ANKARA HAYKIRDI: KARANLIK GİDER GEZİ KALIR!
Gezi Davası'nda, aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi A. Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu 7 kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararına ilişkin emek ve demokrasi örgütleri 26 Nisan 2022 tarihinde Ankara Ulus Meydanı’nda bir araya geldi.
Emek ve Demokrasi Güçleri adına ortak açıklamayı okuyan TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Özgür Topçu açıklamada, “Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin ve direnişin adıdır,” dedi.
Açıklamanın ardından TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz söz aldı. Koramaz, "Bizim olan her şeye sahip çıkmanın adıdır Gezi. Gezi birlikte üretmenin adıdır. Gezi birlikte kaynaşmanın adıdır. Gezi dayanışmanın adıdır. Gezi güneşi doğurmanın adıdır. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında tepkimizi dile getiriyoruz. Bundan sonra da susmayacağız. Her yeri Gezi, her yeri Taksim yapacağız. Ta ki arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar. Arkadaşlarımızın yanındayız. Yaşasın Gezi, yaşasın dayanışma, yaşasın mücadelemiz," dedi.
KARANLIK GİDER GEZİ KALIR
Gezi Direnişi, anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılandı. Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken; daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan, aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Can Atalay ile Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi’nin de bulunduğu arkadaşlarımız mahkûm edildiler ve 18’er yıl hapis cezası aldılar.
Bu dava adil koşullarda gerçekleşmemiştir. Davanın üye hakimi iktidarda bulunan AKP’nin milletvekili adayı olmuştur. Davadan çekilmesi için yapılan başvurular ve sanıkların savunma hakları, adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir.
Bu karar göstermektedir ki; toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilerek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılarak, karalanmak isteniyor.
İktidarın ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemeler, ülkenin demokrasisini ve geleceğini tahrip etmekte, birçok dava dosyasında mağduriyetler yaratmaya devam etmektedir.
Uzun tutukluluk ve hapis cezalarını bu kadar kolay vermenin, iddianamelere yazmanın; ülkemizde çıkacak her itiraza, işini ekmeğini talep eden işçilere, tarlasını terk etmek zorunda bırakılan köylülere, erkek cinayetlerine kurban olmayacağız diyen kadınlara, demokratik özerk üniversite talebini dillendiren gençlere, biz de varız diyen lgbtı+’lara, hizmet veremeyen esnafa, geçinemiyoruz ve barınamıyoruz diyen yoksullara ve GEZİ özelinden kent ve doğa yağmasına karşı çıkan mühendislere, mimarlara, şehir plancılarına ve bu itirazı büyüten DİSK, KESK, TMMOB, ATO, ASMMMO ile onlarca siyasi parti, dernekler, platformlar, çevre-kültür sanat inisiyatiflerine kadar demokratik bir ülkede yapılması gereken itiraz ve sorgulama hakkını kullanan tüm kurum ve kişilere verilmek istenen gözdağı olduğunu biliyor ve görüyoruz.
Verilen bu cezaların, seçim hesapları üzerinden yurttaşlarımızı kutuplaştıran kirli siyasetin bir parçası olduğunu görüyoruz.
Siyaset ülkenin sorunlarını çözmek üzere kendi kuralları ile yapılmalı, ADALET; başta Anayasa olmak üzere, mevcut yasalar, teamüller, etik değerler ve ülkemizce onaylanmış uluslararası hukuk normları ile hukukun üstünlüğü ve evrensel ilkeler üzerinden işlemelidir.
Yukarıdan gelen emirle verilen tutuklama kararı, yargı bağımsızlığını bir kez daha ayaklar altına almıştır. Bu ülkemize ve insanımıza yapılan en büyük kötülüktür.
Asıl cezalandırılması gerekenler, Gezi Direnişinde, gencecik çocuklarımızın katilleridir. Gençlerimizi sakat kalmasına yol açanlardır. Ölümcül polis şiddetinin talimatını verenlerdir.
Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, gücünü onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından alacaktır.
Gezi Parkı’na sahip çıkmak cezalandırılamaz. Parka sahip çıkanlara yönelen polis şiddetine tepki göstermek suç değildir. Bu süreçte polis şiddeti ile hayatını kaybeden ve yaralanan gençlere sahip çıkmak suç değildir. İki defa beraat etmiş oda temsilcilerini 18’er yıl hapis cezasıyla mahkûm etmek hukuki değildir. Ülkemizde adalete olan inancın kırıntısına bile yer bırakmayan bu anlayış demokratik olmadığı gibi meşru da değildir.
Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin ve direnişin adıdır.
Emek ve meslek örgütleri olarak bu hukuksuzluğu reddediyoruz. Başta “Gezi Parkı park olarak kalsın” diyen arkadaşlarımıza ve demokratik hakkını kullanan yurttaşlara yönelik bu cezalar kabul edilemez.
Başta Gezi Parkı olmak üzere ülkemizin yeşiline, doğasına, parkına sahip çıkacak demokratik bir ülke mücadelesinden vazgeçmeden delillere dayanan objektif ve tarafsız bir adalet sistemi kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız!
Bu ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını susturamayacaksınız!
Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize asla izin vermeyeceğiz.
DİSK Ankara Bölge Temsilciliği,
KESK Ankara Şubeler Platformu
TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu
Ankara Tabip Odası
Ankara Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası