CUMHURİYETİN 100. YILINDA MÜHENDİSLİK, MİMARLIK, ŞEHİR PLANLAMA EĞİTİM SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI
Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı eğitiminin sorunlarını ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini 4 Kasım 2023 tarihinde MMO Eğitim ve Kültür Merkezinde masaya yatırdığımız "Cumhuriyetin 100. Yılında TMMOB Eğitim Sempozyumu" sonuç bildirgesi yayımlandı.
CUMHURİYETİN 100. YILINDA MÜHENDİSLİK, MİMARLIK, ŞEHİR PLANLAMA EĞİTİM SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
2022 yılında gerçekleştirilen 47. dönem TMMOB Genel Kurulunda alınan kararla, dönem içinde Mühendislik, Mimarlık, Şehir Plancılığı Eğitimi ve TMMOB Staj çalışma grupları oluşturuldu. Her iki çalışma grubunun aldığı ortak kararla 47. dönem içinde bir eğitim sempozyumu yapılması kararı alındı ve bu karar Yönetim Kurulu tarafından onaylandı.
Bu doğrultuda TMMOB “Cumhuriyetin 100. Yılında Mühendislik, Mimarlık, Şehir Planlama Eğitim Sempozyumu” 4 Kasım 2023 tarihinde Ankara'da Makina Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi’nde araştırmacılar, uzmanlar, akademisyenler ile mühendisler, mimarlar, şehir plancıları ve TMMOB’ye bağlı Odaların öğrenci komisyonlarından öğrenciler ile birlikte kamuoyuna açık olarak gerçekleştirildi. Sempozyum kapsamında; mühendislik, mimarlık ve planlama eğitiminde 100 yıllık mevcut durum analizi, mühendislik, mimarlık ve şehir planlama eğitiminde eğilimler ve yeni yaklaşımlar, üniversite sonrası mühendislik, mimarlık ve şehir planlama eğitimi, mühendislik, mimarlık ve şehir planlama eğitiminde güncel sorunlar ve mühendislik, mimarlık ve şehir planlama öğrencileri sorguluyor başlıkları altında çeşitli tebliğler ve araştırmalar sunulmuştur.
Sempozyumda; üniversitelerimizde verilen mevcut mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı eğitiminin niteliğinin genel değerlendirilmesi kapsamında; akademik personel, fiziksel altyapı, akreditasyon, öğrenci kontenjanı, Ar-Ge faaliyetleri için ayrılan kaynaklar, özerklik, öğretim elemanlarının ifade özgürlüğü ile karar süreçlerine katılımları ve akademik yönetici atamaları gibi konular ele alınmıştır. Ayrıca mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, karşılıklı tanınırlık, mezunların iş bulması, yeni üniversite açılması için gerekli asgari koşullar, mesleki eğitimde çeşitlenme, yaşam boyu mesleki eğitim, kriz ve belirsizliklerin meslek ortamı ve eğitim alanındaki dönüşüme yansımaları gibi konuların tartışılması gereği de sempozyuma katılanlar tarafından ifade edilmiştir.
Ülkelerin eğitim politikaları, bilim, teknoloji ve sanayi politikalarından ayrı düşünülemez. Yeni açılan üniversiteler ve kontenjanları artırılan programlar ile 2021 yılında bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının en çok yükseldiği eğitim düzeyi %37,7 ile yükseköğretim olmuş, eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2020 yılında %5,4 iken, 2021 yılında %4,8 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye‘deki eğitim ve özelde mühendislik, mimarlık, plancılık eğitimi, toplum çıkarlarına göre değil, uluslararası iş bölümünün bir sonucu olarak şekillenmiştir. Gelişmiş ülkeler ulusal çıkarları doğrultusunda politikalarını hayata geçirebilmek için AR-GE çalışmalarına, bilim, teknoloji ve eğitim altyapılarına bütçelerinden ayırdıkları kaynakları her geçen gün artırmaktadırlar. Oysa bu süreç ülkemizde gelişmiş ülkelerdeki gibi işlememektedir.
Ülkemiz üniversitelerinde bilimsel araştırmalara gerekli kaynaklar ayrılmayarak, bilimsel gelişmelerin önüne geçilmektedir. Sanayi ile ilişkiler toplumun ihtiyaçlarına göre değil, sadece sermayenin ihtiyaçlarına göre yapılanmakta, bilim, piyasa ekonomisinin belirlediği amaca yönelik kullanılmaktadır.
Başta mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplinleri olmak üzere, laboratuvar ve uygulama gerektiren pek çok bölümde yürütülen “uzaktan eğitim” yönteminin ne denli yetersiz kaldığı pandemi döneminde yaşadığımız tecrübelerde açığa çıkmıştır. 2019 yılında üniversiteye başlayan bir genç, uzaktan eğitim kararı ile eğitiminin 2,5 yılını uzaktan eğitimle geçirmiş olmaktadır. Yaşanan deprem sonrası geçmişte pandemi nedeniyle üniversite ortamından uzaklaşmak zorunda kalan gençlerimizi bir kez daha üniversite ortamından kopartmak hem pedagojik hem eğitsel hem de sosyal olarak bir kuşağın geleceğin gölge düşürmek anlamına gelecektir. Uzaktan eğitim, gençlerin dayanışmaya, sosyalleşmeye, birbirleri ile insani temaslarını arttırmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu gerçeği sayan bir sistemdir.
Günümüzde bilim, teknoloji ve mühendislik uygulama alanlarında meydana gelen hızlı değişim süreci, örgün eğitim kurumlarında verilen bilgilerin zaman içerisinde atıl hale gelmesine yol açmaktadır. Bireyin hem kendi gelişimini sağlaması hem de üretim sürecinde aktif bir rol alarak toplumsal ve bilimsel gelişime yardımcı olabilmesi için sürekli eğitim bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çerçevede mühendis, mimar ve plancıların mesleki gelişimini, gereksinimlerini ve taleplerini göz önünde bulundurarak TMMOB ve Odalarımız uzmanlık alanlarımızla eğitim programları yapmaktadır. TMMOB’nin yapmış olduğu, mesleki, teknik ve sosyal konuları içeren birçok kongre, kurultay ve sempozyumlarda meslektaşlarımız bilgilenmiş, üretilen bilgileri paylaşmış, sorgulamış ve sürekli eğitimin gerekliliğinin altı çizilmiştir.
Eğitim, istihdam ve üretim ilişkilerinin planlı bir şekilde ele alınmamasından dolayı lisans eğitiminde edinilen bilgilerin önemli bir bölümü çalışma hayatında pratik karşılığını bulamamaktadır. Bu durum mesleğe karşı yabancılaşmanın yanı sıra mesleki körelmeye de neden olmaktadır.
Staj sorunu nedeniyle işe girişlerde ve tecrübe süreçlerinde daha yolun başında çalışma hayatı tıkanmakta, işsizlik, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız çalışma koşulları ve reel ücret kaybı gibi sorunlar özel sektörde çalışan tüm meslektaşlarımızı tehdit etmektedir.
Mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı alanındaki eğitimde gerek açılan okullar gerek artırılan kontenjanlar açısından planlama anlayışının olmaması özellikle belirli bölümlerden mezun mühendis, mimar ve plancıların istihdam sorununu artırdığı gibi bu kitlenin mesleki kimliklerinde erozyon yaratmaktadır. Üretim süreçlerinde ortaya çıkan değişim, mühendis, mimar ve plancıları yeniden biçimlendirmekte, mesleki formasyonlarını değiştirmekte, istihdamı daraltmaktadır. İşsizliğin artması ücret politikalarını olumsuz yönde etkilemekte ve mühendis, mimar ve plancıların emeği ile orantılı ücret almalarını engellemektedir.
Sempozyum kapsamında yapılan bu temel belirlemeler, sunulan bildiriler ve yapılan konuşmalar sonucu ortaya çıkan görüş ve öneriler göz önüne alınarak aşağıdaki sonuçların kamuoyuna ve ilgili taraflara duyurulması kararlaştırılmıştır.
· Üniversiteler bilimsel bilgiyi üretme ve özgürce paylaşma mekanları olmalıdır.
· Küreselleşme ve sermaye isteklerine göre üniversitelerin yapılandırılması uygulamalarından vazgeçilmelidir.
· Mevcut politika ve uygulamaların yerine; planlamacı bir anlayışla, toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan ulusal eğitim politikaları yaşama geçirilmelidir.
· Toplumsal eşitsizliğin her çeşidini sürekli ve sistemli olarak üreten eğitim yapısı terk edilmelidir.
· Eğitim her kademede eşit ve parasız olmalıdır.
· Üniversiteye girişin orta öğretimden değil de dershanelerden geçiyor olması, eğitim düzeninin ne kadar bozuk olduğunun bir göstergesidir. Üniversite öncesi eğitim-öğretim; laik, demokratik, çağdaş ve bilimsel ilkelere göre tepeden tırnağa yeniden yapılandırılmalıdır.
· Polis ve jandarma üniversitelerden çıkarılmalı; baskıcı ve cinsiyet ayrımcı uygulamalarla dolu eğitim programları terk edilmelidir.
· Belletme ve ezbercilik yerine öğrenmek, verileri kabul etmek yerine araştırma yeteneğini geliştirmek; teknik eğitim yanında sosyal ve kültürel eğitimleri de tamamlamak; eğitimde sorgulayan, düşünen, dayanışma duygusuna sahip, bilimsel kriterleri önemseyen, aydınlanmış öğrencilerin yetişmesi, en temel amaç olmalıdır.
· Uygulama, mühendis, mimar ve plancı eğitiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Teorik bilgiler laboratuvar uygulamaları ve etkin staj programları ile desteklenmelidir. Staj konusu, sorunlarının çözümünü sağlamaya yönelik ilgili tarafların görüşleri alınarak yasal bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır.
· Öğrenci sağlık sigortası uygulamasına geçilmelidir.
· Bilimi teknolojiye, teknolojiyi uygulamaya dönüştüren mühendis, mimar ve plancıların daha donanımlı ve birikimli olarak yetişeceği ve mezuniyet sonrası bilgilerini yenileyebilecekleri, geliştirebilecekleri eğitim olanakları, üretim ve çalışma ortamları sağlanmalıdır.
· Çok sayıda niteliksiz mühendis, mimar ve plancı yetiştirmek ve yine çok sayıda donanımsız üniversite ve bölüm açmak yerine, ülkenin gereksinim duyduğu nitelikte kişileri yetiştirecek yeterli eğitim kadrosu ve kütüphane, derslik, laboratuvar, yurt vb. alt yapısı tamamlanmış üniversiteler oluşturulmalı; var olan üniversitelerin eğitim düzeyi artırılmalı, kalite eşitsizliği ortadan kaldırılmalı, oluşturulacak kalite standartları doğrultusunda denetimler yapılmalıdır.
· Uygun nitelik ve sayıda öğretim üyesi yetiştirilmeli, öğretim üyelerinin eğitim dışında ticari faaliyette bulunması engellenmeli, eğitim hizmetini üreten öğretim üyelerinin ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözülmeli, öğretim üyeliği mesleği saygın ve çekici hale getirilmelidir.
· Üniversitelerde akademik yükselmelerde uluslararası bilimsel yayınlar en önemli ölçüt olmaktan çıkarılmalı, amaca uygun diğer çalışmalar da ölçütlere dahil olmalıdır.
· YÖK tüm kurumlarıyla kaldırılmalı, Üniversiteler Arası Kurul ve üniversiteler, özerk ve demokratik bir anlayış temelinde yeniden düzenlenmeli, üniversitenin bütün bileşenlerinin yönetim ve karar sürecine katılmaları güvenceye alınmalıdır. Üniversitenin üç temel bileşeni olan öğretim üyeleri, öğrenciler ve üniversite çalışanlarının üniversite yönetimine katılmaları sağlanmalıdır.
· Mühendislik, mimarlık ve plancılık hizmetlerinin, alanında yeterli mesleki bilgi ve deneyime sahip olan Odaların üyelerince verilmesi, bu üyelerin mesleki kurallar ve meslek etiği açısından tam olarak denetlenmesi gerekmektedir. Odalar, üyelerinin bilgilerinin hızla yenilenmesi gereksinimine uygun olarak, çağdaş teknikleri izleyebilmelerine yönelik sürekli mesleki eğitime tabi tutulmaları sağlanmalıdır.
· Ülkemizde verilen lisans diplomalarının uluslararası düzeyde tanınması sağlanmalıdır.
· Lisans eğitimi meslek içi eğitim programlarıyla sürekli desteklenmelidir. Meslek içi eğitimler kamu kurumu niteliğindeki meslek Odalarınca verilmelidir.
· Mühendislik eğitimi ve öğretimi programlarının akredite edilmesi yetersiz ve donanımsız bölümlerin açılmasına engel olacağı gibi, bölümlerin gelişmelerinin de önünü açacaktır. MÜDEK tarafından üniversitelerin mühendislik programlarının sadece % 30' Eğitim programlarının akreditasyonunda, yabancı akreditasyon kurumları yerine TMMOB‘nin de içinde yer aldığı MÜDEK (Mühendislik Değerlendirme Kurulu) çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır.
· Akredite olmayan bölümlerin kayıplarını giderici telafi programları TMMOB ve üniversitelerce hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
· TMMOB ve bağlı Odalar, üniversitelerde yeni mühendislik, mimarlık ve şehir planlama ile ilgili yüksek öğrenimin planlanmasında, yeni fakülte ve bölümlerinin açılması, eğitim programlarının oluşturulması, kontenjanlarının belirlenmesi süreçlerinde yer almalı, bu süreçte TMMOB‘nin öneri ve onayı alınmalıdır.
· YÖK‘ün eğitim programlarına müdahalesi nedeniyle azalan uygulamalı dersler açığı, TMMOB ve ilgili kurum ve kuruluşların birlikte çalışmalarıyla kapatılmalıdır.
· Mesleklerini icra ederken mühendis, mimar ve plancıları izleyen ve sicillerini tutan tek kurum olan TMMOB, mühendis, mimar ve plancılara yönelik tüm tasarrufların odağında olmalıdır.
· Genel bütçeden eğitime aktarılan pay yeterli seviyeye getirilmeli ve üniversite bütçelerinde bilimsel araştırmalara ayrılan pay artırılmalıdır. Harç, ikinci öğretim, yaz okulu gibi paralı uygulamalar kaldırılmalıdır.
· Kamu kaynakları vakıf/özel üniversitelere aktarılmamalı, vakıf üniversitelerinin programlarında akreditasyon zorunluluğu getirilmelidir.
TMMOB‘nin hedefi, üniversite ve sanayi işbirliği, öğretim elemanlarının niteliği ve gelişim, eğitim programlarının yeniden yapılanması, eğitimde akreditasyon, eğitimde nitelik, gelişmiş ülkelerde mühendislik eğitimi ve ülkemiz koşullarına uyarlanması gibi konularda çözümler üreterek mühendis, mimar ve plancıların nasıl yetişmeleri gerektiğini ortaya koymak ve bu konularda siyasi iktidara, ulusal sanayimize ve üniversitelerimize öneriler sunmak, uygulanabilirliğini sağlamak olacaktır.
Tüm bu olumsuz tanımlamalara rağmen; 70 yıllık deneyim ve bilgi birikimi ışığında ve mesleki, demokratik kitle örgütü olmanın sorumluluğu ile, üyelerinin sorunlarının toplumun sorunlarından ayrılamayacağı bilincinde olan; çağdaş, bağımsız, demokratik ve sanayileşen bir Türkiye özlemiyle, halktan ve emekten yana tavır alan, bu doğrultuda politikalar üreten ve mücadele veren TMMOB, eğitim sistemimizin içinde bulunduğu olumsuz tablonun değiştirilmesinin mümkün olduğuna inanmaktadır. İnsanlarımızın üzerinde özgürlük ve gönenç içerisinde yaşayacağı başka bir Türkiye mümkündür.
TMMOB Eğitim Sempozyumu
Yürütme Kurulu
2023