
ZMO: ŞİDDETİN BAHANESİ OLAMAZ. ŞİDDETİN FAİLLERİ CEZASIZ KALAMAZ. ŞİDDET AFFEDİLEMEZ.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
Bugün 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü”. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, sadece meslek alanlarımızda değil, yaşamın her alanında ve her anında eşitlik, özgürlük ve adalet için sözümüzü söylüyoruz, mücadelemizi sürdürüyoruz.
Geçmişten günümüze yaşamına, özgürlüğüne, kimliğine, bedenine ve emeğine sahip çıkmak adına mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz. 64 yıl önce, Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı direnerek haklarını isterken acımasızca katledilen ve kadınların şiddete, ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı verdikleri mücadelenin sembolü hâline gelmesine neden olan Mirabel kardeşleri ve sonraki yıllarda dünyanın farklı yerlerinde ve ülkemizde şiddet gören ve hayatını kaybeden tüm kadınları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde saygıyla anıyoruz.
Kadınların yaşam hakkını, emeğini ve varoluşunu tehdit eden bu düzeni kabul etmiyoruz.
Kadınlar çalışma yaşamında, mesleki tecrübe ve yeterlilikleri ne olursa olsun eşitsizlikle karşılaşmaya devam ediyorlar. Tarımda ve kırsal alanda kadın emeği görünmez kılınırken, kadın istihdamı genellikle güvencesiz ve düşük ücretli işlerde yoğunlaşıyor.
Kadın emeğinin ikincilleştirilmesi, küçümsenmesi, değersizleştirilmesi, ehlileştirilmeye maruz kalması, cinsiyetçi iş bölümü, eşit olmayan çalışma koşulları ve ücretlendirme politikaları, kadın emeğinin karşılığını bulmasını engellemektedir. Bu durum, kadınların bedensel ve zihinsel olarak kendi potansiyellerini tam olarak gerçekleştirememelerine neden olmakta, onları yapısal ve kültürel şiddetin doğal mağdurları hâline getirmektedir.
Son yıllarda ülkemizde kadın cinayetleri ve kadınların yaşamına kasteden şiddet olayları endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
“Kadın Cinayetlerini Önleme Platformu” verilerine göre; kadın cinayetleri son dört yılda %38,6 oranında artmıştır. İlk kez 2025 yılında, şüpheli şekilde hayatını kaybeden kadınların sayısı, öldürülen kadın sayısını aşmış, 2025’in ilk on ayında 198 kadın öldürülmüş, 213 kadın ise şüpheli biçimde hayatını kaybetmiştir. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı adına, TÜBİTAK 1007-Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı kapsamında Marmara Üniversitesi ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş birliğinde gerçekleştirilen “Türkiye Kadına Yönelik Şiddet Araştırması, 2024” sonuçları da yaşanan şiddetin boyutları açısından dikkat çekicidir. TÜİK tarafından paylaşılan, 15-59 yaş grubunda, 18 bin 275 kadın ile yapılan bilgisayar destekli yüz yüze görüşmelerden elde edilen araştırma sonuçlarına göre; yaşamının herhangi bir döneminde kadınların %28,2'si psikolojik, %18,3'ü ekonomik, %12,8'i ise fiziksel şiddete uğramıştır.
Ülkemizde soruşturma süreçlerinin etkin yürütülmemesi ve yargıda cezasızlığın artması, kadına yönelik şiddeti beslemekte ve adalet arayışını her geçen gün daha da güçleştirmektedir.
Son dönemde “aile” ve “genel ahlak” gerekçeleriyle hazırlanan “yargı paketleri”; kadınların, çocukların ve LGBTİQ+ bireylerin yaşam hakkını zayıflatmakta, şiddeti önleyici mekanizmaları etkisizleştirmektedir.
Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak 2021 yılında yürürlüğe giren Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 190 sayılı “Şiddet ve Taciz Sözleşmesi”ni Türkiye’nin hâlâ onaylamamış olması da ciddi bir eksikliktir.
Bu gerçekler ışığında TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak bir kez daha ifade ediyoruz:
Kadın cinayetleri politiktir. Şiddeti görünmez kılan, failleri koruyan ve kadınların kazanılmış haklarını hedef alan her politika, kadınların yaşam hakkına doğrudan yönelmiş bir saldırıdır. Kadına yönelik politikalar değişmelidir
Yaşamlarımızdan, emeğimizden ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Kadınların güvenle, eşitlikle ve özgürce yaşayabildiği bir ülke için sesimizi yükseltmeye; kırsalda, tarımda, iş yerlerinde ve toplumun her alanında şiddetin karşısında durmaya devam edeceğiz. Şiddetin her türlüsünü reddediyoruz.
Bugün, “Narin’e ne oldu?, Rojin’e ne oldu?” sorularını sormayı; yaşamını kaybeden şiddet mağduru kadınları hatırlamayı ve hatırlatmayı sürdüreceğiz.
Biz biliyoruz ve herkes hatırlasın istiyoruz:
Şiddet güç değildir.
Şiddetin bahanesi olamaz.
Şiddetin failleri cezasız kalamaz.
Şiddet affedilemez.
Güçlü toplum, şiddetsiz bir yaşamla başlar.
Ülkemizde artarak yaşanan sorunların çözümü için; 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”un etkili biçimde uygulanması, İstanbul Sözleşmesi’nin ilkeleri doğrultusunda koruyucu ve önleyici politikaların yeniden hayata geçirilmesi ve kadınların güvenli yaşam hakkını güçlendiren tüm mekanizmaların eksiksiz işletilmesi gereklidir.
Kadına yönelik şiddete, gericiliğe, yoksulluğa ve hukuksuzluğa karşı, eşit ve özgür bir gelecek için herkesi dayanışmaya, örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.
Yaşasın TMMOB ZMO Örgütlülüğü
Yaşasın Kadın Dayanışması
TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI


