ZMO: MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLİĞİNDE CİNAYETLER GÖRÜNMEZDEN GELİYOR…

04.11.2014

Ziraat Mühendisleri Odası, Isparta Yalvaç'ta 18 işçinin öldüğü trafik kazası üzerine 4 Kasım 2014 tarihinde mevsimlik tarım işçiliği üzerine bir basın açıklaması yaptı.

MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLİĞİNDE CİNAYETLER GÖRÜNMEZDEN GELİYOR…

Gün geçmiyor ki, iş kazası nedeniyle çalışanların yaşamını yitirdiği yeni bir ölüm haberi gelmesin. Daha Ermenek`te mahsur kalan madencilerin üzüntüsü ve endişeli bekleyişi devam ederken, Isparta ili Yalvaç`ta 18 tarım işçisinin ölümüne yol açan trafik kazası, daha doğru bir ifade ile trafik cinayeti haberi ile bir kez daha kahrolduk.

Meydana gelen kazaları ve can kayıplarını "işin fıtratında var" diyerek kaderci bir yaklaşımla değerlendirmek, sorumluluk makamlarında olanların kendilerini sorumluluktan kurtarmak için öne sürdükleri bahane olmak dışında hiçbir anlam ifade etmiyor. Neden "fıtrat" hep işçileri buluyor, yoksulu buluyor? Çözüm bunu sorgulamaktan geçiyor….

Dünyanın 17 inci büyük ekonomisi olmakla övünülen bir ülkede, iş kazalarında ilk sıralarda yer almak, derin bir çelişkiyi olarak karşımıza çıkıyor. 1980`lerden itibaren uygulamaya konan neo-liberal politikalarla emek örgütlenmelerinin, sendikal hareketlerin içinin boşaltıldığı süreçte, emek sömürüsüne ve güvencesiz çalışma esasına dayanan taşeronlaşmanın bizzat devlet tarafından en yaygın çalışma yöntemi olarak kullanıldığı göz önüne alındığında, yaşananlara şaşırmamak gerekiyor. Her şeyin makroekonomik göstergelerle "büyüme"ye endekslendiği bu yıllarda "kalkınma" göstergelerine, insan refah göstergelerine vurgu yapılmaması kayıt dışılığın, haksızlığın resmi olarak dışa vurumudur.

Cumhuriyet`in kuruluşundan itibaren yapılan birçok girişime karşın bir türlü toprak reformu gerçekleştirilememiş, uygulanan yanlış ve hatalı tarım politikalarıyla çiftçi üretim süreçlerinin dışına çıkmıştır. Yüksek girdi fiyatları nedeni ile tarımsal üretimin karlı olmaktan çıkması, Belçika büyüklüğünde bir arazinin tarım dışı kalmasına yol açmıştır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, rant ve kar hırsıyla zeytinlik alanlara, meralara, tarım topraklarına yönelik saldırılar hukuk ayaklar altına alınarak ya da yasal kılıfları hazırlanarak, hız kesmeden devam etmektedir. Sonuçta çiftçi tarımdan koparılarakmakta; kalifiye olmayan, örgütsüz, dağınık ve sermayenin istediği ucuz insan kaynağına dönüştürülüyor. Bu maden cinayetleri için de, tarım işçiliği cinayetleri için de geçerli..

Ürün fiyatlarının, girdi fiyatları karşısında geri kalması ve giderek azalan gelir; örgütsüzlük ve taşeron çalışma ile bir araya geldiğinde mevsimlik tarım işçilerine ödenen ücretlerin daha da düşmesine, çalışma koşullarındaki olumsuzlukların artmasına ve iş güvencesinin ortadan kalkmasına yol açmaktadır. Tarımsal faaliyette bulunacakları topraklarının olmaması ya da geçimlerini sağlayacak bir faaliyetleri bulunmaması nedeniyle, yılın büyük bölümünü aileleri ile yaşadıkları yerden uzakta geçirmek zorunda kalan tarım iççilerinin yaşadığı olumsuzluklar, beraberindeki çocuklarının mahrum kaldığı eğitim imkânları başta olmak üzere, yetersiz beslenme ve barınma sorunları nedeniyle daha da artmaktadır.

Yetersiz beslenme ve açlığın yakın gelecekte en büyük tehdit olacağı göz önüne alındığında, gıda güvencesinin teminatı olan tarım sektörünün rasyonel ve ülke gerçeklerine uygun olarak planlanmasına, üretimin sürdürülebilirliğine yönelik politikaların hayata geçirilmesine, "kendi kendine yeterli ülke" niteliğinin kazanılmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır.

Yapılacak planlama ve uygulanacak politikaların olmazsa olmazı, kır emekçilerinin emeklerinin karşılığını alacağı bir pazarlama düzenini ve örgütlenme yapısını mümkün kılmasıdır. 2014 yılının Birleşmiş Milletler tarafından "Aile Çiftçiliği" yılı olarak ilan edilmesi, bu konudaki zorunluluğu açıkça ortaya koyan bir yaklaşımdır.  "Dünyayı besle, yeryüzünü önemse" ilkesini taşıyan bu yaklaşım, şüphesiz ki öncelikle tarım çalışanlarının önemsenmesini, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini gerektirmektedir.

Mevsimlik tarım işçiliği koşullarının iyileştirilmesi, için; tarım aracılığı sisteminin işleyişinin disipline edilmesi, işverenlerin sorumluluklarını yerine getirmesi, işçilerin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, her şeyden önce karar verici siyasi otoritelerin sosyal hukuk devleti adına yapmaları gereken Anayasal görevleridir. Bunun için yetkilileri insanca yaşam koşullarının oluşturulmasında "işin doğal fıtratında olması gereken" gerekli yasal düzenlemeleri bir an önce yapmaya ve tavizsiz olarak uygulamaya davet ediyoruz.

ÖzdenGÜNGÖR

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı