MMO'DAN BAŞKENTGAZ'IN UYGULAMALARI ÜZERİNE
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, Başkentgaz'ın Ankara'daki Uygulamaları üzerine 19 Şubat 2020 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
Doğalgazın Temini, İletimi ve Kentsel Dağıtım Hizmetleri Toplum Çıkarlarını Gözeten Bir Anlayışla Yerine Getirilmesi Gereken Kamu Hizmetleridir.
Bu Hizmetin Ankara’da Başkentgaz Gibi Özel Bir Şirket Eliyle Yerine Getiriliyor Olması, Siyasal İktidara ve ETKB’ye Bağlı Kuruluş Gibi Çalışan EPDK’ya, Bedelini Tüm Yurttaşların Ödediği Yükümlülükleri Usulsüz Olarak Başkentgaz’a Bahşetme Hakkını Vermez.
İşletici Başkentgaz’ın da Ankaralıların ve Onların Seçtiği Yerel Yönetimlerin Aleyhine ve Yurttaşların Haklarını Yok Sayan Kararlar Alma ve Uygulama Hakkı Yoktur.
Başkentgaz Karar ve Uygulamalarında Ankaralıların, Ankara Büyükşehir Belediyesinin, İlçe Belediyelerinin, Meslek Örgütlerinin ve Tüketici Derneklerinin Görüş ve Önerilerini Dikkate Almalıdır!
Uzunca bir süredir hatalı ve yurttaşlar aleyhine uygulamaları ile Ankaralıların gündeminde olan Başkentgaz, Kızılay’a bağış yapılmış görünüp onun üzerinden başka kuruluşlara yönlendirilen kaynak transferi ile ülke gündemine taşındı. Diğer yandan Ankara özelindeki uygulamaları da kamuoyunda tartışılmaktadır. Bu noktada öncelikle belirtmek isteriz; meslek ve uzmanlık alanlarında ülke ve toplum çıkarları doğrultusunda kamuoyunu bilgilendirme görevi de bulunan TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Başkentgaz’ın hatalı uygulamaları ve bu hatalı uygulamalara cevaz veren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) yurttaşlar aleyhine karar ve uygulamalarını mercek altına alma, görüş, değerlendirme ve sorularını kamuoyu ile paylaşmanın, kuruluş yasasının verdiği bir görev olduğu bilinci ile bu açıklamayı yapmaktadır.
Hatırlanacağı üzere Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara Maltepe’de kurulan tesislerde üretilen havagazı; EGO Genel Müdürlüğünce yapılan dağıtım şebekesiyle kentin imarlı bölgelerindeki binalara ulaştırılmış ve sıcak su için şofbenlerde ve mutfak ocaklarında kullanılmıştır. 1980’li yılların sonunda yapımına başlanan kentsel doğalgaz şebekesinin devreye girmesi ile de doğalgaz; tüm binalarda ısınma, sıcak su ve mutfak kullanımının başlıca enerji kaynağı olmuştur.
Ankara’da doğal gazın özelleştirilmesinin başlangıcı
1988 yılı sonunda başlayan kentsel doğalgaz dağıtım çalışmaları 2007 yılına kadar Ankara Büyükşehir Belediyesi ve EGO Genel Müdürlüğü bünyesinde sürdürülmüştür. Bir belediye kuruluşu olan EGO’nun yürüttüğü doğalgaz dağıtım hizmetleri, özelleştirme amacıyla, 2007 yılında 5669 sayılı Yasa ile kurulan Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ’ye (BAŞKENTGAZ) devredilmiştir. Başkentgaz, Yasada öngörülen iki yıllık süre içinde Büyükşehir Belediyesi tarafından özelleştirilemeyince de 2 Temmuz 2009’dan itibaren Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın özelleştirme programına alınmıştır.
Doğal gaz dağıtımının özelleştirilmesi sürecinde yerel yönetimlere yönelik hak gaspı
18.04.2001 tarih ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin dördüncü fıkrasının “Doğal gazın şehir içi dağıtımı” başlıklı (g) bendinin yedinci paragrafı; “Kuruldan dağıtım lisansı alan şehir içi dağıtım şirketi, yetki aldığı şehirde bulunan belediye veya belediye şirketini sermaye koyma şartı aramaksızın, yüzde on nispetinde dağıtım şirketine ortak olmaya davet etmek zorundadır. Bu sermaye oranı, bedeli ödenmek kaydıyla en fazla yüzde on oranında artırılabilir…” hükmünü taşımaktadır. Yasanın geçici maddelerinde de kamu mülkiyetindeki Bursa, Eskişehir, İzmit, İstanbul ve Ankara’daki gaz şirketlerinin ortaklık hakları düzenlenmişti.
Doğal Gaz Yasası’nı uygulamak ve elektrik, doğal gaz, LPG ve petrol sektörlerinde kullanıcılardan üretici ve yatırımcılara kadar ilgili tüm tarafların çıkarlarını eşit ve hakkaniyetli biçimde koruyacak, siyaset üstü “BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTE” olarak kurulan EPDK, başından bu yana yatırımcılara ve siyasi iktidarlara bağımlı bir şekilde davranmıştır. Örneğin Doğal Gaz Yasası’nda yerel yönetimlere tanınan sermaye koymadan bölgelerindeki şehir içi doğalgaz dağıtım şirketlerine ortak olma hakkı, Bursa ve Eskişehir özelleştirmelerinden başlayarak siyasal iktidarlarca hiçe sayılırken, EPDK da susmayı yeğlemiştir.
BOTAŞ’ın alacaklarının gaspı
Bu süreçte, dönemin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, EGO’nun BOTAŞ’tan temin ettiği doğalgazı Ankara’daki tüketicilere satarak aldığı gazın ücretini tüketicilerden tahsil ettiği halde, BOTAŞ’a ödememesine de göz yumulmuş ve destek olunmuştur. Bununla da yetinilmemiş, EGO’nun BOTAŞ’a olan borçlarının faizleri silinmiş ve USD olan borç Türk Lirasına çevrilerek sabitlenmiştir.
EPDK’nın görevi Başkentgaz’ı “kılçığı temizlenmiş balık” olarak sunmak mıydı?
Bağımsız düzenleyici kurum olduğu varsayılan dönemin EPDK başkanının, deyim yerindeyse acar tezgâhtar edasıyla “BaşkentGaz’ı kılçığı, kemiği alınmış bir balık gibi yatırımcıların beğenisine sunduk” şeklindeki ifadesiyle pazarlamaya çalışması da hâlâ hafızalardadır. Aynı zatın enerji sektöründeki bazı kamu varlıklarının özelleştirilmesi amacıyla ABD’de yapılan “Road Show” adlı pazarlama gezisinde başrolde yer alması, herhangi bir “bağımsız idari otoritenin” değil, yalnız piyasaların sözcüsü olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.
Başkentgaz’ın ihale süreci
Başkentgaz’ın özelleştirilme sürecini hatırlayacak olursak:
- 14.03.2008 tarihinde yapılan ilk ihalede, Şirket hisselerinin % 80’i için 1.610.000.000 USD ile en yüksek teklifi vererek ihaleyi kazandığı açıklanan Global Yatırım-Enerya Ortaklığı yükümlülüklerini yerine getiremediği için ihale iptal edilmişti.
- 06.08.2010 tarihinde yapılan ikinci ihalede, Şirket hisselerinin % 80’i için 1.211.000.000 USD ile en yüksek teklifi vererek ihaleyi kazandığı açıklanan MMKEA (Aksa Grubu-Mehmet Kazancı-Karamehmet Grubu) da yükümlülüklerini yerine getiremediği için ihale yine iptal edilmişti.
- 16.04.2012 tarihinde yapılan üçüncü ihale de, ilk teklif rakamları İdarenin başlangıç eşiğinin altında kaldığı için iptal edilmişti.
Bu süreçte TPAO’nun Başkentgaz’ın TPAO’ya bedelsiz devri teklifi siyasi iktidar tarafından ret edilmiştir.
Odamızca da Başkentgaz’ın özelleştirilmesi sürecinde özelleştirilmeye ilişkin tesis edilen tüm işlemlere yönelik çok sayıda iptal davası açılmış, ancak ne var ki bu davalardan da olumlu bir sonuç alınamamıştır.
Teklifçilerin taahhütlerini yerine getirmeyişi nedeniyle birkaç kez tekrarlanan ihaleler sonrasında Başkentgaz'ın tüm hisselerinin özelleştirilmesi için 25.03.2013 tarihinde yapılan ihaleyi ise 1.162.000.000 USD teklif eden Torunlar Grubu kazanmıştır.
Beş yıl öncesinde sadece % 80 hissesine 1.610.000.000 USD teklif edilen Başkentgaz’ın, tam beş yıl sonra üstelik tüm yükümlülüklerinden de arındırılıp “kılçıksız” hale getirildikten sonra % 100’lük hissesinin 1.162.000.000 USD’ye satışı dönemin Başbakanın da dikkatini çekmiştir. 1 Şubat 2013’te Teke Tek programına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Koç-Ülker grubunun 5,7 milyar dolara aldığı köprü ve otoyol ihalesiyle birlikte, “Başkentgaz’da da mesela biz 1,5 yakalamışız ama şimdi yeni gelen 1.100’le geliyor. 1.5 yakaladığın yerde 1.100 verilirse, bunun hesabı sorulmaz mı” ifadesiyle Başkent Doğalgaz ihalesini de eleştirmişti (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/28809/baskentgaza-sayistay-elestirisi-dusuk-fiyatla-satildi.html).
Başkentgaz’ın özelleştirilmesi sürecindeki tüm bu gerçeklik ve kabullere karşın kamu yararına aykırı bu özelleştirmeye yönelik herhangi bir girişimde bulunulmadığı gibi satın alan gruba birçok yeni destek verilmiştir.
Başkentgaz’a özel uygulamalar
1. Sayaç değişimi
EPDK tarafından yayımlanan ve halen yürürlükte olan “Doğal Gaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği”nin 36. maddesinin dördüncü fıkrası; “Abone bağlantı bedeli, bağlantı anlaşmasının imzalanması sırasında bir defaya mahsus olmak üzere tahsil edilir ve servis hattının imalatına başlandıktan sonra bu bedelin iadesi yapılamaz. Aynı adresle ilgili daha önce bağlantı bedeli alınmış ise bu bedel tekrar alınamaz…” hükmünü içermektedir.
40. maddesinin birinci fıkrası ise; “Sayaçlar, dağıtım şirketinin mülkiyetinde olup abone bağlantı bedeli dışında hiçbir bedel alınmadan dağıtım şirketince temin edilerek sisteme dahil edilir…” hükmünü taşımaktadır.
EGO döneminde abonelik yapılırken abone olanlardan 300 dolar alınmıştır. Bu ücret konutlar için 150 dolar servis hattı, artı 150 dolar sayaç ücreti olarak belirlenmiştir.
Bugün Başkentgaz’ın mevcut sayaçları teknik olarak iyileştirme, uzaktan takibe imkân verme vb. önlemler almak yerine, her vesile ile aboneleri sayaç değişikliğine yönlendirmesi ve çok kez gereksiz olan sayaç değişikliği nedeniyle abonelerden ücret talep etmesi mevzuata uygun ve doğru bir uygulama değildir. Başkentgaz’ın sahiplerinin değişmesi, abonelerin eskiden yerine getirmiş oldukları yükümlülükleri yok sayma hakkı vermez. EPDK’nın da, tüketicilerin aleyhine olan bu usulsüz uygulamaya ses çıkarmayıp onay vermesi kabul edilemez.
2. Doğalgaz satışı
EPDK’ca yayımlanan ve halen yürürlükte olan “Doğal Gaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği”nin 40. maddesine sonradan eklenmiş olan:
“Dağıtım şirketi, ön ödemeli sayaç kullanan müşterilere, benzer müşterilerin son iki yılın aynı çeyrek dönemlerine rastlayan doğal gaz kullanım miktarlarının ortalamasını esas alarak, bir ay içerisinde, en fazla ortalama iki aylık doğal gaz tüketim miktarı kadar doğal gaz satışı yapabilir” hükmü ile
“Sistemde kullanılmakta olan mevcut ön ödemeli sayaçlara Türk Lirası yükleme/Türk Lirası düzeltme/Türk Lirası satış yöntemleri uygulanabilir. Dağıtım şirketi uygulayacağı yöntemi Kurul onayına sunar. Kurul gerekli görmesi halinde sunulan uygulama yönteminde değişiklik yapar ve uygulama yöntemi Kurul onayı ile yürürlüğe girer. Uygulama yönteminde Kurul onayı olmaksızın değişiklik yapılamaz. Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla satın alması tamamlanmış olan doğal gaz alımları için bu fıkra hükmü uygulanmaz” hükmü,
kişi ve kuruluşlara özel düzenleme yapılamayacağı yönündeki idare hukuku kuralının dışına çıkıldığı ve Başkentgaz’a özel hükümlerin tesis edildiği kanısı uyandırmaktadır. İlgili Yönetmelik hükmüne sonradan eklenen bu düzenlemelerin Başkentgaz’ın dışında hangi gaz dağıtım şirketince istenmiş olabileceği açıkçası merak konusudur.
EPDK da önce ön ödemeli sayaçlar ile gaz satışına aylık kota getirerek aboneler aleyhine karar vermiştir. Daha sonra da, abonenin bir kaç ay önce peşin para ödeyip sayacına yüklediği gazı, muhtemeldir ki Başkent Doğalgaz AŞ’nin talebi doğrultusunda, abonenin gazı satın aldığı tarihteki satış fiyatından değil, tükettiği tarihteki gaz satış fiyatından fatura etmesine imkân veren düzenlemeler yapmaktadır. Gaz şirketinin abonelerden aylar önce tahsil ettiği ücreti faizsiz kullanmasını makul bulan EPDK’nın, dolar cinsinden olan ve enflasyona karşı korumalı birim hizmet ve amortisman bedeli uygulayan gaz şirketini koruyan, abonelerin haklarını ise hiçe sayan bu uygulamasını adil bir uygulama olarak kabul etmek mümkün müdür?
Kamuoyuna yansıyan şikâyetler, Başkent Gaz’ın tüketici karşıtı başka karar ve uygulamaları da olduğunu düşündürmektedir.
Başkentgaz bir kentsel doğal gaz dağıtım şirketi mi, bir gayrimenkul yatırım ortaklığı mı?
Bugün gelinen süreçte ise tam adı Başkent Doğalgaz Dağıtım Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ olan Başkentgaz, Kızılay üzerinden başka kuruluşlara yönlendirdiği bağışlarla gündeme oturmuştur. Konuya dair tartışmalarla ilgili olarak Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl’ün Vergiye Dair adlı web sitesinde yer alan, tam metnine https://vergiyedair.com/2020/02/03/vergi-bazilari-icin-degil-herkes-icin-anayasal-bir-odev-ahlaki-bir-gorevdir/ linki ile ulaşılan “Vergi, Bazıları İçin Değil; Herkes İçin “Anayasal Bir Ödev, Ahlaki Bir Görevdir” başlıklı yazısında yer alan ve aşağıya aktardığımız saptama ve sorular çok önemlidir:
“Doğru soruları sormadan doğru cevaplara ulaşmak mümkün değildir. Konunun anlaşılmasına yardımcı olacak bazı sorular:
- Gaz dağıtım şirketi nasıl olur da kazançları vergiden istisna olan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Statüsü elde eder?
- Yıllık kazancının değil 8 milyon doları, 2017’den beri tüm kazançları vergisiz olur?
- 2016 yılının Şubat ayında GYO [Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı] statüsünün alınmasında süreç doğru işlemiş midir?
- Konu ile ilgili olarak 2017 yılının sonunda Maliye Bakanlığı da 13 nolu Kurumlar Vergisi tebliği yayımlayarak “ünvanının GYO olması kesinlikle kurumlar vergisi istisnasından yararlanır anlamına gelmemektedir, işin mahiyetinin de buna uygun olması gerekmektedir” demiştir. Bu tarihten itibaren kurumlar vergisi vergi alınmış mıdır? Alındı ise ne kadarlık bir kurumlar vergisi tahsilatı yapılmıştır?
- Diğer bir soru ise, ilgili şirkete GYO statüsü sağlandığından dolayı devletin vergi kaybı var mıdır? Varsa devletin toplam ne kadarlık bir vergi kaybı olduğudur?
- Bağış işleminde tartışılması gereken ise, GYO olan şirketin bağışlama işleminin vergisel açıdan ilgili şirkete sağlayacağı hiçbir fayda yok iken neden Kızılay buna alet edilmiş ve onun üzerinden işlem yapılmıştır?
- Kızılay bu işe neden alet olmuştur?
- Bağışın farklı kurumlar üzerinden dolaştırılarak yapılması suretiyle bağıştan nihai olarak yararlananlara ulaşılması mı engellenmektedir?”
Ülke, kamu, toplum ve üye çıkarları doğrultusunda çalışmalar yapan kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Odamız, kamu ve toplum yararına yönelik yapıcı görüş ve önerilerini kamuoyu ile paylaşmayı sürdürürken, doğalgazla ilgili uygulamaları da aynı hassasiyetle izleme ve denetlemeye devam edecektir.
Yunus Yener
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı