TEOMAN ÖZTÜRK, ÖLÜMÜNÜN 27. YILINDA ANIT MEZARI BAŞINDA ANILDI

12.07.2021

TMMOB'nin Unutulmaz Başkanı Teoman Öztürk, 11 Temmuz 2021 tarihinde, ölümünün 27. yılında Karşıyaka Mezarlığındaki Anıt Mezarı başında ailesi, dostları ve yol arkadaşlarının katıldığı bir törenle anıldı.

Anma töreninde konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz konuşmasında;

“Teoman Abi 1973-1980 yılları arasında TMMOB’nin başkanlığını yürüttü. Teoman Abi’nin başkanlık yaptığı bu dönemin dünya ve Türkiye’si hakkında çok şey söylemek mümkün.

Onun ve arkadaşlarının yürüttüğü ve bugün bizim de sürdürdüğümüz mesleki demokratik mücadele çizgimiz hakkında çok şey söylemek mümkün.

TMMOB’nin 1973-80 seneleri içerisindeki devrimci demokrat duruşuna verdiği mücadeleye o dönemin Türkiye mücadelesine ve dünyasına dair çok şey söylemek mümkün. Ama Teoman Öztürk ve yol arkadaşlarının bir ayırt edici özelliği vardı. TMMOB’nin mücadelesini, mühendislerin- mimarların mücadelesini düzene, sermaye kesimlerine hizmet eden, seçkinci bir anlayıştan çıkartıp halkla buluşturmaktı, emekçi sınıflarla buluşturmaktı. Mühendislik –mimarlık hizmetinin dönüştürücü gücünü bu halkın daha çağdaş yaşaması, ülkemizin, emperyalizmin ve sermaye kesimlerinin boyunduruğundan kurtarmak için verilen mücadeleyi yönlendirmesiydi.

Ülkemizin ekonomisi, siyasal yapısı ve bütün üstyapı kurumları uluslararası sermayenin, çıkarları bunlarla bütünleşmiş yerli sermaye kesimlerinin ve rantiyenin hâkimiyetindedir. Halkımızın yoksulluğunun sebebi ülkemizdeki talanın vurgunun nedeni tüm dünyayı ve ülkemizi kuşatan emperyalist kapitalist sömürü düzenidir. Teoman abi ve arkadaşları şöyle diyordu: “eğer biz bu sömürü düzenini yok etmezsek, onun yerine emekten yana, bilimden yana, halktan yana bir düzen inşa etmezsek ne bu ülkenin mühendislerinin-mimarlarının-şehir plancılarının emekleri ne de bu ülke emekçilerinin emekleri bu ülkenin kurtuluşuna yetmeyecektir.

Sermaye kesimlerinin karına kar katması, karlarını maksimize etmesinden başka bir anlam ifade etmeyecektir. Emeğimizin halkımızın hizmetine girebilmesi her alanda bağımsızlığın kazanılmasına, sömürüye dayanan bu düzenin sona erdirilmesine bağlıdır.

Teoman Abi’nin sözünü hepimiz hatırlarız. O veciz söz aslında bizlerin insanlığa karşı topluma, halkımıza karşı olan görev ve sorumlulukları çok net bir şekilde çiziyor; 'Yüreğimizdeki insan sevgisi ve yurtseverliği baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürmek yolunda inançlı ve kararlıyız.” İşte bu söz bugün hala geçerliliğini sürdürmektedir.'" dedi.

Emin Koramaz'ın ardından, Teoman Öztürk'ün yol arkadaşları Hikmet Tümer ve Oğuz Türkyılmaz alarak düşüncelerini ifade ettiler.

Oğuz Türkyılmaz'ın gerçekleştirdiği konuşma şöyle;

"Teoman Öztürk’ün eşi,kızı, damadı, arkadaşları,dostları merhaba !Yirmi yedi yıldır 11 Temmuz anma toplantılarına , Ankara’da  olmadığım bir iki defa  dışında hep katıldım. Kırkbeş yıl kadar önce  Teoman Ağabey’i tanımak, üç yıl yan yana odalarda birlikte çalışmak benim için  büyük bir mutlulk ve onur.

Daha önce de çeşitli vesilelerle söyledim.Bu tür anmaları  daha anlamlı  hale getirmek lazım.Teoman Ağabey  ve bu mezarlıkta  sonsuzluğa  uğurladığımız devrimci   dostlarımızı anmak, onların mücadelesin, zenginleştirerek, güçlendirek  sürdürmekten geçiyor.

PEKİ ŞİMDİ NE YAPMALIYIZ ?

Teoman Ağabey’in   dediği gibi, bilim ve tekniği emekçi halkın çıkarları doğrultusunda değerlendirme" ilkemiz uyarınca,uzmanlık alanlarımızda emperyalizm ve yerli ortaklarının sömürü ve talan politikalarını teşhir etmek birincil görevimiz.

Tıpkı  matematikte gerekli ve yeterli koşul gibi.Bu gerekli ama yeterli değil.

Peki yeterli olan ne?

Yeterli koşul, karşı çıktığımız uygulama ve düzenlemelerin yerine ne istediğimizi söylemek.

Ne istediğimizi söylemekle yetinmemek ,istediklerimizi nasıl yapacağımızı,hayallerimizi hangi araçlarla, hangi kurumlarla,nasıl bir yapıyla,hangi kaynaklarla hayata geçireceğimizi anlatmamız.

Karşıtlık temelindeki muhalefeti  çizgisi artık çok  geride kaldı.Kuşkusuz ,nelere  karşı olduğumuzu mutlaka söyleyeceğiz,ama nasıl bir dünya,nasıl bir Türkiye,nasıl bir kent,nasıl bir işyeri,okul,sağlık, eğitim,kültür,spor  tesisi istediğimizi,nasıl bir enerji,çevre, ulaşım,sanayi,kentleşme,tarım politikasını hangi kurumlarla, hangi araçlarla  ve kaynaklarla, ne tür bir kamusal planlama kurgusu ve anlayışı ile uygulayacağımızı somutlamak, katılımcı ve şeffaf bir tarzda, bunları nasıl yapacağımızı anlatmakla da yükümlüyüz.

Sorunları aşmak ve krizden mümkün olan en çabuk şekilde ve en az hasarla çıkabilmek için; yurttaşların ve toplumun vazgeçilmez gereksinimlerinin karşılanmasında kamu mülkiyeti, kamusal hizmet ve toplumsal yarar esaslarını temel alan demokratik bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifi ile kamucu, toplumcu bir programın uygulanması gereklidir. Şirketlerin değil, yurttaşların ve toplumun çıkarlarını gözeten, sermaye kesimlerinin karını arttırmayı değil, yurttaşların ve toplumun yaşamsal ihtiyaçlarının yeşil bir çevre, mavi bir gökyüzü, yaşanabilir bir doğa hedefleri ile uyumlu ve çevreye en az zarar verecek bir yöntemle, güvenilir ve kolayca erişilebilir şekilde kamusal bir hizmet olarak temini için, toplum yararını gözeten adaletli ve demokratik bir ulusal kalkınma planı ve programı oluşturulması ve uygulanması zorunludur. Bu bağlamda, KİT’ler zarar eder” tekerlemesinin yarattığı kompleksten bir an önce arınılmalı ve yeni kamu iktisadi teşekkülleri sektör temelli olarak kurulmasını önermeliyiz.  Elektrik ve doğal gaz üretimi, iletimi ve dağıtımı, petrol rafinerileri,temel petro kimya tesisleri, su üretimi ve dağıtımı, büyük ölçekli madencilik projeleri, kamusal eğitim, kültür, sağlık ve spor tesisleri, kamusal ulaşım sistem ve şebekeleri, toplu konut, sosyal güvenlik, temel ihtiyaç maddelerinin temini ve diğer sosyal fayda yaratan alanlarda oluşturulacak güçlü kamusal kuruluşlar ve yapılar yoluyla, kamu tekrar lokomotif  olabilir.

Bu yaklaşımın bir parçası olarak; tüm kamusal niteliktki hizmet ve faaliyetleri   özel tekellerin kâr egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarma, toplum çıkarlarını gözeten, kamusal planlama esaslı,  demokratik bir denetimi/programı gerçekleştirme ihtiyacı vardır.

Demokratik eğitim, sağlık,enerji,ulaşım, konut,sanayi,tarım,kültür  vb. politikalarını ve programlarını önce hayal etmeliyiz. Kimse hayallerimize ket vuramaz. Sonra tasarlamak, kurgulamak, geliştirmek ve uygulamak için yoğun bir şekilde çalışmalıyız.

Önereceğimiz programlar,işleyiş  ve kurumsallaşma, emeğin tarihsel kazanımlarını, örgütlülüğünü ve sosyal devleti sermayenin çıkarları lehine yok eden; sağlık, eğitim dâhil tüm alanları piyasa uygulamalarına açan neoliberal politikaları değiştirmeyi esas almaktadır. Emeği en yüce değer sayan, siyasal, ekonomik, sosyal yönleriyle bütünlüklü, toplumcu bir demokratikleşme siyasal programının, eşit, özgür, adil bir topluma ve bağımsız ve demokratik bir ülkeye ulaşma mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Özelleştirmenin son halkaları olan  TEİAŞ ve MKE için , TEİAŞ VE MKE vatandır, vatan satılmaz diye bir direniş hattı öremez miyiz?Kamuculuk yeniden ,kamusallık yeniden  şiarlarını tekrar yükseltemez miyiz?

Kavgamızı uluslararası boyutlara taşıyabilir,uluslararası emek örgütlerinin desteğini alabilir,özelleştirilmek istenen enerji,eğitim,sağlık,ulaşım  tesislerini  devir almaya soyunan uluslararası ve yerel şirketlerinin kredi için başvuracağı banka ve  finans şirketlerini baskı altında tutarak,kredi bulmalarını güçleştirebilir ve önleyebiliriz.

Biz, devrimciler,sosyalistler kavgadan hiç korkmadık.

Kimseyi ötekileştirmeden,ayrılık noktalarımızı geriye iterek,emperyalizme,gericiğe,faşizme karşı omuz omuza ,yan yana,kol kola birlikte yürümeliyiz.

Kavgamız bitmedi sürüyor, sürecek.  Teoman Başkana  birlikte seslendiğimiz  gibi, gür bir sesle hep birlikte sesleniyoruz…

Gelecek onun için mücadele edenlerindir…

Gelecek bizimdir.

Devrim!

Bir gün mutlaka!

2 Temmuzda Madımakta yitirdiğimiz canları ,Ali İsmail Korkmaz’ı  ,Haydar İlker arkadaşımızı saygıyla anıyorum.

Ne diyor Ahmet Arif  Ağabeyim:

"Biz ki, ustasıyız

Vatan sevmenin

Umut, saklımızda ölümsüz bayrak

Kırmızı-kırmızı

Dalga-dalgadır...

.....

Nicedir,

Kahpe ağzında

Bir salgın,

Bir deprem gibi künyemiz

Nicedir,

Başımıza zindan dünyamız

Biz ki, yarınıyız halkın

Umudu, yüzakıyız

Hıncı, namusu...

Şafakları,

Taaa şafakları

Hey canım,

Kalbim, dinamit kuyusu..."
 

Son söz yerine:

YAŞASIN TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜ,
YAŞASIN TMMOB'NİN EMEKTEN, ÜLKEDEN, KAMUDAN YANA MÜCADELESİ
YAŞASIN  ÖZGÜRLÜK,EŞİTLİK,DAYANIŞMA VE ADALET KAVGAMIZ
YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM
DEVRİM BİR GÜN MUTLAKA
SİZLERİ SEVGİ VE DOSTLUKLA SELAMLIYORUM"