EMİN KORAMAZ YAZDI: BİLİM VE HALK DÜŞMANI RANTİYECİLER HESAP VERECEK!
Gericiliğin borazanı ve iktidarın savunucusu Akit Gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu'nun TMMOB'yi hedef alan 12 Şubat 2023 tarihli yazısına TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz BirGün Gazetesi'ndeki köşesinden cevap verdi.
BİLİM VE HALK DÜŞMANI RANTİYECİLER HESAP VERECEK!
Ülke olarak eşine az rastlanır bir seferberlik içindeyiz. Yediden yetmişe herkes depremin açtığı yaraları sarabilmek, bölge halkına yardım edebilmek için elinden gelen tüm imkanları kullanıyor. Derneklerden sendikalara, meslek örgütlerinden siyasi partilere kadar toplumun örgütlü kesimleri yardım faaliyetlerinin daha organize biçimde yürütülmesi ve yapılan yardımların en ücra yerlere bile ulaştırılması için örnek bir dayanışma gösteriyorlar.
Bu ülkedeki 660 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının mesleki demokratik kitle örgütü olan TMMOB de depremin ilk anından itibaren tüm imkanlarını seferber etmiş durumda.
Birlik olarak bir yandan odalarımız aracılığıyla kendi alanında uzman meslektaşlarımızı bölgedeki sorunların çözümü için yönlendirirken, diğer yandan da İl Koordinasyon Kurullarımız aracılığıyla çok geniş çaplı bir yardım organizasyonu düzenliyoruz.
Felaketin ilk haftasında ülkemizin farklı illerinde toplanan yardım malzemeleriyle doldurulan onlarca yardım tırı TMMOB organizasyonu ile gölgedeki illere ulaştırıldı.
Yönetim kurulu üyelerimiz, Oda başkanlarımız ve teknik heyetlerimiz deprem bölgesini karış karış gezerek durumu ve ihtiyaçları raporlaştırıyorlar.
Bu yardımları büyütmeye, meslektaşlarımızın mesleki bilgi ve birikimini bölge halkının sorunlarının çözümü için yönlendirmeye devam edeceğiz.
HALK DÜŞMANI KARAHASANOĞLU’NA CEVABIMDIR
Yaşanan afetin bu denli büyük bir yıkıma ve sosyal trajediye dönüşmesine ilişkin ilk tespitlerimi geçtiğimiz hafta BirGün’deki köşemde dile getirmiştim.
Bu yazıma karşılık, gericiliğin borazanı ve iktidarın savunucusu Akit Gazetesi’nden Ali Karahasanoğlu “TMMOB için hesap verme günü” başlıklı bir yazı kaleme almış.
Suçunu örtbas etmeye çalışanlara has bir yüzsüzlük ve çarpıtmayla kaleme alınmış bu yazıyı ve yazarını dikkate almasam da, ülkemizdeki yapı denetim sisteminin içinde bulunduğu durumu ve TMMOB’ye bağlı odaların etkisizleştirme politikalarının sonucunu gösterebilmek için birkaç konunun altını çizmek istiyorum.
Karahasanoğlu’nun yazısında -pek çok safsata arasında- dile getirdiği temel suçlama yıkılan bunca çürük binanın yapımına TMMOB’nin neden sessiz kaldığıdır.
Soru en temelinden hatalıdır: TMMOB, bilime ve tekniğe uygun olmayan, kamu yararı taşımayan uygulamalara ve projelere karşı asla sessiz kalmamıştır. Gerek yayınladığımız raporlar, gerek açtığımız davalarla bilime ve tekniğe uygun olmayan her türden projeye engel olmaya çalıştığımızı herkes bilmektedir. Öyle ki, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, defalarca TMMOB’nin bu tavrından ne kadar rahatsız olduğunu dile getirmiş, açtığımız davalar nedeniyle bazı projeleri hayata geçirememekten şikayetlenmiştir.
20 yıllık iktidar dönemi boyunca AKP, her fırsatta, yağma politikalarında kendisine engel olarak gördüğü TMMOB’nin yetkilerini kısıtlamak, meslek alanındaki denetimlerini ortadan kaldırmak için yasal düzenlemeler yapmıştır.
Odalarımızın belediyelerle imzaladığı protokoller aracılığıyla uyguladığı bazı denetimler bile inşaat şirketlerini ve iktidarı rahatsız ettiği için TMMOB’nin her türlü denetim yetkisi adeta yasaklanmıştır.
Gerici Akit ve yandaşlar, tüm bu düzenlemeleri ağızlarının suyu akarak, coşkuyla haberleştirmekten kendilerini alamamıştır. Gelinen süreçte TMMOB’ye bağlı odaların kendi uzmanlık alanlarına ilişkin herhangi bir projeye denetim yapma yetkisi bulunmamaktadır.
Yapı Denetimi Yasası’na 2011 yılında özel bir madde eklenerek “projelerin ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamayacağı” kesin hüküm altına alınmıştır. Bu da yeterli olmamış 2013 yılında yapılan çıkarılan “Torba Kanun”la “Harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez.” hükmü İmar Yasası’na işlenmiştir.
Bu düzenlemeler yetmezmiş gibi, hiçbir mühendislik hizmeti almamış on milyondan fazla kaçak, ruhsatsız yapı “İmar Barışı” adı altında ruhsatlandırılmıştır. İnsan hayatının hiçe sayıldığı, kanuna ve mevzuata aykırı faaliyet göstererek suç işleyenler ödüllendirildiği İmar Barışı’nın milyonlarca kişinin hayatını tehdit ettiğini defalarca vurguladık.
Kentsel Dönüşüm uygulamalarının şehir merkezlerinde rant alanları yaratmayı değil, deprem riski olan yapıları yenilemeyi hedeflemesi gerektiğini her defasında dile getirdik.
Başta deprem vergisi olarak alınmaya başlanan ÖTV olmak üzere ülke kaynaklarımızın hiçbir kamu yararı olmayan “çılgın projelere” değil, halkın ortak çıkarını sağlayacak kamusal faydayı önceleyen projelere ayrılması gerektiğini söylemekten dilimizde tüy bitti.
Kent merkezlerinde deprem toplanma alanları yaratılmasının, şehirlerimizdeki park ve bahçelerin afet sonrasında yaşamı sürdürmeye olanaklı hale getirilmesinin, kriz yönetim senaryolarının oluşturulmasının önemini defalarca tekrarladık.
Bunca yıl boyunca bu sözlerimize kulak tıkayanların, açtığımız davalar nedeniyle birliğimizi hedef gösterenlerin, odalarımızın yetkilerini elinden alanların bugün hiçbir şey söylemeye hakkı ve haddi bulunmamaktadır.
Susun! Yıllardır uyguladığınız halk düşmanı politikaların enkazı altında kalan halkımıza yardım ulaştırmak için varını yoğunu ortaya koyan Birliğimize dil uzatmaktan vazgeçin.