TMMOB ESKİŞEHİR İKK: SÖMÜRGE MADENCİLİĞİ MİHALGAZİ HALKINI HİÇE SAYIYOR

11.08.2024

TMMOB Eskişehir İl Koordinasyon Kurulu 11 Ağustos 2024 tarihinde Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.'ye verilen siyanürlü altın ve gümüş madeni açmak için ÇED raporunun gerçeklikten uzak olduğuna dikkat çeken bir basın açıklaması yaptı.

Değerli Basın Emekçileri

Sevgili Eskişehirliler,

Bilindiği üzere Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş., Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi mevkiinde,  siyanürlü altın ve gümüş madeni açmak için 1 Temmuz 2024’te,  ÇED olarak bilinen Çevresel Etki Değerlendirme başvuru dosyasını Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne teslim etti. Teslim ettikten 5 gün sonra başvuru uygun bulundu ve Bakanlığın sisteminden duyuruldu. 10 Temmuz 2024 tarihinde ise, Halkın Bilgilendirme Toplantısı’nın 15 Ağustos 2024’te olacağı ilan edildi.

ÇED Raporu sunulan Atalan Mahallesi ve Alpagut Mahallesi mevkiindeki maden sahasının toplam ruhsat alanı 2740 hektar olup, ÇED alanı 509 hektardır. Yani 5.090.000 metrekare. Bu alanın büyüklüğünü anlatmak için yaklaşık 715 futbol sahası olarak tariflenebilir. 15 yıllık olarak planlanan projede yılda 12 milyon ton kazı yapılacak ve patlatmalı açık ocak işletmeciliği, siyanürlü yığın liç yöntemi kullanılacaktır. Alanda 470 m derinlikte bir açık işletme sahası planlanmaktadır.  Dosyada, açık ocak alanı yaklaşık 100 hektar, inşası yapılacak olan yığın liç alanı 113,72 hektar, 35 milyon m3 ve 15 basamak olarak planlandığı belirtilmektedir.

Bu bölge, Orta Sakarya Havzası’nda ve Sakarya Nehri’ne sadece 4 km uzaklıkta, verimli toprağı ile mikro klima özelliği olan, dört mevsim narenciye dahil çok çeşitli sebzenin, meyvenin yetiştiği bir bölgedir. ÇED Raporunda maden alanı 727.800 m2 şahıs parseli tarım alanı ve 2.901.900m2 ormanlık alan görülmektedir. DSİ Genel Müdürlüğünün 2022 yılında hizmete açmış olduğu Bilecik İnhisar Tarpak barajı sulaması proje alanının yaklaşık 3 km kuzey batısında kalmaktadır. Proje sahası birinci arkeolojik sit alanına 220m mesafededir. Raporun 96. Sayfasında proje alanı içinden diri fay geçtiği açıkça görülmektedir.

TMMOB bilgi birikimi ile mühendislik açısından bakıldığında ÇED Rapor üzerinde teknik hatalar bulunduğu bir gerçeklik olarak ortada durmaktadır. Özellikle yığın liçinin bulunduğu alanın topoğrafik yapısı, meteorolojik olaylar ve depremler nedeniyle oluşacak olası bir kaymada 13 Şubat 2024 tarihinde İliç’te yaşanan facianın bir benzerinin bu bölgede yaşanması çok olasıdır. Bu durum Mihalgazi tarım alanları ve Sakarya nehrinin kirletilmesi ve yıllarca tarımın yapılamaması anlamına gelebilecektir. Böylesine bir facia sadece Eskişehir’i değil İstanbul’da dahil kadar tüm Sakarya havzasını etkileyecektir.

TMMOB örgütlülüğü; katılımcı, paylaşımcı, demokratik ve emeğe saygılı, bilimsel ve teknik verilere dayalı, insan ve çevre duyarlığını en üst düzeyde tutan ve kamu yararı gözeterek doğal kaynaklarımızın onların gerçek sahipleri olan halkımız için kullanılmasını her platformda savunmaktadır. Madencilik, ülke kalkınması ve toplumların gelişmesinde önemli bir mühendislik alanıdır. Ancak ülkemizde madencilik sektörü, sömürge madenciliği anlayışı ile yöre halkını hiçe sayarak; doğa ve çevre katliamları ile yürütülmektedir. Bu nedenle sömürge madenciliğine karşı, bilim ve tekniğin ışığında halkımız ile beraber mücadele edeceğimizi ifade etmek isteriz.

İklim krizi tüm dünyayı etkilediği gibi şehrimizi de etkisi altına almaktadır. Özellikle kuraklık birçok canlının yok olmasına neden olurken, insanlık için ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı bilimsel bir gerçeklik olarak ortada durmaktadır. İklim değişikliğinin %25’lik nedeni ormanların ve tarım alanlarının yok olmasıdır. Bu projenin hedef aldığı en büyük alan ormanlarımızdır. Yaşam kaynağımız olan ormanlarımızı kendimizden bile korumamız gerektiği bir zamanda, para için, rant için yok edilmesine göz yumulması kabullenilemez.

Bölgede; örtü altı ve açık saha sebze üretimi yoğun olarak yapılmaktadır. Ülkemizde roka üretiminde (19.635 ton)ve terede (2.900ton) ilk sırada, semizotu(2228 ton) ve taze soğanda(16.125 ton) 2. Sırada, maydanoz ve dereotunda 3. Sırada olan Mihalgazi ilçemiz nitelikli tarım arazilerine sahiptir. Bölge ülkenin narenciye ve sebze ihtiyacının %18 sini karşılamaktadır. Proje sahasında 28 endemik bitki türü,61 omurgalı tür ve 128 kuş türü bulunmaktadır. Tarım alanlarının yok olması, başta tarım ile geçinen bölge halkının yaşamında bir yıkıma neden olacaktır. Ayrıca ülkemiz ve şehrimiz için gerekli gıda güvenliği, kar hırsı nedeniyle tehlikeye gireceği açıktır. Toprağımızın üstü, toprağımızın altından daha değerli dememizin bilimsel birçok nedeni vardır.

Siyasi iktidar ve yandaş holdingler, ülkede yürütülen madencilik faaliyetlerinin ülke ekonomisine katkı sağladığı sözleri tamamen yanıltıcıdır. Proje sahibi firma kamuoyu tarafından yakından bilinen bir holding’e bağlıdır. Bu ve buna benzer faaliyet yürüten şirketlerin sağladıklarını savunduğu istihdam alanı, ülke kalkınması ve ülkemiz için gelir kaynağı tezleri aldatıcı birer maskedir. Vergi aflarıyla ülke ekonomisi ve halka tek bir yarar sağlamadıkları gibi, kar hırsı ile doğayı ve yaşamı nasıl hiçe saydıkları tüm kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir.

Proje faaliyete geçtiğinde ÇED Dosyası içinde verilen hiçbir taahhüde uyulmayacağı, bilim ve teknikle çelişen ama çok para kazandıran tüm işlemlerin yapılacağını dün gördük, bugünde biliyoruz.  Ancak, farz edelim ki, tüm mühendislik yaklaşımları ile teknik raporların hazırlandığı varsaydığımız bir proje önümüzde olsaydı bile su kaynaklarının korunabilmesini sağlayacak tek bir bilimsel yaklaşım gösterilemeyecek bir durumdayız. Özellikle yer altı su kaynaklarımız yaşanan kuraklık nedeniyle içme ve kullanma suyu temini ve tarımsal sulama ihtiyaçlarını karşılayamayacak düzeylere inmiştir. İklim krizinin bu denli yaşamımızın ortasında olduğu bu zaman diliminde korumamız gereken ilk şey yaşam hakkımızdır. Bunun için öncelikle toprağımıza ve suyumuza sahip çıkmamız gerekmektedir.  Çok bilinen bir kızıl dereli atasözünde bahsedildiği gibi “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Ancak sömürgeci anlayışla ve kar hırsıyla doğayı yok eden yandaşların bunu anlamasını bekleyecek kadar ne bizim ne de halkımızın vakti vardır. Vakit Mücadele vaktidir. Ve Eskişehir kıymetlidir.

Basın açıklamamız ile beraber gerçekleştirdiğimiz fotoğraf sergisinde, Eskişehirliler olarak neye sahip olduğumuzu anlatmaya çalıştık. Doğal güzellikleri ile iç içe yaşamların olduğu ormanlarımız ve tarım arazilerimizin fotoğraflarını tüm Eskişehirliler sergimizde görebilirler. Sergimizde dikkat çekmek istediğimiz bir gerçeklik var. Burada, eğer doğamızı savunmazsak, rantçı şirketlerin doğamıza neler yaptığını gösteren fotoğraflı kanıtlarda sergilenmektedir.

Bölgede yapılacak madencilik faaliyetinde yöre halkının ve doğal kaynakların yaşayacağı yıkımın farkındayız. Bu nedenle bu toprakların gerçek sahipleri olan ESKİŞEHİR halkı ile omuz omuza bu talana karşı mücadele vereceğiz. Dün olduğu gibi, bugün ve yarında; bilgi birikimimizi ve diplomalarımızı emperyalizmin ve sömüren yandaşların değil halkımızın hizmetine sunmak için her türlü mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.

Alpagut ve Atalan’da Madene HAYIR!!

Yaşasın Birleşik Mücadelemiz,

Yaşasın TMMOB,

TMMOB Eskişehir İl Koordinasyon Kurulu