MMO: İŞ CİNAYETLERİ REJİMİ DEĞİŞMELİ, TÜM MEVZUAT KAMUCULUK VE SOSYAL DEVLET İLKELERİ TEMELİNDE YENİDEN DÜZENLENMELİDİR!

28.04.2025

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü nedeniyle 28 Nisan 2025 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

İş Cinayetleri Rejimi Değişmeli, Tüm Mevzuat Kamuculuk ve Sosyal Devlet İlkeleri Temelinde Yeniden Düzenlenmelidir!

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2003 yılında aldığı bir kararla 28 Nisan tarihi, meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesi amacıyla Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü olarak ilan edilmiştir. Odamız meslek ve uzmanlık alanları arasında yer alan işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) üzerine onyıllardan bu yana eğitim, belgelendirme, periyodik kontrol, kongre, sempozyum, panel, söyleşi, rapor vb. çalışmalarla kamusal sorumluluğunu yerine getirmektedir. Bu vesileyle ülkemizdeki genel durumu kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

İş kazaları, meslek hastalıkları ve iş cinayetleri gerçekte önlenebilir. Ancak iktidar yetkilileri her büyük vaka sonrasında hep “fıtrat, kader, işin doğasında var vb. söylemlerle konuyu doğallaştırmakta ve sorumluları korumaktadır. Oysa göz göre gelen ve önlemsizlik nedeniyle olan ölümler iş cinayeti olarak değerlendirilmelidir. Hemen her gün 5 işçinin, 2003-2024 döneminde iş cinayetlerinde 30 binden fazla işçinin hayatını kaybettiği ülkemizde bir iş cinayetleri rejimi olduğunu söylemek pekâlâ mümkündür.

İSG Kanunu 13. yılında fakat kazalar ve iş cinayetleri artarak sürüyor

Yetkililer, 2012 yılında çıkarılan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun TBMM’de görüşülmesi sırasında ve sonrasında sürekli olarak “kanundan sonra iş kazaları ve meslek hastalıklarında azalma olacağını” söylediler. Oysa resmî istatistikler, 2012 yılından bu yana iş kazası sayıları, ölümler ve iş kazası sıklık hızında artış olduğunu gösteriyor.

İş Kazaları, Meslek Hastalıkları, Ölümler, İş Kazası Sıklık Hızı Verileri (2000-2023)

Yıllar

İş Kazası Sayıları

Meslek Hastalığı Sayıları

İş Kazası Sonucu Ölüm Sayıları

Meslek

Hastalığı Sonucu Ölüm Sayılarıı

İş Kazası ve Meslek

Hastalığı Sonucu Ölüm Sayları

İş Kazası Sıklık Hızı

(1 Milyon İş Saatinde)

2000

74.847

803

731

6

737

7,36

2001

72.367

883

1.002

6

1.008

5,81

2002

72.344

601

872

6

878

5,56

2003

76.668

440

810

1

811

5,46

2004

83.830

384

841

2

843

5,52

2005

73.923

519

1.072

24

1.096

4,27

2006

79.027

574

1.592

9

1.601

4,03

2007

80.602

1.208

1.043

1

1.044

3,61

2008

72.963

539

865

1

866

3,10

2009

64.316

429

1.171

0

1.171

2,76

2010

62.903

533

1.444

10

1.454

2,46

2011

69.227

688

1.563

10

1.573

2,45

2012

74.871

395

744

1

745

2,43

2013

191.389

371

1.360

0

1.360

5,88

2014

221.366

494

1.626

0

1.626

6,51

2015

241.547

510

1.252

0

1.252

6,77

2016

286.068

597

1.405

0

1.405

7,90

2017

359.653

691

1.633

0

1.633

9,94

2018

430.985

1.044

1.541

0

1.541

10,76

2019

422.463

1.088

1.147

0

1.147

10,76

2020

384.262

908

1.231

5

1.236

10,85

2021

511.084

1.207

1.350

35

1.385

12,27

2022

588.823

953

1.517

8

1.525

12,44

2023

681.401

945

1.966

0

1.966

14,14

2024

Açıklanmadı

Açıklanmadı

Açıklanmadı

Açıklanmadı

Açıklanmadı

Açıklanmadı

 

2024 yılı SGK verileri henüz açıklanmamıştır. 2000-2023 dönemi SGK verilerinden oluşturduğumuz yukarıdaki tablo genel durumu açıklıkla yansıtmaktadır. SGK verileri kayıt dışı çalışanları, göçmen işçileri, tarım-orman işlerinde çalışanları kapsamadığı için tabloda yer verilememiştir.

Tablodan görüleceği üzere 2000-2023 döneminde “iş kazaları” yüzde 910, iş cinayetleri de yüzde 266 oranında artmıştır. Bir milyon iş saatindeki iş kazası sıklık hızında da artış var.

Meslek hastalıkları verilerinin aşırı sorunlu yapısı da sürmektedir. Örneğin 24 yılı kapsayan SGK 2000-2023 verilerinde, meslek hastalıklarından dolayı ölüm vakası sadece 125; meslek hastalıkları toplam verisi ise 16 bin 802’dir. Oysa ILO’nun uluslararası kabulleri çerçevesi ve ülkemizdeki çalışan sayısı veri alındığında, her yıl en az 10 bin emekçinin meslek hastalıklarından ötürü hayatını kaybettiğini söylemek gerekecektir. Ancak bu ölümlerin meslek hastalığı kaynaklı olduğu tespit edilmemekte ve kayıtlara geçmemektedir.

Bu genel durumun başlıca nedeni neoliberal vahşi emek rejimidir. İktidarın sermayeye açık desteği, serbestleştirme-özelleştirmeler, azami kâr hırsı, sendikasızlaştırma, esnek-güvencesiz çalışma, kayıt dışı çalıştırma, çalışma koşullarının ağırlığı, kamu yararı ile kamusal denetimin tasfiyesi ve asıl sorumlulara caydırıcı ceza uygulanmaması başlıca nedenler arasındadır.

İSİG önlemleri öncelikle işverenin görevidir. Ancak, 6331 sayılı kanun ile getirilen sistemde bu görev işverenden çok iş güvenliği uzmanları ve hekimlerden beklenmekte ve her iş kazasından sorumlu tutulmaktadırlar.

AKP döneminde tüm alanlarda olduğu gibi işçi sağlığı ve güvenliği alanında da bilim ve mühendislik meslek örgütlerinin fonksiyonu dışlanmıştır. İşveren yükümlülüğü olan işyerlerinde İSİG önlemleri piyasalaştırılmış ve Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB) denilen ticari kuruluşlara bırakılmıştır. İşverenler, OSGB’lerden işin gereğinin yerine getirilmesinden çok düşük fiyatla iş yapmasını beklemektedir.

Odamız, düzenlediği tüm etkinliklerde ve özellikle iki yılda bir düzenlenen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’nde, İSİG’e ilişkin saptanan görüşleri kamu kurumları ve kamuoyu ile paylaşmaktadır. 22-25 Ekim 2025 tarihleri arasında 12.’si Ankara’da düzenlenecek olan Makina Mühendisleri Odası İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi öncesinde aşağıdaki gereklilikleri bir kez daha hatırlatıyoruz.

  1. Sağlıklı ve güvenlikli bir ortamda çalışmak her çalışanın hakkıdır. İSİG’in sağlanması öncelikle devletin ve işverenin görevidir. İSİG hizmetlerinin piyasalaştırılması, yaşanan sorunların temel kaynakları arasındandır. İşyerlerine verilecek İSİG önlemleri kamu hizmeti olarak ele alınmalıdır.
  2. İSİG ile ilgili politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim, diğer sosyal tarafların görüşleri önemsemeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yapılmaktadır. Ancak mevcut durum gösteriyor ki doğru kararlar alınmamakta, istenen uygulamalar hayata geçirilememektedir. ÇSGB’nin bu konularda tek yetkili olması ölümlerin, sakat kalmaların başlıca nedenleri arasındadır.

Sendikalar, Üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB ve Sağlık Bakanlığı’nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğu emek örgütlerinden oluşan ulusal bir enstitü kurulmalıdır. Enstitü politika ve mevzuat oluşturan, kararlar alan, işyerlerini denetleyen, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve sağlık personelinin eğitimlerini veren, sicillerini tutan yetkilere sahip bir yapıda olmalıdır.

  1. Esnek çalışmayı, işveren çıkarlarını esas alan 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu başta olmak üzere çalışma yaşamı ve sağlığa ilişkin tüm mevzuat iptal edilerek, yeni ve çalışanlar lehine bir mevzuat, oluşturulacak Ulusal İşçi Sağlığı Güvenliği Enstitüsü/Kurulu önerileri doğrultusunda hazırlanmalıdır.

Yeni mevzuatta:

  • Kamucu yaklaşım, kamu/toplum yararı, kamusal hizmet ve denetimler ile sosyal devlet ilkeleri hâkim olmalıdır.
  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar ve ilgili tüm bilim çevreleri konunun asli özneleri olarak yer almalıdır.
  • İSİG önlemleri ile ölüm, yaralanma, sakat kalmaların sorumluluğu, işlevleri işverenlere rehberlik ve danışmanlık yapmak olan iş güvenliği uzmanlarının değil işverenlerde olmalı, işveren ve işyerlerine ağır yaptırımlar getirilmelidir.
  • Ölümlü iş kazalarının meydana geldiği işyerlerinde TMMOB ve Sendika, temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yapılacak çalışma sonucu kazaların nedeni belirlenip eksiklikler giderilinceye kadar işler durdurulmalıdır.
  • Asıl işveren-alt işveren ilişkisi ile ödünç işçilik, esnek çalışma gün ve süreleri kaldırılarak 35 saatlik işgünü ve güvenceli istihdam getirilmelidir. İSİG politikaları; insanca çalışma koşulları, tam zamanlı, kadrolu, iş güvenceli, sosyal güvenlik, örgütlenme, insanca yaşanacak ücret ve emeklilik hakları başta olmak üzere temel sosyal haklarla bütünlük içinde tanımlanmalıdır.
  • Meslek hastalıklarının tespitine yönelik işyerleri ile sağlık kuruluşları arasında veri akışını sağlayacak bir yapılanma tesis edilmelidir.
  • İşveren ve vekillerinin işyerlerinin niteliğine göre İSİG konusunda eğitimli, sertifikalı olmaları sağlanmalıdır.
  • İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri sağlanmalıdır.
  • İşyerlerinin projelendirilmesi, yapımı ve işletilmesi aşamalarında görev alan mühendis ve mimarların Odalarınca denetleneceği bir sistem oluşturulmalıdır.
  • Gayrettepe ve Kartalkaya yangınları, işyerlerinin kurulma ve açılma aşamalarında İSİG kurallarına uygunluğunun denetlenmesi gerekliliğini bir kez daha göstermiştir. İşyerlerine, açılmadan önce İSİG yönünden eksiklikleri olmadığına dair “Kurma İzni” belgesinin alınması zorunluluğu getirmelidir.
  • Sendikalaşmanın önündeki tüm engeller kaldırılarak örgütlülük teşvik edilmelidir.
  • Sendikaların kurulu oldukları işkollarındaki işyerlerini, o işyerinde örgütlü olunsun olunmasın denetlemeleri sağlanmalıdır.

Yukarıda genel çerçevesi belirtilen düzenlemeler yapılmadığı takdirde, on milyonlarca emekçinin insanca çalışma ve yaşam haklarının gaspı sürecektir. TMMOB Makina Mühendisleri Odası, her konuda olduğu gibi işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında her şey insan için yaklaşımıyla yerini almaya, kamucu yaklaşımı, kamusal hizmet ve denetimleri savunmaya kararlılıkla devam edecektir.

YUNUS YENER
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI