ZMO: TÜRKİYE`NİN "ŞEKER"İYLE OYNANIYOR…

22.09.2014

Ziraat Mühendisleri Odası, şekerpancarı tarımı ve şeker üretimine ilişkin 22 Eylül 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

TÜRKİYE`NİN "ŞEKER"İYLE OYNANIYOR…

 

Türkiye tarımı ve ekonomisi açısından şekerpancarı tarımı ve şeker üretimi milyonlarca ailenin ve bireyin geçimi, geleceği, geliri ve istihdamı demektir. Şeker sanayi, hayvancılık ve yem girdisi başta olmak üzere şekerpancarı birçok konuda ülkemizin stratejik ürünlerindendir. Şekerpancarı gibi sosyolojik, ekonomik ve de kültürel öneme sahip bir ürün üzerinde politik oyunlar son zamanlarda sıkça gündeme gelmektedir."Ekonomiye her yıl milyarlarca TL katkı sunan bir ürün ve sektör, bazılarının iştahını kabartıyor." İşte, bu yüzden şekerpancarı ile pancar şekeri ile oynanıyor. Milyonların geleceğini umursamadan da lobilerle, uluslararası tekellerle yasal düzenleme adı altında "gelecek yok edilmek" isteniyor. Bunun için Şeker Kanunu değiştiriliyor.

Şeker Kanunu tasarısı "şeker" üzerindeki oyunları da açığa çıkarmaya başladı. Kanunun değiştirilmesini isteyenler avuçlarını ovalayarak bekliyorlar. Tüm güçleri ile şekerpancarından yapılan şekerin yerini glikoz, izoglikoz, fruktoz şurubuna bıraktırmak isteyen lobiler var güçleriyle çalışmaktadırlar. Amaç ülkemizin, çiftçimizin çıkarı değil, şekerpancarının sürdürülebilir üretimi değil, topluma sağlıklı, doğal şeker yedirmek ise hiç değil.

Şeker Kanunu değişikliği ile yapılmak istenenler; glikozun kota kapsamı dışına çıkartılması ve Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kotalarının artırılmasıdır (hatta zamanla tamamen kaldırılması). Tasarıda kamuoyu algısını değiştirmek amaçlı olarak NBŞ`ler "diğer şekerler" adı altında gizlenmektedir. Bu durum üreticiyi ve de tüketiciyi kandırmak anlamına gelmektedir. Ayrıca, söz konusu Kanun tasarısında diğer şekerler için belirlenecek toplam A kotası, ülke toplam A kotasının %15`i olarak belirlenir."ifadesi yer almaktadır. Bu şu anlama gelmektedir; "diğer şekerler" tanımı içerisine gizlenen NBŞ`lerin %10 olan kotası %50 artışla %15`e çıkarılmaktadır. (Mevcut Kanunda Bakanlar Kurulu`nun %50 eksiltme veya artırma yetkisi var). Pancar şekerine alternatif bir ürüne ayrıcalık tanınarak kota artırımının tarım sektörünü ve pancar sanayinin desteklediği yan sektörleri olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Mevcut Kanunda bile AB ortalamalarının çok üzerinde üretim kotası verilen NBŞ`lerin kotasının %15`e çıkarılmasının pancar şekeri sanayine, pancar üreticilerine etkisi çok büyük olacaktır. 125 bin ton şekere karşılık gelen bu artırım Doğu Bölgelerimizde yer alan 4 şeker fabrikasının kapanması, 1 milyon ton pancarın üretilememesi, yaklaşık 200 bin dekar alanın pancar üretimi dışında kalması, en az 10 bin ailenin pancar üretiminden uzaklaşması anlamına gelmektedir.

Tasarı Kanunlaşırsa Şeker Kurulu Özerk Bir Yapıdan Siyasi Bir Yapıya Dönüşecektir… Çünkü tasarı halindeki Şeker Kanunu ile Şeker Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu`ndaki üye sayısının 7`den 5`e düşürülmesi ve üyelerin tamamının ilgili Bakanlıkların önereceği kişiler arasından seçilmesi öngörülmektedir. Üyelerin Bakanlar Kurulu tarafından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcileri ile sanayiyi temsilen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, çiftçi örgütlerini temsilen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından önerilen ikişer isimden birini seçmesiyle oluşturulacağı ifade edilmektedir. Burada hemen fark edileceği gibi çiftçi örgütlerinin söz hakkı yok ve tamamen Yürütmeye bağlı bir yapı ortaya konuluyor. Mevcut Kanun eleştirilirken Kurumun ve Kurulun yapısı anti demokratik olarak bulunurken, daha demokratik bir çözümün beklendiği Tasarıdan tam tersi bir durum ortaya çıkmaktadır. Böyle bir yapı çiftçi örgütlülüğünü gözardı etmektir. 

Şekerpancarı ve pancar şekeri üzerindeki oyunlardan biri de şeker fabrikalarının özelleştirilmesidir.  Şeker fabrikaları ülke ekonomisine olduğu kadar fabrikalarının bulunduğu bölgelerde de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da etkisini artıracak bir şekilde çalışmaya devam etmelidir. Bundan hareketle şekerde özelleştirme önemli bir konudur ve sadece ekonomik boyutları ile ele alınamayacak kadar da hassasiyet göstermektedir. Eğer karar vericiler özelleştirme konusunda ısrarlı iseler bunu ABD ve AB`de olduğu gibi üretici örgütleri temelinde ele almalı ve üreticilerin de geleceğini düşünerek yapmak zorundadırlar.

Şeker tüm dünyada titizlikle korunan stratejik sektörlerin başında gelmektedir. Sektör halen ülke ekonomisine yılda yaklaşık 3-3,5 milyar dolar katma değer yaratmakta ve ülke nüfusunun en az %10`unun geçimini doğrudan veya dolaylı sağlamaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi ve stratejik konum göz önüne alındığında; işlenmiş tarımsal ürünlerinin dünya pazarlarına iletilmesi ile ilgili avantajımızın önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle şeker sanayi, Türkiye için hem ekonomik hem de sosyo-politik olarak son derece büyük önem taşımaktadır.

Son 10-12 yıl içerisinde yaklaşık 2,5 milyon ton pancar şekeri üretiminin daralmasının hayvancılığa yansıması 6,3 milyon ton yaş pancar küspesinin ve 800 bin ton melasın kullanılamaması şeklinde olmuştur. NBŞ kota oranlarının ülkemizde AB ülkelerine oranla yaklaşık 3 katı oranında fazla uygulanmasının sadece et üretimine olumsuz yansıması yaklaşık 200.000 tondur.

Sonuç olarak; bir kanundan öncelikle beklenen, koşulların daha da iyileştirilmesi, vatandaşın çıkarının gözetilmesi, ülkenin stratejik ürünlerinin korunmasıdır. Oysa Şeker Kanun Tasarısı şekerpancarı üreticilerini ve doğal şeker üretim sektörünün aktörlerini hayal kırıklığına uğratmakta ve derin kaygılar yaratmaktadır. Kanun tasarısı on yıllardır elde edilmiş çiftçi ve çiftçi örgütlerinin haklarını elinden almakta, buna karşılık uluslararası lobileri, yani NBŞ üreticilerini güçlendirmektedir. 4634 sayılı Şeker Kanununda bazı gereksinimlerden hareketle kuşkusuz değişikliğe gidilebilir. Fakat bu değişiklikler ülkemiz çıkarına, üreticimiz çıkarına, sektörün haklarını korumak adına olmalıdır. Bu hali ile ülkemize, üreticimize hizmet etmeyen tasarı, %10`luk üretimi temsil eden NBŞ`yi, %90`ı temsil eden pancar şekerine tercih etmektedir. Bu değişiklikler kimlerin uğruna yapılmak istenmektedir. Kanunlar, yasal düzenlemeler her şeyden önce kamu çıkarı gözetilerek hazırlanmalıdır,  çıkarılmalıdır. Aksi takdirde ortaya çıkacak faturanın ekonomi-politik ve sosyo-politik maliyeti ağır olacaktır. Bu nedenle;"Türkiye`nin şekeri ile oynamayın."

 

Özden GÜNGÖR

ZMO Yönetim Kurulu Başkanı