TMMOB ZMO 70. YAŞINI ANKARA’DA KUTLADI

04.05.2025

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, kuruluşunun 70. Yıl Etkinliğini MMO Eğitim ve Kültür Merkezi’nde 3 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleştirdi.

 

Çok sayıda Ziraat Mühendisinin yanı sıra TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin de katılımıyla gerçekleşen etkinlik; Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın açılış konuşmalarıyla başladı.

Ardından 70. Yıl Video Gösterimi gerçekleştirildi.

Oda Başkanlarımız Konuşuyor bölümünü sonrası Ankara Meslekte 35. ve 50. Yıl töreniyle plaketler meslek sahipleriyle buluşturuldı. Son olarak, Oda Yöneticilerimiz ve Üyelerimiz Konuşuyor bölümünüyle etkinlik son buldu.

Etkinlikte Koramaz, katılımcılara şöyle seslendi:

Değerli Arkadaşlar, Sevgili Meslektaşlarım,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına hepinizi dostlukla selamlıyorum.

Ziraat Mühendisleri Odamızın kuruluşunun 70. Yılı vesilesiyle aranızda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

TMMOB çatısı altında tam 70 yıldır  ülkemizin ve halkımızın geleceği için, bilim ve tekniğin ışığında hiç durmadan çalışan, üreten gelmiş, geçmiş tüm üyelerimizi ve Oda yöneticilerimizi yürekten kutluyorum.

70. kuruluş yıldönümünüz kutlu olsun!

Sevgili Arkadaşlar,

Biliyorsunuz, bu yıl Birliğimiz TMMOB’de 70 yaşına girdi.

Bundan 70 yıl önce, ülkedeki 8.000 mühendis ve mimarı kapsayan 10 meslek odasıyla yola çıkan TMMOB, bugün 24 meslek odası, 231 Şube, 1072 İl - İlçe Temsilciliği, 48 İl Koordinasyon Kurulu, 121 farklı disiplinden 700.000’i aşkın mühendis mimar ve şehir plancısı ile mücadelesini sürdürüyor.

Teoman Öztürk Öğrenci Evimizde Birliğimizin 70. Yılını kutladığımız 19 Ekim günü konuşmama şöyle başlamıştım:

“TMMOB ‘ye dair hangi cümleyi kurarsak kuralım, ne anlatırsak anlatalım söyleyeceğimiz her şey eksik kalacaktır.

Çünkü TMMOB demek memleket demektir.

Çünkü TMMOB demek 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin 70 yılına tanıklık demektir.

Çünkü TMMOB demek Türkiye’deki toplumsal mücadeleler tarihinin en önemli dinamiklerinden birisi demektir.

Özel Mühendislik Okullarına karşı 1960’lı yıllarda verilen mücadeleyi anlatmadan; ‘68 Hareketinin coşkusunu ve Dev-Genç’i anlatmadan; 1970’li yıllardaki toplumsal muhalefetin yükselişinin anlatmadan; ülkede verilen antifaşist mücadeleyi anlatmadan; 19 Eylül 1979 İş Bırakma Eylemini anlatmadan; 1989 Bahar eylemlerini anlatmadan; Özelleştirmelere karşı verilen mücadeleleri anlatmadan; Emek Platformu’nu-Demokrasi Platformunu anlatmadan; Kamuda çalışan meslektaşlarımızın sendikalaşma mücadelelerini anlatmadan; TMMOB Demokrasi Kurultayını, Mühendislik-Mimarlık Kurultayını anlatmadan; Sosyal sigorta ve sağlıkta dönüşüm yasasını anlatmadan; TEKEL Direnişini anlatmadan; bu ülkenin aydınlık yarınları için bir umut doğuran Gezi Direnişini anlatmadan TMMOB tarihini anlatamazsınız.

TMMOB, yakın tarihimizde yer eden tüm bu toplumsal hareketlerin parçası ve en önemli dinamiğidir. Ülke tarihimizde içinde umut olan, içinde aydınlık olan, içinde emek olan ne varsa TMMOB o olayın mutlaka parçasıdır.” Demiştim.

Evet sevgili arkadaşlar, Ne büyük bir mutluluktur ki Birliğimizin ve Odamızın 70. Yılına denk gelen bu uzun tarih, ülkemizin, mesleğimizin ve halkımızın yararına mücadeleyle geçti.  

İnanıyor ve biliyorum ki bundan sonra tüm kadrolarımız ve meslektaşlarımızla dayanışmayla,  taşın altına elimizi koymaktan çekinmeden, bilim ve tekniğin yol göstericiliğiyle, mesleğimiz, meslek alanlarımız ve ülkemiz için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Sizlerle aynı mücadelenin parçası olmaktan, hiç tereddüt etmeden aldığımız sorumluluklardan, ülkemizin ve mesleğimizin geleceği için birlikte çalışmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB ve Ziraat mühendisleri odası olarak 70 yıllık tarihimizin  tamamı boyunca üreten, sanayileşen, kalkınan, tarımda kendi kendine yeten, ürettiklerini de hakça bölüşen bir ülke özlemiyle mücadele ettik, mücadele etmeye devam ediyoruz.

Ancak ne yazık ki 1980’li yıllardan itibaren sistematik bir şekilde uygulanan ve 23 yıllık AKP iktidarı döneminde daha da ivmelenen neoliberal politika ve uygulamalarla ülkemiz bir sanayisizleşme  ve tarımda dışa bağımlılık sürecine sokuldu.

Bu süreç, sadece KİT’lerin özelleştirilmesi, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinin ticarileştirilmesiyle sınırlı kalmadı, kıyıların yağmalanmasından orman arazilerinin satışına, SİT alanlarının yapılaşmaya açılmasından meraların özelleştirilmesine, tarihi kentlerin sular altında bırakılmasından kentsel dokunun kaybedilmesine kadar geniş çerçevede yıkıcı sonuçlar yarattı.

Bu durumun en yakından yaşandığı alanlardan birisi de ülke tarımı oldu.

Başkanımız yaptığı kapsamlı konuşmada bu alanda yaratılan yıkım ve tahribatı örnekleriyle rakamlarla ortaya koydu.

Gelinen aşamada tarıma dair entegre kamu kurumlarının parçalanmasının, işlevsizleştirilmesinin, özelleştirilmesinin, tarımsal iç desteklerin azaltılmasının ve uluslararası tekellerin iç pazara girişinin kolaylaştırılmasının acı sonuçlarını tüm ülke ve ülke halkı yaşıyoruz.

Başta gıda fiyatları olmak üzere hayat pahalılığı işsizlik, düşük ücretler, yoksulluk, geçim sıkıntısı, gelecek endişesi tüm toplumsal kesimleri teslim almış durumda.

Ekonomisi tamamen çökertilmiş, hukukun siyasallaştığı, parlamentonun etkisizleştirildiği, anayasa ve yasaların anlamsızlaştırıldığı, tek adamın buyruğuyla yönetilen, aklın ve bilimin yerini hurafelerin, liyakatin yerini parti ve din devleti anlayışının aldığı bir ülke tablosuyla karşı karşıyayız.

Yaşadığımız çoklu krizler ortamında haftalardır sokakları dolduran milyonlarca yurttaşımızın birikmiş öfke ve tepkilerinin en temel sebebi de bu gerçekliklerdir.

Hepimiz, ülke tarihimizin en önemli toplumsal patlamalarından birine şahitlik ediyoruz.

19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve beraberinde 106 kişinin hukuksuz bir biçimde gözaltına alınması sonrası başlayan protesto dalgası birleşik bir sese dönüşmüş ve en önemlisi AKP’nin 23 yılda inşa ettiği korku duvarı geniş halk kesimlerinin isyanıyla yıkılmış durumdadır.

Uzunca bir süredir siyasi iktidarın oluşturduğu suni gündemlerle, gerici-milliyetçi politikalarla teslim alınan çalışılan toplumsal muhalefet, en can alıcı yerden, iradesine, demokratik haklarına ve geleceğine sahip çıkmak için alanları doldurmuştur.

Bu toplumsal dalga ülkemizin içinden geçtiği zorlu koşulları ortaya koymakla sınırlı kalmamış, halkımızın ve onun içinde özellikle gençlerin öncülüğünde gelişen direniş ve yükselen mücadele eşit, özgür ve adil gelecek umudumuzu da büyütmüştür.

Buradan siyasi iktidara bir kez daha bir kez daha sesleniyorum. Hiç kimsenin insanların demokratik iradesi üzerinde ipotek koymaya hakkı yoktur.

Ülkeyi yönetenleri, ülkenin en acil sorunları olan işsizlik, açlık, güvencesiz bir gelecek, her geçen gün artan borç yükü ile, bu ülkenin gerçek sorunlarıyla yüzleşmeye, anayasaya, hukuka ve halk iradesine saygı duymaya çağırıyorum.

Bizler tüm baskı ve zor politikalarına rağmen, ülkemize, Anayasal demokratik kazanımlarımıza, emeğimize, geleceğimize ne olursa olsun sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Ülkemizin eşit, özgür, barıştan yana ve demokratik yarınları için hep birlikte mücadele edeceğiz.

Hukuksuzluğu, baskıyı ve zulmü sömürgen iktidarlarının güvencesi olarak görenler bilmelidir ki, halktan büyük bir güç yoktur. Mutlaka ama mutlaka kazanacağız

Sevgili Arkadaşlar,

Bizler bilimin ve tekniğin emperyalistlerin ve sömürgenlerin değil halkımızın yararına kullanılmasını şiar edinmiş bir örgütüz.

Bu niteliğimiz ve bu çerçevede yürüttüğümüz çalışmalar nedeniyle de rant çevrelerinin ve onların güdümündeki siyasi iktidarların yıllardır hedefindeyiz.

Toplumsal olanı koruma yolundaki inadımız ve gayretimiz onları rahatsız ediyor.

Fabrikalarımızın, madenlerimizin, kıyılarımızın, ormanlarımızın, parklarımızın satılmasına karşı kamusallığı savunmamız onları rahatsız ediyor.

Tarihi, kültürel ve doğal zenginliklerimize, insan hak ve özgürlüklerine, kentlerimizin kimliğine ve kentli haklarına sahip çıkmamız onları rahatsız ediyor.

Açtığımız davalarla, hazırladığımız bilimsel raporlarla rant ve yağma girişimlerini teşhir etmemiz onları rahatsız ediyor.

Bugün meydanlarda direnen gençlerin, kadınların, emekçilerin, emeklilerin yanında olmamız, gerici, muhafazakar uygulamalar karşısında ilericiliği, çağdaşlığı, laikliği savunmamız onları rahatsız ediyor.

Her türlü baskı ve zorun karşısında eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği, emeği ve alın terini savunmamız onları rahatsız ediyor.

Bu nedenledir ki, hemen her yıl, torba yasaların içerisinde TMMOB kanununu meclis gündemine taşıyorlar.

Bu nedenledir ki, ardı ardına yaptıkları düzenlemelerle gelir kaynaklarımızı tırpanlıyorlar, mesleki denetim yetkilerimizi kısıtlıyorlar.

Değerli Arkadaşlar,

Tüm güçleriyle saldırıyorlar ama, bilmiyorlar ki biz 70 yıllık tarihimiz boyunca asla boyun eğmedik, asla eğmeyeceğiz.

Toplumcu duruşumuzdan asla geri adım atmayacağız.

Kimsenin şüphesi olmasın ki, bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da aynısını yapmaya, bilim ve tekniğin ışığında halk için çalışmaya devam edeceğiz.

Mesleki çıkarlarımız ile toplumun ortak çıkarları arasında güçlü ve ayrılmaz bağlar kurmaya devam edeceğiz.

Irkçılığın, gericiliğin ve faşizmin karşısında barıştan, bir arada yaşamdan, insan haklarından yana tutum almaya devam edeceğiz.

Demokratik, antiemperyalist, toplumcu ve bilimden yana tavrımızı sürdüreceğiz.

Çünkü biliyoruz ki, bizler vaz geçersek onlar kazanacak!

Çünkü biliyoruz ki, eğer kazanmak istiyorsak, onların cüretlerini aşan bir cesaret göstermek zorundayız!

Ne mutlu bize ki,  Türkiye’nin dört bir yanında bu mücadeleyi cesaretle göğüsleyen mühendisler, mimarlar, şehir plancıları var.

Ne mutlu bize ki,  onların örgütü TMMOB var.

Bu inanç ve coşkuyla sizleri en içten duygularımla bir kez daha selamlıyorum.  

Sözlerimi bitirirken, Ziraat Mühendisleri Odamızın 70. Yılını yeniden en içten duygularımla kutluyor, hep birlikte omuz omuza kutlayacağımız daha nice 70 yıllar diliyorum.

Hepinizi dayanışmayla kucaklıyorum.

Yaşasın Ziraat Mühendisleri Odası Yaşasın TMMOB.

Yaşasın Örgütlülüğümüz.