer kazanan tarlalar; çıkar sağlama aracı olarak toplumun zararına neden olmaktadır.

1999 yılından günümüze terör ile kaybedilen kişi sayısı, depremlerde ölen vatandaşlarımızın yarısı kadardır. Öte yandan 2022 yılında AFAD’a ayrılan bütçe; 41 bütçe kaleminin 26. sırasındadır. Sorunun büyüklüğünü algılama eksikliği bulunduğu aşikârdır. Bu sorunun üstesinden gelinmesi gerekmektedir.

Ülkemizde şehir merkezinden diri fay geçen 24 ilden biri olan Bursa’mızda, AFAD koordinatörlüğünde hazırlanan İl Risk Azaltma Planı’na göre ilimizde merkez ilçeleri etkileyecek olan fayın oluşturabileceği en büyük depremin büyüklüğü 6.9 olarak belirtilmiştir. Öte yandan, 2030 Bursa Çevre Düzeni Planı analizlerine göre yerleşik alanların %83’ü plan yapılmadan önce gelişmiş olan yer bilimleri açısından sakıncalı alanlar üzerinde bulunmaktadır. Sonuç olarak 6.9 büyüklüğündeki bir depremin Bursa’daki şiddetinin çok büyük olma ihtimali yüksektir. Beklenen depremin yarın mı, 5 yıl sonra mı, yüz yıl sonra mı olacağını ise bilemiyoruz. Bu sebeple yarın için de, 5 yıl sonrası için de, 100 yıl sonrası için de afete hazırlık yapmaya bugünden başlamamız gerekmektedir.

Yıkım etkilerini azaltmak için; arsa bedel komisyonları kurulması ve imar hareketleri sonucunda oluşan arsa rantının kamuya geri aktarımının sağlanması, kentsel dönüşümlerin 50 yıl sonrasındaki kentler için %50 daha kötü kentler yaratmak üzere olduklarının farkına varılması ve gerçek bir kentsel dönüşüm eylem planı yapılması, deprem sonrası ilk müdahale ve ilk yardım eğitimlerinin her vatandaşa ulaştırılması, bina kara kutuları geliştirilmesi (yapı mimari projelerinin, mevcut kullanıcı bilgilerinin, hastalık durumları ile kan grupları bilgilerinin saklandığı, depremde zarar görmeyecek rijitlikte metal kutuların çatı piyesleri veya bahçelerde konumlandırılması), şantiye şefliği alanında çalışacak mimarlar için nitelikli şantiye şefliği eğitim programlarının yaygınlaştırılması gibi eylemler ilk etaptaki önerilerimizdir. Konu ile ilgili daha kapsamlı önerilerimize şu adresten ulaşabilirsiniz. (https://depremdirenclibursa.blogspot.com/)

Tüm bu eylem önerileri bir tarafa; ülkenin mevcut şehirleşememe karaktersizliği, iş ahlakının zayıflığı, rant etkisinin normalleştirilmesi ve sorunun büyüklüğünü algılama eksikliği olarak tanımladığımız gerçek sorunlar ile yüzleşmediğimiz takdirde belirli periyotlarla Şubat Depremleri sonrası yaşadığımız çaresizlikleri yaşamak zorunda kalacağımızı üzülerek belirtmek sorumluluğunu taşımaktayız.

Gerçek sorunlarla yüzleşmeden; başarı sağlanamayacağını düşünsek de yıkım etkilerini azaltmak için yasal düzeyde, kent ölçeğinde, toplumsal bazda ve mimari olarak yapılmasını önereceğimiz eylemler şunlardır:

•          Yasal Düzenlemeler Bakımından Görülen Eksiklikler ile İlgili

1.         Kent planlarının deprem gerçeğine göre düzenlenmesi ve 5 yıllık- 25 yıllık ve deprem tekrar periyodu olarak görülen 150 yıllık periyotlara göre stratejilerin geliştirilmesi. (Bu strateji ve eylem planlarının birbirini engellemeyecek şekilde düzenlemesi)

a.         150 yıllık periyod için Bursa özelinde, Türkiye’nin en verimli ovası üzerindeki yerleşim yoğunluğunun düşürülmesi

b.         Ovanın ekokent niteliğinde, tarımsal üretimle bütünleşmiş yeşil bir yerleşim niteliği kazanması yönünde planlanması

2.         Sanayinin mekânsal genişlemesinin durdurulması için eylem planı yapılması

a.         Atık miktarı fazla olan ve dış kaynaklara bağımlı olan otomotiv, plastik yan sanayi ve tekstil sektörlerinin başka bölgelere kaydırılması

b.         Kaydırılan sektörler yerine, tarım kaynakları ve botanik çeşitlilikle bütünleşik olan, hammaddesi bu ürünler olan İlaç, Gıda ve kozmetik sektörlerinin çekim merkezi haline getirilmesi

3.         Bilinen diri faylar üzerine belirli bir mesafeye kadar imar izni verilmemesi, mevcut fay üzeri parsellerin tespiti ve yeşil alana dönüşüm kararlarının başlatılması

a.         Yüzey faylanmalarının tespit edilmesi

b.         Fay hatlarının imara açılmaması için; imar planlarına fay hatlarının işlenmesi

c.         Fay hattı üzerinde olup imara açılan ve henüz yapılaşmayan imar planlarının iptali

4.         “İmar affı” ve benzeri garabetlere tekrar edilmemesi

5.         İmar affı başvurularının ihbar kabul edilerek bu yapılardaki eklenti ilave yüklerin kaldırılması

6.         Arsa bedel komisyonları kurularak, imar hareketleri sonucunda oluşan arsa rantının engellenmesi ve kamuya geri aktarımının sağlanması

7.         Yapı Denetim Sisteminin iç kontrol ve yetkinliğinin arttırılması

8.         Şantiye sahasındaki her çalışan için Kalfalık-Ustalık-İşçilik Belgeleri ve eğitimleri süreçlerinin başlatılması

9.         Kaçak yapı ve kaçak kat ihbarları konusunda muhtarlıkların sorumlu tutulmaları, atalet veya ihmal gösteren muhtarların görevlerinin düşürülmesi ve diğer yasal yaptırımların işler hale getirilmesi

•          Kent Ölçeğinde Yapılması Gerekenler

1.         Afet konteynerleri uygulamasının yinelenerek muhtarlıklarla entegre edilmesi

2.         Toplanma alanlarının uygunluk kontrolü, kapasite kontrolü ve fosseptik çukurları/içme suyu –kullanma suyu depoları/ hijyen malzemeleri konularında donatılmasının sağlanması

3.         Öncelikle sağlık ve eğitim yapıları olmak üzere deprem sonrası önceliği olan kamusal yapılarda taşıyıcı sistem tasarım kriterinin “hemen kullanım” düzeyine çıkartılması

4.         Güvenlik katsayılarına uygun inşa edilmemiş veya başka amaçla yapılmış iken sonradan özel okul/özel hastane/otel yapısına dönüştürülmüş binalarının tespitinin yapılması, tehlike sınırında olanların kullanım ve ruhsat iptalleri (İsias hotel)

5.         Bitişik nizam imarlı parsellerde, komşu yapılara yaklaşım mesafesi konulması

6.         Mülkiyet yapısına bağlı olarak biçimsiz parsellerde düzensiz mimari projeler geliştirilmek zorunluluğuna çözüm getirilmesi

7.         Ana ulaşım yollarında deprem direnci olmayan kırılgan noktaların iyileştirilmesi (köprü, viyadük vb.)

8.         Kent ölçeğinde yıkıldığında özellikle ana arterleri kapatacak yapıların tespit edilmesi ve bu yapıların deprem güvenliğinin araştırılması

9.         Kentsel dönüşümlerin 50 yıl sonrasındaki kentler için %50 daha kötü kentler yaratmak üzere olduklarının farkına varılması [650.000 bin yapı; 20 kentsel dönüşüm projesi ile kaç yılda dönüşür, dönüştüğündeki kent nasıl bir yer olur?] ve gerçek bir kentsel dönüşüm eylem planı yapılması (alan boşaltmanın hedeflenmesi; deprem sonrasında ulaşılabilir yollar için kentsel dönüşümde kat artırımının durdurulması; boylu ağaçlar büyümesi için alanın %30'unun toprak olması)

10.       Somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerinin ulusal envanter içerisinden tanımlanması

11.       Tüm belediyelerin kültürel miras veri tabanlarının oluşturulması, birleştirilmesi ve açık veri olması (Bursa Büyükşehir Belediyesi kent belleği projesinin kapsamının genişletilmesi, içeriğinin geliştirilmesi)

12.       Tüm tescilli eserlerin nitelikli belgelenmesinin sağlanması

13.       Somut olmayan kültürel miras verileri ile somut kültürel miras verilerinin çakıştırılmasının sağlanması;

14.       Kentte ve kırsalda tescillenmemiş sivil mimarlık eserlerinin tescillenmesi

15.       Deprem risk haritasının oluşturulması

a.         Mevcut yapı stokunun taşıyıcı sistem ön değerlendirmelerinin yapılması (bazı belediyeler bu uygulamayı başlattı)

b.         Taşıyıcı sistemine müdahale edilmiş olabilecek yapıların araştırılması. Zemin katı atölye, galeri, market, fırın vs. ticari işlevlerde kullanılan yapıların statik projeleri ile mevcut durumların karşılaştırılması.

c.         Arşivlerde de çalışılması, verilerin GIS'e aktarılması gerekmektedir.

16.       AKOM’ un yönetsel kapasitesinin arttırılması

17.       DEPREM KENTLERİ BİRLİĞİ’nin kurulması. (Ulusal ve uluslararası düzeyde)

Toplumsal Bazda Görülen Eksikliklerin Giderilmesi İçin Sosyal Politikalar Geliştirilmesi İhtiyacı Bulunmaktadır!

1.         Problemin çözülemeyecek kadar büyük olduğu yanılgısına kapılıp unutmayı seçmek tutumunun değiştirilmesi (biz deprem görmesek de torunlarımız görecek- bu sorundan kaçmanın yolu yok) (normal/sıradan vatandaşın, hayat gailesi içinde bir de deprem kaygısı yükünü taşıması, bireysel olarak sürdürülebilir değil, taşınamaz, ağır geliyor bu yük ve kendini korumak için çözüm olarak bilinçte hasır altı etmeye, sözde unutmaya başlıyor...)

2.         Deprem kültürünün yalnız deprem zamanlarında değil yaşam boyunca sürecek bir kültür olarak kalıcılaştırılması

3.         Deprem hazırlık bilincinin arttırılması

4.         İlk müdahale (72 saat) ve ilkyardım eğitimlerinin yaygınlaştırılması (her vatandaş için)

a.         Site yönetimlerinin örgütlenerek lokal kurtarma ekipleri oluşturması - bu ekiplerin arama kurtarma eğitim ve hazırlığı yapması.

b.         Sokak, Cadde, Yapı Adası, Mahalle bazında örgütlenilerek lokal kurtarma ekipleri oluşturması- bu ekiplerin arama kurtarma eğitim ve hazırlığı yapması.

5.         Ev sahibi olmanın sonsuza kadar sürecek bir hak olduğu algısının değiştirilmesi gerekliliği

6.         Konut alırken ya da kiralarken ki önceliklerimizin değişmesi gerekliliği (Ezgi Apartmanı, Sait Bey Apartmanı, Ebrar Sitesi, Rönesans Rezidansı unutma!)

>>>     havuz -güvenlik kulübesi, yüksek duvarlar /ankastre / vitrifiye markası/net/ brüt metrekare fazlalığı... mümkün olanın en fazlası olsun X ranta dayalı değil bilime dayalı imar planlı /mimari

ve mühendislik hizmeti almış /gerçek yapı denetim görmüş /gerçek şantiye şefliği hizmeti almış

/gerçek müteahhit, usta ve işçilerin çalıştığı

7.         Okul / hastane/ otel seçerken deprem dayanımının sorgulanması (Isias Oteli unutma!) kültürünün oluşması

8.         Komşuna, yardıma ihtiyacı olanları görmezden gelme ihtimaline karşı B planlarının bulunması (Defne Hastanesi’nde yoğun bakımda unutulan 1’I bebek 15 hastayı unutma!)

9.         Toplanma ve çadır alanlarının bilinirliği/donanımı ve ulaşılabilirliğinin talep edilmesi

•          Yapısal Olarak Atılabilecek Adımlar

1.         Bina kara kutuları geliştirilmesi (yapı mimari projelerinin, mevcut kullanıcı bilgilerinin, hastalık durumları ile kan grupları bilgilerinin saklandığı, depremde zarar görmeyecek rijitlikte metal kutuların çatı piyesleri veya bahçelerde konumlandırılması)

2.         Bina deprem dolapları yerleştirilmesi (koridorlarda kazma, kürek, kova vb.) (bahçede kazma, kürek, kova balyoz ve çekiçler, demir kesme makası, testere, topuklı levye, manivela, iş eldiveni, maske, dizlik vb.)

•          Mesleki Olarak Atılabilecek Adımlar

1.         Şantiye şefliği alanında çalışacak mimarlar için şantiye şefliği eğitim programı açılması

2.         Mimarlık eğitiminde “deprem güvenlikli yapı tasarım” dersinin zorunlu ders olması

3.         Mimarlık mühendislik hizmetlerinin öneminin ve itibarının tekrar oluşturulması- Hizmet sözleşmelerinde oda ücret politikasının ve bu bedeller üzerinden ücret denetiminin yasal zorunluluk haline getirilmesi

4.         Hız ile mücadele; anlaşma ve sözleşmelerdeki proje hazırlama sürelerinin gerçekçi olması

Depremlerde Yerel Zemin Davranışları Bursa Örneği

Bursa İlinde Deprem Durumunda Problem Oluşturabilecek Zeminler

-Sıvılaşabilir zeminler

-Yumuşak kil zeminler

-Heyelan riski bulunan alanlar

Yumuşak Zemin Etkileri

•          Sahanın yumuşak ve suya doygun kil çökel gibi yumuşak zeminden oluşması durumunda, pik yer ivmesi (amax) büyütülebilir ve daha uzun bir zemin titreşim periyodu gelişebilir.

•          Yumuşak zemin şartları 3 ile 5 katlık bir faktör ile pik yer ivmesini (amax) önemli bir biçimde arttırabilmektedir.

•          Yumuşak zemin, uzun yapıların rezonansına yol açarak yer yüzeyi salınım periyodunu da arttırabilmektedir.

19 Eylül 1985 Michoacan Depremi (Meksika)

•          Mexico City’deki en büyük hasar, şehrin Lake Zone olarak bilinen kısmında 39-50 m kalınlığındaki yumuşak kil temele oturan binalarda meydana gelmiştir.

•          Mexico City’nin dağ eteklerine tekabül eden kısımlarında (kaya alanda) kaydedilen pik yer ivmesi 0.04g’dir.

•          Lake Zone’daki pik yer ivmeleri (amax) 0.2g ile 0.3 g arasında ölçülmüştür. Ayrıca, tipik zemin periyodları da 1,9 ile 2,8 saniye arasında tahmin edilmiştir.

•          Büyütülmüş pik yer ivmesi ve rezonans etkisi, yüksek binaların ya çökmesine ya da ağır hasarına neden olmuştur.

•          Artan pik yer ivmesi ve daha uzun olan yüzey titreşim periyodunun bu durumunu açıklamak için, çoğunlukla bu yumuşak killerin salınımı ile bir tas jölenin salınımı arasında bir benzeşim yapılır.

Bursa İlinde Depremlerin Heyelanları Tetikleme Potansiyeli

Heyelan oluşumunu tetikleyen faktörler:

•          Yağışlar (kar, yağmur vb.)

•          Yeraltı su seviyesindeki değişimler

•          Depremler

•          Volkanik aktiviteler

•          İnsanlar tarafından yapılan müdahaleler (kazı, şev ağırlığını artırma vb.

•          Şev yüzeyindeki bitkilerin azaltılması

Zeminleri Dirençli Hale Getirmek İçin Ne Yapılmalı:

•          Detaylı Mikrobölgeleme Çalışması Yapılmalı

•          Sıvılaşma potansiyeline sahip alanlar belirlenmeli

•          Yumuşak Zemin Özelliğine Sahip Alanlar Belirlenmeli

•          Heyelan Riski Bulunan alanlar belirlenmeli

•          Problemli zeminlerde yer alan mevcut yapıların durumlarının değerlendirilmesi

•          Problemli zeminlere yapılacak yapılarda alınabilecek önlemler nelerdir.

Bursa'nın Hava ve Su Kalitesini İyileştirmeye Yönelik Ne Yapabiliriz… Bursa’nın Havası ve Suyu Genel Değerlendirilmesi

Bursa’nın iklimsel ve coğrafi özellikleri dikkate alınmadan sanayileşmenin etkisiyle birlikte alınan göçle birlikte aşırı nüfus artışı, plansız kentleşme, tarım, orman ve yeşil alanların yok edilmesi, arazinin yanlış kullanılmasından kaynaklanan nedenlerden dolayı, tüm canlı sağlığını ve ekonomisini tehdit eden meteorolojik afetlerle karşı karşıyadır. Bu bağlamda yapılan analizler ve değerlendirmeler şu sonuçları ortaya koymaktadır:

Hava Kirliliği:

•          Bursa'nın topografik yapısı, hâkim rüzgâr yönü, sanayileşmenin etkisiyle birlikte alınan göç, kontrolsüz yapılaşma ve ormanlık alanların yok edilmesi gibi faktörler, şehirdeki hava kirliliğini artırmaktadır.

•          Atmosfere karışan PM2,5 ve PM10 parçacık maddeleri Dünya Sağlık Örgütü sınır değerlerinin çok üzerinde bulunmaktadır. Bu durum kalp, akciğer, akciğer ve solunum gibi birçok hastalığa neden olmaktadır.

•          Sanayileşme, nüfus ve trafik artışı, plansızlık ile çarpık yapılaşma, HAVA KİRLİLİĞİNİ beraberinde birçok sorunu artırmaktadır.

Meteorolojik Afetler:

•          Kentin klimatolojik yapısı dikkate alınmadan yapılan imar palanları ve çarpık yapılaşma hava akımlarına uygun olmayan bina ve cadde yönleri, bina mimarileri, kullanılan malzemeler, özellikle cam giydirme binalar, geçirgen olmayan zeminler, yeşil orman ve tarım alanlarının yok edilmesi gibi birçok neden, ŞEHİR ISI ADASI genliği artırarak, küresel ısınma ve iklim değişimine, iklim değişimi de kentle etki etmekte, birçok meteorolojik afetin (Şehir selleri, Sıcak hava dalgaları, Dolu, Fırtınalar gibi…) daha sık şiddetli yaşanmasına, sosyal ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır.

•          Taşkın alanlarını imara açmaya, dere yatak en kesitlerinin daralmaya, akışı engelleyen yol ve kavşaklar yapmaya, uygun olmayan akarsu geçiş yapılarına, kuru derelerin önemli bir taşkın oluşturacağının dikkate almadan yapılaşmaya, betonlaşmaya devam ediyor. Aslında olağan olan taşkın ve selleri, yanlış uygulamalarla felakete dönüştürüyoruz.

•          Fiziksel, ekonomik, sosyal kayıplara neden olan, meteorolojik afetler, bilimsellikten uzak veya bir bilimi yok sayarak, rant uğruna veya alelacele yapılan plansız işlerden dolayı her geçen gün artmakta, sağlıklı yaşam yok olmaktadır.

Su Potansiyeli:

•          Bir ilin su varlığı, kendi sınırları içindeki doğan su kayaklarının potansiyeli kadardır. Nüfusun artışıyla birlikte suya olan talebin de artması, köyler arasında yaşanan su problemlerinin çok yakın gelecekte şehirler arası, ülkeler arası yaşanmasına, hatta su savaşlarının neden olacaktır.

•          Bursa'nın ana su kaynağı; Uludağ ve yamaçlarından doğmakta olan Nilüfer çayı tamamı, Göksu çayının bir kısmı ve İznik gölüdür. Bu su kaynakların tüm su potansiyeli, üzerlerinde mevcut ve mutasavver projelerle değerlendirilmiştir. Yeni projelerin gelişmesi, ticari veya sanayi amaçlı yapılan su tahsisleri, mevcut ve mutasavver projelerin su potansiyelinin ciddi oranlarda azalmasına, özellikle Kentin içme- kullanma suyu ihtiyaçları karşılayamama riskini artırmaktadır.

•          Beslenim miktarının çok üzerindeki su kullanımı nedeniyle, İznik görü kuruma eğilimine girmiştir.

•          İklim değişimi üzerine yürütülen tartışmalarda, özellikle su kaynaklarını kısıtlanacağı ve gıda güvenliğinin sağlanamayacağı vurgulanmasına suya olan talep hızla artmasına rağmen; artan nüfus, sanayileşme, yapılaşma, maden ocakları gibi nedenlerle temiz su kaynaklarının oluşumuna katkı sağlayan ormanlık alanların yok edilmesi su kaynakları havzaları daraltılmakta, su kalitesi bozulmakta, özellikle temiz su kaynakları ise hızla azalmaktadır. Şehir ısı adası ve hava kirliliğinin etkileriyle değişim gösteren yağış rejimi nedeniyle de su potansiyeli her geçen gün azalmaktadır.

•          Gerekli önlemler alınmadığı takdirde 2035 yılından itibaren a ciddi su kıtlığı yaşanma riski artmaktadır.

Öneriler:

1.         Sanayi bölgeleri su kaynaklarının bol, nüfusun az olduğu bölgelere kaydırılmalı, nüfus artışı kontrol altına alınmalıdır. Geliştirilecek projelerle nüfuz köylere kaydırılmalıdır. Coğrafi yapısı nedeniyle şehrin büyümesi durdurulmalıdır.

2.         Ülkemizdeki iklim kanununa ilaveler yaparak, gelişmiş ülkelerde olduğu tüm planlarımızı iklime, iklim değişimine göre yapılmalıdır. Yerleşim alanları ile atmosfer arasındaki direkt yada dolaylı etkileşimin titizlikle analiz edilmeli, yeni planlar şehrin klimatolojisi incelenerek yapılmalıdır.

3.         Şehir sellerine karşı, yağış drenaj alt yapı boyutlandırmalarında kullanılan maksimum yağış tekerrür süresi artırılmalıdır. Taşkın sınırları asla imara açılmalı, sel ve taşkınlara karşı riskler ortadan kaldırılmalıdır.

4.         Şehirlerimizi ormanlaştırmalı, temiz su havzalarını oluşturan, hava kirliliği azaltan, ısı adası genliğini düşüren, insan oğluna faydaları saymakla bitmeyen ormanları da koruma altına almalıdır. Yeşil alanlar çoğaltılmalı, sanayi bölgeleri ile yerleşim alanları arasında yeşil bantlar oluşturulmalıdır.

5.         Su kaynaklarının yönetimi tek elden uzmanlarca bilimsel yöntemlerle yapılmalı, kurumlar arası koordinasyon sağlanmalıdır. Su satışları durdurulmalı, tahsislerde ve yeni projelerde su yapıları ve kullanımları, memba-mansap ilişkileri analiz edilmelidir.

Sonuç: Bir yandan iklim değişimini azaltabilmek için mücadele ederken, diğer yandan iklim değişimini arttırıcı faaliyetlere hız kazandırmaktayız. Meteoroloji biliminin kendilerine sunduğu imkanları çok iyi kullanabilen, hatta bu hizmetlerin genişletilmesi ve geliştirilmesi konusunda her geçen gün daha fazla önem veren gelişmiş ülkeleri örnek almamız son derece önemlidir. İklimin olumlu yönlerini olumsuz yönlerine karşı kullanmak ve meteorolojiyi bir bilim dalı olarak yerleşim alanlarının, sınırsız olmayan su kaynaklarına kaynaklarının bilinçli kullanımına kadar her alanda kullanmak, sorunu çok büyük ölçüde ve kalıcı olarak çözecektir. Yarının geçlerine ve gelecek nesillere yaşana bilir bir dünya/şehirler bıraka bilmek, hükümetlerle, yerel yönetimlerle, kurumlar arası koordinasyonlarla, bilim ışığında hareket eden politikaları geliştirmemiz gerekmektedir.

KENDİNE YETEN KENTLER VE BURSA OTURUMU SONUÇLARI

Bursa’nın Yenilenebilir Enerji Yatırımları ve Sonuç

Bursa, tükettiği enerjinin ancak yarısını üreten bir kent konumunda. Üretim santrallerini incelediğimizde ise üretilen enerjinin yaklaşık %75’i ithal kaynaklardan sağlanmaktadır. Artan nüfus ve elektrikli araçlar ile gelişen sanayi kentimizdeki enerji ihtiyacını önümüzdeki yıllarda daha da arttıracaktır.

Ülkemizin yıllardır izlediği dışa bağımlı enerji politikaları sonucu olarak artan enerji fiyatları lisansız güneş enerji uygulamalarına talebi son yıllarda artış göstermektedir. Benzer şekilde rüzgâr enerji santral yatırımları da artış göstermektedir. Ancak bu artış kentimizin potansiyelinin oldukça altında kalmaktadır.

Özellikle yasal prosedürlerin çok uzun olması ve TEİAŞ tarafından açıklanması gereken kapasite sonuçlarının aylardır açıklanamaması bu yatırımları da durma noktasına getirmiştir. Yabancı sermayeye sunulmak üzere yapılan anlaşmalar ise tam bir yeni nesil kapitülasyon olarak değerlendirilmektedir.

Sonuç olarak özellikle ihracat yapan Bursa sanayisinin yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretmesi hem üretim maliyetlerinin düşmesi hem de imzalanan yeşil mutabakata uyum kapsamında ihracatın devam ettirilebilmesi için önem arz etmektedir. Ayrıca kentimizin de enerji alanında kendine yeten bir kent olması açısından kritik öneme sahiptir.

Tüm bu bilgiler ışığında Bursa’nın yenilenebilir enerji alanında önerilerimiz;

1.         Yeni nesil kapitülasyon düzenlemesi olarak TBMM’ye sunulacak anlaşma ve bu anlaşmalara altyapı hazırlayacak tekliflerin reddedilmesi

2.         Bursa’nın kullanabilmesi üzere TEİAŞ trafo kapasitelerinin arttırılması

3.         Özellikle yatırımın en büyük kısmını tutan solar panelleri Avrupa’daki gibi neredeyse ülkemizdeki maliyetinin yarısına getirilmesi konusunda gerekli düzenlemeleri yapılması

4.         Lisansız yenilenebilir enerji santrali kurulabilmesi resmi prosedürleri azaltılmalı

5.         Çağrı mektubu süreçleri şeffaf olarak ilerletilmeli

6.         Özellikle Yeşil Mutabakat kapsamında ihracatımızın azalmaması için politikalar ve düzenlemeler oluşturulmalı

7.         Bursa’nın yerel yönetimleri, sivil toplum kuruluşlar ve iş dünyası aktif bir şekilde yenilenebilir enerji yatırımlarını desteklemeli ve teşvik etmelidir.

Bursa’nın yenilenebilir enerji potansiyelini tam anlamıyla kullanabilmesi için bu önerilerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu önerilerin, Bursa’nın enerji alanında ithal kaynaklar kullanmadan kendine yetebilmesi ve temiz enerjiye geçiş sürecinin hızlandırılması beklenmektedir.

Bursa ve Genelinde Sürdürülebilir Entegre Atık Yönetimi

Çevre Mühendisleri Odası Bursa Şubesi olarak önerilerimiz aşağıda verilmiştir;

1.         Bursa İli ve Genelinde Sürdürülebilir bir atık yönetimi için konut alanlarındaki atık toplama sistemlerindeki sorunlar giderilmeli ve geliştirilmelidir;

-           Halkın eğitim ile bilinçlendirilmesi, katılımcı bir atık yönetimi sisteminin kurulması.

-           Yerleşim alanlarında atık yönetimi esaslarına ve yasal yönetmeliklere uygun atık sahaları (konut, site, otel vb.) oluşturulması.

-           Yapı vb. yönetmeliklere atık yönetimi ile ilgili zorunlukların eklenmesi ve yapı kullanma izinlerinde belediyeler tarafından zorunlu hale gelmesi.

-           Konut Alanlarında Tehlikeli Atık Yönetimi ve toplama sistemlerinin belediyeler tarafından kurulması.

-           Ambalaj Atığı Toplama oranlarının AB ortalamalarına ve yönetmelik oranlarına çıkarılması, bununla ilgili halka eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yürütülmesi.

-           Atıkların Kaynağından doğru şekilde ayrıştırılması evsel atıklara karışmasının engellenmesi ve yerel yönetimler tarafından alınan katı atık vergilerinin bilinçlendirme, eğitim, iş gücü, çevresel teknolojik gelişime ve çevresel inovasyon çalışmalarına ayrılarak ilerleme sağlanması.

-           Kontrolsüz ve izinsiz atık toplama sisteminin önüne geçilmesinin ile kent sağlığı ve güvenliğinde iyileştirme sağlanması.

2.         Sürdürülebilirlik ve karbon ayak izi çalışmaları yapılarak evsel atık toplama ve atık yönetimi sektöründe elektrikli araçlara geçilmesi ve bunun teşvik edilmesi, fonlanması.

3.         Atık Yönetimi sektöründe yapılacak yatırımlarda Bursa İlindeki yer sorunlarının çözülmesi ve önceden çalışma yapılarak uygun alanlara yatırımcıların yönlendirilmesi.

4.         Atık Yönetimi sektöründe çevresel teknolojik gelişimi sağlayacak şekilde teşvik verilmesi ve teknik gelişiminin sağlanması.

5.         Bursa’nın mevcut ve gelecek atık envanteri ve miktarı çıkarılarak kurulacak tesislerde sınırlama getirilmesi ve şehrin korunması.

6.         Sanayi üretimin de atık miktarların da azalma sağlayacak teknolojilere teşvik edilmesi ve ilgili kurumlarla bilinçlendirme yapılması.

7.         BBB KURUÇEŞME KATI ATIK GERİ KAZANIM VE BERTARAF TESİSİ’n de ÇED Raporunda 2016 -2017 yılları arasındaki katı atık miktarları üzerinden 2035 projeksiyonu yapılmış̧ ancak tesis ihalesi yapılmadan önce 2024 katı atık verilerine göre projeksiyon güncellenmeli, tesis kapasitesi bu doğrultuda belirlenmelidir.

8.         BBB KURUÇEŞME KATI ATIK GERİ KAZANIM VE BERTARAF TESİSİ’n de kent ve halk sağlığını direkt etkileyeceği için;

•          Yüzeysel sular, olası sel taşkın suları ve deşarj sularının da maksimum şekilde tedbir alınması ve anlık takip edilmesi.

•          Süzüntü̈ suyu arıtma tesisinin kapasitesi, arıtma teknolojisi, tesisisin kapalı olup olması, koku giderimine yönelik nasıl bir koku giderim sistemi kurulacağı belirtilmelidir.

•          ATY tesisinde kaynaklı kokunun giderimi için nasıl bir filtreleme sistemi kurulması. Atık ayrıştırma sisteminde koku önleme tedbirlerinin neler olduğu belirtilmesi. Araç̧ süzüntü̈ suyu boşaltım tesisi kapalı olmalı ve koku giderim sistemi olmalıdır.

•          Biyometanizasyon tesisinde emisyon ve koku önleyici tedbirlerin belirtilmesi gereklidir.

•          Ç̧ED Raporunda çıkan hafriyatın örtü̈ tabakası olarak kullanılacağı bu nedenle sahada bekletileceği belirtilmiş̧, söz konusu hafriyattan kaynaklı tozuma önlemlerinin nasıl alınacağı belirtilmelidir.

9.         BBB KURUÇEŞME KATI ATIK GERİ KAZANIM VE BERTARAF TESİSİ’ NİN ÇED Raporunda verilen tüm taahhütlere, AB Çevre direktiflerine, uluslararası normlar ve çevresel yasalar çerçevesinde tedbirler alınmalı ve düzenli denetlenmesi ile sürekliliğin sağlanması.

10.       BBB KURUÇEŞME ENTEGRE KATI ATIK GERİ KAZANIM VE BERTARAF TESİSİ’ n de kullanılacak tüm sistemlerde sürdürülebilir ve inovatif çevre teknolojilerinin kullanılarak kullanım ömrü maksimuma çıkartılmalıdır.

11.       BBB KURUÇEŞME ENTEGRE KATI ATIK GERİ KAZANIM VE BERTARAF TESİSİ’n de izlenebilir ve ulaşabilir veri sistemleri oluşturularak şeffaf bir şekilde paylaşılması ve sürekliliğinin sağlanması tüm kent adına faydalı olacaktır.

12.       BBB KURUÇEŞME ENTEGRE KATI ATIK GERİ KAZANIM VE BERTARAF TESİSİ’n de oluşabilecek olağanüstü acil durumlarda (deprem, sel, yangın, patlama vb.) alınması gereken maksimum tedbirler ve önlemler alınmadır. Bu konu ile ilgili tüm kent birimleri ile koordinasyon kuvvetlendirmelidir. Kent sağlığı için önem arz etmektedir.

Bursa'nın atık yönetimi ve sürdürülebilirlik konusundaki mevcut durumunu göz önünde bulundurarak aşağıdaki sonuçları açıklamak isteriz:

1.         Atık Yönetimi Hiyerarşisi ve Avrupa Birliği Standartlarına Uyum:

•          Atık yönetimi hiyerarşisi doğrultusunda önleme, geri kazanım, geri dönüşüm ve güvenli bertaraf gibi adımların önemi vurgulanmalıdır.

•          Avrupa Birliği atık çerçeve direktiflerine uygun tebliğler ve yönetmelikler oluşturularak uluslararası standartlara entegrasyon sağlanmalıdır.

2.         Entegre Atık Yönetimi Tesislerinin Kurulması:

•          Bursa'da entegre atık yönetimi tesislerinin kurulması, çevresel etkilerin en aza indirilmesi için önemlidir.

•          Bursa'da entegre atık yönetimi tesislerinin kurulması, çevresel etkilerin en aza indirilmesi için önemlidir. Bu tesislerin, tehlikeli atık geri kazanımı, atıktan türetilmiş yakıt üretimi ve düzenli depolama gibi alanlarda faaliyet göstermesi gerekmektedir.

•          Tehlikeli atık geri kazanım tesisleri, atıktan türetilmiş yakıt üretim tesisleri ve düzenli depolama tesisleri gibi altyapıların kurulması gerekmektedir.

•          Tesislerin kurulumunda çevresel etki değerlendirmesi yapılarak, çevresel hassasiyetler gözetilmelidir.

3.         Çevresel Teknoloji ve İnovasyonun Teşviki:

•          Atık yönetimi sektöründe çevresel teknolojik gelişimi teşvik etmek için teşviklerin sağlanması önemlidir. Bu sayede atık yönetimi süreçleri daha verimli ve çevreci hale getirilebilir.

•          Elektrikli araçların kullanımının teşvik edilmesi ve karbon ayak izinin azaltılması için çalışmalar yapılmalıdır.

4.         Toplumsal Bilinçlendirme ve Eğitim:

•          Halkın atık yönetimi konusunda bilinçlendirilmesi ve katılımcı bir sistem oluşturulması önemlidir.

•          Atıkların kaynağında doğru şekilde ayrıştırılması ve geri dönüşümün teşvik edilmesi için eğitim çalışmaları yapılmalıdır.

5.         İzlenebilirlik ve Şeffaflık:

•          Entegre atık yönetimi tesislerinde izlenebilir ve şeffaf veri sistemlerinin oluşturulması gerekmektedir.

•          Tesislerin faaliyetleri ve çevresel etkileri hakkında şeffaf bilgi paylaşımı sağlanmalıdır.

6.         Çevresel Acil Durumların Yönetimi:

•          Olağanüstü durumlarda (deprem, sel, yangın vb.) alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve tesislerin bu durumlara hazırlıklı olması önemlidir.

•          Kent birimleri arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesi gerekmektedir.

Bu sonuçlar ışığında, Bursa'nın atık yönetimi alanında sürdürülebilirlik ve çevresel uyum konularında ilerlemesi için atılması gereken adımların belirlenmesi önemlidir. Ayrıca, tüm bu adımların uygulanabilirlikleri ve etkileri düzenli olarak değerlendirilmeli ve güncellenmelidir. Tüm paydaşların katılımıyla birlikte, sürdürülebilir bir atık yönetimi sistemi oluşturulabilir ve Bursa'nın çevresel etkileri en aza indirilebilir.

Bursa Kenti ve Gıda Güvenliği;

Türkiye'nin tarım potansiyeli, gıda güvenliği ve sanayiye katkısı oldukça önemlidir. Ancak, çeşitli tehditler ve sorunlar da bulunmaktadır. Bursa özelinde gıda güvenliği açısından bazı güçlü yönler ve tehditler bulunmaktadır. Güçlü yönler arasında tarım zenginliği, organik tarım uygulamaları, zengin su kaynakları ve gıda işleme teknolojisinin gelişmiş olması sayılabilir.

Ancak, şehirdeki gıda güvenliği tehditleri arasında kimyasal kirleticiler, sanayi atıkları ve hava kirliliği, su kirliliği, iklim değişikliği ve doğal afetler, salgın hastalıklar ve gıda işleme hataları öne çıkmaktadır.

Bursa'da gıda güvenliğini artırmak ve tehditleri minimize etmek için çeşitli önlemler alınabilir:

1.         Biyo-çeşitliliği Desteklemek: Doğal düşmanlar ve faydalı organizmaların kullanımı zararlıları kontrol etmede etkili olabilir.

2.         Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) Uygulamak: Kimyasal mücadele yöntemlerini en aza indirerek biyolojik, kültürel ve mekanik kontrol yöntemlerini birleştiren bir yaklaşım olan IPM, pestisit kullanımını azaltabilir.

3.         Organik Tarım Uygulamak: Kimyasal gübreler ve pestisitlerin kullanımını sınırlayan organik tarım yöntemleri, toprak sağlığını artırabilir ve kimyasal kirleticilerin su kaynaklarına sızmasını önleyebilir.

4.         Döngüsel Tarım Uygulamalarını Desteklemek: Organik malzemelerin ve atık ürünlerin geri dönüşümü, döngüsel tarım uygulamalarını teşvik ederek doğal kaynakların daha etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayabilir.

5.         Eğitim ve Bilinçlendirme: Çiftçilere ve tarım uzmanlarına, pestisit kullanımının potansiyel riskleri ve alternatif yöntemler hakkında eğitim vermek, bilinçlendirmek ve bilgi düzeyini artırmak önemlidir.

6.         Yerel Ekosistemlere Uyumlu Bitki Seçimi: Yerel iklim ve toprak koşullarına uyumlu bitkilerin seçimi, doğal dirençleri sayesinde zararlıların baskılanmasına yardımcı olabilir.

7.         Ekonomik ve Politika Destekleri: Çiftçilere, pestisit kullanımını azaltmaları veya alternatif yöntemlere geçiş yapmaları için ekonomik teşvikler sağlamak ve politika düzenlemeleriyle desteklemek önemlidir.

8.         Kimyasal Alternatiflere Yatırım: Çeşitli alternatiflere yönelik araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmak, pestisit kullanımını azaltabilir ve gıda güvenliğini artırabilir.

Bursa’da Tarım Topraklarını Her Geçen Yıl Kaybediyoruz….

Bursa ili, geçmişten günümüze tarım ve sanayi alanlarında büyük değişimler yaşamıştır. Özellikle son 30 yılda sanayi kenti olma özelliğini artırmış, ancak bu süreçte tarım alanlarının kaybı ve arazi kullanımındaki yanlışlar da dikkat çekmiştir.

Tarımsal üretim açısından önemli olan Bursa Ovası, tarımsal kimliğinden uzaklaşmış ve sanayi faaliyetlerinin merkezi haline gelmiştir. Bu süreç, tarım topraklarının kaybına ve doğal dengenin bozulmasına neden olmuştur.

Şehirleşme, sanayileşme ve plansız arazi kullanımı, Bursa'nın tarım topraklarının önemli bir kısmının yok olmasına yol açmıştır. Özellikle I. ve II. sınıf tarım arazileri, şehirleşme ve diğer amaçlar için kullanılmış ve geri dönüşü olmayacak şekilde kaybedilmiştir.

Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına karşın, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır. İklim krizi, kuraklık gibi konuların gündemde olduğu bir ortamda hala vahşi sulama yöntemlerini kullanarak suyu hoyratça kullanmak geleceğimizi tehdit etmektedir. Su’dan tasarruf edilecekse tasarrufun toplam su tüketimimizin yüzde 77’sini kullanan tarımdan başlanması gerekliliği vardır

Bursa'nın tarım potansiyeli yüksek ovaları, şehirleşme ve sanayileşme baskısı altındadır. Ancak, tarım arazilerinin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için politika ve stratejiler geliştirilmelidir.

Köyde tarımla uğraşanların yaş ortalaması 55 ve üzeridir. Gençlerin köyde kalmasını sağlayacak, gidenlerin de tekrar dönüşünü başlatmak ve köyde yaşamın özendirilmesi için, gençlere yönelik destekler girdi ve sosyal güvence desteği verilirken, köylerin büyük yerleşim yerlerine olan bağlantıları ile köylerdeki sosyal yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Bursa İlinin detaylı toprak etüt haritalama çalışmaları yaparak toprak potansiyelimiz ve bitki yetiştirme haritamız çıkartılmalı, toprak, su ve bitki analizleri yapacak laboratuvarlar kurularak, çiftçilerin fazla gübre ve tarımsal ilaç kullanımları azaltılmalı, bu şekilde yapılarak, toprak, su varlıklarımızın sürdürülebilir kullanımları sağlanmalıdır.

Arazinin korunması ve doğru kullanımı için sürdürülebilir arazi yönetimi ilkelerine dayalı planlamalar yapılmalıdır. Tarımsal üretim potansiyeli yüksek alanlar korunmalı, diğer alanlar ise tarımsal üretime uygun olmayan kullanımlara tahsis edilmelidir.

Bursa'nın tarım topraklarına ilişkin verimli ve sürdürülebilir bir politika benimsenmelidir. Doğal kaynakların korunması, tarımın sürdürülebilirliği ve ulusal çıkarların temel alındığı bir anlayış benimsenmelidir. Tarımsal üretim ve pazarlama kooperatifleri desteklenmeli, çiftçimize örgütlülük bilinci aşılanmalı. Üreticinin ürününü değerinde satabilmesi, tüketicinin de daha ucuz ve güvenilir gıdaya erişebilmesi için üretici, satış ve tüketim kooperatiflerine destekler verilmelidir.

Çiftçinin ürettiği ürünü değerinde pazarlayabilmesi, katma değerli ürüne dönüştürebilmesi, yöresel ürünlerin markalaşması ve coğrafi işaret alabilmesi için belediyeler içerisinde veya başka bir yapı oluşturarak, kooperatiflerin ve çiftçilerin hukuki sorunlarına çözüm üretecek, pazarlama, ürünlerini mamule dönüştürme, marka oluşturma konularında desteklenmesi sağlanmalı, teknoloji kullanılarak online satış sistemi kurulmalı ve Bursa’dan dünyaya satış ve pazarlama zinciri oluşturulmalıdır.

Sonuç olarak, Bursa ilinin ekonomik ve sosyal gelişiminde tarım ve hayvancılığın önemine inanan, tarımsal üretimin unsurları olan üreticileri destekleyen, toprak ve su kaynaklarını koruyan, tarım ve mera alanlarının amaç dışı kullanılmasını önleyen ve geliştiren, tarıma dayalı sanayi alanlarının planlı olarak gelişmesine veya yer seçimine ilişkin kararları tarımın paydaşları ile birlikte alan bir stratejik yaklaşım uygulanmalıdır.

Bursa ili tarım topraklarının kaybı ve sorunları üzerine dikkat çekmek, doğru politika ve stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlamak önemlidir. Sürdürülebilir arazi yönetimi ve doğal kaynakların korunması, bölgenin tarımsal potansiyelini ve ekosistem sağlığını korumak için hayati öneme sahiptir.

KENT - SANAYİLEŞME VE KENTLİ HAKLARI OTURUMU SONUÇLARI

Bursa’da Sanayi Alanları;

Bursa'da gıda güvenliği tehditlerini azaltmak için sürdürülebilir tarım uygulamalarına ve çevresel koruma politikalarına odaklanmak önemlidir. Bu sayede hem bölgedeki tarımsal üretim artırılabilir hem de çevrenin korunması sağlanabilir.

Bursa, Türkiye'nin önemli sanayi merkezlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Sanayi ve ekonomik göstergelerle birlikte kentteki nüfus, gelir dağılımı, dış ticaret ve sektörel yapı incelendiğinde önemli bilgilere ulaşılır.

Nüfus bakımından Türkiye'nin en kalabalık illeri arasında dördüncü sırada olan Bursa, 2021-2022 yılları arasındaki nüfus artış hızında %14,8 ile sekizinci sıradadır. Cari fiyatlarla GSYH'nin %4,06'sını Bursa gerçekleştirmekte olup, kişi başına düşen gelirde Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans sergilemektedir. İhracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında, Bursa'nın Türkiye genelinde önemli bir ticaret merkezi olduğu görülmektedir.

Bursa'da sanayi, özellikle otomotiv, tekstil ve makina imalatı sektörlerinde yoğunlaşmış durumdadır. Bu sektörler, kentin ekonomisinde önemli bir yer tutmakta ve ihracata önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak, otomotiv sektörünün dışa bağımlılığı risk oluştururken, tekstil sektörünün zorlu bir dönemden geçtiği görülmektedir.

Bursa'nın ekonomik durumunu ve sanayileşme sürecini değerlendirebileceğimiz noktalar

1.         Sanayinin Yapısı ve Önemi:

•          Bursa, Türkiye'nin önemli sanayi merkezlerinden biridir.

•          Özellikle otomotiv, tekstil ve makine sektörleri belirleyici konumdadır.

•          Bu sektörler, hem Bursa'nın hem de Türkiye'nin ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.

2.         Bağımlılık ve Riskler:

•          Bursa'nın sanayisi, özellikle otomotiv sektöründe dışa bağımlılığa sahiptir, bu da riskler oluşturabilir.

•          Tekstil sektöründe yaşanan kayıplar ve dışa bağımlılık da ekonomiyi olumsuz etkilemektedir.

3.         Çevresel ve Sosyal Etkiler:

•          Sanayileşme süreci, çevresel dengenin bozulması ve kentsel sorunların artması gibi olumsuz etkilere yol açmıştır.

•          Konut ve sanayi yerleşimlerinin bir arada olması, altyapı sorunlarını artırmış ve çevre kirliliğine neden olmuştur.

4.         Yeniden Yapılanma ve Çözüm Önerileri:

•          Bursa'nın sanayi yapısının yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bursa'nın sanayi yapısının çeşitlendirilmesi ve teknoloji odaklı bir kalkınma stratejisi benimsenmesi gerekmektedir.

•          Bilim, teknoloji ve AR-GE'ye dayalı bir sanayileşme stratejisi benimsenmelidir.

•          Tekstil ve tarıma dayalı sanayi gibi alternatif sektörlere odaklanılmalıdır.

•          Ayrıca, çevresel sürdürülebilirlik ve kentleşme konularında da önemli adımlar atılması gerekmektedir. Sanayi bölgelerinin ve küçük sanayi sitelerinin planlı bir şekilde yönetilmesi, çevresel etkilerin en aza indirilmesi için önemlidir.

•          Eğitim ve meslek okulları programlarının ve politikalarının sanayinin ihtiyaçlarına uygun olarak revize edilmesi gerekmektedir.

5.         Toplumsal Kalkınma ve Planlı Yaklaşım:

•          Sanayileşme sürecinde toplumsal kalkınma ve planlı yaklaşım önemlidir.

•          İstihdam odaklı politikalar ve ekonomik büyümenin sosyal adaletle uyumlu olması gerekmektedir.

Bu noktalardan yola çıkarak, Bursa'nın sanayileşme sürecini sürdürülebilir ve kapsayıcı bir şekilde yönlendirmek için multidisipliner bir yaklaşımın benimsenmesi ve stratejik planlamaya dayalı bir kalkınma modelinin oluşturulması gerektiği sonucuna varılabilir. Bu sayede, Bursa'nın gelecekteki rekabet gücü ve refah düzeyi artırılarak daha yaşanabilir bir kent haline gelmesi sağlanabilir. Bu şartları sağlamak hem ekonomik büyümeyi desteklemek hem de çevresel ve sosyal etkileri en aza indirgemek için hayati öneme sahiptir.

Kimyasal Güvenliğin Sağlanması için Bursa Özelinde Alınacak Önlemler: Ortak Bir Çağrı ve Eylem Planı Bursa, sanayisi ve ekonomisiyle Türkiye'nin önemli şehirlerinden biri olmakla birlikte, kimyasal kullanımının yaygınlığı nedeniyle çevre ve insan sağlığı açısından önemli risklerle karşı karşıyadır. Bu bağlamda, kimyasalların doğru bir şekilde yönetilmesi ve potansiyel tehlikelerin minimize edilmesi için alınması gereken önlemler şunlardır:

•          Denetim ve Kontrol Süreçleri:

•          Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın öncülüğünde, kimyasal depolama ve kullanım yerlerinin düzenli denetlenmesi ve kontrol edilmesi büyük önem taşımaktadır.

•          Kimyasal kullanımıyla ilgili işletmelerin ruhsatlandırılması süreçlerinde, Kimya Mühendisleri Odası'nın temsilcisinin yer alması ve denetimlerde aktif rol alması sağlanmalıdır.

•          Risk Yönetimi ve Acil Durum Planları:

•          Bursa'nın coğrafi yapısı ve endüstriyel faaliyetleri, acil durum planlarının ve risk yönetiminin önemini ortaya koymaktadır. Kentsel risk yönetimi komitelerinin kurulması ve acil durum planlarının hazırlanması, olası kimyasal kazalara karşı önemli bir koruma sağlayacaktır.

•          Bursa'nın coğrafi yapısı ve kimyasal kullanımının yaygınlığı göz önüne alınarak, kentsel risk yönetimi komiteleri oluşturulmalı ve risk haritaları ile tehlikeli kimyasal maddeler envanteri acilen çıkarılmalıdır.

•          Büyük endüstriyel kazalara karşı acil durum planları hazırlanmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Vatandaşların tahliye planlarına erişimi sağlanmalıdır.

•          Depolama ve Taşıma Güvenliği:

•          Kimyasal üreten ve depolayan işletmeler, yerleşim alanlarından uzak tutulmalı ve sel yataklarında bulunan tesislerin taşınması için adımlar atılmalıdır.

•          Depolama alanlarında kimyasal maddelerin havuz ve ayrı frenaj içine alınması mevzuatla güvence altına alınmalıdır.

•          Kimyasal maddelerin depolanması ve taşınması, özel önlemler gerektirir. Sel yataklarında bulunan tesislerin taşınması ve depolama alanlarında gerekli güvenlik önlemlerinin alınması, olası felaketleri önlemede hayati bir rol oynar.

•          Kimyasal madde kazalarına müdahale yeteneklerinin geliştirilmesi, etkin bir kriz yönetimi için önemlidir. Bu doğrultuda, eğitim ve kapasite geliştirme çalışmalarına önem verilmelidir.

•          Müdahale Yeteneklerinin Geliştirilmesi:

•          Kimyasal madde kazalarına müdahale yöntemlerinin belirlenmesi ve karar verme süreçlerinin bilgi temelli hale getirilmesi için eğitim ve kapasite geliştirme çalışmaları yapılmalıdır.

•          İş birliği ve Koordinasyon:

•          Kimyasal endüstri, insan yaşamında önemli bir yer işgal etmektedir. Ancak, potansiyel tehlikeleri minimize etmek için bilinçli bir yaklaşım ve iş birliği gerekmektedir. Bu nedenle, Bursa'daki tüm paydaşların kimyasal tehlikelere karşı bilinçlenmesi ve iş birliği içinde hareket etmesi önemlidir

•          Bursa'nın tüm ilgili kurumları arasında iş birliği ve koordinasyon sağlanmalıdır. Şehirdeki herkesin bu konuda sorumluluk üstlenmesi ve birlikte hareket etmesi gerekmektedir.

•          Denetim ve Kontrol Süreçleri:

•          Kimyasal kullanımıyla ilgili işletmelerin düzenli denetlenmesi ve kontrol edilmesi, çevre ve insan sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın liderliğinde etkili denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Sonuç olarak, Bursa'da kimyasal kullanımının yaygınlığı ve sanayinin büyüklüğü, kimyasal tehlikelere karşı dikkatli ve etkili önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları iş birliği içinde hareket etmeli ve kimyasal güvenliği sağlamak için ortak çaba göstermelidirler. Bursa'nın geleceği için kimyasal güvenliği sağlama konusundaki kararlılığımızı yineleyerek, birlikte hareket etmeye çağırıyoruz

Kayapa Çöp Depolama Alanı Özelinde Çevre Sorunları

Kayapa'daki çöp depolama alanıyla ilgili olarak, bölge halkının ve çevre örgütlerinin çöp depolama alanı yapılmasına karşı çıkması önemli bir gerçektir. Bu tepkilerin ve endişelerin kaynağında, çevresel etkilerin yanı sıra tesisin yönetimi ve işletilmesiyle ilgili belirsizlikler ve eksiklikler bulunmaktadır.

Tesisin planlanması ve ihalesi sürecinde yaşanan belirsizlikler ve şeffaflık eksiklikleri, halkın güvenini sarsmış ve tartışmaları derinleştirmiştir. Yapılan gösteriler ve kamuoyu tepkileri, sürecin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.

Özellikle, çöp depolama tesisinin işletilmesi ve yönetimi konusunda deneyimli bir firma seçiminin önemi vurgulanmalıdır. Uluslararası standartlara uygun teknolojilerin ve çevre dostu uygulamaların kullanılması, çevresel etkilerin en aza indirilmesinde kritik bir rol oynamaktadır.

Alternatif tesis seçenekleri, özellikle Muratlı'da yapılması önerisi, çevresel etkilerin azaltılması ve toplumun katılımının sağlanması açısından dikkate alınmalıdır. Bu alternatiflerin değerlendirilmesi ve halkın görüşlerine saygı duyulması önemlidir.

Çevre konularında şeffaf bir iletişim ve katılımcı bir süreç izlenmeli ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Vatandaşların endişeleri ve önerileri, çözüm sürecinde dikkate alınmalı ve açık bir diyalog ortamı sağlanmalıdır.

Tesisin yerleşim yeri seçimi ve çevresel etkilerinin yanı sıra, çevre yönetimi ve atık su arıtma gibi konular da titizlikle ele alınmalıdır. Uluslararası örnekler incelenmeli ve yerel koşullara uygun çözümler geliştirilmelidir.

Sonuç olarak, çevre sorunlarına duyarlı bir yaklaşım ve katılımcı bir süreç, çöp yönetimi ve çevre koruma konularında sağlıklı ve sürdürülebilir çözümlerin bulunmasına katkı sağlayacaktır.

Tekstil Sektörünün Hava ve Su Kirliliğine Etkileri

Bursa, Türkiye'nin en büyük sanayi kentlerinden biri olarak Otomotiv ve Tekstil sektörlerinde önemli bir konuma sahiptir. Özellikle tekstil sektörü, Türkiye'de ve Bursa'da önemli bir yer tutmaktadır, tekstil hammaddeleri ve konfeksiyon/hazır giyim ihracatında Türkiye'de ikinci sırada yer almaktadır.

Ancak, tekstil üretimi özellikle çevresel etkileri göz önüne alındığında önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Özellikle boya ve baskı işlemleri hava ve su kirliliğini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, çevreye olan olumsuz etkilerin en aza indirilmesi için çeşitli önlemler alınması gerekmektedir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın yayınladığı Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi, temiz üretim teknolojilerinin uygulanmasını teşvik etmektedir. Bu genelge kapsamında, kurulu kapasitesi 10 ton/gün üzeri olan tesislerde belirli tekniklerin uygulanması zorunlu hale gelmiştir.

Bursa'da, tekstil sektörünün çevreye etkilerini azaltmak için atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması ve verimli çalışması önemlidir. Organize sanayi bölgelerinde atık su arıtma tesislerinin kurulması ve işletmelerin su tüketimini azaltıcı önlemler alması gerekmektedir.

Özellikle, tekstil makinelerinin enerji verimliliğine yönelik çalışmaların teşvik edilmesi ve su tüketiminin azaltılması için alternatif teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Büyük alıcıların denetimleri ve devlet denetimlerinin yanı sıra, firmaların kendi önlemlerini alması önemlidir.

Su tüketiminin kg başına 60 lt'nin altında gerçekleşmesi için firmalara vergi indirimi gibi teşvikler sağlanabilir. Organize sanayi bölgelerinin su tüketimini azaltıcı önlemler alması ve su riski haritalarının oluşturulması da önemlidir. Son olarak, susuz boyama/renklendirme tekniklerinin geliştirilmesi ve dijital baskı makinelerinin kullanımının artırılması sektörde önemli bir adım olacaktır.

Bu bağlamda, Bursa'daki tekstil sektörünün çevresel etkilerini azaltmak için teknolojik yeniliklere ve çevresel düzenlemelere odaklanması gerekmektedir.

Bursa Kent Planlaması ve Trafik Çözümleri: Bir Çağrı ve Değerlendirme

Bursa, tarih boyunca zengin bir kültürel mirasa sahip olmuş, sanayi ve ticaretin canlı olduğu bir kent olarak öne çıkmıştır. Ancak, kentleşme sürecinde yaşanan hızlı büyüme, planlama eksiklikleri ve trafik sorunları, Bursa'nın sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Bu bildiri, kentte yaşanan kritik konuları ele almakta ve çözüm önerileri sunmaktadır.

1.         Yoğunluk ve Erişilebilirlik İlişkisi:

•          Kentlerdeki yoğunluk ve bölgesel erişilebilirlik arasında doğrudan bir ilişki vardır.

•          Ana ulaşım akslarına yakın bölgelerde yoğunluk artarken, uzak bölgelerde erişilebilirlik azalır.

•          Yoğunluk arttıkça özel araç kullanımı ve alternatif ulaşım modları da artar.

2.         Trafik ve Çevre Etkileşimi:

•          Trafik, plansız şehirleşme, yanlış imar uygulamaları ve artan nüfus gibi faktörlerin bir sonucudur.

•          Trafik sıkışıklığına çözüm aranırken, yeni yolların inşası veya mevcut yolların genişletilmesi çözüm getirmeyebilir.

•          Braess Paradoksu, trafikte daha fazla yolun daha az trafik demek olmadığını göstermektedir.

3.         Sürdürülebilir Çözümler ve Örnekler:

•          Kent planlamasında toplu taşıma sistemlerinin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması önemlidir.

•          Örnek olarak, Seul'deki trafik sorununa metro ve otobüs ağı güçlendirilerek çözüm bulunmuştur.

•          Kentsel dönüşüm projelerinde, otoparkların azaltılması ve toplu taşıma alternatiflerinin önceliklendirilmesi gerekmektedir.

4.         Kamu Yatırımları ve Kent Planlaması:

•          Havalimanı, stadyum, hastane gibi büyük kamu yatırımları yapılırken çevresel, sosyal ve ekonomik etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.

•          Uygun yer seçimi ve sürdürülebilir kullanımı, kentlerin ve ülkenin geleceği açısından kritik öneme sahiptir.

Trafik Sorunu ve Çözüm Yolları:

1.         Trafik Yönetimi ve Toplu Ulaşım: Bursa'da trafik yoğunluğu, özellikle ana arterlerde ve kavşaklarda ciddi bir sorundur. Kent içi toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, metro hatlarının genişletilmesi ve otobüs filosunun güçlendirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, raylı sistemlerle entegre edilmiş akıllı ulaşım sistemlerinin kurulması da önemlidir.

2.         Kentsel Dönüşüm ve Planlama: Bursa'da kentsel dönüşüm projelerinin artmasıyla birlikte, altyapı ve trafik planlamasında ciddi eksiklikler ortaya çıkmıştır. Kentsel dönüşüm projelerinde, altyapıya ve trafik akışına uygun planlamalar yapılmalı, yeşil alanların korunması ve sürdürülebilir çevre politikaları gözetilmelidir.

3.         Otopark Yönetimi: Özel araç kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, otopark sorunu da artmaktadır. Kent merkezlerindeki otopark alanlarının sınırlı olması, trafik sıkışıklığını ve çevresel sorunları beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, otopark yönetimi ve alternatif ulaşım modları teşvik edilmelidir.

Çevresel ve Sosyal Etkiler:

1.         Kamu Yatırımlarının Sürdürülebilirliği: Bursa'da yapılan büyük kamu yatırımlarının, çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri göz önünde bulundurularak planlanması ve uygulanması gerekmektedir. Havalimanı, hastane ve stadyum gibi tesislerin, kentle bütünleşik bir şekilde planlanması ve kent halkının ihtiyaçlarına cevap vermesi sağlanmalıdır.

2.         Kentsel Estetik ve Çevresel Koruma: Kentsel dönüşüm projelerinde, estetik kaygılar ve çevresel koruma ön planda tutulmalıdır. Bursa'nın tarihi ve kültürel mirası, yapılan projelerde korunmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır.

Sonuç olarak, Bursa'nın kentsel planlama ve trafik yönetimi konularında ciddi adımlar atılması gerekmektedir. Kent planlamasında trafik ve çevre etkileşimleri, sürdürülebilirlik ve kaliteli yaşam için önemli bir odak noktasıdır.

Toplu taşıma sistemlerinin güçlendirilmesi, trafik sıkışıklığını azaltmak için etkili bir çözüm olabilir.

Ayrıca, kamusal yatırımların çevresel ve sosyal etkileri titizlikle değerlendirilmeli ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda planlanmalıdır. Kamu, özel sektör ve yerel halkın iş birliğiyle, sürdürülebilir bir kent modeli oluşturulabilir ve Bursa'nın potansiyeli tam anlamıyla değerlendirilebilir. Ancak bu, bütüncül bir yaklaşımla ve uzun vadeli stratejilerle mümkün olacaktır. Bu yaklaşım, kentlerin ve toplumların daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesine yardımcı olacaktır.