TMMOB'Lİ KADINLARDAN BASINA VE KAMUOYUNA
TMMOB 45. Dönem Kadın Çalışma Grubu tarafından 23 Şubat 2019 tarihinde gerçekleştirilen TMMOB 3. Kadın Sempozyumu çerçevesinde son günlerde iktidarın kadın düşmanı, muhafazakar politikalarının ve söylemlerinin dozunu artırdığı sürece ilişkin bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklama metni TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Ayşegül Akıncı Yüksel tarafından okundu:
BASINA VE KAMUOYUNA
TMMOB III. Kadın Sempozyumunu, iktidarın kadın düşmanı, muhafazakar politikalarının ve söylemlerinin dozunu her geçen gün artırdığı bir süreçte, adeta kuşatma altına alındığımız bir dönemde gerçekleştiriyoruz.
İktidarını ancak ve ancak koşulsuz biat eden bir toplum yaratarak devam ettirebileceğinin bilincinde olan AKP, siyasal islamın temel felsefesi olan, kadının kontrol altında tutulması, toplumsal yaşamdan uzaklaştırılması, itaat ve hiyerarşik bir ilişki düzeni içinde sınırlandırılması yönündeki hamlelerine her geçen gün bir yenisini ekliyor. Kadınların çetin mücadelelerle elde ettiği pek çok kazanım iktidarın kimi açık kimi kapalı müdahaleleriyle ellerinden alınmaya çalışılıyor.
Örnekler için çok da uzağa gitmeye gerek yok aslında. Sadece son 10 günde yaşadıklarımız dahi kadınlar üzerinden yürütülen bu çirkin siyaseti gözler önüne sermeye yetecektir.
Daha üç gün önce Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesini toplumsal değerlerimize ve kabullerimize uygun olmadığı gerekçesiyle durdurdu.
YÖK'ün 2015'te tüm üniversitelere gönderdiği Tutum Belgesi toplumsal cinsiyet eşitliği ve adaletine duyarlı bir anlayışı ortaya koymak amacı ile hazırlanmıştı ve ülkemizin 1985 yılında imzalamış olduğu CEDAW-Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesine, 2011 yılında imzalamış olduğu kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesine dayanılarak hazırlanmıştı. Bu bağlamda Yükseköğretim Kurumlarının bünyelerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin dersler konulup, bilgilendirme toplantılarının yapılmasını; yöneticiler, idari ve akademik personel ve öğrencilere toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışını kazandıracak faaliyetlerde ve düzenlemelerde bulunulmasını; güvenli bir yaşam çevresi yaratılması için cinsel taciz ve cinsel saldırı dâhil her türlü taciz ve şiddete hiçbir şekilde müsamaha edilmemesine ilişkin çalışmalar yürütülmesini öngörüyordu.
Ne tesadüftür ki, eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanının 2013 yılında imzalanan İslam Konferansı Örgütü Kadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü’nü Kanun teklifi olarak TBMM Meclis Başkanlığına ilettiğini, teklifin 18 Ocak’ta TBMM Başkanı tarafından “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna havale edildiğini öğrendik.
İçeriğinde “islami değerlere uygun olacak şekilde eğitim, öğretim ve iyileştirme gibi çeşitli mekanizmalar vasıtasıyla kapasite, yetenekler ve yetkinliklerin geliştirilmesi; Müslüman aleminde, hızla değişen ve modernleşen bir dünyada kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi…” gibi kadını aşağılayan, ayrımcı ifadeler barındıran tüzük usulca indirilivermişti komisyona. Üstelik kuruluş amacı ve çalışma ilkeleri; kadın merkezli ve eşitlik mekanizmalarını oluşturmak üzere 2009 da yine kadınların mücadeleleri sonucu kurulmuş olan komisyona… Üstelik laiklik Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddesi iken…
Laiklik karşıtı, dini değerler üzerinden yeni bir toplum yaratma sevdasında olan siyasal iktidarın, eğitim, çalışma yaşamı, istihdam gibi toplumsal yaşamın tüm alanlarında gerici politikalarını kadınlar üzerinden yürüttüğü, bu gerici yaklaşımın bir sonucu olarak kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığı, kadınların bedenleri ve varlıkları üzerinde baskı ve “sahiplik” mekanizmaları oluşturulmaya çalışıldığı, kadınların sokaktan, işyerlerinden tüm kamusal alanlardan uzaklaştırılıp ev içi köleliğe mahkum edilmeye çalışıldığı bu süreçte yapılan kadın çalışmalarının değeri ve önemi bir kat daha artmıştır.
Bizler TMMOB’li mühendis, mimar ve şehir plancısı kadınlar olarak toplumun ve geleceğimizin rotasını belirleyen önemli bir kilometre taşı olan laik toplum düzenimize aykırı olarak başta referansını şeriattan alan, din birliği üzerine kurulmuş siyasi bir örgüte katılım olmak üzere kadını, aile ve erkek üzerinden tariflemeye çalışan her tür gerici yönelimin ve politikanın karşısında olduğumuzu; kadın emeği, bedeni, iş ve sosyal yaşamı üzerindeki bütün sömürü ve baskı biçimleri son buluncaya kadar ve kadın özgürleşinceye kadar mücadelemize devam edeceğimizi buradan bir kez daha deklere ediyoruz.
Yaşasın TMMOB
Yaşasın Kadın Dayanışması
TMMOB 45. Dönem Kadın Çalışma Grubu