ÜRETİM EKONOMİSİNDEN RANT EKONOMİSİNE KAMU ARAZİLERİNİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ
Sunuş
Günümüzde piyasa mekanizmasõnõn işleyiş kurallarõnõ yücelten
ekonomi politikalar eşliğinde, devletin rolü de değişmektedir. Devletin rolü,
yaşanan tüm sosyal eşitsizliklere, tükenen kaynaklara, dengesizliklere
rağmen sadece, "düzenleyiciliğe" indirgenmiş, kaynaklarõn dengeli
paylaşõmõnõ sağlayan değil sadece "yoksulluğu giderici" bir kurum olarak
tanõmlanmõştõr. Bu süreçte, planlama teorisi ve pratiği de tartõşõlan konular
arasõna alõnmõş ve sosyo - ekonomik bir kategori olarak planlama, piyasa
sürecinin hakim kõlõndõğõ bir dünyada sõnõrlandõrõlmõştõr.
Temelde yaptõrõm gücünü, geniş emekçi kesimlerin, kent ve kõr
yoksullarõnõn örgütsüzlüğünden alan kapitalist devletler (özellikle az gelişmiş
ülkelerde), üretim sürecinden emeğin aldõğõ paylarõ en alt düzeylerde tutarak,
sosyal harcamalarõ en aza indirerek, "verimlilik" adõ altõnda mal ve hizmet
üreten bütün kuruluşlarõ, kamu arazilerinin de olduğu bütün kamu mallarõnõ
özelleştirerek içinde bulunduğu bunalõmdan "yeniden yapõlanma" adõ altõnda
çõkma çabasõndadõr. Bu yeniden yapõlanma, ekonomik - sosyal - siyasal ve
mekansal düzeyde toplumun geniş kesimlerine (kent ve kõr yoksullarõna,
mülksüzlere, emeği ile geçinenlere) rağmen, hõzla yaşama geçirilmeye
çalõşõlõyor.
Türkiye‘de yaşanmakta olan özelleştirme uygulamalarõnõn ve
politikalarõnõn da ardõnda ‘yeni-sağõn" geliştirdiği bu ideolojik bakõş söz
konusudur. Uluslararasõ alandan yönlendirilen ekonomi - politikalar eşliğinde
ülkeyi yöneten iktidarlar ve özünde devlet, serbest piyasa mekanizmasõnõn
işleyiş kurallarõnõn hakim kõlõndõğõ ideolojik bakõş, ülkenin yaşamakta olduğu
borç krizini ve üretimsiz ekonomiyi bertaraf etmenin tek çõkõş yolu olarak
özelleştirmeyi görmüştür. Sanayileşme politikalarõnõ rafa kaldõrarak üretimden
zaten vazgeçmiş olan devlet, artõk kâr ve rant güdüsüyle, toplum tarafõndan
üretilmiş bütün birikimleri özelleştirme adõ altõnda elinden çõkarma çabasõ
içindedir. Yapõlan son yasal değişiklikler sonucunda KİT‘lerden ayrõ olarak
kamu topraklarõnõn satõlmasõ da uygulamaya konmuştur. İlk bakõldõğõnda
olumluymuş gibi görünen bu süreç, özünde devletin ve Türkiye‘deki piyasa
mekanizmasõnõn kent mekanõna, planlamaya, kent yoksullarõna, mülksüzlere,
topluma nasõl baktõğõnõ çok açõk olarak betimlemektedir: Kent ekonomisi rant
ekonomisine, kent mekanõ da en fazla rantõn sağlanabileceği bir "araca"
indirgenmiştir. İmar mevzuatõna ve imar planõna hapsedilmiş kent planlama
ise bütün bunlar üzerine sürülebilecek bir kremadõr.
Birçok yönden yaşama geçirilmeye çalõşõlan özelleştirme
uygulamalarõna karşõlõk gerek toplumun örgütlü yapõlarõnda gerek TMMOB ve
meslek odalarõnda yoğun tepkiler gelişmiştir. Düzenlenen toplantõlarda,
gösterilerde, hazõrlanan raporlarda bu uygulamalarõn toplumsal maliyetinin
çok yüksek olduğu vurgulanmõş, hükümetler uyarõlmõştõr. Biz de TMMOB
Şehir Plancõlarõ Odasõ bünyesinde Kamu Arazileri ve Özelleştirme Komisyonu
kurarak bir dizi etkinlik başlattõk. Nisan 1995‘teki Kamu Arazileri ve
Özelleştirme Sempozyumu‘ndan sonra bu broşür komisyonun ikinci somut
ürünü olacak. Gelecek için amaçlanan, özelleştirme kapsamõndaki bazõ kamu
arazileri üzerinde detaylõ analizler yaparak komisyon çalõşmalarõnõn devamõnõ
sağlamaktõr. Böylesi bir çalõşmayõ gerçekleştirmemiz de olanaklarõnõ sunarak
bize katkõda bulunan 18. dönem Şehir Plancõlar Odasõ ve 33. dönem Türk
Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği Yönetim Kurullarõna ve tüm çalõşanlarõna
çok teşekkür ederiz.
Kamu Arazileri ve Özelleştirme Komisyonu
Nisan 1996