EMİN KORAMAZ BİRGÜN GAZETESİ İÇİN YAZDI: ŞİMDİ, BİZDEN ÇALINANLARI GERİ ALMA ZAMANIDIR

29.10.2024

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 29 Ekim 2024 tarihli Birgün Gazetesi'ndeki köşesinde "Cumhuriyet'imizin 101. yılı" üzerine yazdı.

Emperyalizme karşı bağımsızlık düşüyle verilen mücadeleden doğan Cumhuriyet’in 101 yılındayız.

İkinci yüzyılının hemen başında olan Cumhuriyet, hiç şüphe yok ki insanlık tarihinin en büyük kazanımlarından biridir. Sadece bir yönetim biçimi olarak değil, aynı zamanda halk iradesinin, demokrasinin, eşit, hukuktan yana, bağımsız, laik, kalkınan, barış içerisinde bir ülkenin de teminatıdır. Geri kalmışlığa, sanayisizliğe, plansızlığa, dışa bağımlı ekonomiye karşı, her alanda bağımsızlık için atılan tarihsel bir adımdır.

Ancak ne acıdır ki bugün bildiğimiz anlamda Cumhuriyet’ten geriye hiçbir şey kalmamıştır.

Biliyoruz ki Cumhuriyet’in bir asırlık ‘dün’ü talan edilen varlıkları ve değerleriyle doludur. Bu tarih aynı zamanda ülkemizde kapitalist ilerlemenin, dışa bağımlılığının, piyasalaşmanın, yağma ve talanın da tarihine eşlik etmektedir.

Özellikle 1980’li yıllardan itibaren imalat sektöründe başlayan özelleştirme dalgasıyla, kamuya ve halka ait olan varlıklarımız devletin elinden çıkarılarak sermayenin dizginsiz sömürüsüne ve yağmasına açılmıştır. Fabrikalarımız, limanlarımız, santrallerimiz, kamu arazilerimiz ve kamu işletmelerimiz sermaye gruplarına aktarılmıştır.

Özelleştirmelerin ardından yaşanan ekonomik krizlerle birlikte Türkiye ekonomisi üretime dayalı bir ülke olma modelini terk etmiştir.

Hiç şüphe yok ki bu saldırıların en sistematik hali AKP iktidarı döneminde yaşanmıştır.

Sürekli tekrarladığımız gibi AKP, iktidara geldiği günden bu yana neo-liberal özelleştirme politikalarının en sadık ve saldırgan temsilcisi olmuştur. Bu yağma düzenini ise ekonomik bir başarı hikayesi olarak sunmuştur.

22 yıldır inşa edilen islamcı faşist rejim yalnızca kamu kaynaklarımızı ve varlıklarımızı özelleştirerek değil, bir asırlık Cumhuriyet’in kamusal her değerini, ilerici her birikimini talan etmiş; anti demokratik, hukukun ayaklar altına alındığı, emperyalizme göbekten bağımlı, laikliğin ortadan kaldırıldığı bir hale getirmiştir.

Artık ne kimsesizlerin kimsesi olma iddiasıyla yola çıkan bir Cumhuriyet ne de emekçiler için yaşanacak bir ülke var.

Öyle bir ülke düşünün ki doğdunuz gün aldığınız nefesten para alınıyor.

Kadınlar her gün tacize tecavüze uğruyor, katlediliyor. Gençlerin en coşkun çağında hayalleri, tek bir umudu yok. Emekliler ölüme terkediliyor. Emekçilerin boğazından geçen tek bir lokma dahi fazlalık görünüyor.

O halde bugün artık ülkenin geleceği için “Nasıl bir Cumhuriyet? Kimin için Cumhuriyet” sorularına cevap arayacaksak, bu aynı zamanda kurucu bir iradeyi açığa çıkarmak zorundadır. Düzene yama olacak reformlarla, düzen muhalefetinin değişen liderleriyle, anayasa tartışmalarının hesaplı vaatleriyle değil; emekten, haktan, hukuktan, eşitlikten, özgürlükten, bağımsızlıktan, laiklikten, halkların kardeşliğinden yana ve gerçekten demokratik bir ülkenin mücadelesini açığa çıkarmalıdır.

Bu kurucu irade, emperyalist bağımlılık ilişkisi ve ona bağlı şekillenmiş sömürü yapısıyla, anti-demokratik baskı aygıtları ve kökleşmiş olan gericilikle ideolojik-politik düzeyde hesaplaşacak devrimci demokratik bir cumhuriyeti hedeflemelidir.

Kadınların, gençlerin özgürlük ve hak mücadeleleri, işçilerin, köylülerin, biz mühendislerin, mimarların, şehir plancıların ve tüm emekçilerin yükselen sosyal talepleri yeni bir cumhuriyet fikrinin yegane kurucu zemini ve gücü olmalıdır.

Şuna sonsuz inanıyorum; nasıl ki bu ülke kurulurken harcına karılmış alın terimiz var, yarının kurulacak güzel günlerinde, mücadele eden bizlerin, emeği, özverisi ve bilgisi olacaktır.

Şimdi, bizden çalınanları geri alma zamanıdır…

İslamcı faşist rejimin tüm saldırılarına karşı Cumhuriyet’in ilerici değerlerini omuzlayarak yola çıkmalıyız. Kamucu bir toplum için mücadele etmeliyiz. İnsandan, doğadan, çevreden yana bir toplum için mücadele etmeliyiz.

Bir arada yaşam için eşit yurttaşlık için barış için mücadele etmeliyiz. Önümüzde kazanmak zorunda olduğumuz bir gelecek; üreten, kalkınan, hakça bölüşen ülke için kurmak zorunda olduğumuz Cumhuriyet var.

Doğup büyüdüğümüz bu gökyüzünün altında, çocuklarımızın yaşayabileceği, eşit, özgür, laik bir ülke umuduyla...