MÜHENDİSLİK-MİMARLIK ÖYKÜLERİ-6
Sunuş
SUNUŞ
TMMOB‘nin 50. yılı dolayısıyla başlatılan ve 37. Çalışma Döneminden bu yana çıkarılan "Mühendislik Mimarlık Öyküleri"nin altıncısını okuyucuyla buluşturmanın haklı gurunu yaşıyoruz.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bir ülkenin tarihini mühendislik, mimarlık uygulamalarının penceresinden anlatan öyküler o kadar yoğun ilgi gördü ki, bugün elinizde altıncısını tuttuğunuz bir seri haline geldi.
Kitap yalnız meslektaşlarımızın değil, her kesimden insanın ilgisini çekti. Bizleri en çok sevindirense geleceğin mühendis, mimar ve şehir plancısı öğrenci kardeşlerimizin ilgisi oldu.
TMMOB Yönetim Kurulu olarak, bu öykülerin bizlere ulaşmasını sağlayan Mahmut Kiper‘e, Nadir Avşaroğlu‘na, Orhan Örücü‘ye, Melih Şahin‘e, kitabın hazırlanmasına emek veren yayın görevlimiz Dijle Konuk‘a ve öyküleri bizlerle paylaşan üyelerimize teşekkür ediyoruz.
Üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülke yaratma konusunda ilham kaynağı olmasını dilediğimiz öyküleri beğeneceğinizi umuyoruz...
Mehmet SOĞANCI
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
Mayıs 2014
İçindekiler
Önsöz
TMMOB‘nin 50. yılı yayınlarından olarak 2004‘de çıkarılan Mühendislik-Mimarlık Öyküleri-I kitabının sunuşunda, bu seri ile amaçlananlar şöyle aktarılmıştı; ülkemiz sanayi gelişiminde başarılı uygulamaları hatırlatmak ya da bilinmesini sağlamak, ülke kalkınmasının temeli olması gereken üretim süreçlerinde mühendis ve mimarların ne denli önemli olduğunu vurgulamak, bu süreçlerde yer alan meslekdaşlarımıza belki de gecikmiş vefa borcumuzu bir nebze ödemek .
Bu ilk kitabın ardından geçen 10 yılda Mühendislik-Mimarlık Öyküleri serisinde 5 kitap daha çıktı ve elinizdeki bu 6. Sayı ile birlikte toplam 75 öykü sizlerle buluştu.
Bu öyküler özellikle Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki sanayileşme ve kalkınma hikayesinin mozaiklerinin bir araya gelmesinde önemli bir işlev gördü ve o ilk dönemlerde yapılanların ve başarılanların aydınlanması için ışık tuttu. Bu gün geriye dönüp baktığımızda doğru bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. Çünkü bu seriyi önerdiğimiz zamandan bu yana sezinlediğimiz ve çıkan her sayıda vurgulamaya çalıştığımız gibi giderek şiddeti artan bir biçimde ve sistemli olarak Cumhuriyetin kuruluş dönemleriyle ve bu dönemde yapılanlarla hesaplaşma içinde olunduğunu görüyoruz. Buna da bağlı olarak sanayi devrimini yakalama ve muasır medeniyet seviyesine erişme araçlarından olan ilk dönem sanayi tesislerinin bırakın varlığına isimlerine bile tahammülün gösterilmediği, o dönem birikimlerinin tüm izlerini tarihten silmek için her yolun denendiği bir yok etme dönemine tanık oluyoruz. Özellikle son dönemde yok edilenler sadece sanayi tesislerimiz olmadı. Aynı zamanda kent kimliği ve kültürünü sağlayan, kente kimlik ve anlam katan, kent tarihini oluşturan tüm yapılar ve dokular yok edildi. Doğa da yok edilişten fazlasıyla nasibini aldı. Ve doğanın parçası insanı var eden değerler çok ağır tahribata uğratıldı. Yine bu süreçte kavramların içi boşaltıldı, tam bir kavramların manüpülasyonu dönemi yaşatıldı. Ve bunların neden sonuç ilişkisi içinde sınıflar yok edildi. Bu gün artık işçi, köylü, burjuva kısaca hiçbir sınıfsal yapıdan söz edemiyoruz. Ve bunun doğal sonucu olarak sınıfsal ilişki ve bunlardan doğan değerler ve mücadeleler de eskilerde kaldı. Dünyada benzeri dönemlerde hep gözlene gelen suç tür ve sayılarında büyük artışlar baş göstermekte ama bunun nedenleri ve nasıl baş edileceğine dair araştırma ve çalışmalara pek az rastlanmaktadır. Olan biteni ve çözüm önerilerini bize anlatmasını beklediğimiz bilimsel ortamlar kabuklarına çekilmiş olunca da tartışma kirli siyaset meydanlarına taşınmaktadır. Bu karmaşa dönemlerinde uğradığımız bazı kayıpları yerine koymak ne yazık ki mümkün olmayacak. Olan bitene başkaldırı olarak özetleyebileceğimiz Haziran 2014‘de ki Gezi olaylarında kaybettiklerimizi anılarımızda hep yaşatacağız.
Umut varsa her şey vardır. Geçmişten umut olarak önümüze koyabileceklerimizi yok ederek umudun sadece kendileri olabileceklerini dayatmaya çalışanlara "Gezi" başkaldırışı tarihsel bir cevap niteliğindedir.
Ve şayet kavramların içini yeniden evrensel tanımlarla doldurabilir ve sınıfsal yapı ve değerleri yerli yerine oturtabilirsek o zaman verilen bu mücadelelerin boşa gitmediğini söyleyebileceğiz.
Tüm bu yakın dönem yaşananlar içinde "Mühendislik-Mimarlık Öyküleri"nin misyonu ise bağımsız, kendi gücümüzle ve kendi mühendis ve mimarımızla hem de en zor koşullarda nelerin yapılabileceğine dair üstü örtülmeye ve yok edilmeye çalışılan pek çok örneği halkımıza ve yeni nesillere aktarmak oldu.
Bu 6.sayımızın "1960‘larda Mühendis Kimliği" başlıklı ilk öyküsünde de vurgulandığı gibi;
Mühendis dava adamıdır. Mühendislik formasyon ve kültür gerektirir. Ve bu öyküyü derleyen Melih Şahin‘in 1963 ve 1964‘deki yazılarından alıntılar yaptığı Mehmet Ali Oksal‘dan aktardığı şu tespit önemlidir; "..Şayet mühendisin toplumdaki rolü küçültülürse düzenin gıcırtıları artar." O dönem yapılan bu tespit daha güçlü şekilde bu dönem de geçerlidir.
Ar-Ge, mühendislerin önemli fonksiyonlarından biridir. Cumhuriyetin "İlk Ar-Ge‘leri" ile Osmanlıdan bu yana eskimeyen ayakkabılar yapan "Beykoz Kundura"nın öyküsü de bu sayıda yer aldı.
Bir önceki sayıda Türkiye‘nin uçak fabrikalarını anlatan İsmail Yavuz bu sayıda "Vecihi‘nin Uçakları"nın öyküsünü paylaştı. Melih Şahin diğer bir öykü olarak Cumhuriyetin buharlı lokomotif dönemini yakalama uğraşının başarıldığının göstergeleri "Karakurt ve Bozkurt"u anlattı. Bu seride başından beri birlikte çalıştığımız ve aynı zamanda emektar öykü yazarı Nadir Avşaroğlu; "Murtaza‘nın Fabrikası", "Bir Ömürdür Şantiye" ve "Saracoğlu Mahallesi" başlıklı 3 öyküsü ile bu sayıda yer aldı. Bu serinin bir diğer emektarı Ekrem Murat Zaman "Konuşan Fabrika Bacası"nı bizlerle paylaştı. DSİ pek çok yönüyle Cumhuriyetin en önemli kurumlarındandır. Bu kurumun öyküsünü Dursun Yıldız kaleme aldı.
Hemen her sayıda belirli alanlarda Cumhuriyetin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş ve mesleğimize değer ve onur katmış üstadlara yer verilmeye çalışıldı. Bu sayıda bu kapsamda Sırrı Erinç‘i anmak istedik. Mühendis ve mimarlar için işletmeler hele de işletmeye alma çalışmaları ile erkek meslekdaşlar için askerlikte mesleğini yapma uğraşları unutulmazlar arasındadır. Bu kapsamda iki öyküye de bu sayıda yer verdik. Kurtuluş İzbek "Küçük Adam Doğru Yok" ve Yücel Akyürek "Gözlüklü İnatçı" başlıklı öykülerini bizlerle paylaştı.
Bu altı sayılık dizi ile geçmişten ders çıkarılacak bazı öyküler bugüne taşınmaya çalışıldı. O günlerden bu günlere genel bir değerlendirmeyi ve bu çerçevede Mühendislik-Mimarlık Öyküleri serisinin analizini son öykümüz olarak ve bizi kırmayarak Dr. Serdar Şahinkaya yaptı.
Bu seri ile amaçlananların büyük ölçüde gerçekleştiğini düşünüyoruz.
Mühendislik Mimarlık Öyküleri serisi bundan sonra başka bir çerçevede yoluna devam edecek ve serinin bu yeni düzende koordinatörlüğünü Nadir Avşaroğlu sürdürecek.
Geçen zamanda serinin ilk kitabında "Cumhuriyetin İlk Dönemlerinde Yüksek Mühendis Mektebi ve Dökümcülük Anılarım" başlıklı öyküsünü yayınladığımız Burhan Oğuz‘u, "Bir Rüzgara Karşı Toplu Konut Öyküsü"nü yazan Şevki Vanlı‘yı, 4.Kitapta "Bir Ar-Ge Öyküsü" nü bizimle paylaşan Refik Üreyen‘i ve 5. Kitapta "Türk Havacılık Tarihinin 100 Yıllık Seyir Defteri" Mehmet Kum‘u kaybettik, kendilerini saygı ve sevgi ile anıyoruz.
Öneri aşamasından başlayarak bu güne kadar Mühendislik Mimarlık Öyküleri serisinin koordinatörlüğünü büyük bir kıvançla yaptım. Tüm bu süreçte başta Nadir Avşaroğlu olmak üzere Orhan Örücü, son sayılarda Melih Şahin ve diğer bazı arkadaşlarla birlikte planlamalar yaptık ve çalıştık. Ayrıca, dizgi ve baskı çalışmalarını özveri ve titizlikle yürüten Dijle Konuk‘a ve destek veren tüm değerli arkadaşlara da teşekkür borcumuz var.
TMMOB‘nin bu çalışmasında başından itibaren TMMOB‘nin Yönetim Kurulları da tam destek verdi, Yönetim Kurullarının Değerli Başkan ve Üyelerine de teşekkür ediyoruz.
Kuşkusuz asıl teşekkür öykülerini bizlerle paylaşan dostlara...
Mühendislik-Mimarlık Öyküleri-I kitabında belirtilen serinin devamının gelmesi ümidini - bu 6 kitaplık seriyle gerçekleştirmekten duyduğumuz sevinçle- artık daha güvenle geleceğe taşıyoruz.
Öyküleri beğeneceğiniz umuduyla ve saygıyla,
Mahmut Kiper
Mühendislik-Mimarlık Öyküleri-VI Kitabı
Koordinatörü
Nisan 2014