MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK ÖYKÜLERİ - 1
Sunuş
"Mühendislik Mimarlık Öyküleri-I" adlı kitabımızdaki öyküleriokurken, mühendislerimizin ve mimarlarımızın geçmişteki serüvenine tanıklık etmekle kalmayacak, aynı zamanda kalkınma tarihimizden kesitler de göreceksiniz.
Mühendislerin ve mimarların sınırlı olanaklarla yarattıkları, yaratmaya çalıştıkları bir dünya var bu kitapta-Cide yolunu yapanlar mesleğimizin bir çözüm sanatı olduğunu, ulaşılmayacak yol olmadığını gösteriyorlar. Demir-çeliğin öyküsü mühendislik tarihine kendisi kadar sağlam bir yapı taşı bırakıyor. "İlk feneri yakan" maden mühendisleri emekçilerin geleceğe giden yolunaışık tutuyor. Her gün zevkle yudumladığımız çayın bardağımıza gelenekadar ne badireler atlattığı anlatılıyor. Devrim Otomobilinin öyküsünün kendisi başlı başına önemli bir mühendislik girişiminin ne türengellemelerle karşılaştığının, inançlı mühendislerin umutlarının nasıltüketildiğinin ifadesi. Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluşu ve geçmişiterkedilmiş bir alanda umudun yeşertilebileceğinin kanıtı.
Bilimle toplumun buluşturulmasına tanıklık ediyor bu öyküler. Bu derlemenin, öyküleri yaratanlara vefa borcunun ödenmesininötesinde bir amacı daha var: O da "mühendislik-mimarlık şimdi nasılbir yerde" sorusunun yanıtlarını aramak. Kısıtlı olanaklar, maddi sıkın-tılar, çağın gerisinde kalmış teknoloji şartları içerisinde kalkınmak için,halka hizmet için mücadele eden mühendisler ve mimarlar bugün neyapabiliyorlar? Mesleklerini toplum yararına ne ölçüde kullanabiliyorlar? Başarı öykülerinin temelini oluşturan irade bugün ne kadar geçer-li? Başarının yerine durağanlığın, yapmanın yerine yıkmanın, coşku-nun yerine umutsuzluğun geçirilmeye çalışılmasının arkasında hangi ekonomik ve siyasi koşullar yer alıyor?
Mühendislerin ve mimarların, toplumun ihtiyaçlarını bilimsel bilgiyikullanarak karşılama misyonları, kalkınma, sanayileşme, hakça paylaş-ma hedefleri, bu amaçlara ulaşmak için çabaları sürüyor. Emperyalist sistemin ülkemiz için öngördüğü, hatta ülkemize dayattığı role karşınyer yer başarılar elde ediliyor.
"Mühendislik Mimarlık Öyküleri-I" adlı kitabımızdaki öyküleriokurken, mühendislerimizin ve mimarlarımızın geçmişteki serüveninetanıklık etmekle kalmayacak, aynı zamanda kalkınma tarihimizdenkesitler de göreceksiniz.
Mühendislerin ve mimarların sınırlı olanaklarla yarattıkları, yaratmaya çalıştıkları bir dünya var bu kitapta Cide yolunu yapanlar mesleğimizin bir çözüm sanatı olduğunu,ulaşılmayacak yol olmadığını gösteriyorlar. Demir-çeliğin öyküsümühendislik tarihine kendisi kadar sağlam bir yapı taşı bırakıyor. "İlk feneri yakan" maden mühendisleri emekçilerin geleceğe giden yolunaışık tutuyor. Her gün zevkle yudumladığımız çayın bardağımıza gelenekadar ne badireler atlattığı anlatılıyor. Devrim Otomobilinin öyküsününkendisi başlı başına önemli bir mühendislik girişiminin ne türengellemelerle karşılaştığının, inançlı mühendislerin umutlarının nasıltüketildiğinin ifadesi. Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluşu ve geçmişiterkedilmiş bir alanda umudun yeşertilebileceğinin kanıtı.
Bilimle toplumun buluşturulmasına tanıklık ediyor bu öyküler.Bu derlemenin, öyküleri yaratanlara vefa borcunun ödenmesininötesinde bir amacı daha var: O da "mühendislik-mimarlık şimdi nasılbir yerde" sorusunun yanıtlarını aramak. Kısıtlı olanaklar, maddi sıkın-tılar, çağın gerisinde kalmış teknoloji şartları içerisinde kalkınmak için,halka hizmet için mücadele eden mühendisler ve mimarlar bugün neyapabiliyorlar? Mesleklerini toplum yararına ne ölçüde kullanabiliyor-lar? Başarı öykülerinin temelini oluşturan irade bugün ne kadar geçer-li? Başarının yerine durağanlığın, yapmanın yerine yıkmanın, coşku-nun yerine umutsuzluğun geçirilmeye çalışılmasının arkasında hangiekonomik ve siyasi koşullar yer alıyor ?
Mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları, araştırmanın, tasarla-manın, yapmanın, işletmenin coşkusunu yaşamaya özlem duyuyorlar.Yaptıklarından daha fazlasını yapmaya hazırlar. Yeter ki sayıları 500bine yaklaşan, her yıl mezun olanların sayısı 25 bini bulan meslek-taşlarımızın, bilimi ve teknolojiyi halkımızın hizmetine sunabilmeleri için görülen ortamlar yaratabilelim. Yeter ki, artık ulusal bilim, teknolo-ji ve yenilenme politikaları temelinde sanayileşme, kalkınma, hakçapaylaşım için siyasi bir irade oluşturabilelim. Yeter ki, bize uygun bulu-nan ucuz işgücüne ve doğal ve kültürel varlıklarımızın kuralsız vesınırsız tüketimine dayalı rekabet anlayışı yerine, bilimi ve teknolojiyitoplum yararına kullanma anlayışını egemen kılabilelim. Yeter ki, buanlayışa uygun yatırımlar yapabilelim. Yeter ki bu amaçlarla sürdürdüğümüz mücadelemizi yükseltebilelim, bütün çalışanlarlaortaklaştırabilelim.
Daha fazla, daha güncel başarının öyküsünü yazmaya ve yayınlamayadevam edeceğimiz günlere olan özlemimizle, umudumuzla ve kararlılığımızla, bize bu öyküleri yayınlama olanağını veren meslektaşlarımıza,bu çalışmayı planlayıp bize kazandıran Mahmut Kiper‘e, kitabı yayına hazırlayanlara Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.